İrtidat Nedir Ve Mürted Kimdir?
Mürted Sözlük Manası: Geri dönmek, red etmek, geriyi istemek, eski haline dönmek anlamındaki “irtidâd” masdarının fail ismidir, yani irtidad eden kimse demektir.
Istılahta Manası: Müslüman olduktan sonra, İslam’dan dönüp başka bir dine giren veya dinsizliği tercih eden kimseler için kullanılan bir akaid terimidir. Dinden çıkma olayına “riddet”, İslâm’dan çıkana da “mürted” denir.
Hiç şüphesiz dinden irtidat etmek yani dönmek sahibinin kafir yapan bir durumdur. Bir kimse Mürted olduğunda iki farklı uygulama söz konusudur.
İstitabe Açısından Mürted İki Şekilde Görülür;
Tevbeye davet edilenler ve Tevbe’ye davet edilmeden öldürülenler
1- Tevbe’ye davet edilenler: Bu kimseler küfürde aşırıya kaçmamış, İslam’ın aleyhinde olmamış ve sadece küfür sözünü, küfürün fiilini ya da dinden dönmeyi kendi tercihiyle karar kılmış kimselerdir. Bu kimseler ilk önce istitabe/tevbeye davet edilir eğer tevbe ederlerse islama ait olan hakları devam eder eğer tevbe etmezlerzse öldürürler.
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَاَصْلَحُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Bundan sonra tevbe edenler ve (hatalarını) düzeltenler müstesna! Şüphesiz ki Allah, (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir.
2- Tevbeye davet edilmeden öldürülenler: Küfürde aşırı gitmiş, İslam’a düşman olmuş, İslam’ın aleyhinde olmuş ve dinden dönen mürtet şüphesiz ki bu kimse istitabeye davet edilmeden öldürülür.
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بَعْدَ ا۪يمَانِهِمْ ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَنْ تُقْبَلَ تَوْبَتُهُمْۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الضَّٓالُّونَ
Muhakkak ki iman ettikten sonra kâfir olan ve (kâfirlerin safında yer alıp, müminlere düşmanlık eden veya riddet üzere ölerek) küfürlerini arttıranların tevbesi kabul olunmayacaktır. Bunlar, sapıkların ta kendileridir.
Bunlar küfürlerine rağmen İslam’a savaş açmış, Müslümanlara eziyet etmiş ve fitneye sebebdirler. Yakalandıkları takdirde tevbe davet edilmeden öldürülürler ama pasif ve İslam’a düşmanlık ortaya koymayan kimseler tevbeye davet edilir ondan sonra olumlu ya da olumsuz şekilde hüküm verilir.
Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem başında miğferi olduğu halde Mekke’ye girdi. Miğferini başından çıkardığında bir adam O’na gelerek: “İbn-u Hatal, tevbe ederek ve (sizden) eman dileyerek Kâbe’nin örtülerine sarılmıştır” dedi. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ona: “Onu öldürün” buyurdu. (Buhari)
İşte bu ayet ve benzeri hadisler Allah iman ettikten sonra kafir olan ve küfürden ileri gitmeleri sebebiyle tevbelerin kabul edilmediğini bildirmiştir. Onların tevbelerin kabul edilmemesi İslam’a düşmanlık, küfürde aşırılık ve zülüm de etkili olmaları sebebiyledir.
Riddet’in Çeşitleri Nelerdir?
Kişinin Mürted olması ve İslam milletinden çıkması için belli açıdan gerçekleşen küfür çeşitleri vardır;
1) İtikadi/Kalp Riddet: Allah’a ortak koşmak, tereddüt, şüphe, inkar etmek veya Allah’ın sıfatlarından bir sıfatını yok saymak yada kalbin yalanlamasıdır. Bu daha çok münafık konumunda olan kimsenin ilanı sonucunda gerçekleşen irtidad’tır.
2- Sözle Riddet: Bu Alay, hakaret, laiklik, demokrasi ve benzeri ideolojik inancını ilan etmesi, Allah ve Resulu sallallahu aleyhi vesellemı sövmek gibi. Bu hadis küfür konumunda olup irtidat eden kimsedir.
3) Fiillerle Riddet: Kur’an-ı çöpün olduğu yerlere atmak, heykellere tazim, Allah’tan başkasına dua, yardım, sığınma, tağutlara destek ve yardım gibi durumlar riddetin konusudur.
4) Tam Riddet dinin asılları yada şeriatin vacipleri olan tüm farzlarını terki veya hiçbir şiarıyla amel etmemek gibi riddet.
Riddet’in Şartları ve Hükmü Nelerdir?
a) Akıllı olmak.
b) Ergenlik çağına gelmek
c) İsteyerek dinden çıkma
Bu şartları bulunduran Müslüman mürted olursa kanı ve malı helaldir. Müslümanların emiri ya da yardımcısı kadı öldürür. Yıkanmaz, namazı kılınmaz, Müslümanların mezarlıklarında defnedilmez.
Mürted olanı öldürmenin delili Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem in şu hadisidir: ”
مَنْ بَدَّلَ دِينَهُ فَاقْتُلُوهُ
Dinini değiştireni öldürün. (Buhari, Nesai)
لا يحل دم امرئ مسلم إلا بإحدى ثلاث: الثَّيِّبُ الزاني، والنفسُ بالنفس، والتاركُ لدينه المفارقُ للجماع
Müslüman kişinin kanı üç şey haricinde helal olmaz” Zina eden evli, nefse karşı nefis, dinini terk edip,İslam cemaatından ayrılan kimse (Buhari ve Müslim)
İslam şeriatının gözettiği ve ahkâmını kendisi çerçevesinde belirlediği beş temel maslahat söz konusudur. Bunlar sırasıyla din, can, akıl, namus ve maldır.
Mürtedin Cezası Nedir?
İslam ilahi nizam ideolojik sistemlerden ayıran en önemli iki özelliği birincisi ilahi olması ikincisi hem dünyevi ve hem de uğrevi olmasıdır.
İdeolojik sistemlere gelince hem beşeri olması ve hem de dünyevi olması açısından prensibi ve kriter açısından birbirinden farklıdır. İşte Mürted’in cezalandırmasının hikmet’i fitne, sapma ve saptırmalarının önüne geçilerek insanların ebedi cehenneme ya da kafir olmasını engelleyerek dünya ve ahirette huzura cennete ulaşmasına sebep olmasıdır.
Dünyevi ve Ahiret Açısından Mürtedin Cezası Nedir?
Mürted kimsenin cezası dünyada ve ahirette olmak üzere iki kısımdır.
Mürtedin ahiret cezası;
Ahiret açısından Mürted bir kimseye cennet haramdır ve ebedi azap ile azaplandırılır. Nitekim;
وَمَنْ يَرْتَدِدْ مِنْكُمْ عَنْ د۪ينِه۪ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَاُو۬لٰٓئِكَ حَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
Sizden her kim dininden döner ve kâfir olarak can verirse, onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar, ateşin ehlidir ve orada ebedî kalacaklardır. (2/Bakara, 217)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ د۪ينِه۪ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّٰهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُٓ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِر۪ينَۘ يُجَاهِدُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَٓائِمٍۜ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah (sizin yerinize) öyle bir topluluk getirir ki (Allah) onları sever, onlar da (Allah’ı) severler. Müminlere karşı alçak gönüllü/yumuşak huylu, kâfirlere karşı izzetlilerdir. Allah yolunda cihad ederler ve kınayıcının kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın lütfudur. Allah onu dilediğine verir. Allah (ihsanı ve lütfu bütün varlığı kuşatacak kadar geniş olan) Vâsi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (5/Mâide, 54)
وَلَا تَرْتَدُّوا عَلٰٓى اَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِر۪ينَ
(kaçmak için) arkanızı dönmeyin. (O hâlde) hüsrana uğrayanlar olarak geri dönersiniz.” (5/Mâide, 21)
İbn-i Teymiyye der ki:
“Mücerred bir şekilde dinden çıkan kimse tevbe (ye çağrılır), etmemesi halinde öldürülür. Riddet-i ğaliza ile dinden çıkan birisi ise tevbeye çağrılmaksızın öldürülür; ikisi arasında fark vardır. (Fatava Fetâvâ”, 20/103.)
Mürtedin dünyevi cezası;
İslam‘dan ayrıldığını ilan eden, İslam milletinden çıkan, kendisine Mürted ismi verilen, Müslümanlarla olan tüm ilişkileri kopar ve inatla irtidad üzere olduğunu ilan eden kimse öldürülür. Nitekim Resulullah’ın ve ashab‘ın uygulamaları bu yöndedir;
Alî (ra) bazı insanları yaktı. Bu İbni Abbâs’a ulaşınca şöyle dedi:
“Şayet Alî’nin yerinde ben olsaydım onları yakmazdım. Çünkü Nebi (sav) dedi ki: ‘Allah’ın azabıyla azap etmeyiniz.’ Ancak ben mutlaka onları öldürürdüm. Nebi’nin (sav) buyurduğu gibi, ‘Dinini değiştireni öldürünüz.’ ” (Buhari)
Ebû Mûsâ El-Eş’arî’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:
“Allah Resûlü (sav), ‘Ey Ebâ Mûsâ! Yemen’e git!’ buyurdu. Sonra arkasından Muâz ibni Cebel oraya gitti. Muâz, Ebû Mûsâ’nın yanına geldiği zaman Ebû Mûsâ onun için bir yastık koydu ve ona ‘bineğinden in!’ dedi. Ebû Mûsâ’nın yakınında bir bağla sıkıca bağlanmış bir adam bulunuyordu. Muâz, Ebû Mûsâ’ya ‘bu nedir?’ dedi. Ebû Mûsâ, ‘Bu bir Yahudi idi, İslâm’a girdi sonra da yine Yahudi oldu’ dedi. Ebû Mûsâ, Muâz’a ‘otur’ dedi. Muâz da üç kere ‘Allah’ın ve Resûlü’nün hükmü olarak (dininden dönen bu kişi) öldürülünceye kadar oturmam!’ dedi. Akabinde Ebu Mûsâ’nın emri üzerine o kişi öldürüldü. Bundan sonra Muâz ile Ebû Mûsâ gece yaptıkları ibadeti aralarında konuşmaya başladılar. Bunlardan biri ‘Bana gelince, ben gece ibadeti yapar ve uyurum. İbadetimden umduğum sevabı uykumdan da umarım’ dedi.” (Muslim)
Mürted Olmanın Sebepleri Nelerdir?
İnsanlar kalplerinde, sözlerinde, fiillerinde ve bir hayat programı olarak ilahi öğretileri şer’i engel olmaksızın küfür ve şirk olan eylem ve söylemlerde bulundukları anda Mürted, dinden irtidat etmiş olurlar.
Allahın dinine alay etmek, hafife almak, hakaret etmek, inkar etmek, yalanlamak, ilahi öğretilenden yüz çevirmek, şüphelenmek ve tereddüt etmek gibi.
İslam’a zit ve alternatifi olan demokrasi, laiklik, sosyalizm ve benzeri ideolojik dinleri kabul etmek, desteklemek ve yardım etmek.
Muhammet aleyhissalatu vesellem‘in getirdiği ilahi ilke ve inkılaplara alternatif, zit ve muhalif olan ideolojik ilkeleri, önderleri ve liderlere kabul edip onlara itaat etmek.
İslam ilahi nizamın yasalarına, kanunlarına, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi değer yargılarına muhalefet eden, batının yasaları ya da ideolojik yasalara ve beşeri diğer yargılarına benimseme ve kabul etmek.
Kâfirleri sosyal, siyasi, ekonomik, askeri ve her alanda taklit etmek, izinden gitmek, itaat etmek ve onların ideolojik iradesine egemenlik vermek bu kimselerin kafir olması için yeterlidir.
Allahın iradesine muhalefet ederek ilahi yasalar değil de ideolojik yasalara iktidar veren ve politik tanrılar konumunda olan tağutlara yardım, destek ve sevgide bulunmak irtidat olmanın sebeplerindendir.
Bir hayat programı olarak İslam’dan ve ibadetlerde yüz çevirmek bu kimsenin Mürted olması için yeterli sebeplerdir.
Allah dışında salih kul, evliya ve şeyh ismiyle isimlendirilen kimselerin Allah’a ait olan sığınma, yardıma çağırma, dua talebinde bulunma, faydayı celb eden ve zararı defnedilecek şekilde Allah’a yapılması gereken bir ibadeti gayıpta olan ya da türbe ve yatırlarda olan bu kimselere yönelerek bu ibadet çeşidi onlara vermek bu kimsenin mürted olması için yeterlidir.
İslam ilahi nizam’ın değer yargıları olan sanat, kültür, eğitim, ahlaki değer yargıları, moda ve benzeri tüm tutum ve davranışta muhalefet eden bu ideolojik değer yargılarını benimsemek bu kimselerin Mürted olması için yeterlidir.
Dolayısıyla bunlar kim olurlarsa olsunlar ister namaz kılsınlar ister oruç tutsunlar ister kendilerini İslam’a nispet edip iman ehli olduklarını iddia etsinler! Bir bütün yada cuzi açıdan dinlerini parçalamaları ve ilahi değer yargıların bir kısmına muhalefet etmesi Mürted almaları için yeterlidi
İrtidad, bilinçli ve kasıtlı yapılan bir eylemdir. İrtidad eden kimseye, yani bilerek, düşünerek ve karar vererek İslam’dan çıktığını söyleyen ya da buna ilişkin kanıtlayıcı bir tavır gösteren kimseye mürted denir.
Tarihte iki kez toplu riddet olayı meydana gelmişse de bu her iki olayın temelinde o günlerin özel nedenleri yatmaktadır. Bunların birincisi, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in vefatı üzerine henüz İslâm’a ısınmamış bulunan câhil çöl Araplarının yaşadıkları deprasyondur. İkincisi ise, yine İslâm’ı pek kavrayamamış olan Hazar Türklerinin 8. yüzyılda Kral Bulan’ın eğilimi üzerine topluca yahûdiliğe girmeleri olayıdır.
Mürted’in Tekfir Edilmesi’nin Şartları
1- Şartların oluşması: Küfrünü ilan edip İslam’dan beri olduğunu ilan etmesi.
2- Şeri engellerin olmaması.
3- En az iki adil şahidin buna şahitlik etmesi.
4- Kendisinin itiraf etmesi
Fıkhi/İçtihadi Açısından Mürted
Mürtede had uygulanmadan önce, tevbe edip İslâm’a dönmesi telkin edilir. Fakat bunun ne şekilde uygulanacağı hakkında ihtilaf vardır. Alimlerin çoğunluğunun görüşüne göre, üç defa tevbe etmesi istendikten sonra öldürülür. Hz. Ömer (r.a.), irtidad edenin üç gün hapsedilip tevbe etmeye çağrılması ve bu zaman zarfında yiyecek olarak suçluya sadece ekmek verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Mürted Kadının Durumu;
İmam Şâfiî’ye göre, mürted kadın da erkek gibi öldürülür. Delil: “Dinini değiştiren kimseyi öldürünüz” (Buhârî, Cihâd, 149; İ’tisam, 28) hadisinin genel ifadesidir. Çünkü kanın mubah olmasının illeti, imandan sonra küfürdür. Mürted erkeğin öldürülmesinin sebebi budur. Aynı özellik mürted kadında da vardır. İmandan sonra küfür, aslî küfürden daha ağırdır (el-Kâsânî, a g e., VII, 135).
Ancak Hanefiler bu konuda farklı görüştedirler. Kadınların öldürülmesini nehyeden hadisin (Ebû Dâvud, Cihad, 121)
Hükmünün geneli kapsadığını iddia ederek irtidad eden kadının öldürülmeyeceği görüşünü ileri sürmüşlerdir (İbn Kudâme, el-Muğnî)
Ulemanın çoğunluğu kadın için de aynı hükmün uygulanacağı görüşündedirler.
Dinden dönen kadının öldürülmesi câiz değildir. Fakat o, yeniden İslâm’a girmeye zorlanır. Zorlama şöyle olur: Hapsedilir ve her gün çıkarılarak tevbe etmesi istenir. İslâm’a dönerse serbest bırakılır. Aksi halde ölünceye kadar hapiste kalır. Öldürülmeme konusunda delil şu hadistir: “Kadın ve çocukları öldürmeyin!” (Ebû Dâvud, Cihâd, 90)
İbn Âbidin: “İrtidat eden ve muharip durumuna geçen kimsenin öldürülmesi, dinin muhafazası için zaruridir. Çünkü dinin muhfazası, maslahatların en üstünüdür” hükmünü zikreder. Hanefi fukahası: “irtidat eden erkeğin öldürülmesinde, kadının ise hapsedilmesinde müttefiktir. Çünkü kadın, muhârip (savaşçı) durumunda değildir.” Bu noktada şunu hatırlatmakta fayda vardır: Mürted olan erkek derhal öldürülmez; önce irtidat sebebi araştırılıp, şüpheye düştüğü husus izah edilir ve tecdîd-i imana dâvet edilir. Bütün bunlardan sonra, durum değişmezse ülü’l-emr tarafından öldürülür. Bu cezayı herhangi bir mü’min, kendi şahsî değerlendirmesiyle yapamaz. Çünkü velâyete tecâvüz câiz değildir. Ülü’l-emr, bütün ümmetin velâyetine sahiptir.
Evlilik Açısından Mürted;
İrtidatla birlikte evlilik akdi fesh olur. Ancak mürted tekrar İslâm’a döner ve her iki taraf evliliklerini sürdürmek isterse, yeniden bir nikâh akdi ve mehir söz konusu olmaz. Hanefîler kocanın irtidadına bağlı boşanmayı bâ’in talak olarak kabul etmişlerdir. Mürted, müslüman yakınlarına mirasçı olamadığı gibi, o öldüğünde de müslüman yakınları ona mirasçı olamazlar: “Kâfir müslümana, müslüman da kâfire mirasçı olamaz.” (Buhârî, Ferâiz, 26; Müslim, Ferâiz, 1)
Mürtedin nikâhı geçersiz olur, irtidâd eden erkek, müslüman hanımından; irtidâd eden kadın da müslüman kocasından boşanmış olur. Karı-koca birlikte irtidad etseler veya birlikte İslâm’a girseler, nikâh bağları devam eder. İmam Züfer’e göre ise bu durumlarda da nikâh akdi fâsit olur. Eşlerden biri diğerinden önce İslâm’a girerse, nikâh akdinin fâsit olacağı konusunda görüş birliği (icmâ’) vardır (el-Kâsânî, a.g.e., VIII/136-137).
Miras Açısından Mürted;
Hz. Ali (r.a), Hasan, Şa’bi, Leys, Ebû Hanife ve İshak ibn Raheveyh müslüman yakınların mirasa sahip olacaklarını kabul ederken; Mâlik ve Şâfii’nin de içinde bulunduğu diğer bir grup âlim de mürteddin malının beytülmale intikal edeceğini söylemişlerdir. Ebû Hanîfe’ye göre, irtidad halinde kazanılan mal fey hükmündedir. (Kurtubî, a.g.e., III/49).
Ebû Hanîfe’ye göre ise, irtidaddan önce kazandıkları kendi mirasçılarına, sonra kazandıkları ise beytülmâle gider. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre ise tüm malı beytülmâle intikal eder.
Mürted, had uygulanana kadar, malının gerçek sahibi olup, bunda dilediği gibi tasarruf etmekten alıkonulamaz. Öldürülmeyi hak etmiş olması, O’nun malındaki tasarruf hakkını düşürmez. Bu konu diğer had gerektiren cezalarda olduğu gibi değerlendirilir. Bunun gibi, kaçıp daru’l harbe sığınsa, mülkiyet hakkı yine düşmez. İslâm ülkesindeki mal varlığı yed-i emin vasıtası ile koruma altına alınır (Seyyid Sabık, a.g.e., II/390).
Mürtedin Defni İslam Açısindan Haramdır;
Mürted öldüğünde yıkanmaz, kefenlenmez, cenaze namaz kılınmaz ve müslüman mezarlığına defnedilmez. Mürted için istiğfar câiz olmadığı gibi, onu rahmetle anmak da câiz değildir: “Ne peygamberin ne de mü’minlerin cehennemlik oldukları belli olduktan sonra, yakın akrabaları da olsa, müşrikler için af dilemeleri asla doğru olmaz.”(9/Tevbe, 113)
Mürtedin Tevbesi;
Mürted tevbe ettiği takdirde, irtidat etmeden önceki amellerinin yok olup olmayacağı hususunda İslâm âlimleri arasında görüş ayrılıkları vardır. İmam Şâfiî’ye göre irtidad edip, sonra İslâm’a dönenin haccı da dâhil hiç bir ameli düşmez. İmam Mâlik’e göre ise amellerinin tamamı, irtidad ettiği an düşer (el-Kurtubî, el-Cami’li Ahkâmi’l-Kur’an, Beyrut 1965, III/48).
Müslüman anne babadan doğan ve müslüman olarak yetişen kimse irtidat edince, tevbe etmeye çağrılmadan had uygulanır. Fakat daha önce küfre girip sonra müslüman olan kimse tevbeye çağrılır. Allah’a ve Rasûlüne küfreden kimse de tevbe etmeye çağrılmadan öldürülür. Böyle bir kimse tevbe etse dahi durum değişmez. Çünkü, Allah’a ve Rasûlüne küfretmek haddi gerektirir. Tevbe ise haddi düşürmez (İbn Kudâme, a.g.e., 125 vd.)
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder