Mezhep İmamlarına Göre İmanın Artması Ve Eksilmesi
Mezhep İmamlarına Göre İmanın Artması Ve Eksilmesi
E-m-n fiilinden türeyen iman; Tasdik etmek, inanmak, kesin karar vermek ve güven içinde olmak demektir. Aynı kök fiilden türeyen eman güvende olmak, korkusuz olmak ve sağlamlaştırmak manasına gelir.
İtikat ve iman kavram olarak eş anlamlıdırlar. Allah’a güvenmek, inanmak, karar vermek ve bağlanmak gibi manalara gelir.
Istılahta İman; Allah’ın cebrail vasıtasıyla Resulüne indirdiği iman esaslarına kesin, eksiksiz ve şüphesi olmayan bir şekilde zahiri ve batıni ibadetlerimizde kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmektir.
İmanın sözlük ve ıstılah manasını öğrendikten sonra imanın artması ve eksilmesi konusuna geçebiliriz.
Alimlerimiz arasında iman artması ya da eksilmesi meselesinde bir ihtilaf söz konusudur. Cumhur ulema imanın arttığını ve eksildiğini söylerken, imam Ebu Hanife, zahiriler, eşariler ve maturitilerin çoğunluğuna göre imanın artıp eksilmediğini söylemişlerdir.
İmanın artıp eksilmesi cumhur ulemanın görüşüdür. Bu görüş sahabeler, tabiin ve etbau tabiinden oluşan nesil, buhari dahil hadis alimleri, imam şafii, imam malik, imam ahmed ve fıkıh alimlerin çoğunluğunun görüşüne göre iman artar ve eksilir.
Keyfiyet ve Kemiyet Açısından İman;
Kemiyet/Nicelik olarak İman: Dinin asıllarını ilgilendiren Allah’a, kitaplara, ahirete, meleklere ve resullere iman konusunda tüm Müminler aynıdırlar. Bunları tasdik ve inanışları konusunda bir değişiklik söz konusu değildir. Bu yönüyle iman artmaz ya da eksilmez. Bir kimsenin dinin asıllarında herhangi bir şeyi inkar etmesi söz konusu olduğunda onun küfrüne hükmediler. Buradan anlaşılıyor ki kemiyet açısından iman artma ve eksilme söz konusu değildir.
Keyfiyet Açısından İman; Buradaki imanın olgunluğ/kemale ermesi ve şuurlu olması anlamındadır. Dinin asıllarını delilleri ile bilmek, kişinin takvaya ulaşması, ihlaslı, samimi olması, bağlılık, itaat ve teslimiyet açısından bir şuur içinde olması onun imanın artması ya da tam aksine azalması anlamını ifade eder.
Dolayısıyla imanın artmasına ve eksilmesine sebep olan özellikler; Dinin asıllarını delilleri ile bilmek ve imana dair olan meseleleri kalbiyle, diliyle ve organlarıyla takva üzere itaat, teslimiyet, ihlas, samimiyet ve içtenlikle bağlılık gibi özelliklerin olması kişinin imanın artmasına ya da tam aksine azalmasına sebep olmaktadır. Kemiyet açısından delilleri bilmeyen, samimiyete ve takvaya ulaşmamış insanların imanların artması söz konusu olamaz.
Alimlerimiz olan Ehl-i hadis ve Cumhur ulemaya göre iman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlar ile amel etmek olarak tarif edilmiştir. Dolayısıyla bunlara göre dil ile ikrar ve organlarla amel eden ama kalp ile tasdiki terk etmek kişinin münafık olmasına, dil ile ikrarı terk ederse kişinin kafir olmasına, organlarıyla ameli terk ederse fasık olmasına sebeptir. Bu tanıma göre cumhur ulemaya göre amel imanı olgunlaştıran ve kemale erdiren bir cüzdür. İmanda artma ve eksiltme bu yönüyle söz konusudur. (Sedruş Şeria)
İmanın artması ya da eksilmesi imanın olgunlaşması ve kemali ile ilgilidir. Kişinin tahkiki bir imana ulaşması taklidi iman sahibi olandan daha üstün olduğunu gösterir.
Örneğin; Aynel yakin mertebesi olan bir kimsenin ilmel yakin mertebesinden daha üstün olduğunu, hakkal yakin mertebesinde olan bir kimsenin aynen yakin mertebesinden daha üstün olduğunu gösterir. Bu tıpkı bir kimsenin Beytullah’ı gördükten sonra imanın artması gibidir.
Hariciler ve mutezile amelleri imanın aslından görmekle beraber bu iki mezhep aynı şekilde ibadetlerin artması ve eksilmesi ile imanda artar ve eksilir demişlerdir. (Cuveyni)
İmana karşı bağlılık, samimiyet, takva, ihlaslık, şuur, amel, sevgi ve içtenlik hiç şüphesiz bu özellikler imanın artmasına sebep olacaktır. Bunların tam aksine şuursuzluk, takvasızlık, isyan, günah ve haramlar imanın zayıflamasına sebep olur.
İmanın Artması ve Eksilmesi Konusunda Üç Farklı Görüş;
1- İmam Azam, imam maturidi ve eşarilerin çoğunluğuna göre iman artma ve eksilme kabul etmez. İman ne artar ne de eksilir. (El vasiyye s 72)
Bu alimlere göre ameller imandan bir cüz değildir. Amellerin imandan olmayışı imanın azalması ve çoğalmasıdır. Dolayısıyla bu alimler kalbteki imanın azalmayacağını ya da çoğalmayacağını söylemişlerdir. İman kuvvetinin artıp ve azaldığını eğer kuvvetli bir iman hiç yoksa zaten bu kimsede iman yoktur demişlerdir.
Bu Alimlere göre iman artması ve eksilmesi söz konusu olamaz.
İman ya kuvvetlenir ya da zayıflar, iman kesinlik ve teslim olmanın zirvesi ve tasdikin ismidir. Dolayısıyla bunun artması ve eksilmesi düşünülemez.
Delilleri;
1- İmanı Lügat manasıyla kalpten tasdik olarak tarif ettiklerinden dolayı imanın artma ve eksilmesinin söz konusu olmayacağını söylemişlerdir.
2-
مَنْ كَفَرَ بِاللّٰهِ مِنْ بَعْدِ ا۪يمَانِه۪ٓ اِلَّا مَنْ اُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْا۪يمَانِ وَلٰكِنْ مَنْ شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْرًا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِنَ اللّٰهِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ
Kalbi imanla mutmain olduğu hâlde (küfre) zorlananlar hariç, kim de imanından sonra kâfir olur, (kendi tercihiyle küfre saparak) küfre gönlünü açarsa, Allah’ın gazabı onların üzerinedir ve onlar için büyük bir azap vardır. (Nahl, 106)
Bu gibi ayetler imanın yerinin kalp olduğunu ve dolayısıyla iman artıp ve eksilmez demişlerdir.
3- Eğer amelin artması ile iman da artar, amellerin eksilmesi ile iman da eksilir denilecek olursa, imanın bir parçası kabul edilen amelin yokluğu imanın yokluğunu da gerektirmiş olur. Bu harici ve mutezile olmak demektir. O halde iman artıp eksilmez.
4- Allah’ın kitabında vav harfi ile iman ve amel birbirinden ayrılmıştır. Bu amelin imanın bir parça olmadığını gösterir. Dolayısıyla amelin yapılıp yapılmaması imanı artıp eksiltmez fakat kuvvetlendirir ve kemalini arttırır.
Son olarak imam Ebu Hanife Müminler iman etme/tasdik konusunda eşit olduklarını ve sadece amellerde birbirinden farklı olduğunu söylemişdir.
2- İmam Malik şöyle der; İman artar ve eksilir (Tertibul medarik)
İmam Malik iman artar ve eksilmez demiştir. Zira eksilirse iman biter yok olur artmasını söylemek o zaman abes olurdu.
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَاِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ اٰيَاتُهُ زَادَتْهُمْ ا۪يمَانًا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَۚ
Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığında kalpleri ürpertiyle titrer, O’nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (Enfâl, 2)
3- İmam Şafi’ye göre iman söz ve ameldir, artar ve eksilir. (Beyhaki menakibuş-şafiye)
4- İmam Ahmed’e göre iman söz ve ameldir, artar ve eksilir (Ahmet bin hanbel usulu-s sunne)
Dolayısıyla Cumhur ulemaya göre iman artar ve eksilir. (Nevevi şerhu müslim)
Cumhur Ulemanın Delilleri;
وَيَزْدَادَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا ا۪يمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَۙ وَلِيَقُولَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَٓا اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰذَا مَثَلًاۜ
İman edenlerin imanı artsın, kendisine Kitap verilenler ve iman edenler şüpheye düşmesin.
Müddessir:31)
هُوَ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ السَّك۪ينَةَ ف۪ي قُلُوبِ الْمُؤْمِن۪ينَ لِيَزْدَادُٓوا ا۪يمَانًا مَعَ ا۪يمَانِهِمْۜ وَلِلّٰهِ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَل۪يمًا حَك۪يمًاۙ
İmanlarına iman katsınlar diye, müminlerin kalbine sekineti indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (Fetih, 4)
نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَاَهُمْ بِالْحَقِّۜ اِنَّهُمْ فِتْيَةٌ اٰمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًىۗ
Biz sana, onların kıssalarını hak olarak/gerçek hâliyle anlatıyoruz. Şüphesiz ki onlar, Rablerine iman etmiş bir grup gençti ve biz de onların hidayetlerini arttırmıştık. (Kehf, 13)
وَيَز۪يدُ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اهْتَدَوْا هُدًىۜ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَرَدًّا
Allah, hidayet ehlinin hidayetlerini arttırır. Kalıcı salih ameller, Rabbinin katında mükâfatı ve geri dönüşü en hayırlı olandır. (Meryem, 76)
Ömer b. el-Hattab der ki: “Hz. Ebu Bekr’in imanı bütün yeryüzü halkının imanı ile tartılsa, Ebu Bekr’in imanı ağır gelirdi.”
Tahric: İsnadı sahihtir ve ravileri güvenilirdir. (Ebu Davud)
Abu Zer bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, bazen bir veya iki kişinin elini tutup: “Gelin imanımızı arttıralım” derdi. (Tirmizi)
Dolayısıyla Kur’an’a, sünnete ve cumhur ulemanın görüşüne baktığımızda naslar imanın artması yönündedir. Hemen şunu ifade edelimki imanın artması sayısal bir değer değildir. Ameller yapıldıkça iman kuvvetlenir/güçlenir ya da amellerin terki ile zayıflar.
İslam alimleri içerisinde imanın azaldığını ve bunun tükendiği ile ilgili hiçbir ilim erbabının söylediği bir şey yoktur. Böyle bir düşünce hariciler ve mutezileye aittir.
Şüphesiz iman artar ve eksilir. Bunun temel sebebi kişideki Allah’a karşı olan ihlas, takva, samimiyet, içtenlikle bağlılık gibi faktörler çok ciddi anlamda imanın artması ya da zayıflamasına sebep olmuştur. Ama imanın zayıflaması o imanı yok ettiği anlamınada gelmez.
Kanaatimce imam Ebu Hanifi ile Cumhur ulemanın ihtilafı imanın tanımında olduğu gibi imanın artması ya da eksilmesinde de tamamıyla şekilsel, lafzi ve yorumsal çeşitlilikten öteye gitmiyor. Dolayısıyla iman farzları yerine getirdikçe, yasaklardan kaçındıkça ve ibadetleri yerine getirdikçe artar. Günahları işlemek/isyan etmek ise imanı zayıflatır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder