×

İslam’ı Şiddet Ve Potansiyel Bir Tehdit Olmakla İlişkilendirme!

İslam’ı Şiddet Ve Potansiyel Bir Tehdit Olmakla İlişkilendirme!

Gürsel Gürbüz

Günümüzde özellikle emperyalist ülkelerin güdümündeki medya organları, İslam’ı sistematik şekilde “şiddet”, “gerilik”, “terör” gibi kavramlarla özdeşleştirmeye çalışmaktadır. Bu kampanyalar yeni değildir. Haçlı seferlerinden itibaren Batı dünyası, İslam’ın yükselişini durdurmak için askerî değil, fikir ve medya savaşına başvurmuştur.

İslam’ın Özü: Huzur, Tevhid, Adalet ve Özgür İradeye Davettir.

Bu dinin temel mesajı barış, adalet ve insan onurunun korunması üzerine kuruludur. İslam’ın en önemli amacı, insanların huzur ve güven içinde yaşamasını sağlamak, kulun kula kulluk etmediği bir toplum inşa etmek ve bireyleri özgür iradeleriyle hakka yönelmeye davet etmektir. Ne yazık ki, İslam’ın bu evrensel çağrısı, bazen kasıtlı olarak çarpıtılmakta ve dinin gerçek ruhu göz ardı edilmektedir. 
İslam’ın insanlığa sunduğu adalet, merhamet ve özgürlük mesajının, tüm insanlık için nasıl bir umut kaynağı olduğu ilahi öğretilerdedir. Çünkü İslam, bir korku ve tehdit unsuru değil; aksine, insanlığın huzur ve kardeşlik içinde yaşamasını hedefleyen bir rahmet dinidir.
Terör, sivil halkı korkutma, yıldırma veya toplumsal düzeni şiddetle yıkma eylemlerinin tümüne verilen isimdir.
İslam’ın kitabı Kur’an ise şöyle der:
“Bir insanı haksız yere öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir.” (Maide 32)
Bu ayet, İslam’da masum bir cana kıymanın evrensel ölçekte büyük bir suç olduğunu bildirir.
1- Rasulullah’ın hayatında terör örneği yoktur;
Resulullah (s.a.v), 23 yıllık risalet sürecinde hiçbir sivile zarar vermemiştir.
Medine Sözleşmesi ile Yahudilerle anayasal iş birliği yapmış, onları koruma altına almıştır.
Hicret sonrası Mekke müşriklerine karşı savaşlara sadece kendini savunma amacıyla katılmıştır. İlk savaş (Bedir) da bir savunma savaşıdır.
2- İslam tarihinde fetihler yağma değil, adalet içindir;
Kudüs’ü fetheden  Ömer radıyallahu anh hiçbir Hristiyan’a dokunmamış; kiliselere saygı göstermiştir.
Endülüs’te Müslümanlar yönetimdeyken, Yahudiler ve Hristiyanlar özgürce dinlerini yaşarken; aynı bölgede Hristiyan yönetime geçilince (Engizisyon), yüzbinlerce Yahudi ve Müslüman işkenceden geçirilmiştir.
3- Batı’nın tarihindeki gerçek terör olayları
Haçlı Seferleri’nde Kudüs’te 70.000 Müslüman katledildi.
Amerika’nın keşfi sırasında milyonlarca yerli katledildi.
Afrika’daki köle ticareti, Batı’nın ekonomik çıkar uğruna milyonlarca insanı hayvan gibi taşıyıp öldürmesine neden oldu.
4- Modern terörün kaynağı seküler ideolojilerdir
Nazizm, Komünizm, Kapitalizm, Siyonizm gibi ideolojiler yüz milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.
Hitler, Stalin, Mussolini gibi liderler inançsız sistemlerin ürünleridir ve tarihin en büyük kitle katliamlarını yapmışlardır.
5- ABD ve Batı’nın yaptığı savaşlar;
Irak Savaşı: Kitle imha silahı yalanıyla milyonlarca Müslüman öldürüldü.
Afganistan işgali: Binlerce sivil sarkıt bombalarla öldürüldü.
Hiçbiri İslam adına yapılmadı; tamamen kapitalist çıkarlar içindi.
6- Terör örgütlerinin çoğu Batı desteklidir;
DAEŞ gibi örgütlerin çıkışı, silah desteği ve medya propagandası Batılı güçlerin kontrolünde olmuştur. Bu örgütler Müslümanları daha çok öldürmüştür. Asıl hedef İslam’ı içten yıkmak ve kötü göstermekti.
7-  İslam coğrafyasında mazlum halklar;
Filistin, Suriye, Yemen, Doğu Türkistan gibi bölgelerde bombalananlar Müslümanlardır.
Terörü yaşatanlar değil, teröre maruz kalanlardır.
Kimse “Müslümanlar terör mağdurudur” demiyor ama gerçek budur.
8- Bilimsel veriler: Suç oranlarında Müslümanlar düşük
Avrupa’daki suç oranı istatistiklerine göre, Müslüman göçmenlerin işlediği suçlar, yerli seküler halktan daha düşüktür.
İslam bireye ahlak, dürüstlük ve merhamet yükler.
9-  İslam’da savaşın bile ahlakı vardır;
Savaşta kadın, çocuk, yaşlı ve din adamı öldürmek haramdır.
Ağaç kesmek, hayvanlara zarar vermek yasaktır.
Böyle bir din nasıl terörle özdeşleştirilebilir?
10. Kur’an’daki “cihad” emri savunma ve zalimi durdurma amaçlıdır;
“Cihad” kelimesi 41 yerde geçer ama çoğu yerde nefse karşı mücadele, zulme direnme ve ilim için çalışma anlamındadır. Batı medyası bunu silahlı saldırı olarak çarpıtmaktadır.
11. Şiddeti doğuran laik sistemlerdir;
Kapitalist sistemin dayattığı sömürü düzeni, insanları açlığa, sefalete ve isyana sürüklüyor.
İslam ise paylaşımı, zekâtı, faizin yasaklanmasını emrederek sömürüyü engeller.
12. İslam’da barış esastır;
“Allah barış yurduna çağırır” (Yunus 25)
Müslümanların ilk selamı bile barıştır: “Esselâmu aleyküm” – Sana barış olsun!
13. Batı’nın terör kavramı çifte standartlıdır;
Müslüman bir birey bıçak taşısa “terörist” olur. Aynı suçu bir Batılı yaparsa “yalnız kurt”, “akıl hastası” diye tanımlanır.
14. Gerçek terör: ahlakı bozan kültürel emperyalizmdir;
Zina, uyuşturucu, alkol, LGBTQ+ propagandaları İslam’a değil, seküler sistemlere aittir.
Toplumları çürüten bu kültürdür, İslam değil.

İslam’ın Terörle İlgisi Tarihsel, Akli, Bilimsel Ve Dini Açıdan İlgisi Yoktur;
İslam düşmanları yüzyıllardır İslam’ı, terör, şiddet, gerilik ve bağnazlıkla özdeşleştirmeye çalışıyor. Oysa İslam, hem tarihî uygulamaları hem de ilkeleri bakımından insanlık tarihindeki en adaletli, en barışçıl ve en ahlak merkezli dindir. Bu metin, bu iftiraları çürüten güçlü delillerle donatılmıştır.
1. İslam’ın temel yasası barış ve adalettir;
“Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalığı ve zulmü yasaklar.” (Nahl 90)
İslam’ın yasası zulmü değil, adaleti esas alır. Terör ise tanım gereği adaleti değil, keyfî şiddeti temel alır.
2. Peygamber’in hayatı barış üzerine kurulmuştur;
Rasulullah (s.a.v), Mekke’de 13 yıl boyunca tüm eziyetlere rağmen tek bir kişiye bile el kaldırmamıştır. Medine’de devlet kurduktan sonra bile savaşların tamamı savunma ve Zalimi Durdurma temellidir. Hudeybiye Antlaşması gibi barış girişimleri hep onun öncülüğünde olmuştur.
3. Mekke’nin fethinde affın zirvesi yaşanmıştır;
Mekke fethedildiğinde müşrikler teslim olmuştu. Buna rağmen Rasulullah şöyle dedi:
“Bugün size kınama yok, hepiniz serbestsiniz.”
Bu, tarihte eşi benzeri olmayan bir affın örneğidir. Gerçek teröristler iktidara gelince rakiplerini katleder.
4. Kudüs fethinde tek damla kan dökülmemiştir;
Ömer radıyallahu anh Kudüs’ü teslim alırken kiliselerde ibadet eden Hristiyanlara dokunmamış, hatta kilisede namaz kılmayı reddederek:
“Benden sonra gelenler burayı camiye çevirir diye endişe ederim.” demiştir.
Bu, İslam’ın inanç özgürlüğüne saygısını gösterir.
5. Endülüs medeniyeti: Barış içinde birlikte yaşamanın zirvesi;
yüzyıldan 15. yüzyıla kadar İslam’ın hüküm sürdüğü Endülüs’te, Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar birlikte barış içinde yaşamış, ortak bilim ve sanat üretmiştir. Bu barış ortamı, Batı’da Rönesans’ın temelini atmıştır.
6. Avrupa’nın Engizisyon vahşeti;
İspanya’da Müslümanlar kovulunca başlayan Engizisyon Mahkemeleri, Yahudi ve Müslümanlara işkence ve yakma cezası uyguladı.
Batı kendi inançsız sisteminde bu zulmü yaparken, Müslümanlar yüzyıllarca din özgürlüğünü garanti altına almıştır.
7. Haçlı seferleri: Gerçek terör hareketleridir;
Papa’nın çağrısıyla başlatılan haçlı seferlerinde Kudüs ele geçirilince şehirdeki 70.000 Müslüman kılıçtan geçirilmiştir. Hristiyan yazar Raymond d’Aguilers şöyle der:
“Kudüs sokakları katledilenlerin kanlarıyla dolmuştu.”
8. Sömürgecilik: Modern çağın organize terörüdür;
Batılı devletlerin Afrika, Hindistan, Asya ve Ortadoğu’da uyguladığı sömürgecilik, yüz milyonlarca insanın kanı, emeği ve kültürü üzerinden inşa edilmiştir.
İngiltere, sadece Hindistan’da 100 yılda 29 milyon insanın ölümüne sebep oldu.
9. Nükleer bomba atanlar Müslüman değil, Batılılardı;
1945’te ABD, Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atom bombası attı.
200.000 sivil öldü, on binlercesi nesiller boyunca sakat kaldı.
Bu bir savaş değil, soykırımdı. Bu eylemi bir Müslüman değil, bir “demokrasi kahramanı” yaptı.
10. Modern Batı’nın medeniyet yalanı;
Sözde “medenî” Batı, bugün dahi çocukları açlıktan ölen Afrika ülkelerine silah satmakta, diktatörleri desteklemekte, halk ayaklanmalarını bastırmakta kullanılmaktadır.
İslam ise zekâtla, sadaka ile, infak ile toplumsal barış inşa eder.
11. Terör örgütleri Batı’nın projeleridir;
DAEŞ gibi örgütlerin ortaya çıkış süreçleri incelendiğinde, çoğunun ABD, İsrail, İngiltere gibi istihbarat teşkilatlarıyla bağlantılı olduğu belgelenmiştir.
CIA raporları, DAEŞ’in ABD’nin Suriye planlarında bir taşeron olarak kullanıldığını açıklar.
12. İsrail’in Gazze’de yaptıkları terör değil de nedir?
Her yıl yüzlerce çocuk, sivil, yaşlı kadın katlediliyor. Elektrik, su, gıda kesiliyor. Ama dünya bunu “meşru müdafaa” olarak görüyor.
Oysa Filistin’in taş atan çocuklarına “terörist” damgası vuruluyor.
Gerçek terör, devlet eliyle işlenen bu suçlardır.
13. Medya manipülasyonu ile İslam hedef gösteriliyor;
Batı medyası, bir Müslüman yanlış yaptığında hemen dinini ön plana çıkarıyor:
“Müslüman terörist bıçakladı.” Ama Batılı biri yapınca şöyle deniyor: “Akıl sağlığı yerinde değildi.” Bu çifte standart, bilinçli bir algı yönetimidir.
14. Batılıların tarih boyunca öldürdüğü insan sayısı: 1 milyar!
Birinici Dünya Savaşı: 70 milyon İkinci Dünya Savaşı: 20 milyon, Amerika’nın yerli soykırımı: 100 milyon, Afrika’da kölelik ve sömürge: 300 milyona yakın, Çin, Hindistan, Vietnam’da emperyalist savaşlar: 300 milyon, İslam tarihindeki en büyük savaşlarda bile toplam kayıp sayısı bu kadar değildir.
15. Kur’an’da şiddet değil, adalet var;
Kur’an’da geçen savaş ayetlerinin tümü, savunma, zalimi durdurma ve düzen kurma amacıyladır. Zulüm, isyan, bozgunculuk varsa bile cezai tedbirler bile ölçülüdür.
“Ölçüyle vurun. Aşırı gitmeyin. Allah aşırı gidenleri sevmez.” (Bakara 190)
16. İslam toplumlarında farklı dinler özgürce yaşamıştır;
Osmanlı’da patrikhaneler korunmuş, sinagoglar inşa edilmiştir. Yahudi mülteciler, Batı’dan kaçarak Osmanlı’ya sığınmıştır. Bugün Batı’da camilere saldırılar olurken, İslam ülkelerinde kiliseler korunmaktadır.
17. İslam’da savaş bile bir ahlakla yapılır;
Savaşta çocuk, kadın, yaşlı, hasta, din adamı öldürmek haramdır. Ağaç kesmek, hayvanlara zarar vermek, şehir yakmak yasaktır. Bugünün savaşlarında bunların tümü sistematik olarak yapılmakta.
18. Terörün gerçek kaynağı: sömürü düzenidir
Kapitalizm, azınlığın çoğunluğu sömürmesi demektir. Bu düzende insanlar köleleştirilir.
İslam, bu sisteme karşılık “zekât”, “infak”, “faiz yasağı” gibi uygulamalarla denge kurar.
19. Seküler ideolojiler insanlığa felaket getirmiştir
Komünizm: 100 milyon, Faşizm (Hitler-Mussolini): 60 milyon, Siyonizm: On binlerce Filistinli, Hiçbiri İslam’a ait değil. Hepsi laik, ideolojik sapkınlıkların ürünü.
20. İslam ahlaka, Batı şehvete çağırıyor;
İslam, aileyi, iffeti, sadakati yüceltirken; Batı medeniyeti çıplaklığı, zinayı, homoseksüelliği yüceltir. Bu ahlâkî sapma, aileleri yıkmakta; toplumları çökertmektedir. Gerçek zihinsel ve kültürel terör budur.
21. İslam’ın ilkeleri psikolojik şiddeti de yasaklar;
Gıybet, iftira, alay, zulüm, aşağılama, baskı haramdır.
İslam, insanın psikolojik onurunu da korur.
Bugün modern medya linçleri, sosyal medya zulümleri Batı ürünü sistemlerdir.
22. Müslümanlar şiddetin değil, mağduriyetin tarafıdır
Myanmar’da Arakan Müslümanları yakıldı. Doğu Türkistan’da toplama kampları kuruldu.
Suriye’de bombalar yağdı. Bunlar terör değilse, terör nedir?
23. İslam barış dinidir: “Esselâm” Allah’ın ismidir;
“Selâm” kelimesi barış demektir. Müslümanların selamı bile barışı içerir. “Esselâmu aleyküm” – “Senin üzerine barış olsun.” Terörle özdeşleştirilen bir dinin, barışla özdeş isme sahip olması mümkün mü?
24. Bilimsel araştırmalara göre Müslüman toplumlarda suç oranı düşüktür;
İslamî kuralların uygulandığı ülkelerde hırsızlık, adam öldürme, fuhuş oranı Batı’dan çok daha düşüktür. Bu, bireysel eğilimden değil, İslam’ın toplumu şekillendiren etkisindendir.
25. Gerçek terör: Allah’ı unutan sistemlerdir;
Kur’an der ki: “Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, onlar zâlimdir.” (Maide 45)
Zulmün, şiddetin, sapkınlığın kaynağı İslam değil; Allah’sızlıktır. İslam, tüm bunlara karşı insanı onurlandıran yegâne düzendir.
Ateist veya Din Karşıtı Liderler ve Katliamları
1. Mao Zedong (Çin)
Ölü sayısı: Yaklaşık 45 ila 70 milyon arası. Sebep: “Büyük İleri Atılım” ve “Kültür Devrimi” adı altında tarım politikaları, zorla çalıştırma kampları, açlık, infazlar. Dine yaklaşımı: Mao, dinleri “zehir” olarak görür, Çin’de cami, kilise ve manastırların binlercesini kapatmış ya da yıktırmıştır.
2. Josef Stalin (Sovyetler Birliği)
Ölü sayısı: 20 ila 30 milyon arası. Sebep: Zorla kolektifleştirme, açlık (Holodomor), temizlik operasyonları, sürgünler ve Gulag kampları. Dine yaklaşımı: Dinî liderler ve kurumlar yasaklandı; binlerce cami ve kilise kapatıldı; ateizm resmî ideoloji hâline getirildi.
3. Vladimir Lenin (Sovyetler Birliği)
Ölü sayısı: 5 ila 10 milyon arası. Sebep: Bolşevik Devrimi sonrası muhaliflerin öldürülmesi, iç savaşlar, köylü isyanlarının bastırılması.Dine yaklaşımı: “Din afyondur” anlayışıyla kiliseleri kapattı, din adamlarını öldürttü, ateist propagandaya öncülük etti.
4. Pol Pot (Kamboçya – Kızıl Kmerler)
Ölü sayısı: 2 ila 3 milyon arası (ülke nüfusunun yaklaşık dörtte biri). Sebep: Sınıfsız toplum yaratma hayaliyle şehir boşaltmaları, zorla çalıştırma, infazlar, açlık. Dine yaklaşımı: Dinî kurumları yıktı; Budist rahipleri topluca öldürdü; ateist-komünist bir düzen kurdu.
5. Enver Hoca (Arnavutluk)
Ölü sayısı: On binlerce kişi. Sebep: Muhalif temizliği, işkence ve idamlar. Dine yaklaşımı: Arnavutluk’u resmen dinsiz (ateist) devlet ilan etti (1967); dinî ibadet, kitap, cami ve kiliseleri yasakladı.
6. Kim Il-sung (Kuzey Kore)
Ölü sayısı: 1 ila 3 milyon arası. Sebep: Açlık, zorla çalıştırma kampları, sistematik idamlar.
Dine yaklaşımı: Dini tamamen yasakladı, liderlik kültüyle halkı kendine taptırdı. Kuzey Kore hâlâ ateist-totaliter bir devlettir.
7. Fidel Castro (Küba)
Ölü sayısı: 10.000–100.000 arası (net rakamlar tartışmalıdır). Sebep: Muhalifleri öldürme, işkence, sürgün. Dine yaklaşımı: İlk yıllarda kiliseleri kapattı, din adamlarını hapse attı; devlet, uzun süre ateist kalmıştır.
8. Mengistu Haile Mariam (Etiyopya)
Ölü sayısı: Yaklaşık 1 milyon. Sebep: “Kızıl Terör” kampanyasıyla muhaliflerin infazı, açlık ve iç savaş. Dine yaklaşımı: Komünist ve ateisttir; Etiyopya’daki dinî liderleri hedef aldı.
9. Tito (Yugoslavya)
Ölü sayısı: 500.000’den fazla. Sebep: Savaş sonrası temizlikler, infazlar. Dine yaklaşımı: Kilise ve camilere baskı yaptı, dinî faaliyetleri denetim altına aldı; devlet ateist çizgideydi.
10. Nicolae Ceaușescu (Romanya)
Ölü sayısı: 60.000. Sebep: Diktatörlük dönemindeki baskılar, işkence, zorunlu kürtaj politikaları. Dine yaklaşımı: Kiliseleri yıktırdı, dinî kurumları devlet kontrolüne aldı.
Not: Bu liderlerin çoğunun ortak özelliği, ateist-komünist bir ideolojiye sahip olmalarıdır. Bu ideolojilerde din “zehir” veya “afyon” olarak görülmüş, milyonlarca insan bu sapkın fikirlerle katledilmiştir.
İslam’ın Gayesi: Şiddet Değil, Hidayet ve Adalet
İslam, insanların: Kula kulluktan kurtulup yalnız Allah’a kul olması için, Zalim düzenlerden, sömürüden, ahlâksızlıktan arınmaları için, Dünya ve ahirette huzura kavuşmaları için gönderilmiş ilâhî bir nizamdır.
Kur’an buyurur:
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
“Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 107)
Yani İslam bir “rahmet projesi”dir. Şiddet değil, rahmettir.
 İslam’ın Esasları: Barış, Merhamet, Adalet
“İslâm” kelimesi zaten “selâm/barış” kökünden gelir.
Cihad, insanlara savaş açmak için değil, zulme, küfre, sapkınlığa ve sömürüye karşı bir savunma ve kurtarma hareketidir.
