İslam Kadını Aşağılar İddiası!
Gürsel Gürbüz
Günümüzde İslam’a yönelik yürütülen saldırıların başını çeken söylemlerden biri de “İslam kadını aşağılar” yalanıdır. Batının seküler, materyalist ve emperyalist bakış açısıyla beslenen bu iddia; ne tarihsel gerçeklikle, ne Kur’an ve Sünnet’in kadına verdiği değerle, ne de insaf ve akılla bağdaşır. Oysa bu iddiayı dillendirenlerin birçoğu, kendi sistemlerinde kadını pazarlayan reklamların, cinselliğini sömüren endüstrilerin, ruhunu yok eden kapitalist düzenin mimarlarıdır. Kadını fabrikalarda, ekranlarda, sokaklarda metalaştıranların, bugün kalkıp İslam’a dil uzatması, ancak iftira ve çifte standartla izah edilebilir.
İslam; kadını aşağılamamış, tam aksine onu insanlık onurunun zirvesine taşımıştır. Ne var ki bugün, Kur’an’ı yaşamayan, Sünnet’i terk etmiş, seküler kültürün esiri olmuş bazı “Müslüman görünümlü” bireylerin zulmü, İslam’a mal edilmek istenmekte, suç bireydeyken sistemde aranmakta ve hakikat karartılmaktadır.
İslam Kadını Aşağılamaz! Asıl Aşağılama, Seküler Düzenlerin ve İslam’dan Uzaklaşmış Toplumların Eseridir.
1. Kur’an: Kadına Değer Veren İlâhî Kelam;
Kur’an, kadına yaratılıştan gelen şerefini hatırlatır; onun sadece insan değil, iman, aile, toplum ve nesil inşasında asli bir varlık olduğunu bildirir.
“Erkek olsun kadın olsun, kim mümin olarak salih amel işlerse, işte onlar cennete gireceklerdir ve zerre kadar haksızlığa uğramayacaklardır.” (Nisâ, 4/124)
“Mü’min erkeklerle mü’min kadınlar birbirlerinin dostudurlar; iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar.” (Tevbe, 9/71)
Kur’an, kadını akıl, ahlak, sorumluluk ve mükâfat bakımından erkekle eşit kabul eder. Cinsiyet üstünlüğü değil, takva üstünlüğü esastır.
2. Sünnet: Kadına Saygının ve Merhametin Pratik Örneği;
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), kadını aşağılamamış; bilakis onu yüceltmiştir:
“Cennet annelerin ayakları altındadır.” (Nesâî, Cihâd, 6)
“Kadınlara ancak kerim (onurlu) olan kişi ikram eder; onlara ancak aşağılık olan kişi kötü davranır.” (İbn Asâkir)
Kız çocuğu olanı müjdeler, onları büyütüp terbiyeli yetiştirenin cennete gireceğini haber verirdi. (Bkz: Buhârî, Zekât, 10)
Kadını, evde “hizmetçi” değil, “yoldaş” olarak görmüş; eşlerine nezaket, muhabbet ve hürmetle davranmıştır. Fâtıma’yı ayağa kalkarak karşılayan bir peygamber nasıl olur da kadını aşağılar?
3. Tarihte İslam: Kadınların Onurla Yaşadığı Yüzyıllar;
İslam’ın hâkim olduğu asırlarda: Kadınlar, ilim meclislerinde yer alırdı. Aişe (radıyallahu anha) 2 binden fazla hadis rivayet etmiş, fakihlerin hocası olmuştur.
Kadınlar, vakıf kurar, mülk sahibi olurdu. Osmanlı’da kadınlar adına kurulan vakıf sayısı binleri geçer. Mahkemelerde şahitlik yaparlar, miras alırlar, boşanma hakkını kullanabilirlerdi. Kadın, iffetin ve şerefin sembolüydü, cinsel bir nesne değil.
Peki bugün Batı’da?
4. Modern Batı Toplumlarında Kadının Durumu: İnsani Değil, Ticari Bir Araç;
Batı’nın kadınlara “özgürlük” adı altında sunduğu şey; aslında onların pazarlanmasıdır:
Reklamlarda bedenleri teşhir edilir.
Moda ve güzellik endüstrisiyle sürekli fiziksel baskı altında yaşarlar.
Çalışma hayatı bahanesiyle annelikleri aşağılanır, fıtratları göz ardı edilir.
Evlilik dışı ilişki teşvik edilir, ahlakî yozlaşma normalleştirilir.
Aile kurumları zayıflatılmış, evlilik oranları düşmüş, kadınlar yalnızlaştırılmıştır.
Bu ortamda kadına değer verildiğini söylemek; modern putların en büyük yalanıdır.
5. Gerçek Sorun: İslam’ı Yaşamayan “Müslümanlar” ve Seküler Yozlaşma
Bugün İslam’a “şeklen” bağlı ama gerçekte laik düşüncelerle yetişmiş, Kur’an ahlâkını terk etmiş, televizyon kültürüyle şekillenmiş bireyler; kadınlara zulmediyor olabilir. Ama bu İslam’ın suçu değildir. Bu İslam’dan uzaklaşmanın suçudur.
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim, 66/6)
Kadına şiddet uygulayan bir “Müslüman” görüyorsan: O kişi Kur’an okumamıştır.
Rasulullah’ı örnek almamıştır. Fıtrat ve hikmet üzere değil, laik sistemin ürettiği yoz kültürle hareket ediyordur. Yani İslam değil, sekülerleşmiş Müslüman bireyler suçludur.
6. Mantıkî ve Hikmetli Bir Sonuç: Kim Kadını Aşağılıyor?
Kadını teşhir eden sistem mi? Onu cinsel meta yapan medya mı? Onu evinden koparıp şirketlere hizmetkâr yapan kapitalist düzen mi? Annelik görevini değersiz gören feminizm mi?
Yoksa;
Onu annelikle yücelten, Eş olarak haklarını koruyan, Kız çocuklarını rahmet gören bir din mi?Cevap açık değil mi?
İslam kadını aşağılamaz; yüceltir. Onu cinsel meta yapmaz; fıtratına göre korur. Şerefini ayaklar altına almaz; cennetin anahtarı sayar.
İslam’a yöneltilen bu suçlamalar, ya cehaletten ya da kasıtlı düşmanlıktandır. Oysa çözüm: Laikleşmekte değil, yeniden Kur’an ve Sünnet’e dönmektedir.
SONUÇ;
-Orta Çağ Avrupası’nda kadın: Kadınlar mal gibi alınıp satılır, mirastan mahrum bırakılır, cadı avlarıyla katledilirken, İslam coğrafyasında kadınlar miras alıyor, ticaret yapıyor ve ilim meclislerine katılıyordu.
– Osmanlı’da kadın vakıfları: Kadınların kurduğu vakıflar, hastaneler, okullar ve sosyal yardım kurumları toplumsal hayata yön veriyordu.
– Hukukî koruma: İslam hukukunda kadının nafaka, mehir ve boşanma hakkı gibi güvenceleri vardı; bu haklar Batı’da ancak 19. yüzyılda tanınmaya başladı.
– Günümüzdeki sorunlar: Batı’da kadınlar hâlâ ücret eşitsizliği, cinsel şiddet ve nesneleştirilme gibi sorunlarla mücadele ediyor. İslam’ın öngördüğü iffet ve haysiyet temelli toplum modeli, kadını metalaşmaktan korumayı hedefler.
– Müslüman ülkelerdeki çelişki Bugün bazı Müslüman ülkelerde kadınlara yönelik baskılar (eğitimsizlik, zorla evlilik, şiddet), İslam’ın değil, geleneksel kabullerin, siyasi istismarın veya cehaletin oradaki laik yada dikta rejimlerin sonucudur. Örneğin, Suudi Arabistan’da kadınların araba kullanmasının yasaklanması dinî bir emir değil, kültürel bir uygulamaydı ve 2018’de kaldırıldı.
İslam’ı Suçlamak Neden Haksızlık?
– Din ile kültür karıştırılıyor: Birçok toplum, İslam’ın emirlerini değil, kendi ataerkil geleneklerini din diye yansıtıyor. Örneğin, “namus cinayetleri” Kur’an ve sünnette yeri olmayan bir barbarlıktır.
– Siyasi istismar: Bazı rejimler, İslam’ı çarpıtarak kadın haklarını kısıtlamayı meşrulaştırma aracı olarak kullanıyor. Oysa İslam, adalet ve ehliyet temelli bir yönetim öngörür (Nisâ Suresi, 58).
– Çözüm İslam’a dönmekte: Kadının insan olarak değerini koruyan gerçek İslami uygulamalar, ancak Kur’an ve sahih sünnet referans alınarak hayata geçirilebilir. Günümüzdeki çarpık uygulamalar, İslam’ın değil, ondan uzaklaşmanın sonucudur.
İslam’ın kadına bakışı, tarihsel süreçte devrim niteliğinde haklar getirmiş, Batı’ya örnek olmuştur. Bugün Müslümanların yaşadığı sorunlar, İslam’ın değil, onun özünden sapmanın, siyasi çıkar çatışmalarının ve kültürel yozlaşmanın ürünüdür. İslam’ı suçlamak yerine, asıl eleştirilmesi gereken, dini tahrif eden zihniyetler ve çağdaş zulüm mekanizmalarıdır.
Share this content:
Yorum gönder