Usul İlmi: Amm Ve Tahsis Nedir?
Amm tek bir mana ifade etmek üzere konmuş bulunan ve muayyen bir miktarla sınırlı olmaksızın bu mananın kendisinde gerçekleştiği bütün fertleri kapsayan lafızdır. Başka bir ifade ile bu delalet ettiği fertlerin hepsini sınırsız ve sayısız olarak içine alır. Misal; Bir fert yada iki fert/tesniye olarak gelen lafızlar amm kapsamında dahil olmaz. Ahmet ya da ebeveyn/anne-baba şeklinde bunlar kapsamında dahil değildir. Amm sınırsız ve sayısı da olmayacak; Erkekler, kadınlar, arabalar ve ülkeler bunların hepsi sınır ve sayıya bağlı olmadığı için amm hükmünü alır.
Has Sözlükte: Tek kalmak, ayrılmak, temyiz etmek, tahsis etmek, birini diğerinden üstün tutmak” gibi manalara gelir.
Usul ilminde: Bir tek manaya veya sınırlı sayıdaki fertlere delalet etmek üzere konulmuş lafzı ifade eder.
Tahsis: Fıkıh usulü’nde amm bir lafzın anlamının bu lafız kapsamına giren fertlerden bir kısmıyla sınırlandırılmasını ifade eder.
Amm’da Aranan Üç Şart;
1- Amm’ın içine aldığı ferdler ikiden fazla sayı olmalıdır. Bir’e veya ikiye delalet eden bir söz Amm değil has’tır.
2- Lafız sınırsız ve sayısız olacak. Başka bir ifade ile bütün ferdlerine değil sadece bir kısmına, yahut bazısına delalet ederse yine amm değildir.
3-Bütün fertleri içine alacak. Bazı ferdler lafzın kapsamının dışında kalırsa böyle bir ifade amm olmaz.
Naslar’da var olan emirler, farzlar, haramlar ve yasaklar Amm hükmünü aldığı gibi her muhatap olan ferdi’de kapsamaktadır.
Amm ve Mutlak Ayırımı;
Mutlak bir defa da ya yaygın bir ferdi veya yaygın olan fertleri şumülüne almakta, bütün fertlere şamil değildir. Amm, ile mutlak ile birbirine karıştırılmamalı ve ikisi arasında fark vardır. Mutlak, tek olan şeyi ifade eder, aynı türden başka şeyleri ifade etmez. Amm ise genelde sayıya delalet eder. Dolayısıyla lafız sayıyı ifade ediyorsa o lafız amm olur yok eğer mahiyeti ifade ediyorsa o mutlaktır.
Amm’ın Tahsisi;
Bu umumi hükümden döndürülüp ihtiva ettiği fertlerde bir kısmına inhisar ettirilmesi kastolunmaktadır. Tahsis olunmuş bulunan amm lafzın hükmüne arta kalan fertler ancak tahsisden sonra dahil olur. Amm lafzın tahsisi delile dayanmadan mümkün değildir. bu ise iki şekilde görülür;
Müstakil olmayan delil ve Müstakil olan delil.
Amm Lafızlara Misal;
1- Amm olan lafızların başlıca karineleri vardır. Kim, ne, ne zaman, her ne zaman ve hangisi gibi lafızlardır. Misal
Kim zerre-i miskal bir hayır işlemişse, onu görür. (Zilzal:7)
”Kim zerre-i miskal iyilik yaparsa karşılığını görür” işte burdak ‘’kim” amm bir lafızdır.
1- Marife cemiler: El takısı ile gelenler amm’dır.
Cemi nekreler amm değildir. ”Müslüman erkekler” örneğinde olduğu gibi umum ifade etmez.
2- İstiğrak: El takısı ve Marife olan cemi şeyler umum ifade eder.
3- Marife müfredler amm kapsamındadır.
Hiç şüphesiz insan, hüsran içindedir. (Asr:2)
4- Lafzı müfred manası umum olan kelimeler: Küllu ve cemiun gibi lafızlar. Misal;
”Her can ölümü tadıcıdır”
”Her çoban idaresi altında bulunanlardan mesuldür’’-
5- İsmi mevsuller: Elleziyne gibi. Misal;
Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler, şüphesiz karınlarında ancak ateş yemiş olur. (Nisa: 10)
6- İstifham isimleri bunlarda umumiyet ifade eder. Men yada E’ente Misal;
Kim Allah’a güzel bir ödünç verir. ayetinde olduğu gibi.
7- Şart nehiy ve nefi siyakından gelen nekreler: Le, inne ve benzerleri umumiyet ifade eder.
Amm’ın Delaleti ve Hükmü;
Alimlerimiz amm’ın fertlerine delaletinin kat-i/kesin veya zanni oluşunda ihtilaf etmişlerdir ve bu mesele iki farklı görüş vardır;
Hanefi mezhebi bu meselede tercih edilen görüşe göre amm da haz lafız gibi katiyyet ifade eder. Bu şu anlama gelmektedir: Amm hükmü tahsis olunmadıkça delalet ettiği fertlerin hepsi hakkında birden sabit olur. Amm dediğimiz her şeye şamil olur. Misal;
Sizden vefat edip geride eş bırakanların kadınları, dört ay on gün müddetince iddet beklerler. (Bakara: 204) Kocası zattan önce veya sonra ölen her kadına delalet eder.
Hamile kadınların (iddetiyse) yüklerini bırakmalarıdır. Kim de Allah’tan korkup sakınırsa (Allah,) ona işinde kolaylık ihsan eder. (65/Talak, 4)
Burda hamile kadınların iddet bakımından tahsis edilmiştir.
Hanifilere göre tahsisine dair bir delil ve karine bulunmadıkça amm’ın hakiki manası anlaşılır.
Maliki, Şafii ve Hanbelilere göre;
Bu mezhep alimlerine göre tahsisden önce de sonra da amm içine aldığı fertlerin tamamına değil zanni olarak delalet eder. Çünkü araştırmaları göstermiştir ki amm olan her lafız bazı istisnalar dışında tahsis edilmiştir.
Onlar tahsis edilen veya tahsis edilmesi mümkün olan amm’ın bütün fertlerine adaleti kat-i olmayacağını söylemişlerdir. Misal;
Onlar ki: “İnsanlar sizinle (savaşmak için) toplandı. Onlardan korkun.” denildiğinde imanları arttı ve dediler ki: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” (Ali İmran: 173)
Buradaki insanlar lafzı amm’dır, ancak amm’ın delaleti kesin olsaydı bütün insanlar kast edilirdi, halbuki bu ayet birinci anlamı insanları ikinci nas ile Mekkeliler kast edilmiştir.
Hadisler Kur’an’ı Tahsis Eder Mi?
Âlimlerimiz Kur’an’daki amm’ın, Kur’an ile veya mütevatir yahud meşhur sünnet ile tahsis edilebileceği konusunda ittifak etmişlerdir. Fakat haberi vahid ile tahsis edilip edilmeyeceği ihtilaf edilmiştir .
Maliki, Şafii ve Hambelilere göre: Amm’ı tahsis etmek tağyir değil bir tefsirdir, demişlerdir. Cumhur ulama zanni bir delil ile de amm lafzı tefsir edilebilir demişlerdir.
Her ne kadar haberi vahid subut bakımından zanni olsa dahi has olduğundan delalet bakımından kesindir. Kur’an‘ın amm lafzı subut bakımından kesin ise de delalet bakımdan zannidir. Bu sebeple Kur’an ‘ ı amm’ı ile haberi vahid ‘in hassı birbirine eşit olurlar ve bu açıdan haberi vahid hassı ile Kur’an ‘ ın ammı tahsis caizdir. Misal;
‘’Ölü et size haram kılındı’’ (Maide:3) ile haberi vahid olan şu hadis: ”deniz suyu temiz ölüsü helaldir” hadisi tahsis etmiştir.
”Müslümanlar ile gayri müslimler arasında miras hukuku cereyan etmez” ayeti ile haberi vahid olan ”murisini öldüren kimse mirasçı olamaz” hadisler tahsis edilmiştir.
Hanefi mezhebi: Kur’an ‘ ın subuti kati ve haberi vahitler ise zanni olduğunu söylemişlerdir ve bu açıdan onlar zannin kuvvetliye tahsis ya da tağyir kudretinde olmadığını söylemişlerdir.
Yani Hanifeler aslında Kur’an’ın amm’ı ancak kendi kuvvetindeki bir muhasız ile tahsis edilebileceğini söylemişlerdir.
Dolayısıyla Hanefiler Kur’an‘ın tahsis olayı ya mütevatir yahutta meşhur hadis olur, demişlerdir. Misal;
Kur’an-ı Kerim de ”bunlardan başkaları sizin için helal kılındı” ayetini meşhur hadis ile ”kadın halası teyzesi üzerine nikah edilemez” hadisi tahsis etmiştir.
Amm ile Hass’ın Taarruzu
Hanefilere göre ise bir nass hakkında biri amm diğeri hass olmak üzere zahiren birbirine zıt görülen iki kesin delil bulunursa delil ayet ise nüzul hadis ise vurud tarihine bakılır.
Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre amm ile hass’ın taarruzu düşünülemez, çünkü amm ile has aynı konuda gelmişse has amm’ı beyan eder ayrıca onlara göre hasın delaleti kesin amm’ın delaleti ise zanni’dir kati ile zanniyi tercih edilir ve kat-i ile amel edilir.
Yeri gelmişken şunu ifade edelim ki ümmete olan hitap peygambere dahil olup olmadığı âlimleri konusunda ihtilaf edilmiştir ama cumhura göre dahildir, doğru olan Cumhurun görüşüdür. Çünkü Resulullah hitap eden sigalar her insana ve mümine şamildir şu halde aksi bir delil bulunmadıkça peygamber bu hitapların dışında kalamaz. Peygambere olan hitap ümmete dahil olur mu sorusuna gelince
Şunu hemen hemen ifade edebilirim ki Kur’an’a hitap eden ve ona has olduğuna dair bir delil ve karine bulunmadıkça bütün ümmete şamildir eğer sadece Resulullaha has bir delil ise bundan ümmet sorumlu değildir. Misal;
”Allah’tan kork ve kâfirlere uyma” ayet her ne kadar peygambere hitap olsa dahi bütün müslümanlara hitap eder.
”Eğer şirk koşarsan amelin boşa gider” ayeti her ne kadar peygamber hitap olsa da bütün Müslümanlara şamildir. Ama eğer bir karine ve alamet sonucunda bu sadece peygambere has ise bu Müslümanlar şamil değildir. Misal;
”Ancak senin eşlerini sana helal kıldık” şeklinde ve tarzında edenin hükmü sadece peygambere aittir.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder