×

Resulullah’a İlk Vahyin Gelişi

Resulullah’a İlk Vahyin Gelişi

Hiç şüphesiz ki Mekke toplumu ve çevresindeki Araplar derin bir cehalet ve sapmayı yaşıyordu. Onlar sosyal, siyasi, ekonomik, sosyolojik ve akidevi açıdan tam bir zulüm ve sapmayı yaşıyorlardı.

Onlar akidevi açıdan Allah’a ortak koşarak putlara, salih kullara, cinlere, kimisi güneşe, yıldıza ve daha nice putlara tanrı taslaklarına ilahi bir özellik vermiş onlara ibadet ediyorlardı.

Ekonomi açıdan tefecilik almış, sömürü almış başını gitmiş, zengin fakiri sömürüyor, güçlü zayıfı eziyor ve her alanda başıbozukluk ve kötülük vardı. Hakkı olan hakkını alamıyor zalim mazlumu eziyor ve insanlık onuru tam bir rezilliği yaşıyordu.

Siyasi açıdan kanunları, yasaları ve değer yargıları tamamıyla ideolojikti. Onlar her ne kadar İbrahim aleyhisselamın dini üzere olduklarını söyleselerde yasama, kanun koyma ve benzeri şekillerde tam bir şirk ve küfrü yaşıyorlardı. Onlar iyi-kötü, güzel-çirkin ve yasak-serbest gibi değer yargıları açısından ideolojik kararlar alarak Dar’ül Nedve denilen parlamentoda yasallaştırıyorlardı.

Sosyolojik açıdan aile dağılmış, zina almış başını gitmiş, kız çocukları diri diri gömülüyor, kölelik en kötü şekilde uygulanıyor, güvensizlik, adaletsizlik, aldatma ve daha nice şeyler almış başını gitmişti.

İşte bu ve buna benzer nice kula kulluk, delalet, sapma ve cahiliye unsurları öyle ki hayatlarına yerleşmişti ki Allahın müdahalesi ve peygamberin gelmesini gerekli kılıyordu işte bu sebeple vahyin ilk dönemi gerçekleşecekti. Nitekim;

Ümmü’l-Mü’minîn Âişe (r.a) şöyle buyurur:

“Rasûlullâh aleyhisselam’in ilk vahiy başlangıcı uykuda sadıka rüya görmekle olmuştur. Hiçbir rüya görmezdi ki sabah aydınlığında çıkmasın. Ondan sonra kalbine yalnızlık sevdirildi. Artık Hira dağındaki mağara içinde halvete çekilip orada ehlinin yanına gelinceye kadar adedi üzere ibadet ederdi. O günler için yanına azık da alırdı. Sonra Hatice annemizin yanına dönüp bir o kadar zaman için yine azık alırdı. Nihayet Rasulullâh aleyhisselam bir gün Hira Mağarası’nda bulunduğu sırada vahiy geldi. Şöyle ki;

فجاءه الملك فقال: اقرأ، قال: ما أنا بقارىء. قال:

 (فأخذني فغطني حتى بلغ مني الجهد، ثم أرسلني فقال: اقرأ، قلت ما أنا بقارىء، فأخذني فغطني الثانية حتى بلغ مني الجهد، ثم أرسلني فقال: اقرأ، فقلت: ما أنا بقارىء، فأخذني فغطني الثالثة، ثم أرسلني فقال

Ona Melek gelip Oku! dedi. O da Ben okuma bilmem! cevabını verdi.

O zaman Melek beni alıp takatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine “Oku!” dedi. Ben de ona “Okuma bilmem!” dedim. Yine beni alıp ikinci defa takatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine “Oku!” dedi. Ben de “Okuma bilmem!” dedim. Nihâyet beni yine alıp üçüncü defa sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp:

اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ 

Yaratan Rabbinin adıyla oku! (96/Alak, 1)

خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ 

O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. (96/Alak, 2)

اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ 

Oku! Rabbin (en cömert ve ihsanı en bol olan) El-Ekrem’dir. (96/Alak, 3)

اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ 

O ki; kalemle (yazmayı) öğretendir. (96/Alak, 4)

عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ 

İnsana bilmediğini öğretti. (96/Alak, 5)

Resulullah sonra şöyle dedi: Sanki kelimeler kalbime yazılmıştı, fakat kendisine şairlere olduğu gibi bir cin musallat olmasından korktu, bu yüzden hemen mağara’yı terk etti, dağdan inerken yukarıdan bir sesin şöyle dediğini duydu: Ey Muhammed sen Allahın Resul’üsün ben de Cebrail’im. Gözlerini yukarı çevirdi, onu mağarada ziyarete gelen kimse oradaydı, faka şimdi aslen melek şeklindeydi, tüm ufku kaplamıştı. Tekrar Ey Muhammed sen Allahın Resul’üsün ben Cebrail’im dedi. Resulullah meleğ’e bakmaya devam etti daha sonra gözlerini ondan çevirdi, fakat nereye baksa melek oradaydı. Doğu batı kuzey güney tüm ufku kaplamıştı, nihayet melek ondan ayrıldı o da evine dönebildi. Hızlı hızlı çarpan kalbiyle yatağına uzanıp Hatice’ye beni örtün beni örtün dedi.

Çıkarılacak Dersler;

Bu olay ve ayetlerin inişi hiç şüphesiz bizim için ibret ve derslerle doludur. Biz Müslümanlar olarak Resulullah’ın hayatını, Allahın ona ve insanlığa tevhid ile müdahale etmesi ve onun davetini kendi şahsımızda görüntülemekle mükellefiz.

1- Resulullah sürekli sadıka rüya görmesi ve sonra aynen çıkması peygamberliğin alıştırılması, kalbinin itminana ulaşması, bunun Allah’tan olduğunu bilmesi ve vahiy öncesi psikolojik bir hazırlığın gerçekleşmesi için olabilir.

2- Resulullah’a yalnızlığın sevdirilmesine gelince bu kul ile Allah arasında bağın güçlendirilmesi, imanın zirveye ulaşması, yardımın gelmesine, sorumluluk ve mesuliyeti almanın ifadesi olabilir.

Meleğ’in Resulullah ‘’Oku” demesinde bir çok hikmetleri vardır;

3- Okumak bilgi, öğrenme ve amel etmektir.

4- Oku emri değişim, dönüşüm ve ilahi öğretiler hayata müdahale etmektir.

5- Oku vahiy ile tanışacaksın bilmediklerini öğreneceksin ve öğreteceksin demek.

6- Oku tevhid, iman ve İslam ile tanışacak ve onu hayata egemen kılacaksın.

7- Oku şirki, küfürü ve haramları tanıyacak kendini ve insanlığı bundan sakındırcaksın.

8-Oku Rabbinin isimlerini, sıfatlarını, ilahi özelliklerini tanıyacak onu uluhiyet ve rububiyette birleyeceksin demek.

9- Oku yeryüzünde ilahi öğretilerle inkılap, devrim ve bir toplumu islam ile inşaa edeceksin.

Rasulullah’ın Evine Dönmesi;

Bunun üzerine Rasulullâh aleyhisselam kendisine vahyolunan bu ayetleri alıp korkudan yüreği titreyerek döndü ve Hatice bint-i Huveylid’in yanına geldi. Ona:

Beni sarıp örtünüz, beni sarıp örtünüz! buyurdular.

Korkusu geçinceye kadar vücudunu sarıp örttüler. Ondan sonra Allah Rasulü (s.a.v) yaşadığı hadiseyi Hatice’ye naklederek:

Kendimden korktum! buyurdular. Hatice (r.a):

Öyle deme, Allah’a yemin ederim ki Allah hiç bir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın, işini görmekten aciz olanların ağırlığını yüklenirsin, fakire verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın, misafiri ağırlarsın, Hak yolunda zuhur eden hadiselerde ve mühim meselelerde insanlara yardım edersin! dedi.

Bundan sonra Hatice (r.a) Rasulullahı amcası Varaka bin Nevfel’e götürdü. Bu zat, Cahiliyye’de hristiyanlığa girmiş bir kimse olup İbranice yazı bilir ve İncil’den Allah’ın dilediği kadar yazardı. Varaka gözleri ama olmuş bir yaşlı idi. Hatîce (r.a) Varaka’ya:

Amcam oğlu, dinle bak, kardeşinin oğlu ne söylüyor! dedi. Varaka:

Ne var kardeşimin oğlu? diye sorunca Rasulullâh (s.a.v) gördüğü şeyleri kendisine haber verdi. Bunun üzerine Varaka dedi ki:

Bu gördüğün, Allâh Teâlâ’nın Musâ (a.s)’a indirdiği Namus-i Ekber’dir. Yani vahiy getirmekle vazifeli melek Cebrâil (a.s)’dır.) Ah keşke senin davet günlerinde genç olaydım. Kavmin seni çıkaracakları zaman keşke hayatta olsam

Bunun üzerine Rasulullâh (s.a.v):

Onlar beni çıkaracaklar mı? diye hayretle sordular. O da:

Evet! Zira senin gibi bir şey getirmiş yani vahiy tebliğ etmiş bir kimse yoktur ki düşmanlığa uğramasın. Şayed senin davet günlerine yetişirsem sana bütün gücümle yardım ederim. cevabını verdi. Ondan sonra çok geçmedi, Varaka vefat etti. O günlerde bir müddet için vahiy kesildi.)” (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 3)

Çıkarılacak Dersler;

Resulullah vahiy aldıktan sonra melekle olan karşılaşması ve ondan sonra hira mağarasından eşine doğru giderken psikolojik açıdan neye uğradığını şaşırmıştı ve bu açıdan bunda yine bizim için dersler vardır;

1- Resulullah’ın ”korkudan yüreği titremesi’’ beklemediği ve alışılmışlığın dışında bir olayla karşılaşmasıdır. Bu zaten İnsan fıtratının gereğidir.

2- ”Beni örtünüz” demesi kendisi için sakinleşme, olayları anlama ve başından geçen olayları sağlıklı bir şekilde düşünmesini sağlamak içinde olabilir.

3- Resulullah kendisinden ‘’korktuğunu” ifade etmesi cinler, kahinler ya da başka şeylerin ona zarar vermesinden korktuğu için de olabilir.

4- Hatice annemizin eşinin teselli etmesi ve onu sakinleştirme’nin mübah olması.

5- Resulullah’ın güzel vasıflarını sayması, kişinin psikolojik ve rahatlaması için söylenecek olan mübah şeylerdir.

6- Resulullah’ın gördüğü rüyaları başka kimselere anlatması bilmediğimiz bir şeyi bilen kimselere sormanın mubahlığı.

7- Varaka bin Nevfel bu ”namus ekber’’dir. demesi onun aslında dini bildiğini, alim olduğunu ve ilim açısından olgun bir seviyede olduğunu gösterir.

8- ”Keşke senin davet günlerinde genç olsaydım” demesi Allahın dinine yardım etme, davet etme arzusunu ilan etmesi ve orada derhal imanını ilan etmesi hidayetini değerini gösterir.

9- Resulallah ”onlar beni çıkaracak mı’’? hayretle sorması kendisinin emin ve güvenilir olması sebebiyle kamvimin onu yalanlamayacağı düşüncesi vardı ama Varaka bin Nefvel böyle olmadığını ifade etmiştir.

10- ”Bütün gücümle yardım ederim” demesi de Müslümanın ekonomik, siyasi, askeri ve her alanda davaya sahip çıkıp yardım etmesi gerektiğini gösterir.

Vahy’in Bir Süre Kesilişi;

Cabir bin Abdullah radiyallahu anhu anlatıyor:  Resulullah aleyhisselam vahyin kesilmesi ile ilgili olarak bana şunu haber verdi;

Ben yolda yürürken aniden bir ses duydum, gözümü semaya doğru kaldırdım, bir de baktım ki Hira da bana gelen melek sema ile yeryüzü arasında konulmuş kürsuzüne oturmuş bir vaziyettedir. Bu hali görünce korkudan yere düştüm sonra da ailemin yanına döndüm, beni örttün beni dolayın dedim. Onlar da beni örtüp doladılar, olay üzerine Allah Teala Müteessir 1 ve 5 ayetlerini indirdi. (Buhari Siyeri İbni Hişam) 

Tevhid‘ten Sonra Emredilen İlk Farz: Namaz’dır.

Allah Resulü aleyhisselam vahiy ile Allah’ı birleme, ahirete iman, cennet ve cehennem gibi ilahi öğretileri aldıkdan sonra Allah’a ibadet, kulluk ve tevhidin pratik yansıması olan ‘’namaz” ile emir olundu. Nitekim;

Allah Resulü aleyhisselam ilk zamanlar namaz onlara önce iki rekat olarak farz kılındı. Sonra Allah onu ikamet halinde dörde tamamladı, seferde farz kılındığı üzere iki rekat olarak bıraktı. Allah Resulü aleyhisselama namaz farz kılındıktan sonra o Mekke’nin üst taraflarında iken Cebrail aleyhisselam ona geldi ve vadinin bir kenarında topuğu ile yere vurarak onun için su çıkarttı. Cebrail aleyhisselam namaz için nasıl abdest alınması gerektiğini Resulullah aleyhisselam görsün diye onun gözü önünde abdest aldı, Resulullah aleyhisselam Cebrail’in gördüğü şekilde abdest aldı sonra Cebrail ve onunla beraber namaz kıldı. Resulullah aleyhisselam da Cebraille kıldığı şekilde namaz kıldı sonra Cebrail ayrılıp gitti. Resulullah aleyhisselam da Hatice’ye abdest almasını ve namaz kılmasını öğretti ve birlikte namaz kıldılar. (İbni Hişam)

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed