Hadis Usulü: Sahih Hadis Nedir?
Sağlam kabul edilmesi için gerekli şartları taşıyan ve dini konularda delil olarak kullanılan hadis ve bu hadisleri toplayan kitap türüne sahih hadis hadis denir.
Hadis usulü alimlerinin ittifaklı olarak yaptıkları tarife göre sahih hadis; “Şazz ve illetli olmayarak, isnadı Rasulullah’a veya Sahabeden yahut daha sonrakilerden birine varıncaya kadar adalet ve zabt sahibi kimselerin yine kendileri gibi adalet ve zabt sahibi kimselerden muttasıl senedlerle rivayet ettikleri hadistir.” (İbn Kesir, İhtisaru Ulumil-Hadîs, thk, Ahmed Muhammed Şakir, Beyrut 1951, s. 21).
Hadisle Eş Anlamlı Kavramlar;
Resulullah’ın sözlerinde ve fiillerinde gerçekleşen şeylere: Hadis, haber, eser, asar yada metin denilir.
Ravi Açısından Eş Anlamlı Kavramlar;
Resulullah aleyhisselatu vesselam’ın hadislerinin rivayetine isnat, ruvvat, silsile, senet yada raviler zinciri ismi verilir.
Tabakat Açısından Hadislerin Rivayeti;
Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın sözünü sahabe duydu, sonra sahabeden, tabiin aktardı sonra etbau tabiin ve sonraki tabakat’tan başka biri aldı ve bu şekilde rivayet söz konusu olmuş taki hadis yazarı hadisi kendi kitabında cem edene kadar. İşte bunların her bir zincirine silsile, isnat, ravi yada senet zinciri ismi verilmektedir.
Sahih Hadis’in Şartları Nelerdir?
1- Muttasıl/ittisal: Bu isnatında hiçbir kopukluk olmadan gelmesine sahih hadis denir.
Eğer ravi isnat açısından bir kopukluk olursa bu muttasıl olmaz, sahihlihi düşer ve inkita/munkati yani isnatta kopukluk olur buda zayıf hadis olur.
Dolayısıyla bir hadisin sahih olabilmesi için isnatta hiçbir kopukluk olmayacak şekilde ittisali tam sağlam bir şekilde gelmesi gerekir.
2- Adalet: Bundan kasıt bunu rivayet eden yada isnat eden kimsenin yalancı, sahtekar, fasık kafir yada mürrim değil. Bilakis takva, ihlas ve aynı zamanda dürüst biri olması şartı vardır. Bütün ravilerin ittisalindeki rivayetçiler bu özelliği taşımakla mükelleftirler.
Eğer bu ravi isnat zincirinde olan kimselerin adaletinde bir problem bir hafiflik bir eksiklik olursa sahih derecesine kaybeder ve Hasen ligayrihi yada hasan lizatihi derecesine düşer.
3- Zapt: Bu Hadisleri birbirinden rivayet eden isnat zincirindeki ravilerin zapt yani güvenilir olmaları gerekir. Güvenilirdeki kasıt hadisin metin olarak rivayet edilmesi ya kitabet ya da hıfz/ezber edilmesi çok iyi olacak şartı anlaşır.
4- Şaz olmaması: Bu güvenilir bir ravinin başka bir raviye muhalefet etmemesidir.
Misal: Muttasıl bir şekilde gelen bir hadis raviler açısından güvenilir olan bir ravinin kendisinden daha güvenilir olan bir kimseye muhalefet etmemesi anlamındadır.
Eğer güvenilir bir raviye muhalefet ederse bu hadis sahih olmaktan çıkar.
5- İlletli Olmaması: Bu ister hadisin metinde olsun ister senette olsun ister diğer sahih koşullara ait olsun yapılan araştırmalarda bir problem bir hastalık bir sıkıntı bir yanlışlığın olmasını ihtiva eder.
Dolayısıyla hadisin hem metni hem seneti hem ittisali hem de sahih hadisin şartlarında hiçbir şekilde illetlilik yani bir fitne bir fesat bir tenakuz bir yanlışlık bir problem olmaması gerekir.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi sahih şartlara uygun olan bu kural ve prensipler olduğu sürece biz bu hadislere sahih hadis deriz. Eğer bu kurallara muhalefet eden bir durum söz konusuysa bu hadis sahih hadis olmaz.
Sahih li-aynihi ve sahih li-gayrihi arasındaki fark nedir?
Eğer bir hadis zatında ve yukarıda ifade ettiğimiz şartlara uygun ise bu zatında sahih hadis ismi verilir ve bununla amel etmek vacip olur.
Sahih li-gayrihi ise hali hazırda Hasen olarak rivayet edilmiş aynı hadis başka yerde farklı varyantlarda desteklenmiş olması sebebiyle sahih hadis konumuna gelmiştir. İşte biz buna sahih li-gayrihi hadis deriz.
Sahih Hadisin Hükmü Nedir?
Hadisçiler, fukaha ve usul alimleri sahih hadisin dini konularda delil olduğu ve onunla amel etmenin vacip olduğu konusunda ittifak edilmiştir.
Sahih hadisin inkarına gelince;
Rasulullah’ın sahih hadisleri inkar etmek büyük bir risk ve sünnetini teşri kaynağı olduğunu inkar eden veya sahih bir hadisin rasulullah’ın sözü olduğuna inandığı halde kabul etmeyen kafir olur. Bu husus alimlerin ittifakla kabul ettiği bir konudur.
Nitekim, İmam Ebu İshak b. Rahuye: “Rasulullah’dan kendisine gelen bir haberin doğru olduğuna inandığı hâlde hayatî bir zorlama olmaksızın onu reddeden kâfir olur.” hükmünü vermiştir.
Suyuti şu şekilde fetva vermiştir:
“Hadis otoriteleri tarafından sıhhatin şartı olarak kabul edilen kriterlere sahip olan bir hadisi inkar eden kimse kâfir olup Yahudî, Hristiyan ve diğer kâfir kafilelerle birlikte haşrolur.” (bk. Suyutî, Miftahu’l-Cenne fi’l-ihticaci bi’s-Sünne, s.14).
Allam İbnu’l-Vezîr de şunları söylemiştir:
“Rasulullah’ın hadisi (sözü) olduğunu bildiği hâlde, onu inkâr eden kimse kâfir olur.” (bk. el-Avasım ve’l-kavasım, 2/274).
“Fetava’l-lecneti’d-daime” adlı fetva kitabında şu görüşlere yer verilmiştir:
“Sünnetle amel etmeyi inkâr eden kimse kâfir olur. Çünkü, sünneti yalanlamak, hem Allah’ı hem Resulünü hem de ümmetin icmaını tekzip manasına gelir.”(bk. Lecne, el-Mecmuatu’s-sanî, 3/194).
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder