×

Sabır Nedir?

Sabır Nedir?

Sabır sözlükte; Dayanma, hapsetmek, tahammül etmek, engellemek, güçlü olmak, dirençli olmak ve mücadele etmek gibi manalara gelir. 

İslam Istılahda Sabır; Ahlaki bir davranış olarak islam ilahi nizam’ın emir ve yasaklarını tatbik eder ve imtihan özelliği olan her türlü bela, musibet ve sıkıntıları karşında yılgınlık göstermeyerek, direnmek, cesaret, dayanıklık ve azim göstermektir.

Sabır Müslümanın en önemli ahlaki vasfıdır. O başına gelen bela, musibet, üzüntü ve sıkıntı gibi her türlü olumsuzluklara karşı şeriatın gerektirdiği bir şekilde direnç göstermesi ve mücadele etmesidir.

Rabbimiz Allah kur’an-ı Kerim’de yaklaşık 104 yerde Müslümana ait ahlaki bir kavram olarak sabrı gündeme getirerek sabrın büyük bir meziyet, erdemlilik, başarıya sebep olması, Allah’ın sabredenleri sevdiğini, sabırla hayra ulaşılabildiğini, Allah’ın bağışlanmasına sebep olan ve buna benzer bir çok faydalar sebep olan ahlaki bir özelliktir.. Nitekim Rabbimiz.

وَلَمَنْ صَبَرَ وَغَفَرَ اِنَّ ذٰلِكَ لَمِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ۟ 

 Kim de sabreder ve bağışlarsa şüphesiz ki bu, azmedilmeye layık 

işlerdendir. (Şûrâ, 43)

 وَاللّٰهُ يُحِبُّ الصَّابِر۪ينَ 

 Allah, sabredenleri sever. (Âl-i İmran, 146)

 وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِر۪ينَ 

Şayet sabrederseniz hiç şüphesiz ki o, sabredenler için daha hayırlıdır. (Nahl, 126)

Sabrın İstismar Edilişi

İnsanların çoğuna göre bugün sabır denildiğinde bir kimsenin başına gelen her türlü zillete rıza göstermesi, zayıflık, acizlik, korkaklık ve bir kenara çekilmek olarak anlaşılıyor. Bunun temel sebebi islami kavramlar konusunda cehalettir.

Halbuki sabır başa gelen her türlü bela ve musibetlere karşı direnç, mukavemet, mücadele, sebeplere sarılmak ve Allah’a tevekkül ederek hedefine kilitlenmektir. 

Sabır sadece bela, sıkıntı ve müsibetlere gösterilen ahlaki bir vasıf değil! zenginlikte, refahta ve rahatlıkta şımarmama, kibir ve riya gibi gayri ahlaki durumlarda kendini koruma sabrı gerektirir. Sabır hiç şüphesiz büyük bir nimet ve büyük bir ahlak unsurudur.

Sabır Üç Kısımdır. 

1- Allah’ın Emirlerini Yerine Getirmede Sabır.

Allah, kullarına sorumluluk ve görevler vermiş, farz olan namaz, oruç, zekat, iyiliği emretme, kötülüğü yasaklama ve Allah yolunda cihad etmek gibi birçok mesuliyeti kuluna yüklemiştir. Kişi ancak bunları yerine getirmede sabra ihtiyac duyar.

يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ 

“Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten alıkoy ve başına gelene sabret. Şüphesiz ki bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir.”

2- Allah’ın Yasaklarına Karşı Sabretmek. 

Rabbimiz Allah kitabında ve Resul’ünün sünnetinde kullarına haram yasalarıyla yasak olan hükümler vaaz etmiştir. Şirk, küfür, içki, kumar, faiz, zina ve gayri ahlaki tutum ve davranışlara karşı sabrederek doğru yolda sebat etmeyi kitabında bize emretmiştir.

3- Bela ve Musibetlere Karşı Sabretmek.

Rabbimiz Allah kerim kitabında kullarını her türlü olumsuzluklarla imtihan edeceğini vaat etmiş ve imtihanın kaçınılmaz olduğunu sabredenlere mükafat ve bir çok hayrın verileceğini beyan etmiştir.  

عَجَبًا لأمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْس ذَاكَ لأحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ: إِنْ أصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَـكَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ

Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim) 

HADIS; Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı bir mükafat verilmemiştir. Muslim

Alimler Sabri İki Kısımda İncelemişlerdir. 

a) Sabrı Mezmum b) Sabrı Mahmud 

a) Sabrı Mezmum-Yerilen Sabır; insanların tercih ve seçimlerinde yaşadıkları hayatlarında küfür ve şirke olan bağlılıkları, haram ve kötü yolda hayatlarını sürdürmeleri, batıl davalar uğrunda olan mücadeleleri, Allah’a kul-ibadet etmemede tahammül yani sabır gösterenler işte bu kimselerin sabrı yerilen kötü bir sabırdır. Çünkü küfür ve zulüm üzere sebat ve sabır gösterenler imanları olmayan ve Allaha kulluğunu kaybetmiş başkalarına kulluk yapan kimselerdir.

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ اٰثِمًا اَوْ كَفُورًاۚ 

(Öyleyse) Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan günahkâr ve nankör olan kimseye itaat etme. (İnsân, 24)

2- Sabrı Mahmud; Bu sabır çeşidi Kur’an’ın ve sünnetin övdüğü bir sabırdır. Allah’ı Tevhid ile birleyen, Allah’ını farzlarını, emirlerini yerine getiren, haramlardan kaçınarak doğru yolda sebat edenler, bela ve musibetlere karşı dirençli olup Allah’a tevekkül edenlerin sabrı övülen, Allahın rızasına, affına ve  cennetine vesile olan sabırdır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

Ey iman edenler! Sabredin, sabırda yarışın/birbirinize sabrı tavsiye edin ve nöbet tutun. Allah’tan korkup sakının ki kurtuluşa eresiniz. Âl-i İmran, 200)

HADIS: Kim sabretmek isterse Allah ona sabır verir hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır. Buhari

İslam tarihini okuyanlar, peygamber hayatını okuyanlar ve sahabeyi tanıyanlar şunu çok iyi idrak edeceklerdir ki başarı, zafer ve kazanım ancak sabır ve sebat ile gerçekleştiğini göreceklerdir.

Sabır ve İmtihan İlişkisi 

Rabbimiz Allah kerim kitabında yarattıkları kullarını bela, müsibet açlık, sıkıntı ve buna benzer her türlü olumsuzluklarla insanın imtihan edileceğini rabbimiz vaat etmiştir. Sabırlı ile sabırlı olmayan, iman eden ile etmeyen, şükreden ile mankörü ve itaat ile isyan edeni ayırmak adına rabbimiz kıyamet gününde bu kimsenin tutum ve davranışını kendisine şahit tutmak adına böyle bir yasa ile kullarını imtihan etmektedir. 

اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ

Yoksa insanlar, “İman ettik.” dedikten sonra, imtihana tabi tutulmadan bırakılacaklarını mı sandılar? (Ankebût, 2)

İşte bu imtihan sürecinde sabırlı olmak, sebat göstermek ve mücadele etmek kişinin Allah’ın rızasına ve onun cennetine ulaşması için en önemli vesiledir. Kullar için imtihan kaçınılmaz bir olgu olduğuna göre sabırlı olmak bizim için büyük bir nimettir.

1- Sabır ve İbadet Yardımın Gelmesine Sebeptir.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ 

Ey iman edenler! Sabır ve namazla (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 153)

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ 

Yakin (ölüm) sana gelinceye dek Rabbine ibadet/kulluk et! (Hicr, 99)

2-  Allah’ın Yasaklarına Karşı Sabretmek. 

وَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَم۪يلًا 

Onların söylediklerine karşı sabret. Ve onları güzel bir biçimde (müminin vakar ve izzetine yakışır bir tarzda) terk et.

وَمَنْ يَكْسِبْ اِثْمًا فَاِنَّمَا يَكْسِبُهُ عَلٰى نَفْسِه۪ۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَل۪يمًا حَك۪يمًا 

 Kim de bir günah işlemişse kendi aleyhine günah işlemiş olur. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (Nisâ, 111)

3- Müsibet ve Belalara Karşı Sabretmek. 

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْۜ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَٓاءُ وَالضَّرَّٓاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّٰى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ 

Sizden önceki toplumların başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onların başına çeşitli yoksulluklar ve musibetler geldi. Öylesine sarsıldılar ki; (sonunda) Resûl ve onunla beraber olan müminler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” dediler. Dikkat edin! Şüphesiz ki Allah’ın yardımı yakındır. (Bakara, 214)

اَلَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪يبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ 

 Onlar ki başlarına bir musibet geldiğinde: “Şüphesiz ki biz Allah’a aitiz/Allah’tan geldik ve hiç şüphesiz yine O’na döneceğiz.” derler. (Bakara, 156)

4- Kafirlerin Eziyetlerine Karşı Sabır.

 قَالُوا رَبَّنَٓا اَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ اَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَۜ 

Calut ve ordusuyla karşı karşıya geldiklerinde: “Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfir topluluğa karşı bize yardım et.” demişlerdi. (Bakara, 250)

5- İmtihanların Kaçınılmaz Oluşu.

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِۜ وَبَشِّرِ الصَّابِر۪ينَۙ 

 Andolsun ki sizleri biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve meyvelerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! (Bakara, 155)

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِر۪ينَ 

Allah sizin aranızdan cihad edenleri ve sabredenleri açığa çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? (3/Âl-i İmran, 142)

Kafire ve Günahkara itaat Etmemede Sabır.

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ اٰثِمًا اَوْ كَفُورًاۚ 

 (Öyleyse) Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan günahkâr ve nankör olan kimseye itaat etme. (İnsân, 24)

Kafirlerin Alay ve Hakaretlerini Aldırmama.

وَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَم۪يلًا 

 Onların söylediklerine karşı sabret. Ve onları güzel bir biçimde (müminin vakar ve izzetine yakışır bir tarzda) terk et. (Müzemmil: 10)

Allahın Davasında Sebat ve Sabır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

Ey iman edenler! Sabredin, sabırda yarışın/birbirinize sabrı tavsiye edin ve nöbet tutun. Allah’tan korkup sakının ki kurtuluşa eresiniz. (Âl-i İmran, 200

Müslüman Sabrı Tavsiye Eder.

ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ 

 Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmasıdır. (Beled, 17)

Sabrın Sonu Mükafattır.

 اِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ اَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ 

Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca verilir.” (Zümer, 10)

وَاصْبِرْ فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُض۪يعُ اَجْرَ الْمُحْسِن۪ينَ 

Sabret! Şüphesiz ki Allah, muhsinlerin/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanların ecrini zayi etmez. (Hûd, 115)

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِر۪ينَ 

Allah sizin aranızdan cihad edenleri ve sabredenleri açığa çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? (Âl-i İmran, 142)

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed