Şirk ve Küfür Açısından Kur’an, Sünnet Ve Küllî Kaideler
Gürsel Gürbüz
İslam akidesinin en temel esası, tevhid inancıdır: Yalnızca Allah Teâlâ’nın yaratıcı, rızık verici, hüküm koyucu, ibadete layık tek ilâh olduğuna inanmak ve bu inancı söz ve amellerle hayata taşımaktır. Tevhidin zıddı olan şirk ve küfür, hem sözle hem de amelle işlendiğinde, insanı İslam dairesinden çıkaran en büyük tehlikeler olarak tanımlanmıştır. Şirk, Allah’a ibadette ortak koşmak; küfür ise, Allah’ın dininden bir hakikati inkâr etmek veya O’na kullukta yüz çevirmek demektir.
Kur’an-ı Kerim, şirk ve küfrü insanın ebedî hüsranına götüren en ağır suçlar olarak tanımlamış; Allah’ın affetmeyeceği tek günah olarak şirk göstermiştir:
﴿إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ﴾
“Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; bundan başkasını, dilediği kimse için bağışlar.” (Nisâ, 4/48)
Sünnette ise, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) açık bir şekilde, şirk ve küfür fiillerinin bazen kalpten bir reddediş, bazen de söz ve fiillerle zuhur eden açık davranışlar olabileceğini belirtmiş; zahirî (dışsal) amellere bakılarak hüküm verileceğini bildirmiştir:
“Biz zahire göre hüküm veririz, kalplerdekini ise Allah’a bırakırız.” (Buhârî, Ahkâm, 20)
Ayrıca İslam usulünde sabit olan küllî kaideler, bu konuyu netleştirmiştir. Bunlardan bazıları:
“Hükümler zahire göredir.” (الحكم على الشيء فرعٌ عن تصوره)
“Şek, yakînin üzerine bina edilmez.” (اليقين لا يزول بالشك)
“Küfür ve şirk lafız ve fiillerle sabit olur.”
Bu kaideler ışığında, söz veya amel ile küfür veya şirk işleyen kimse, niyetine bakılmaksızın zahirî ameline göre hükümle değerlendirilir.
Günümüzde gerek sosyal gerek siyasi alanda, Allah’ın hükmünü bir kenara bırakıp beşerî kanunlara veya şahıslara itaati meşrulaştıran, putlaştırılan liderlere, sistemlere, değerlere ibadet gibi bağlılık gösteren söylem ve uygulamalar, tevhidi bozan ve kişiyi şirke ve küfre sürükleyen fiiller olarak değerlendirilir. Bu durum, İslam’ın koyduğu sabit ölçülerle açıkça çelişmektedir.
Kur’an, sahih sünnet ve ehl-i sünnet usulünde sabit olan küllî kaideler ışığında, söz ve amellerle işlenen küfür ve şirk meseleleri ilmî, basiretli ve hikmetli bir şekilde incelenecek; hem klasik hem güncel misallerle açıklanacaktır.
Şirk ve Küfür Hakkında Sabit Küllî Kaide;
1. Kâide:
مَنْ أشرك بالله فقد حبط عمله
“Kim Allah’a şirk koşarsa, ameli boşa gider.” (El-Mâide 5/72)
Şirk tüm amelleri yok eder, küçük amel de olsa. İnsan hakları adına putlaştırılan değerler de amel bozar.
2. Kâide:
الشرك أعظم الذنوب
“Şirk, en büyük günahtır.” (En’âm 6/88)
Allah şirkten başka tüm günahları dilerse affeder. Milliyetçilik, demokrasi gibi batıl kutsallar da şirk kapsamına girebilir.
3. Kâide:
لا يغفر الله الشرك لمن لم يتب
“Allah, tövbe etmeyen kimsenin şirki affetmez.” (En-Nisâ 4/48)
Şirk üzere ölen bağışlanmaz. Şirk üzerine ölenler için “şehit” veya “cennetlik” denilmez.
4. Kâide:
الشرك قسمان: أكبر وأصغر
“Şirk iki kısımdır: büyük ve küçük.”
Büyük şirk dinden çıkarır, küçük şirk ameli bozar. Yasalara bağlılık küçük şirkten başlayıp büyük şirke götürebilir.
5. Kâide:
الشرك الأكبر يخرج من الملة
“Büyük şirk İslam’dan çıkarır.”
Büyük şirk işleyen, İslam’dan tamamen çıkar. Demokrasiyi kutsamak İslam dairesinden çıkarır.
6. Kâide:
التحاكم إلى غير شرع الله من الشرك الأكبر
“Allah’ın şeriatı dışında bir şeye muhakeme olmak büyük şirktir.”
Şeriat dışı yargıyı kabul etmek küfürdür. Laik mahkemelerde hakkı meşru görmek insanı şirke götürür.
7. Kâide:
دعاء غير الله شرك أكبر
“Allah’tan başkasına dua etmek büyük şirktir.”
Ölülerden, velilerden istemek şirktir. Yardımcı azizler, evliya çağırmak şirk olur.
8. Kâide:
الحكم والتشريع حق خالص لله
“Hüküm ve yasa koymak yalnız Allah’ın hakkıdır.”
Başkasının kanun yapması şirktir. Parlamenter sistemler şirki meşrulaştırır.
9. Kâide:
محبة الكافرين مع بقائهم على كفرهم كفر
“Kâfirleri küfürleriyle sevmek küfürdür.”
Dini onaylayarak dostluk kurmak küfürdür. Dinler arası diyalog projeleri bu kapsama girer.
10. Kâide:
التولي للكفار ناقض من نواقض الإسلام
“Kâfirlere dostluk göstermek İslamı bozan ameldir.”
Dost edinmek, müminlik iddiasını geçersiz kılar. İslam dışı güçleri desteklemek dinini satmaktır.
11. Kâide:
الطاعة المطلقة لغير الله من الشرك الأكبر
“Allah’tan başkasına mutlak itaat büyük şirktir.”
Kanunsuz, sorgusuz itaat şirktir.
Anayasaya mutlak bağlılık akideyi bozar.
12. Kâide:
الاستغاثة بغير الله شرك
“Allah dışındakilere yardım çağrısında bulunmak şirktir.”
Allah dışında kimse kurtarıcı değildir. Şefaat talebinde şirk sınırına dikkat edilmelidir.
13. Kâide:
صرف شيء من العبادة لغير الله شرك
“İbadetin herhangi bir kısmını Allah dışında birine yöneltmek şirktir.”
Dua, adak, secde gibi ibadetler sadece Allah’a olur. Ölüler için adaklar, türbelere secdeler şirk kapsamındadır.
14. Kâide:
لبس التمائم شرك أصغر
“Muska takmak küçük şirktir.”
Koruyucu güç Allah’a has olmalıdır. Nazar boncuğu ve tılsım taşımak şirktir.
15. Kâide:
إنكار الشرك من الإيمان
“Şirki reddetmek imandandır.”
Şirke karşı tavır iman göstergesidir. Şirke rıza göstermek imanı tehlikeye atar.
16. Kâide:
الخوف من غير الله خوفاً عبودياً شرك
“Allah dışındaki varlıktan kulluk derecesinde korkmak şirktir.”
Mutlak korku sadece Allah’a mahsustur. Devletten, patrondan kulluk korkusuyla korkmak şirktir.
17. Kâide:
حب الدنيا شرك خفي
“Dünya sevgisi gizli bir şirktir.”
Dünyaya tapmak kalbi öldürür. Mal, makam, şöhret için yaşamak şirki gizlice getirir.
18. Kâide:
الشرك يقع بالقول والعمل والاعتقاد
“Şirk, sözle, amelle ve inançla olur.”
Sadece kalpte değil; söz ve fiilde de şirk olabilir. Laik anayasa, yanlış yeminler şirk fiilidir.
19. Kâide:
من لم يكفر الكافر فهو كافر
“Kâfiri tekfir etmeyen de kâfirdir.”
Kâfirin küfrünü kabul etmek iman gereğidir. İnançsızlara “kardeşim” demek büyük tehlikedir.
20. Kâide:
من اعتقد أن حكم غير الله أحسن من حكم الله فقد كفر
“Kim Allah’ın hükmünden başka bir hükmün daha iyi olduğuna inanırsa küfre girer.”
Allah’ın yasasını aşağılamak küfürdür.
İslam şeriatını geri kalmışlık olarak görmek küfürdür.
Bu kaideler, selef ulemasının sahih kaynaklı, şeriatın temeli olan sabit kaidelerdir.
Şirk ve küfür, sadece ibadette değil; yönetimde, sevgide, korkuda, muhakemede, dostlukta da ortaya çıkabilir.
Kaide Ve Kur’an Açısından;
الحكم لله وحده
(Hüküm yalnız Allah’ındır.)
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ
“Hüküm yalnız Allah’ındır.” (En’âm 6/57)
Yasama ve yürütme Allah’a aittir, kanun yapma hakkı sadece O’na aittir. Anayasaları, parlamentoları, insan aklı ile kanun yapmayı meşru görmek şirktir.
2. Kâide:
الشرك يحبط الأعمال
(Şirk bütün amelleri boşa çıkarır.)
لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ
“Eğer Allah’a şirk koşarsan, kesinlikle amelin boşa gider.” (Zümer 39/65)
Şirk işleyen kişi, ne kadar ibadet etse de hepsi boşa gider.
Şirk üzere yaşam süren, sadaka, namaz, hac gibi ameller işlese de fayda vermez.
3. Kâide:
لا إله إلا الله شرطها البراءة من الشرك
(Lâ ilâhe illallah’ın şartı şirki reddetmektir.)
فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللَّهِ
“Kim tağutu inkâr edip Allah’a iman ederse…” (Bakara 2/256)
Önce tağutu (Allah’tan başkasını) reddetmek, sonra Allah’a iman etmek gerekir. Laik düzeni, batıl sistemleri reddetmeyen gerçek mümin olamaz.
4. Kâide:
دعاء غير الله شرك أكبر
(Allah’tan başkasına dua etmek büyük şirktir.)
فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
“Allah ile beraber başka birine dua etmeyin.” (Cin 72/18)
Ölülerden, evliyadan yardım istemek Allah’a şirk koşmaktır. Mezarlarda adaklar adamak, yardım dilemek şirk fiilidir.
5. Kâide:
موالاة الكافرين كفر
(Kâfirleri dost edinmek küfürdür.)
وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ
“Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.” (Mâide 5/51)
Kâfirleri sevmek, desteklemek insanı onların dinine katar.
İslam’a düşman olan devletlerle, sistemlerle ittifak kurmak insanı küfre sokar.
6. Kâide:
التشريع لغير الله شرك
(Allah dışında kanun koymak şirktir.)
أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللَّهُ
“Yoksa onların Allah’ın izin vermediği dinî hükümler koyan ortakları mı var?” (Şura 42/21)
Allah’ın indirmediği bir sistem ile hükmetmek açık şirktir.
Demokrasi, laiklik gibi beşeri sistemleri savunmak şirktir.
7. Kâide:
التحاكم إلى الطاغوت كف
(Tağuta muhakeme olmak küfürdür.)
يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ
“Onlar tağuta muhakeme olmak istiyorlar.” (Nisâ 4/60)
Allah’ın hükmünü bırakıp beşerî sistemlere başvurmak küfürdür.
Laik mahkemelerde hak aramak, tağuta başvurmak anlamına gelir.
8. Kâide:
من لم يكفر الكافر فهو كافر
(Kâfiri tekfir etmeyen kâfirdir.)
قَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ ثَالِثُ ثَلَاثَةٍ
“Allah, üçün üçüncüsüdür diyenler kâfir olmuştur.” (Mâide 5/73)
Allah, Hristiyanları bizzat kâfir ilan etmiştir.
“İbrahimi dinler kardeştir” diyenler bu ayeti reddetmiş olur, tehlikelidir.
9. Kâide:
الإيمان قول وعمل واعتقاد
(İman söz, amel ve kalp tasdikiyle olur.)
وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ
“Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir.” (Bakara 2/143)
İman sadece kalpte değildir, amel ve itaatle de olur.
“Kalbim temiz” deyip amel işlemeyenlerin imanı eksiktir, batıldır.
10. Kâide:
الإعراض عن دين الله كفر
(Allah’ın dininden yüz çevirmek küfürdür.)
وَالَّذِينَ كَفَرُوا عَنْ آيَاتِ اللَّهِ وَلِقَائِهِ أُولَٰئِكَ يَئِسُوا مِنْ رَحْمَتِي
“Allah’ın ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler, rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir.”
(Ankebut 29/23)
Din öğrenmeyi, uygulamayı önemsememek küfür sebebidir.
“Benim işim ibadetle değil” diyenler rahmetten ümidini kesmiştir.
Şirk ve Küfür Açısından Hadisler;
1. Hadis:
“من قال لا إله إلا الله فقد حرم ماله ودمه وحسابه على الله”
“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ diyorsa, onun malı ve kanı haramdır ve hesabı Allah’a aittir.” (Müslim, İman, 1)
Bu hadis, tevhidin önemini vurgular. İman edenlerin dokunulmazlıkları Allah’a aittir. Şirk ve küfürden uzak durmak bu güvenceyi sağlar. Bugün, İslam’a karşı açık bir şekilde savaş açanlar veya inançsızlık içinde olanlar için de bu hadis uyarıdır. İman etmeyenler, toplumda güvenliği ve hakları ihlal edebilir.
2. Hadis:
“من عبد الله على علم كان له أجران
“Kim Allah’a ilmî olarak ibadet ederse, iki sevap alır.” (Buhârî, İlim, 34)
İlimle yapılan ibadet, amelin sadece zahirini değil, kalp temizliğini de içerir. Şirke karşı bu amelin temelini sağlam yapmak gerekir.
Bugün de yanlış bilgilerle ibadet etmek, şirke düşmekten alıkoymaz. İlim ve akıl, doğru İslam’ı anlamada gereklidir.
Şirk, insanı Allah’ın affından mahrum bırakır. Diğer günahlar ise Allah’ın dilemesiyle affedilebilir. Şirk, İslam’ın temelini yıkan bir suçtur.
Bugün pek çok insan, “ben iyi bir insanım” diyerek, şirk ve küfürden uzak kalmanın gerekliliğini göz ardı etmektedir. İslam’daki en büyük tehlike, bu gaflettir.
4. Hadis:
“من صلى صلاتنا واستقبل قبلتنا وأكل ذبيحتنا فهو المسلم الذي له ما لنا وعليه ما علينا”
“Kim bizim namazımızı kılar, kıblenin yönüne döner ve bizim kesimimizi yer, o Müslümandır.” (Buhârî, Şahâdât, 4)
Bu hadis, Müslümanın temel özelliklerini belirtir. Şirk, bu temellerin dışına çıkmayı ve insanın İslam’a ait öğelerden sapmasını ifade eder.
Bu hadise göre, İslam’a ait temel prensiplere aykırı hareket edenler, İslam’ın sınırlarından çıkmış olurlar.
5. Hadis:
“من ترك الصلاة فقد كفر”
“Kim namazı terk ederse, o kâfir olmuştur.” (Müslim, İman, 15)
Namaz, İslam’ın temel ibadetidir ve bu ibadeti terk etmek büyük bir günah olup kişiyi kafirlere yakınlaştırabilir. Bugün, “Namaz farz değildir” diyenler veya namazı terk edenler bu hadise göre küfre girmiş olurlar.
6. Hadis:
“من قال في دين الله برأيه ما لا يعلم فليتبوأ مقعده من النار”
“Kim Allah’ın dininde bilmediği bir şey hakkında görüş bildirirse, cehennem ona ayrılmıştır.”
(Ebu Davud, İlim, 5)
Din hakkında sadece ilmi kaynaklardan bilgi edinmek gerekir. Aksi takdirde şirk ve batıl görüşler ortaya çıkabilir.
Bugün, sosyal medya ve popüler kültür üzerinden dini yorumlar yapmak, şirke yol açabilir. İslam’ı bilmeden hüküm vermek, büyük bir hatadır.
7. Hadis:
“من قال لا إله إلا الله دخل الجنة”
“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ derse, o kişi cennete girer.” (Buhârî, Şahâdât, 7)
Tevhid inancı, İslam’ın temeli olup, her kim bu inancı doğru bir şekilde kabul eder ve yaşarsa cennete girer.
Şirk, sadece kişiyi cehennemle tehdit eder. Tevhid inancını kabul etmeyenlerin yolu cehennem olur.
8. Hadis:
“من أحب لله وأبغض لله وأعطى لله ومنع لله فقد استكمل الإيمان”
“Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için verir ve Allah için engellerse, imanı tamamlamış olur.” (Ebu Davud, Sünnet, 13)
Bir müminin duyguları ve davranışları tevhid inancına göre şekillenmelidir. Allah’ı ve Allah’ın emirlerini sevmek, İslam’ın gereğidir.
İslam’a düşmanlık gösterenlere karşı sevgisizlik, imanı kemale erdirir. Bugün bu, İslam’a düşman olan sistemleri, rejimleri reddetmek anlamına gelir.
9. Hadis:
“من لا يغزو في سبيل الله فقد كفر”
“Kim Allah yolunda cihat etmezse, kâfir olmuştur.” (Buhârî, Cihad, 2)
Cihat, İslam’ın savunulması için bir farz olup, bu emri yerine getirmemek büyük bir ihmal olup kişiyi küfre sürükler.
Bugün, İslam’a düşman saldırılara karşı cihad etmeyenler, küfrü ve ihmal durumundadır.
10. Hadis:
“إنما الأعمال بالنيات”
“Ameller, niyetlere göre değerlendirilir.” (Buhârî, İman, 1)
İman ve ibadetlerin değeri niyetin doğruluğuna bağlıdır. Şirk niyeti bozar, ameli geçersiz kılar.
İslam’ı yaşamak için niyetin saf olması gerekir. Şirk, niyeti bozar ve kişinin ameli geçersiz olur.
Share this content:
Yorum gönder