Kur’an Allah’ın Kelamıysa Neden Çelişkili Gibi Görünen Ayetler Var?
Gürsel Gürbüz
İslam düşmanları, Kur’an’ı itibarsızlaştırmak adına zaman zaman onun Allah’ın kelâmı olmadığını iddia etmekte ve bu iddialarına sözde “çelişkili ayetleri” delil göstermektedirler. Oysa çelişki, insan sözünün zaafıdır; Kur’an ise beşer sözü değil, her şeyi hakkıyla bilen ve en güzel şekilde hükmeden Allah’ın kelâmıdır. Gerçek bir çelişki, aynı konuda aynı bağlamda birbirini nakzeden ifadelerin varlığıyla olur. Kur’an’da ise ayetler, iniş sebepleri, tarihî bağlamları, kullanım üslupları ve anlam derinlikleriyle bir bütünlük ve hikmet taşır. Yüzeysel okumalarla ya da art niyetli yaklaşımlarla “çelişki” sanılan hususlar, derinlemesine incelendiğinde aslında Kur’an’ın üstün ilmî yapısını, eşsiz beyan gücünü ve insanlığı kuşatan evrensel mesajını yansıtır. Bilim, mantık ve hikmetle yaklaşıldığında Kur’an’daki hakikatlerin birbiriyle nasıl mükemmel şekilde uyumlu olduğu açıkça görülür.
Bu tür iddiaların temeli genellikle önyargı, kin ve nefret üzerine inşa edilmiştir. Ancak bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu ve Kur’an’ın bilimsel gerçeklerle uyumlu olduğunu açıklamak, hem akli hem de bilimsel temellere dayalı bir yaklaşımdır. Bu noktada, birkaç önemli örnek üzerinden bilimsel mantıkla ve akıl yoluyla açıklamalar yapılabilir.
1. Kur’an’ın Bilimsel Gerçeklerle Uyumlu Olması;
Kur’an, çağlar boyunca insanlar için yol gösterici olmuştur. İslam’ın kutsal kitabı, bilimsel olguları yüzlerce yıl öncesinde ifade etmiştir ve zamanla bilimsel keşiflerin bu gerçeklerle ne kadar uyumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın bilimsel gerçekleri bilerek yansıttığına dair çeşitli örnekler gösterilebilir:
Embriyo Gelişimi: Kur’an, embriyo gelişimiyle ilgili önemli bilgileri Muvaffakiyet Ayetleri’nde belirtir. “Sizi bir damla sudan yarattık, sonra onu bir alak (kan pıhtısı) yaptık…” (Alak, 96/2). Bu ifadeler, modern embriyolojinin bulgularıyla örtüşmektedir. Bugün bile embriyo gelişim aşamaları, çok detaylı şekilde tartışılmakta ve burada anlatılan gelişim safhaları, bilimsel gözlemlerle tıpatıp aynıdır.
Evrenin Yaratılışı: Kur’an’da, evrenin genişlemesi ve yaratılışıyla ilgili bilgiler de yer alır. “Gökleri ve yeri yarattığında, onların her birini genişletmekteydik.” (Adh-Zaariyat, 51/47). Bugün bilinen, evrenin sürekli olarak genişlediği gerçeği, 20. yüzyılda astronomi bilimiyle ortaya konulmuştur. 1929’da Edwin Hubble, evrenin genişlediğini gözlemlemiş ve bu gözlem, Kur’an’daki bu ayetle mükemmel bir uyum göstermektedir.
Dağların Yerçekimine Etkisi: Kur’an’da dağların yerçekimine etkisi ile ilgili çok derin bir anlam taşıyan ifadeler bulunmaktadır. “Biz, yerin üzerine dağlar koyduk ki, yer sarsılmasın…” (Nebe, 78/6). Bu, dağların yer yüzeyindeki hareketleri dengeleme işlevine atıfta bulunmaktadır. Modern bilimde, dağların tektonik hareketler üzerine stabilite sağladığı bilinmektedir. Bu dağlar, yer yüzeyindeki kayaları sıkıştırarak, yer kabuğunu stabilize eder ve sarsıntıları engeller. Bugün bilimsel verilerle ortaya konan bu bilgiler, Kur’an’daki ayetlerle örtüşmektedir.
2. İslam Düşmanlarının Yanılgıları: Önyargı ve Kin;
İslam düşmanlarının, Kur’an’ı çelişkili veya bilimle uyuşmaz olarak nitelendirmeleri, genellikle önyargılı bir bakış açısına dayanır. Onlar, Kur’an’ı bağlamından kopararak ya da yanlış bir şekilde yorumlayarak bu tür çelişkiler iddia ederler. Ancak bu çelişkiler, genellikle bir yetersizlikten ya da bilgi eksikliğinden kaynaklanır. Bilimsel verilerin doğru anlaşılması, doğru bir kavrayışa ve doğru bir perspektife sahip olmayı gerektirir.
Örneğin, Kur’an’da bir sayfanın içeriğini yanlış şekilde analiz eden ya da dilsel anlamını yanlış anlayan bir kişi, ayetleri bilimsel çelişki olarak görebilir. Ancak zamanla, bu yanlış yorumlar düzeltildikçe, ayetlerin doğruluğu daha da netleşmektedir.
3. Kur’an’ın Evrensel ve Zamanla Uyumlu Bilgisi;
Kur’an, yalnızca bilimsel bilgiyi vermekle kalmaz, aynı zamanda insanlık için evrensel bir mesaj taşır. Dolayısıyla, birçok bilimsel bilgi, ancak modern bilimin ilerlemesiyle tam anlamıyla anlaşılabilmiştir. Kur’an’ın insanları bilimsel hakikatlere yönlendiren ve zamanın ötesinde bir kitap olduğunu söylemek, onun ilahi ve evrensel doğasını ortaya koymaktadır.
Suyun Hayat Verici Özelliği: Kur’an’da suyun hayattaki rolü de vurgulanmıştır. “Her canlıyı sudan yarattık.” (Enbiya, 21/30). Bugün bilinen biyolojik bilimler, suyun yaşam için temel bir madde olduğunu, canlıların büyük bir kısmının suya bağlı olarak yaşadığını ortaya koymuştur. Bu basit ifade, bir zamanlar insanlar tarafından görülmemiş bir gerçekti, ancak bilimsel verilerle doğrulandı.
4. Çelişkiler İddiasının Aksine Bilimsel Zeka ve Derinlik;
Kur’an’da her şeyin bir düzen ve hikmetle yaratıldığına dair sürekli vurgular bulunmaktadır. Bu, her şeyin yerli yerinde olduğunu, bir çelişki değil, tam aksine düzenli bir yaratılış olduğunu gösterir. Fiziksel, biyolojik, kimyasal ve sosyal düzenlerin bir bütün olarak oluşturulması, zamanla insanlığın kavrayabileceği bir düzeye gelmiştir. Çelişki gibi görünen şeyler, genellikle yanlış anlama, eksik bilgi ya da bağlamdan koparılan yorumlar sonucudur.
5. Bilimsel Gerçekler ve İslam’ın Vizyonu;
Kur’an’ın bilimsel gerçeklere uygunluğu, İslam’ın evrensel bir din olduğunu bir kez daha ispatlamaktadır. Bilim, Allah’ın yarattığı düzeni anlamaya yönelik bir araçtır. İslam, insanları düşünmeye, araştırmaya ve ilim öğrenmeye teşvik eder. Kur’an’daki bilimsel öğretiler, her dönemde insanlara doğruyu bulma yolunda rehberlik yapmıştır.
İslam düşmanlarının Kur’an’daki bilimsel gerçekleri çelişki gibi sunmaları, daha çok önyargı ve kin ile açıklanabilir. Bilimsel açıdan bakıldığında, Kur’an’da belirtilen gerçekler her zaman daha sonra keşfedilen bilimsel bulgularla tam uyum içindedir. Bu durum, Kur’an’ın sadece bir dini kitap değil, aynı zamanda insanlık için evrensel bir kılavuz olduğunu gösterir. İslam, bilimsel keşiflere engel olmak yerine, bunları destekler ve insanlara doğruyu arama yolunda ilham verir. Bu sebeple, İslam düşmanlarının iddiaları, gerçeklerin ve bilimsel bulguların ışığında tamamen aslına uygun değildir.
6. Kur’an’ın Zamanla Uyumu ve Evrensel Bilgisi
Kur’an, zamansız ve evrensel bir kitap olarak, çağlar boyunca geçerliliğini koruyan bilgiler sunar. Onun bilimselliği, sadece belirli bir dönemin bilgileriyle sınırlı kalmaz, aksine her dönemde insanların anlayabileceği, o dönemin ötesine geçebilecek bir derinliğe sahiptir.
Kur’an’ın bilimsel gerçeklere uygunluğu, ancak zaman içinde keşfedilen bilimsel olgularla daha da anlaşılmıştır. Bu da, Kur’an’ın evrensel bilgiye sahip olduğunu ve zamanla uyumlu olduğunu gösterir. Dolayısıyla, bu tür çelişkiler gibi görünen durumlar aslında, insanların o dönemde sahip oldukları bilgi eksikliklerinden kaynaklanmaktadır.
- Kur’an’ın Dini Mesajı ve Bilimsel Gerçekleri Birleştirmesi;
Kur’an, insanlara sadece dini bir kılavuz olmakla kalmaz, aynı zamanda doğa olaylarının ve evrenin işleyişinin hikmetli bir şekilde yaratıldığını anlatır. O, insanlara doğayı keşfetme ve bu yaratılışın derinliklerini anlama görevi verir. Kur’an’ın öğretileri, her bir bilimsel keşfin, insanlara Allah’ın kudretini ve yüceliğini daha iyi anlamaları için bir fırsat olduğunu öğretir.
Bu bakış açısı, bilimsel araştırmaların aslında Kur’an’ın derinliklerini daha fazla anlamak için bir araç olduğunu ifade eder. İnsanların evrenin işleyişine dair yeni bilgiler edinmesi, o bilgiye dayalı bir bilimsel anlayışla, Kur’an’ın bu bilgileri yüzyıllar önce verdiğini görmek, onun ilahi bir kaynaktan geldiğini bir kez daha ortaya koyar.
8. Bilim ve İslam Arasında Çelişki Yoktur;
Bilimsel veriler, Allah’ın yaratışını ve insanlığın varoluşunu anlamaya çalışan araçlardır. Kur’an, evrenin yaratılışından, insanın gelişimine kadar her şeyin, bir bütün olarak Allah’ın kudretine dayandığını belirtir. Bugün insan, evrenin sırlarını çözmeye çalışırken, aslında bu sırların Kur’an’da daha önce açıklanan ilkelerle paralellik gösterdiğini keşfetmektedir.
Bilim ve din arasında varmış gibi görünen bir çatışma, aslında yanlış bir anlayışa dayanır. Gerçek, bilimsel keşifler ne kadar derinleşirse, Kur’an’ın öğretilerinin de o kadar doğru ve anlamlı olduğu ortaya çıkar.
“Çelişkiler” ve Düşmanların Yanılgıları;
İslam düşmanlarının ortaya koyduğu çelişkiler iddiası, yanlış anlamadan kaynaklanmaktadır. Bilimsel anlayışa göre, bir ayet bilimsel bir gerçek ile uyumlu olduğunda, bu yanlış anlaşılmamış bir gerçek anlamına gelir. Bir çelişkiyi iddia etmek, doğru metin okuma ve doğru anlama kapasitesizliğinden doğar. Bu tür eleştiriler çoğu zaman bağlam dışı yorumlarla yapılır.
Eğer bir bilimsel bilgi, Kur’an’daki bir ayetle çelişiyor gibi gözüküyorsa, bunun nedeni, henüz o bilgiye dair doğru bir bilimsel anlayışa sahip olunmamasıdır. Bu, Kur’an’ın doğruluğuna bir saldırı değil, tam tersine insanların bilgiye ulaşmada daha fazla ilerlemesi gerektiğini gösteren bir durumdur.
- Kur’an’ın Bilimsel Gerçeklere Zıt Olmadığına İlişkin Tecrübeler
Çeşitli bilim insanları, Kur’an’daki bilimsel bilgilerin, insanlık tarihi boyunca her dönemde doğru olduğunu ispatlamışlardır. Birçok bilimsel teorinin, Kur’an’daki öğretilerle örtüşmesi, Kur’an’ın ilahi kaynağının bir delili olarak kabul edilebilir.
Örneğin, bilim dünyasında kabul edilen yerçekimi, denizlerin birbirine karışmaması, embriyo gelişimi gibi konuların hepsi, Kur’an’da yüzyıllar önce belirtilmiş ve zamanla keşfedilen bilgilerle doğruluğu kanıtlanmıştır. Bu durum, Kur’an’ın zamanla çelişen değil, aksine onunla uyumlu olduğunu gözler önüne serer.
- Kur’an’ın Bilimsel Çelişkilerle İlgili Kritik Yaklaşımı
Kur’an, insanları doğruyu aramaya teşvik eder ve bilimsel düşünceyi önemser. Bilimsel bilgilerin zamanla evrimleşebileceğini ve yanlış anlaşılmaların olabileceğini kabul eder. Ancak Kur’an, değişmeyen ve kesin olan ilahi gerçekleri insanlara sunar.
Her ne kadar bazı bilimsel veriler zamanla değişse de, Kur’an’ın öğretilerinin evrensel olduğunu ve tarihsel olarak her zaman doğru olduğunu anlamak gerekir. Bu, onun sürekli olarak geçerli olduğunu ve insanlık tarihi boyunca rehberlik etmeye devam edeceğini gösterir.
Sonuç:
İslam düşmanlarının, Kur’an’daki bilimsel gerçeklere dair ortaya koydukları çelişkiler iddiaları, genellikle bilgi eksiklikleri, yanlış anlamalar ve önyargılı bakış açıları sonucu ortaya çıkmaktadır. Bugün, bilimsel veriler ile Kur’an’daki bilgiler arasındaki uyum, İslam’ın ve Kur’an’ın ilahi kaynağını bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu tür eleştiriler, aslında Kur’an’ın doğruluğunu ve ilahi kaynağını anlamadıklarını gösteren birer yanılgıdır.
Share this content:
Yorum gönder