Kur’an’da adalet, merhamet ve güzel ahlak sürekli vurgulanır:
إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْإِحْسَانِ
“Şüphesiz Allah, adaleti ve ihsanı emreder. (Nahl, 90)
Müslüman, İnsanlara Zarar Vermeyen Kişidir;
Rasulullah şöyle buyurmuştur:
“Müslüman, diğer insanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir.” (Buhârî, İman, 4)
Demek ki bir Müslüman başkalarına zarar veremez. Zarar vermek şöyle dursun, onların haklarını da gözetir.
İslam, Şirke, Küfre, Zalim Düzene Karşıdır;
İslam’ın mücadele ettiği şey, insanların kullara kul olmasıdır. Yani: Diktatörlere, Tanrılık iddiasında bulunan ideolojilere, Putlara ve sahte ilahlara, Paraya, güce ve nefse tapmaya karşıdır. La ilahe illallah demek; “hiçbir otoriteye, güce, ideolojiye boyun eğmem” demektir. İşte düşmanlık buradadır.
İslam’a Karşı Olanlar, Aslında Neye Düşmandır?
İslam’a karşı savaşanlar şunlara düşmandır: Tek Allah’a kulluk fikrine, çünkü onların sistemi putlar ve ideolojiler üzerine kuruludur. Adalete, çünkü çıkarları zulüm üzerinedir. Ahlâka, çünkü toplumları ahlâksızlaştırarak yönetirler. Cennet ve hesap gününe, çünkü hesap vermekten korkarlar. 
İslam’a Saldıranlar Neden Saldırıyor?
Çünkü İslam kapitalizmi, sömürüyü ve zalim sistemleri sorgular.
Çünkü İslam insana değer verir, tüketim kültürüne karşıdır.
Çünkü İslam insanı uyandırır, körü körüne itaati reddeder.
Çünkü İslam batıl ideolojileri sarsar, sahte tanrıları yıkar.
Bu yüzden İslam’a karşı savaş açılmıştır. Ama bu savaş hak ile batılın ezelî mücadelesidir.
Sonuç: İslam Terör Değil, İnsanlığı Kurtarma Hareketidir
İslam, insanları zincirlerinden kurtarmaya gelir (A’râf, 157).
İslam, rahmettir, şifadır (Yunus, 57).
İslam, kul hakkını önceleyendir.
İslam, haksız yere bir cana kıymayı tüm insanlığı öldürmek gibi görür (Mâide, 32).
İslam’a Savaş Açanlara Karşı Ne Yapmalıyız?
Hakikati anlatmalıyız. Kur’an’ı rehber edinmeliyiz. Adaletle hareket edip örnek olmalıyız.
Batılın maskesini tarih ve akılla düşürmeliyiz.
Adaletsiz İthamlar Karşısında Müslümanların Duruşu;
İslam’ı ve Müslümanları şiddet, terör ve potansiyel suçlu olarak nitelendirmek, büyük bir haksızlık ve iftiradır. Tarih boyunca İslam, zulme karşı adaletin, kin yerine merhametin, çatışma yerine diyaloğun sesi olmuştur. Milyarlarca masum Müslüman, bu tür yaftalamalardan dolayı haksız yere ötekileştirilmekte, baskı görmekte ve hatta şiddete maruz kalmaktadır. 
Ancak unutulmamalıdır ki, her iftira bir gün hakikatle yüzleşecek, her zulüm er ya da geç son bulacaktır. Müslümanlara düşen, sabırla ve vakarla hakikati anlatmaya devam etmek, İslam’ın adalet ve barış mesajını tüm insanlığa ulaştırmaktır. Zira Allah (c.c.) şöyle buyurur: “Size yapılan kötülüğün misliyle karşılık verin. Ama sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” (Nahl, 16:126)** 
Haksızlık yapanlar, bir gün yaptıklarının hesabını vereceklerdir. Müslüman ise asla zulme zulümle mukabele etmez; adaleti, hikmeti ve güzel öğütleri rehber edinir. Çünkü gerçek zafer, hakikatin galibiyetidir.
Sonuç:
İslam, hak, adalet ve barış dini olarak tarihte zulme karşı direnenlerin umudu olmuştur. Terörle özdeşleştirilmesi, hakikat değil bir algı operasyonudur. Gerçek terör, kapitalistlerin, emperyalistlerin ve materyalist ideolojilerin ta kendisidir.

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed