Musa (a.s)’ın Hayatı Ve Mücadelesi
Tarih boyunca bütün Nebi ve Resullerin asli görevi insanları beşikten mezara-doğumdan ölüme kadar sosyal, siyasi, ekonomik, ahlaki, akidevi her alanda Allah’ı birlemek ve ona ibadet etmek için davet etmişlerdir. Bu kutlu davetin karşısında tağutlar ve ideolojik dinler olmuştur. Musa aleyhisselam gönderildiği kavmini Allah’ı birlemeye, Firavun’un köleliğinden kurtarmaya ve İslam’ın egemen olduğu bir toplumun inşaa etmesi için gönderilmiştir.
Firavun yeryüzünde zülüm, kötülük, adaletsizlik, şirk, küfür ve her türlü ahlaksız yasa ve yöntemlerle Allahın kullarını kullara kul yapıyordu. Allah yeryüzünde devrim ve inkılap gerçekleştirecek olan Musa’yı gönderecekti öyle ki Firavun rüyasında İbn Kesir’in aktardığına göre; İbrahim (a.s.) “Benim neslimden gelen bir delikanlı Mısır krallığını yıkacaktır.” demiş ve bu bilgi İsrail oğulları arasında hep konuşulur olmuştur. Nihayet Firavun da bunu duymuş ve Yahudilerin erkek çocuklarını öldürmeye başlamıştır.
Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mesud’dan nakledilen diğer bir rivayete göre:
Firavun rüyasında “Kudûs tarafından çıkan, İsrail oğulları hariç bütün Mısır’lıları, Kıpti’leri yakan bir ateş görmüştür. Uyandığında bunu topladığı rüya tabircilerine, kâhinlere ve sihirbazlara sormuştur. Onlar da rüyayı, “İsrail oğulları soyundan gelen bir çocuk Mısır krallığının yıkılmasına sebeb olacak” şeklinde yorumlamışlar. Bundan böyle Firavun onların erkek çocuklarını kesmeye başlamıştır” (İbn Kesir, Kasasu’l-Enbiya, 2/4-5)
Devrim Tağutların Korkulu Rüyasıdır;
Tarih boyunca tağutlar yeryüzünde kendi iktidar ve egemenliğini tehdit eden unsurları en acımasız şekilde yok etmiştir. Bu sebeple ister modern ister ilkel firavun ve nemrutlar olsun onlar yeryüzünde kendi ideolojik dinleri ve ideolojik iktidarları uğruna yapamayacakları hiçbir şey yoktur. Tüm nebi ve resulüler inkılapçı, devrimci ve yeryüzünde değişim ve dönüşümün müjdecisi ve habercisidir. Bu sebeple yeryüzünün bütün tağutları nerede bir nebi ve resul ya da nerede nebi ve resüllerin yolunun yolcuları tevhiti bir davet yaptıklarında ve tehlikeli bir boyuta geldiğinde operasyon düğmesine basarak öldürmedikleri, yıkmadıkları yok etmedikleri kimseyi bırakmazlar.
Tüm Nebi ve Resulüler yeryüzünde devrimin sonucunda mazlumlara iktidar, zulme adalet ve müminlere egemenliği tattırmak için gönderilmiştir. Nitekim;
وَنُر۪يدُ اَنْ نَمُنَّ عَلَى الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا فِي الْاَرْضِ
Yeryüzünün mazlumlarına ikramlarda bulunmak
وَنَجْعَلَهُمْ اَئِمَّةً
İnsanlara imam/önder kılmak
وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِث۪ينَۙ
Yeryüzünün vârisleri kılmak
وَنُمَكِّنَ لَهُمْ فِي الْاَرْضِ
Yeryüzünde onların hükümranlığını sağlamlaştırmak
وَنُرِيَ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا مِنْهُمْ مَا كَانُوا يَحْذَرُونَ
Yeryüzünün bütün zalimlerinin sonunu onların elleriyle getirmek (Kasas:5-6)
Katliamcı Firavun;
Firavun bu rüyadan sonra İsrail oğullarının hem nüfusunu azaltmak, köleleştirmek, kontrol altına almak ve rüyanın gerçekleşebilecek korkusuyla İsrail oğullarından erkek çocuklarını öldürüyordu. Öyle ki Mısır’da köleliğin bitmesi korkusuyla bir sene ilk doğan erkek çocukları öldürülüp ikinci sene doğan erkek çocukları öldürmeyerek kölelik sisteminin devam edilmesini istemiştir.
Sandık’dan Saraya;
Firavun gördüğü Rüya sebebiyle İsrail oğulları’nı öldürüyordu ve artık sıra Musa aleyhisselam’ın doğumunda idi. Nitekim ayette Musa aleyhisselam’ın annesine vahyederek;
وَاَوْحَيْنَٓا
Vahyettik
فَاِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ
Onun için korkarsan!
اَنْ اَرْضِع۪يهِۚ
Onu Emzir!
فَاَلْق۪يهِ
Suya bırak!
وَلَا تَخَاف۪ي
Korkma!
وَلَا تَحْزَن۪يۚ
Üzülme!
اِنَّا رَٓادُّوهُ اِلَيْكِ
Biz onu sana geri getireceğiz.
وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَل۪ينَ
Peygamberlerden kılacağız. Kasas:6-7)
Düşmanın aradığı, öldürmek istediği, yok etmek istediği ve yeryüzünde ilahi müdahalenin sönmesini istediği, gece-gündüz arayıp öldürmek istediği düşmanı Musa aleyhisselam firavun tarafından büyütülecek.
Allahın kaderine, emrine, iman eden, ona tevekkül eden, yardımın Allah’tan geleceğine kesin inanan ve Allahın vaatinden şüphe duymayan kimseler için zalim Firavunun sarayında yardım gelir.
وَقَالَتِ امْرَاَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ ل۪ي وَلَكَۜ لَا تَقْتُلُوهُۗ عَسٰٓى اَنْ يَنْفَعَنَٓا اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
“Firavun’un hanımı (sandığın içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) ‘Benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz!’ dedi. Hâlbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı.” (Kasas 28/9)
Musa aleyhisselam artık firavunun sarayında annesinin yüreği parçalanmış iken Allah tarafından kalbi pekiştirilmiş ve sonra annesi kızına Musa’yı Nilden takip etmesini isteyecek ve sonra firavunun sarayında Nil Nehri’nde Musa aleyhisselam teslim alınacak. Asya annemiz Musa’ aleyhisselam sevecek kocası firavunu ikna edecek ve sarayda büyümesine sebep olacaktı, öyle ki çocuğun emzirilmesi için süt anne çağırıyordu, hangisi gelse Musa aleyhisselama aç olması rağmen kimseden süt emmiyordu, sonra Rabbimiz ayette ifade ettiği üzere Musa’yı kendi annesine süt emmesi için geri veriyordu.
Musa aleyhisselam Sarayda Büyümeye Başlaması;
Musa aleyhisselam sarayda annesiyle beraber süt emiyor ve orada firavunun sarayında 30 yaşına kadar hayatını sürdürüyor, öyle ki firavun kendi sarayında kendisine düşman olacak ve onun iktidarını yok edecek olan Allah’ın peygamberinden habersiz bir şekildeydi.
Musa aleyhisselam Adam Öldürüyor;
Musa aleyhisselam yaklaşık 30 yaşlarında İsrail oğullarından bir adam ile kiptilerden bir asker arasında bir kavga oluyor, bu kavgada Musa aleyhisselam kiptilerden bir kimseyi istemsiz bir şekilde bir tokatla öldürüyor sonra o kavga eden ertesi gün bu sefer başkasıyla kavga edecek sonra Musa aleyhisselam bu kimseyi eleştirirken Musa aleyhisselam’ın bir kipti’yi öldürdüğünü açıklar sonra firavun ve ordusu Musa’nın peşine düşer ve Musa aleyhisselam Mısır’dan kaçar.
Musa (a.s) Medyen’de
Musa aleyhisselam Medyen’e ulaştı. Herkes koyunlarını sulamak için kuyunun etrafına üşüşmüştü. Ancak iki hanımın koyunlarını alıp kenarda durmaları ve kalabalığa karışmamaları, Musa’nın dikkatini çekti. Onlara sordu:
“Siz niye bekliyorsunuz? Hayvanlarınızı niçin sulamıyorsunuz?”
Hanımlar:
“Çobanlar gitmedikçe hayvanlarımızı sulayamıyoruz!” dediler.
Musa aleyhisselam:
“Kimseniz yok mu?” dedi.
Hanımlar:
“Babamız çok yaşlı ve halsiz. Bu sebeple koyunları biz sulayıp otlatmak zorunda kalıyoruz. Erkeklerin içine girmek istemediğimiz için onlar çekilip gidince sürülerimize su veriyoruz. Fakat bazen de önce onlar suladığı için kuyuda su bitmiş oluyor; hayvanlarımızı sulayamıyoruz!” dediler.
Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Musa, Medyen suyuna varınca, orada hayvanlarını sulayan birçok insan buldu. Onların gerisinde de iki kadın gördü, hayvanlarını sudan men ediyorlardı. Onlara:
Sizin bu hâliniz nedir? dedi.
Şöyle cevap verdiler:
Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine girip hayvanlarımızı) sulayamayız; babamız da çok yaşlıdır.” (el-Kasas, 23)
Şuayb (a.s) Musa’yı (a.s.) Yanına Çağırması
“Derken, o iki kadından biri, utana utana yürüyerek O’na geldi Babam, bizim için (hayvanları) sulamanın karşılığını ödemek için Sen’i çağırıyor! dedi. Mûsâ, O’na gidip başından geçeni anlatınca (Şuayb)Korkma! O zâlim kavimden kurtuldun! dedi.” (el-Kasas, 25)
Şuayb aleyhisselam, Musa aleyhisselam’ı yanına çağırttı ve ona kim olduğunu sorduktan sonra “Korkma! Burada Firavun’un hükmü geçmez!” dedi.
Musa (a.s) Evlenmesi;
Şuayip aleyhisselam Musa aleyhisselam’ı sevmiş beğenmiş ve onun yanına almıştı, öyle ki kendi kızıyla evlendirmiş ve sekiz sene koyunlarına bakması şartıyla kızıyla evlenebileceğini söylemiştir on sene üzerine tamamlarsa onun için hayır olduğunu ifade etmiştir.
Medyen’den Mısıra Geri Dönüş;
Bir kış mevsimi Musa aleyhisselam Medyen’den on yıl kaldıktan sonra eşiyle beraber çocukları ve koyunlarıyla beraber yola çıktılar, havanın soğuk olması, karanlıkta yolunu kaybetme korkusu sebebiyle Musa aleyhisselam ısınmak ve yol bulabilmek adına bir ateş yanan bir yer görür, ailesine burada bekleyin ben ateşin yandığı yerde hem bir ateş hem de bir yol bulurum düşüncesiyle oraya gider.
فَلَمَّا قَضٰى مُوسَى الْاَجَلَ وَسَارَ بِاَهْلِه۪ٓ اٰنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًاۚ قَالَ لِاَهْلِهِ امْكُثُٓوا اِنّ۪ٓي اٰنَسْتُ نَارًا لَعَلّ۪ٓي اٰت۪يكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ اَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
Musa süreyi tamamlayıp, ailesiyle beraber yola çıkınca Tur’un yanında bir ateş gördü. Ailesine dedi ki: “Burada bekleyin. Çünkü ben bir ateş gördüm. Ondan size bir haber getirmeyi ya da ısınmanız için bir kor parçası getirmeyi umuyorum!” (28/Kasas, 29)
Kendisi bu Kutsal Tuva vadisine geldikten sonra ona vahyedildi.
Rabbimiz Musa aleyhisselama resul olarak seçtiğini, onu kendisine ibadet, zikir, davetçi ve kulluk etmesini isteyecek. Nitekim Musa aleyhisselam aldığı ilahi direktiflerle görevini üstlenecek ve firavun ve onun hanedanına karşı Rabbani bir devrim için mücadeleye geçecekti.
Musa Aleyhisselam’ın Mucizeleri;
Musa aleyhisselam mucizelerle yeryüzünde küfrün kalelerin dağılması,ve iktidarının dağılması için insanlığı Allahın birliğine davet etmiştir.
Musa aleyhisselam en meşhur bilinen dokuz mucizesi ile firavun ve onun saltanatını diz çöktürerek en zalim egemen güçleri yıkmıştır.;
1. Elindeki asanın ejder olması.
2. Elinin bembeyaz kesilip nur gibi parlaması (Yed-i beyzâ).
3. Çekirge afeti mu’cizesi.
4. Bit afeti mucizesi.
5. Kurbağa sürülerinin Mısır’ı istila etmesi.
6. Suların kana inkılab etmesi.
7. Tîh sahrasında, Hz. Musa (as)’ın asasını taşa vurmasıyla on iki çeşmenin fışkırması.
8. Kızıldeniz’in yarılmasıyla İsrailoğullarının denizi geçmesi.
9. Tûr dağının yerinden koparılarak İsrailoğullarının üzerine kaldırılışı.
Musa Aleyhisselam Firavunun Sarayında;
Allah Musa aleyhisselam ve onun yardımcısı olan Harun aleyhisselam’la beraber firavuna gönderdi firavun Musa aleyhisselama sen kimsin
Firavun Musa aleyhisselam’a:
“Sen kimsin?” dedi.
O da:
“Ben, âlemlerin Rabbinin peygamberiyim!” cevâbını verdi.
Firavun önce çok şaşırdı. Daha sonra ise evvelce ona yaptığı iyilikleri başa kakarak öfkeyle Mûsâ’yı suçladı:
“Sen, benim sarayımda büyüdün. Fırıncımı katlettin. Şimdi de böyle bir işe nasıl kalkarsın?!” dedi.
Bu konuşma, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılmaktadır:
“(Kendisine Allâh’ın emri tebliğ edilince ahmak Firavun) dedi ki:
Biz Sen’i çocukken himâyemize alıp büyütmedik mi?! Hayâtının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın! Sen nankörün birisin!»” (eş-Şuarâ, 18-19)
Musa Aleyhisselam ve Sihirbazlar
Musa aleyhisselam mucizeleri ile gitmişti, öyle ki firavun onun bir sihir olduğu düşüncesiyle onun karşısında sihirbazları çıkarmak istedi ve ülkenin her tarafında bütün sihirbazları topladı ve bir bayram sabahı insanların herkesin göreceği bir yerde bu meydan okuma gerçekleşecekti.
Sihirbazlar firavuna sadakatleri ve kazandıkları takdirde kendilerine bir makama verebilmek için Allah’ın peygamberi ile bir mücadeleye girmeye çalıştılar, öyle ki Sihirbazlar kendilerinden emin firavundan bir mükafat alabilmek için Musa aleyhisselam karşısında ip ve değneklerden oluşan sihirlerini meydanda ortaya attılar, buna karşılık Musa aleyhisselam asasını atarak onların uydurdukları tüm sihri yok etti.
Sihirbazlar, Musa aleyhisselam karşısındaki mucizevi müdahalenin sihir olmadığını bunun ilahi olduğunu ve Allah’tan başka ibadet edilecek bir seçeneklerinin olmadığını çok iyi biliyorlardı ve oracıkta secde’ye kapandılar ve Allah’a kulluk ettiler.
Firavunun yalan düzeni bozulmuş, insanlar hakla batılı görmüş ve Musa aleyhisselam’ın üstünlüğünü görmüşlerdi.
Buna karşı firavun sihirbazlara benden izin almadan ona iman edersiniz öyle mi? şeklinde onları tehdit eder ve onları ayakları çaprazlama kesilmek suretiyle idam edilir ve Allah’ın rızasına, şehitliği ve cennete ulaşırlar.
Firavun ve Hanedanına Gelen Belalar;
Musa aleyhisselam onları Tevhide davet etmişti, onlar ise bu gerçeklerden yüz çevirmişlerdi. Allah’ta onları türlü türlü bela ve müspetlerle imtihan etmişti.
وَلَقَدْ اَخَذْنَٓا اٰلَ فِرْعَوْنَ بِالسِّن۪ينَ وَنَقْصٍ مِنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
Andolsun ki biz, Firavun ailesini düşünüp öğüt alırlar diye uzun yıllar kıtlık ve meyvelerden eksiltme ile imtihan ettik. (7/A’râf, 130)
فَاِذَا جَٓاءَتْهُمُ الْحَسَنَةُ قَالُوا لَنَا هٰذِه۪ۚ وَاِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ يَطَّيَّرُوا بِمُوسٰى وَمَنْ مَعَهُۜ اَلَٓا اِنَّمَا طَٓائِرُهُمْ عِنْدَ اللّٰهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Onlara bir iyilik geldiğinde: “Biz bunu hak ettik.” derlerdi. Başlarına bir kötülük geldiğinde: “Musa’nın ve beraberinde olanların uğursuzluğudur.” (derlerdi.) Dikkat edin! Onların uğursuzluk (saydıkları musibetlerin tamamı) Allah katındandır. Fakat onların birçoğu bilmezler. (7/A’râf, 131)
1- Tufan;
Allah şiddetli yağmurlarla sadece kiptilerin evlerini ve sokaklarını sel basmış, boğulanlar ve helak olacak kadar kötü bir duruma gelmişlerdi. Onlar Musa aleyhisselam’a rabbine dua et, bu belayı kaldırırsa, biz sana iman edeceğiz, dediler ama ne zaman ki Allah Musa aleyhisselamın duasını kabul edip suyu çekti onlar isyana devam ettiler.
2- Çekirge;
Onlar bu inat ve kibirleri sebebiyle inkar ederken Allah onlara Çekirge sürüsünü gönderdi. Onların arazilerini, ekinlerini vr sadece kıtilerin bulunduğu bölgede onlara zarar vererek onların neyi varsa harap ediyordu sonra Musa aleyhisselam’a geldiler. Rabbine dua et bizi bundan kurtarsın, sana iman edeceğiz ama ne var ki, azap kalktıktan sonra onlar gerisini geriye dönerek küfürlerindelerinde devam ettiler.
3- Bit ve Pir;
Onlar bu isyan ve zülüm ve haddi asmaları sebebiyle bu sefer başka bir bela ile imtihan oldular, öyle ki onların evlerinde her yerinde bit ve pire ile hayat yaşanmaz hale gelmişti, yine Musa aleyhisselama geldiler ve ne zaman ki bu beladan kurtuldular yine iman etmediler ve yine küfürde ısrar ettiler.
4- Kurbağalar;
Firavun ve onun hanedanını düşmanlığı ve azgınlığı sebebiyle Musa aleyhisselam Asa’sını Nil nehrine vurduğunda kurbağalar Mısır’ı ve Kıptilerin yaşadığı yerleri işgal etmeye başladı. Öyle ki onlar nerede ayaklarıyla bassa orada kurbağa göreceklerdi, onlar gelip Musa aleyhisselam’a biz pişman olduk, dediklerinde ve ne zaman bela üzerinden kalktığında yine yalan söylediklerini ve yine iman etmediklerini ve eski hallerine devam ediyorlardı.
5- Kan
Kiptilerin nehirlerinde ve göllerinde içtikleri sularda ne zaman su içmek isteseler kana dönüyordu, öyle ki onlar helak ile karşı karşıya iken Musa aleyhisselam‘a geldiler yine Musa aleyhisselam‘dan Allah’ın bu belayı bizden kaldırmasın istemesini isteyeceklerdi ama yine iman etmeyecekler ve yine nankörlük yaparak küfürde şirkte zirveye koşacaklardı.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder