×

İnsanlardan Görülen Bid’at Çeşitleri Nelerdir?

İnsanlardan Görülen Bid’at Çeşitleri Nelerdir?

Arapçada bid’at kelimesi, “بَ دَ عَ” kökünden gelir. بَدْعٌ  bu bir şeyi numunesiz ve benzeri olmaksızın meydana getirmek anlamındadır.

Bid’at Sözlük Manası: Örneksiz, sonradan meydana gelen, numunesiz, bir şeyi icad etmek ve var etmek gibi manalara gelir. İslam dininde olmayan bir şeyi, din adına İslam dinine sokma girişimidir. Dolayısıyla Kur’ana ve sünnete uymayan, akide, amel, sözler ve hurafeler. Dinde yapılmak istenilen her değişiklik ve reform bid’attir.

مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ.

Her kim bizim şu işimizde ondan olmayan bir şeyi ihdas ederse o merduttur. (Muttefekun Aleyh)

İslam Istılahında Bid’at: Sünnete muhalif olan her şeydir.

Bazı alimler hakiki, izafi, külli, cuz’i, mürekkep ve basit bid’at diye altı şekilde olduğunu söylemişlerdir.

1- Bid’ati Hakiki: Kur’an ve sünnete dayanmadan kendince icat etmek suretiyle ibadetlerde ya da âdetlerden dine müdahale etmedir. Buna örnek helal olan bir şeyin nefse haram kılınması gibi. Hadislerden Örnekler;

  • Enes bin Malik (R. Anhu) şöyle dedi: Üç kişi Nebi (S)’in kadınlarının evine geldi de, Rasulullah (S)’in ibadetinden soruyorlardı. Bunlara Rasulullah (S)’in ibadeti haber verilince kendileri bu ibadeti azımsadılar ve: Biz nerede Rasulullah (S) nerede? Muhakkak ki Allah, Rasulü’nün geçmiş olan ve gelecekte işlemesi muhtemel bulunan bütün günahlarını mağfiret etmiştir dediler.
  • İçlerinden biri: Bana gelince, ben geceleri daima namaz kılacağım! dedi. Diğeri de:
  • Ben her zaman oruç tutacağım ve oruçsuz olmayacağım! dedi. Üçüncüsü de:

Ben kadınlardan ayrı yaşayacağım, hiç evlenmeyeceğim! dedi. Onlar bu sözleri söylerken Rasulullah (S) onların yanlarına çıkageldi de şöyle buyurdu:

“Sizler şöyle şöyle söyleyen kimselersiniz. Dikkat edin! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve en çok takvalı olanınızım. Bununla beraber ben oruç tutarım, oruçsuz bulunurum, nafile namaz kılarım gecenin bir kısmında da uyurum, kadınlarla da evlenirim. Herkim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir!” Bu konuyla ilgili İbni Hibban’ın şöyle bir ziyadesi vardır:

“Onlardan bazısı ben kadınlarla evlenmeyeceğim, Bazısı yatakta yatmayacağım, Bazısı et yemeği yemeyeceğim, demişlerdi.” (Buhari)

  • Abdullah ibni Abbas (R. Anhuma) şöyle dedi: Nebi (S) hutbe yaparken güneşte dikilmiş bir adam gördü de onun adını ve halini sordu. Sahabeler:
  • O, Ebu İsrail’dir, ayakta dikilmeye, oturmamaya, güneşte gölgelenmemeye, konuşmamaya ve bu suretle oruç tutmayı adadı, dediler. Bunun üzerine Nebi (S) o zata şöyle emretti: “Konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın.” (Buhari)

Hakiki Bid’at hadislerden’de anlaşıldığı gibi bir kimsenin ibadet yapmak suretiyle ibadet yollarını zorlaştırarak kendi nefsine meşakkat yüklemesidir. Dinde ibadet yönteminin dışına çıkmaktır. Halbuki Rasulullah (S) bize pratik olarak ibadet şekillerini öğretmiş bize düşen sünnete uymaktır. Bugün kendilerine ”Biz Tarikat ehliyiz” diyenler dinde hurafa ve bid’atlerle beraber onlar dindeki ibadetleri kendilerince yöntemler geliştirmek suretiyle nefse zor işler yapıyorlar. Bu şekilde islamı temsil edemeyenler aynı zamanda dini temsil edemeyerek insanları dinden soğutuyorlar.

2- Bid’ati İzafi: Bu bid’at iki şekilde görülür. Bu aslı itibariyle bid’at olmayan, sonradan izafe edilerek bid’atlaştırılan şeylerdir. 

Cumhura ulamaya göre bid’atin taksimata bağlı olmayarak ve Maslahatı Mürseleyi bid’atle karıştırmalarından dolayı bid’at noktasına böyle bir taksimata girenler kafa karıştırmış olmakdalar.

İslam akidesi ve ibadetleri dışında olan ve Rasulullah (S)’in ifadesiyle ”Siz dünya işlerinizi benden daha iyi bilirsiniz’’ buyruğu ile insanın günlük sosyolojik hayatını ilgilendiren her konu bid’at dışında kalır.

Allah’ın ve Resul’ünün hüküm koyması, farz/emirleri, yasak/haramları, helalleri, akide, ahlak ve ibadet gibi Allahın hükmü dışında kalan şeyler bid’at değildir.

Allah’a yaklaşmaya götürecek her türlü ibadet ancak Kur’an ve Sünnetin karar kıldığı sınırlar içinde yapılır. Kim bu ilahi öğretilerin dışında Allah’a yaklaşmanın yolunu başka şeylerle ararsa bir bid’atçi olmuş olur.

سيكونوا في اخر امتي اناس يحدثونكم ما لم تسمعوا انتم ولا ابائكم فاياكم واياهم

Ümmetimin sonlarında sizlere din konusunda sizin ve de babalarınızın duymadıkları şeyleri anlatacak kimseler olacaktır. Onlardan olabildiğince sakının. (Müslim)

3- Külli Bid’at: Etkisi bid’taçı ile sınırlı kalmayıp aksine ondan aşarak başkalarına ulaşan bid’at türüdür. Güzel ve çirkini yada yasak ve serbest belirlemede şeriat yerine aklı ölçü kılma bid’atir.

Örnek: Ahad hadislerin hüccet oluşunu ve onunla amel etmenin farziyetini inkar etmek gibi bid’atler.

4- Cüzi Bid’at: Bu külli bid’atin aksine etkisi bid’atçi ile sınırlı kalan onu aşmayan başkalarına da ulaşmayan bid’at türüdür.

Örnek: Sünnete muhalefet etmesi. Herkseçe bilinen ve meşhur olup kendisi ile amel edilen bayram namazı gibi sünnetlere muhalefetin etkisi başkalarına ulaşmaz. Çünkü bu konuda kimse ona uymaz.

5- Mürekkep Bid’at: İç içe geçmiş birkaç bid’atten oluşur. Daha sonra da ondan müstakil bid’atler türer.

6- Basit Bid’at: Tek bir muhalefetten oluşan peşinden başka muhalefetlerin gelmediği bid’attir.

Bid’atlarin Doğuşuna ve Yaygınlaşmasına Sebep Olan Hususlar.

Bid’atlerin meydana gelmesine sebep olan dış etkenler vardır. Bunlar bazen iyi niyetle ve bazen kasten ve daha nice başka sebeplerden dolayı dine eksiltme ve artma mudahalesi söz konusu olmuştur.

Bid’atın, bilinçli olarak üretilmesi,

Cehalet, dini bilgisizlik,

Kültür etkileşimi,

İslâm dışında kalan dinlerin etkisi,

Eski dinlerden kalan alışkanlıklar,

Sevap kazanmak sebebiyle bid’at üreten,

İnsanların kaynaklara (vb. ögelere) bakmadan hareket etmesi,

Heva ve hevese uymak,

Münafıkların dini bozma girişimleri.

Bid’at Ehlinin Alametleri 

Kur’an ve sünnette din tamamlanmış ve hak ile batıl birbirinden ayrılmış, hidayet ile sapmanın arasında kalın çizgiler çizilmiş ve buna rağmen kalpleri bozuk ve belli sebeplerden dolayı bid’atler üreten, sapmalara sebep olan heva ehli söz konusudur. Bu bid’atçilarin en önemli özellikleri nassa tabi olmayı bırakırlar ve biz bu bid’açileri bazı alamet ve karinelerle biliriz.

İslam’ın asıllarını bilmemek,

Şeriatı eksik görmek,

Hükümlere teslim olmamak, 

Cemaatten uzaklaşmak,

Hevasına tabi olmak,

Meşru olmayan yollarla İslam’ı yorumlamak,

Münakaşacı olmak,

Aklı vahye öncelemek,

Hadisleri reddetmek,

Müteşabih ayetlere tabi olmak,

Nasih ve mensuhu bilmemek,

Amm ile hususu ayıramamak,

Mutlak ile mukayeti bilmemek,

Taassup sahibi olmak,

Kafirlere benzemek,

Hadisleri muhatap almamak,

Sünnete tabi olmamak,

Kişilik problemi gibi özellikler bid’açilerin en önemli özelliğidir.

Selef ve Halefin Bid’atçilere Karşı Ümmeti Uyarması

Ömer radıyallahu anhu şöyle dedi: Kur’an’daki müteşabih ayetleri sizlerle tartışacak birtakım kimseler gelecek. Siz onları sünnetlerle susturun. Çünkü sünnete tabi olan kimseler Allah’ın kitabını en iyi bilen kimselerdir. (El-lalekai, İbni batta)

Zahidlerin imamı olan Fudal bin iyad şöyle dedi: Dininle ilgili bir konuda bir bid’atçiye sakın güvenme ve işlerinde onunla istişare etme. Onun yanında oturma! Kim bir bid’atçiyle birlikte oturursa Allah onun kalbini kör eder. (El-lalekai, İbni batta)

Abdullah ibni Mübarek şöyle dedi: Allah’ım bid’at sahibinin bana iyilik etmesine izin verme ki, bunun sonucunda kalbim ona sevgi beslemesin (El- lalekai)

İmam Malik şöyle der: Bid’atçi ile ne evlenilir, ne onlara kız verilir, ne de selam verilir.  (İmam Malik El-mudevvenetul Kubra)

Ahmet Bin hanbel: Bidatçilerden ve heva ehlinden Müslümanlarla ilgili hiçbir konuda yardım istememek gerekir. Çünkü böyle bir şey yapmak dine çok büyük zarar verir. (Ebnil cevzi menakibul İmam Ahmed)

İmam Ebu yusuf şöyle der: Ben bir cehmi’nin, bir rafizi’nin ve bir kaderiycinin arkasında namaz kılmam. (El-lalekai)

Ebu Muhammed El-huseyn Şerhu Sunne de şöyle der: Sahabe ve onlara tabi olan sünnet alimleri bu konuda icma etmiştirki bid’atçiye düşman olmak ve onlarla ilişkileri kesmek konusunda ittifak etmişlerdir.(İmam beğavi şerhu sunne)

Muaz ibni Cebel radiyallahu şöyle demiştir: Bid’atlerden ve aşırılıktan sakının ve sizden öncekilerin sahabenin yoluna uyun. (İbni veddâh)

Huzeyfe bin El-yaman şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ashabının ibadet olarak yapmadığı hiçbir ameli siz de ibadet olarak yapmayın. Çünkü önce gelenler ibadet konusunda sonra gelenlere söyleyecek bir söz bırakmamıştır. Ey alimler topluluğu Allah’tan korkun ve sizden öncekilerin yolunu tutun (İbni batta el-ibane)

Abdullah İbn Mesut şöyle demiştir: Kur’an’a ve sünnete tabi olun bid’at çıkarmayın yeter öncekilerin sahabenin yoluna uyun. (Darimi sünen)

Abdullah ibni Ömer Radıyallahu anhu: İnsanlar güzel görse bile her bid’at bir sapıklıktır. El- lalekai)

Abdullah ibni Amir bin el az şöyle demiştir: Bir bid’at ortaya konulunca artık o gittikçe yerleşir. Bir sünnet kenara atılıp terk edilince artık gittikçe ondan uzaklaşılır. (İbni batta el ibane)

Takva ehli tabiinden Muhammed bin Sirin şöyle demiştir: Kişi selefin izinde olduğu müddetçe doğru yoldadır. (El lalekai)

Nuh El- camisinde şöyle rivayet edilmiştir: Ebu Hanife’ye dedim ki insanlar Allah’ın sıfatları ile ilgili olarak cisimler ve arazlar hakkında konuşmaya başladılar ne dersin? O şöyle dedi: Bunlar felsefecilerin sözleridir. Sen nakilden ve selefin yolundan ayrılma, dinde sonradan ortaya atılan her şeyden de sakın. Çünkü onlar bid’attır. (El-hatıp El-fakih vel mutefakkih)

İbnul macişun şöyle rivayet etmiştir: Ben Maliki şöyle derken dinledim, her kim islam dini dahilinde güzel olduğunu iddia ederek bir bid’at çıkarırsa o Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin peygamberlik vazifesini ihanet ettiğini söylemiş olur. Çünkü Allahu Teala bugün sizin için dininizi tamamladım buyurmaktadır. Dolayısıyla o gün din olmayan hiçbir şey bugün de din olamaz. (İmam Şatibi El-itisam)

Ahmed bin hanbel şöyle demiştir: Bize göre sünnetin temel ilkeleri şunlardır; Rasulullah sallallahu aleyhi vesselam’ın ashabının izlediği yola sımsıkı sarılmak onlara uymak ve bid’atleri terk etmek ve her bidat bir sapıklıktır. (El-lalekai)

İmam Malik şöyle demiştir: Bu ümmetin başı ne ile düzelmişse sonu da ancak onunla düzelecektir. O gün din olmayan hiçbir şey bugün de din olmaz. (Kadı iyad Eş şifa 2/88)

Sufyan Es-sevri şöyle demiştir: İblis bid’ati bütün masiyetlerden daha çok sever, çünkü masiyetlerde tevbe edilir fakat bid’aten tevbe olunmaz. (Ebu nuaym Hilye)


Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed