×

Kendini İslam’a Nispet Eden İle Nispet Etmeyenlerin Tekfir Edilmesi

Kendini İslam’a Nispet Eden İle Nispet Etmeyenlerin Tekfir Edilmesi

Hiç şüphesiz Tekfir konusunda bugün ilahi öğretilerden nasibini almamış ve din konusunda gereken ehemmiyeti vermemiş ve tekfir fıkhını ve bu fıkha bağlı olan vaad, vaid ve el-vela ve’l bera gibi akidenin asılları olan meseleleri anlamamış olan insanların birçokları tekfir konusunda üç grupta olmuş:

Kimisi aşırı, kimisi ılımanı ve kimisi de vasat konumunda tekfirinin fıkhında bir anlayış koymuşlardır.

Hiç şüphesiz tekfir şer’i bir hükümdür ve Kur’an’ın sünnetin gündeme getirdiği önemli bir meseledir. Namaz, oruç, zekat nasıl şer’i bir hüküm ise nasıl Allah bu meseleleri hükme bağlayarak isimlendirdiyse aynı şekilde tekfirde bir hüküm ve Allah’ın isimlendirmesidir. İşte bu sebeple ile tekfir hak ile batılı ayıran mümin ile kafiri, muvahhid ile müşriği ve muttaki ile münafığı ayıran şer’i kırmızı bir çizgidir.

Allah cennet ile cehennem ehlini bu tekfir ahkamıyla ayrılmıştır, hidayet ile delalet, mücrimlerin yolu ile müminlerin yolu ancak tekfir ahkamıyla ayrılır. İşte bu sebeple tekfir olgusu dine ait olan şartları, sebepleri, engelleri ve ölçüleri olan dini bir hükümdür. Müminler tekfir konusunda heva heveslerine ya da tevil gibi sebeplere dayanarak asla bir kimseyi tekfir edemezler, ifade ettiğimiz gibi tekfir şer’i engelleri olan, şartları, sebepleri ve ölçüleri olan bir dindir. Bu sebeple tekfir fıkhını bilmeyenler, vaad, vaid, el-vela ve’l bera gibi imani olgular, dinin asılları ve şeriatın vaciplerin hükümleri bilmeyen insanların tekfir etme hakları yoktur. Tekfir ancak ilim, hikmet, delil ve küfre sebep olan şeylerin tahakkuk etmesiyle gerçekleşir.

Bu sebeple Kur’an-ı Kerim bize asli kafirlerin, münafıkların ve hadis olan Mürtet kafirleri tekfir etmeyi vacip kılmıştır. Bu hüküm şer’i bir nass ve her Müslümanın tüm engeller kaldıktan sonra bu özelliği taşıyan kimseyi tekfir etmesi vaciptir. Eğer ben tekfir etmiyorum, beni ilgilendirmez, bu bana düşmez derse ve delillerini bilmesine rağmen böyle bir tutum ve davranışta bulunursa, Allah’ın hükmünü önemsememiş, Allah’ın isimlendirdiği gibi isimlendirmemiş ve Allah’ın hükme bağladığı şeri hükmü bağlamayarak Allah’ın ayetlerine ve onun iradesini yalanlama suretiyle küfre düşmesi söz konusudur.

Kendini İslam’a Nispet eden ile Nispet etmeyenlerin tekfir edilmesi iki şekilde görülür;

1- Kendileri İslam’a Nispet etmeyenler:

Bunlar Yahudi, Hristiyan, Ateist, Deist, Mecusi,Hindu, Budist ve benzeri müşrik kafirlerdir. Bilindiği üzere bu kimseleri tekfir etmek vaciptir. Çünkü bunlar Kur’an’ın ve sünnetin icmasıyla müşrik konumunda olan ve alemlerin rabbi olan Allah’ın kendileri için belirlediği bir hükümdür. Bu meselede asli kafeleri tekfir etmeyen, düşmanlık beslemeyen ve beri olmayan kimseler Allah’ın ayetlerini yalanlayan bir konumda olduğu için kendisi tekfir edilmeye hak eder.

2- Kendilerini İslam’a Nispet Edenler:

Bu konumda olan kimseler, Allah’a inanırlar, meleklere, Kur’an’a, peygambere inanır, İslamın hak din olduğuna inanır, namaz kılar, oruç, zekat verir ve dinin bir bütün olduğunu ama şirkkten, küfürden ve tağutlardan beri olması gerektiğini bilir yada bilmiyor ve din konusunda kayıtsız ve hafife almak suretiyle dinden yüz çevirdiğini görürsün, hiç şüphesiz bu durumda olnların müslümanlık iddiaları batıldır. Eğer kendini islama nisbet edenkimseler şer’i engel olmaksızın, şartlar, sebepler ve ölçüler olmaksızın bu kimseler kendilerinde küfür sözü ve küfür fiili sadır olmadıkları sürece tekfir edilmezler. Ne zaman ki bu insanlar tevhid’den yüz çevirir, kendisine Müslüman ismine verecek akide’yi önemsemez, ideolojik dinlere, politik tanrıları konumunda olan tağutlara ve benzeri küfür ve şirke sebep olacak bir durum söz konusu olursa hiç şüphesi bu kimseleri tekfir etmek vacip olur.

Tekfir ancak kat-i/kesin sarih/açık ve aynı zamanda zahiren ortaya çıkan küfür söz ve fiillerde kendini gösterir, ne zaman ki ikrah, unutkanlık hata, intifaul kast ve benzeri gibi ikrah ve şeri engel olmaksızın kim küfür söz ve fili söylerse tekfir etmek vacip olur.

Bir Müslüman zanni, göreceli, kati olmayan, sarih/açık olmayan, hafi/gizli meselelerde bir mümini tekfir etmesi caiz değildir.

Sarih ve kati olmayan zanni olan göreceli meselelerde tekfir ahkamı yoktur. Çünkü zanni olan meseleler akidenin konusu değildir ve bu kişiye tekfir etmenin önünde bir engeldir.

Gizli/Hafi olan meselelere gelince dinin asıllarına ve şeritan vaciplerinde bu kimselere hüccet ikame edilmeden en güzel şekilde anlatılmadan asla  tekfir edilmezler.

İşte bu sebeple bir mümin akidesini korumuş, islamı sabit, şirkten, küfürden ve tağut’tan beri olmuş bir müslüman, şartlar oluşmadan ve engeller kalkmadan hiç kimseyi tekfir edemez.

Zanni, ihtilaflaflı ve ictihadi gibi meselelerde bir muvahid mü’mini tekfir etmez. Onun için tehlikeli sonuçlara sebep olmaktadır. Mutlak ile muayen, mutlak ile mukayyet ya da tekfir konusunda şer’i engeller söz konusu olmasına rağmen bir kimse tekfir etmek Rasulullah aleyhisselam’ın tehdit eden hadislerine muhattap olmaktır. Nitekim;

Allah resulü bir hadislerinde dinde aşırılıktan sakının. Çünkü sizden öncekiler ancak dinde aşırı gitmeler sebebiyle helak oldular. (Ahmet bin Hanbel)

Buhari kitabu’l Edep’te tevil olmaksızın kardeşine tekfir eden kişi babında, Ebu Hureyre’nin Resulullah aleyhisselam şöyle buyurduğunu rivayet eder: Kim Müslüman kardeşine kafir derse ikisinden biri kafir olmuştur.

لا يَرْمِي رَجُل رَجُلًا بِالفِسْقِ أو الكُفْر إلا ارْتَدَّتْ عليه، إن لم يَكُنْ صَاحبه كذلك.  

Ebû Zer radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre o, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işitmiştir: Hiç kimse, bir başkasına fasık veya kafir demesin. Şayet itham altında bırakılan kişide bu sıfatlar yoksa, o söz onu söyleyene döner. (Buhari)

Sabit bin Dahhak Resulullah efendimizden bir mü’mine küfür nispet etmek onu öldürmek gibidir.

Tekfire Engel Olan Hadisleri;

Hafız Ebu’yu Yala, Huzeyfe bin Yaman’dan Rasulullah aleyhisselatu vesselam’ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: Sizin için en çok Kur’an okuyup simasında sevinci görünen, ben Müslüman olarak bilinen ancak İslamdan sıyrılıp Kur’an’ı arkasına atan, komşusuna kılıç sallayan ve Müşrik olmakla suçlayan adamdan korkarım, bunun üzerine Allah resulü bu durumda suçlayan mı yoksa suçlanan mı müşrik olur? Denince suçlayan diye cevap verdi.

Dolayısıyla Allah bir birine Müslüman ve Mümin ismini verirken, ona kafir demek ve müşrik demek çok büyük tehlikeli sonuçlara sebep olmaktadır.

İbni Hacer el Heysem’i şöyle der: O kendi kitabında islam adını küfre çevirmeden yani tekfir etmeden sadece sövmek amacıyla kişinin Müslüman kafir ve Allah’ın düşmanı demesi büyük bir tehdittir. Çünkü küfrün veya Allah’ın düşmanlığının kendisine dönmesi tehdidi bulunmaktadır. Bu adam öldürme günahı gibidir. Bu nedenle kafir ve Allah düşmanı sözünü söyleyen kişi bunu haksız olarak yapmışsa küfre girer. Çünkü Müslüman olan kişi kafir ve Allah düşmanlar nitelendirmiştir, oysa onun küfrünü gerektirir yahut büyük günah olur. Çünkü tekfir etmeyi kastetmemiştir bu ise büyük günah ve şiddetli azabı gerektirir, bununla bu sözler büyük günahın belirtisidir.

Nitekim aynı şekilde İbni Kayyum rahimullah şöyle der: Allah ve resulünün demediği kişiyi tekfir etmek büyük günahlardandır. (lbnul Kayyım ilamul  muvakkin 4/405)

Haksız bir yere bir mümine kafir ya da onu şirke isnat ederek onu tekfir etmek onu öldürmek gibidir. 

Nitekim bir kimseye kafir demek onun Mürted olduğuna, kanını, malını ve canının helal olduğu anlamına gelir. Çünkü ümmet icma ile mürted’in öldürülmesi gerektiği konusunda ittifak etmiştir. O halde haksız yere bir kimseyi tekfir etmek mümini öldürmek gibidir o kimsede şu ayet kapsamında değerlendirilmez mi?

 وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَٓاؤُ۬هُ جَهَنَّمُ خَالِدًا ف۪يهَا وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَاَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظ۪يمًا 

Kim de bir mümini kasten öldürürse onun cezası, içinde uzun süre kalacağı cehennemdir. Allah ona kızmış, ona lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. (4/Nisâ, 93)

Nitekim Allah resulü hadiste dinini değiştireni öldürünüz. (Buhari, Tirmizi)

Nitekim İbni Abbas radıyallahu anh şöyle rivayet ediyor: 

لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ

Allah katında dünyanın yok olması, bir Müslümanın öldürülmesinden daha hafiftir.  (Müslim, Tirmizi)

Alimlerin bir kısmı bu hadisleri zahirine göre alarak haricileri tekfir etmişlerdir.

Kadı Iyad tevilleri nedeniyle tekfir edilenlerin durumu başlıklı bölümde muhakkik alimlerden şunu nakleder: Tevil ehlini tekfir etmekten sakınmak gerekir. Çünkü namaz kılan, tevhid ehlinin kanını dökmenin mübah olduğunu söylemek çok tehlikelidir bin kafir hakkında onların hayatta kalmasına sebep olan bir hata bir müslüman kanını akıtma gatasından daha hafiftir. (Kadı Iyad eş şifa 2/277)

Haksız ve aşırı tekfirin sebebi hiçbir nassa ve hükme dayanmadan cehalet, bilgisizlik, kin, nefret, kıskançlık, düşmanlık, taassup, hevaya uymak ve benzeri sebeplerden dolayı biri diğerini tekfir eder. Hiç şüphesiz muteber tevil olmadan yukarıda ifade ettiğimiz özellikleri taşıyarak bir kimseyi tekfir edenler Resulullah efendimizin kendilerine kafir dediği kimselerin kapsamında değerlendirilirler.

Nitekim İbni Teymiye rahimullah moğollarla ilgili fetvasında şöyle söyler; Önceki alimler namaz kılıp, oruç tutmalarına ve Müslümanlarla savaşmamalarına rağmen zekat vermeyenlere Mürted demişler ise Allah ve Resulü düşmanlarıyla beraber Müslümanlara karşı savaşanlar nasıl Mürted olmasın. (Mecmuul fetava (28/289)

İmam Kurtibu rahimullah el-mufhim’de şöyle söyler Tekbir meselesi tehlikeli bir meseledir, ondan uzak durmak kadar güzel bir şey yoktur. (Fethul Bari)

Nitekim Muhammed bin Abdulvahap rahimullah şöyle der: Samimi olan bir kimsenin tekbir konusunda delil olmadan konuşmaması gerekir. Sadece kendi anlayışı ve aklının hoşuna gitmesi sebebiyle bir kimseyi İslam’ın dışına çıkarmaktan sakınmalıdır. Çünkü bir insanı dinden çıkarmak ve Müslüman olmayanlara Müslüman deme dinde büyük bir fiildir, bu konuda şeytan insanların ayağını kaydırmış onlar da yanlış yaparak Kur’an ve sünnetin Müslüman olmadığını söylediği kişileri Müslüman saymış, Kur’an, sünnet ve icmanın olduğunu söylediği kişilere de kafir saymışlardır. Ed-durerus Seniyye 8/217)

ومن لعن مؤمنا فهو كقتله ومن قذف مؤمنا بكفر فهو كقتله

Bir mü’mine lanet eden kişi onu öldürmüş gibidir, bir Mümine kafir ithamında bulunan kişi de onu öldürmüş gibidir. (Buhari, Müslim)

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed