×

Kur’an’da Kadının Mirası: Gerçekten Eşitsizlik mi, Yoksa İlâhî Adalet mi?

Kur’an’da Kadının Mirası: Gerçekten Eşitsizlik mi, Yoksa İlâhî Adalet mi?

Gürsel Gürbüz

Bir İddia ve Hakikatin Gölgesinde Kalan Gerçek.

İslam düşmanları ve bazı seküler kesimler Kur’an’daki miras hükümlerini hedef alarak “kadın, erkekten daha az miras alıyor; bu adaletsizliktir!” şeklinde yaygın bir ithamda bulunurlar. Ne var ki bu tür eleştiriler çoğu zaman yüzeysel bir bakışın, bağlamdan kopuk okumanın ve modern ölçülerle ilâhî adaleti yargılamanın bir sonucudur.

İslam’da miras sistemi, sadece “pay” üzerinden değil, sorumluluk, yükümlülük, ekonomik düzen ve toplumsal denge üzerinden değerlendirilmelidir. Zira Kur’an, sadece paylaşım değil, sorumluluğun da kitabıdır.

I. Kur’an’da Miras: Eşitlik Değil, Adalet Üzerine Kurulu Bir Sistem;

Kur’an’da miras paylaşımı, özellikle Nisa Suresi 11. ayette detaylı şekilde yer alır:

“Allah, çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar vermenizi emreder…” (Nisâ, 4/11)

Bu ayet, kadınların bazı durumlarda erkekten daha az pay aldığını bildirir. Ancak bu durum, değer değil görev farkına dayanır. Kur’an’da eşitlik değil, adalet esastır. Eşitlik herkese aynı şeyi vermekse, adalet herkese hak ettiğini vermektir.

II. Ekonomik Sorumluluklar Kadınla Erkek Arasında Farklıdır;

İslam’a göre:

Erkek, evin geçimini sağlamak, eşine mehir vermek, çocukların ve yaşlı anne-babanın nafakasını üstlenmekle yükümlüdür.

Kadın ise, evin masrafını karşılamak zorunda değildir; mirasını ve kazancını harcamakla yükümlü değildir.

Erkek aldığı fazla mirası, aile ekonomisine geri yatırmak zorundadır. Kadın ise aldığı mirası sadece kendine harcayabilir.

III. Matematiksel ve Sosyal Açıdan İnceleme: Dengeyi Kim Kurar?

Varsayalım bir baba vefat etti. Geride bir erkek ve bir kız evlat kaldı:

Erkek 2 birim alır, kız 1 birim.

Ama erkek, evlilikte mehir verir, ev geçindirir, aileye bakar.

Kız ise mehir alır, harcama yükü taşımaz.

Sonuçta erkek aldığı iki birimi ihtiyaca harcar, kız bir birimi koruma altına alınmış bir tasarruf gibi saklar.

IV. Kadının Daima Daha Az Aldığı Bir Sistem Değildir;

Kur’an’da miras sadece “kadın az alır” kuralıyla sınırlı değildir:

Bazı durumlarda kadınla erkek eşit miras alır.

Bazı durumlarda kadın daha fazla alır.

Miras oranı, yakınlık derecesine ve aile içindeki görev dağılımına göre şekillenir.

Yani İslam, durağan ve tek yönlü bir sistem değil; aile yapısına duyarlı, esnek bir sistem sunar.

V. Sosyolojik ve Tarihî Gerçeklik: Kadını Koruma Esası;

Tarih boyunca:

Erkekler ticaret, tarım, savaş, yapı gibi ağır işleri üstlenmiş,

Kadınlar ise daha çok çocuk yetiştirme, ev işleri, manevi rehberlik gibi görevlerde bulunmuştur.

İslam, bu tarihî ve biyolojik yapıya uygun olarak, kadına ekonomik yük yüklememiş, ona güvence vermiştir.

VI. Modern Batı’da Miras Hakkı Gerçekten Daha Mı Adil?

Günümüz Batı toplumlarında kadınlar hâlâ iş dünyasında eşit miras ve kazanç elde edememektedir.

Büyük şirketler genellikle oğullara devredilmekte, kızlar dışlanmaktadır

Hatta bazı Batılılar miraslarını evcil hayvanlarına bırakabilmektedir.

Bu örnekler gösteriyor ki Kur’an’daki sistem, keyfiliğe değil ilâhî adalete dayanır.

VII. Bilimsel ve Psikolojik Gerçek: Kadın İçin Güvence, Erkek İçin Yükümlülük

Kadın: Hamilelik, doğum, lohusalık, emzirme gibi biyolojik yükler taşır.

Bu da onun üretim kapasitesini zaman zaman sınırlandırır.

İslam, bu gerçekliği dikkate alarak kadına: Nafaka hakkı vermiştir, Evlilikte mehir ödemesi almasını sağlamıştır, Ve miras sistemini erkek sorumluluklarına göre dengelemiştir.

VIII. Akıl, Zeka ve Vicdan Açıdan;

Kur’an’da kadının miras hakkı, değerini düşürmek için değil; onun yükümlülükten azade, güvence altında yaşaması için belirlenmiştir.

“Kadın az pay aldıysa, yük azalsın diyedir. Erkek çok aldıysa, yükü ağır olduğundandır. Miras, sayılarla değil, sorumlulukla hesaplanır.”

Bu hakikat, adaletin kalbinde kadın olduğunu bir kez daha ortaya koyar.

Sonuç: İlâhî Miras Sistemi, İnsanın Fıtratına Göre İnşa Edilmiştir;

Kadının miras payının erkeğe göre daha az olduğu bazı durumlar, eşitsizlik değil, adaletin matematiğidir. Kur’an’da kadın bir “ikinci sınıf varlık” değil, korunan, onurlandırılan ve güvence altına alınan bir insandır.

Bu sistem, modern çağın çarpık adalet anlayışına meydan okuyacak kadar akıl, vicdan, bilim ve sorumluluk esaslıdır.

Kadına Az Miras Verilmesi, Kadının Zayıf Olduğu Anlamına Gelmez;

İslam, kadına az miras verir ama: Onu ailenin geçim yükünden muaf tutar,Kendi malı üzerinde tam tasarruf yetkisi verir, Kocasının malında hak sahibi yapar, Nafaka, mehir, boşanma tazminatı gibi ekonomik haklarla güvence sağlar. “Erkek çok alır ama harcar, kadın az alır ama korur. Bu bir zayıflık değil, Allah’ın kadına verdiği yüksek koruma statüsüdür.

Kadınlar, Modern Dünyada Miraslarını Gerçekten Koruyabiliyorlar mı?

Modern laik sistemlerde miras: Hâkim, noter, vergi memurları ve aile içi kavgalarla parçalanıyor. Kadınların miras hakkı, çoğu zaman fiilen kullanılamıyor. Nice yaşlı kadın, mirasını erkek kardeşine kaptırıyor.

İslam ise bu konuda: Payı belirlemiş, İtiraza açık olmayan bir ölçü koymuş, Kadının tek kuruşuna bile dokunulamaz hale getirmiştir.

Miras Konusu, Sadece Matematikle Ölçülmez;

İslam’daki miras sistemi: Matematiksel değil, sorumluluk esaslıdır. Sadece “ne kadar alındığına” değil, niçin alındığına odaklanır. Erkeğin çok alması, çok harcaması gereken bir sistemin sonucudur.

“Eğer kadınla erkek aynı mirası alacaksa, yükümlülükleri de eşit olmalıdır. Ama İslam, yükü alanı güçlendirir; korunması gerekeni ise yükten muaf tutar.”

Kadınların Modern Dünyadaki Ekonomik Durumuyla da Bağlantı Kurulabilir;

Günümüzde kadınların çalışma hayatına katılması, miras sistemini adaletsiz kılmaz.

Zira kadın çalışsa bile, aile içinde nafaka sorumluluğu yine erkeğe aittir.

Miras bu düzeni dengelemek için konmuştur; kadının mesleği veya kazancı bu sistemi değiştirmez.

Kadına Yönelik Koruyucu Hükümler Bir Bütündür;

Miras tek başına değerlendirilemez. Şu hükümlerle birlikte düşünülmelidir:

Mehir hakkı (Nisâ 4/4),

Nafaka hakkı (Bakara 2/233),

Boşanma sonrası tazminat hakkı (Bakara 2/241),

Zengin kocanın kadını sıkıntıya sokmasının yasaklanması (Talak 65/6-7)

Tüm bunlar, İslam’ın kadın için koruyucu ve adaletli bir ekonomik sistem kurduğunu gösterir.

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed