İlah Nedir?
Elihe fiilinden gelen ”ilah’’ terim olarak; tapınılan, gönülden bağlanılan, ısınmak, kendisiyle korunmak, aşırı sevgi, yönelmek, sığınılan, düşkün olmak, kulluk etmek, itaat etmek, egemen olan, emirlerine uyulan gibi manalara gelir. Dolayısıyla İlah kelimesi ”elehe, yelihu ve ilaheten” mastarında ibadet etmek demektir. fial vezninde meful olup mabud demektir.
Uluhiyet/İlahlık Allah’ın bir vasfıdır. Kişi ilahi emirler ve yasaklar doğrultusunda eylem ve söylemleri Allah’a ibadet etmesi ona itaat etmesi hayatını ilahi sisteme göre ikame etmesidir. Kişi ister Allaha inansın ister ateistler gibi hiç bir ilaha inanmasın kur’an ve sünnete göre kalbiyle, eylemleriyle ve söylemleriyle kim itaat, sevgi, bağlılık, teslimiyet, sığınma, emirlere uyma gibi ibadet konularını kendi hevasına, ideolojilere yada bu konumda olan herhangi bir şeye bu yetkiyi verirse onu ilah konumuna oturtmuş olur. Velevki bu kimse onu ilah görmesede.
Uluhiyet Tevhidi: Tüm yapay/suni tanrı taslaklarını reddederek Rabbimize sosyal, siyasi, ekonomik ve ahlaki bir hayat programı olarak ilahi yasalara göre yaşamayı gerektitir. Dolayısıyla uluhiyet tevhidi kişinin fiillerinde sözlerinde yaşam programında Allah’ın kullarına gönderdiği hükümlerinde ibadetlerinde Allah’ı birlemesi onu itaat ve muhatap almasıdır.
Bu sayılanların tamamiyle yalnız Allah’a yapılır. Bunlardan bir tanesini yaratılmışa yapan kimse, Allah’a ibadette ortak koşmuş ve “Lâ İlâhe İllallâh” sözünü bozmuş olur. Müslümanlık iddiasina gelince onun Allah katında hiç bir değeri olmaz.
Bu ilah kavramı etrafında yapılan tariflerden anlaşıldığına göre ilah; kendisine bir hayat programı olarak ibadet ve itaat edilen varlıktır. Bu varlık Allah olabileceği gibi, Allah’tan başkaları da olabilir. Dolayısıyla kim Allaha isyan konusunda başkalarina itaat ederse o kimseyi ilah makamına oturtmuş olur. Çünkü o kişi ilahi özellikleri başkasına tanımakla ibadeti ve kulluğu ona yaptiğını ilan etmiş oluyor.
Allah’ın ilahi özelliklerini tanımak, onu bilmek ve onun üzerimizdeki yetkilerini bilmek farz olan bir hükümdür. Çünkü kulluk bunun için var olmuştur. Dolayısıyla Allah’a inanmak onun isimlerini, sıfatlarını, fiillerini ve onun kulları üzerindeki ilahi özellikleri bilmeyi gerektirir. Nitekim Allah;
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
Bil ki şüphesiz, Allah’tan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Muhammed, 19)
Bu ayet ilahi öğretileri bilmeyi, onunla amel etmeyi ve Allah’ın ilahi özelliklerine göre kulluğu yalnız ona tanımayı farz kılar.
Allah tüm kullarının ihtiyaç duyacağı taleplerine karşılık vermiş, onlara dünyada ihtiyaç duyacakları maddi/manevi nimetleri temin etmiştir. Ve bu sebepten dolayı insan doğumdan ölüme hayatı ilgilendiren her konuda ilahi özellikleri hiç bir beşere tanımamamlı.
Nitekim bugün Şeyhlerin ve Politik tanrıların ilahlaştırıldığı bir cahileyeyi yaşıyoruz. ihtiyaç duydukları konularda dualarına karşılılk vermek adına duayı onlara, sığınma, faydayı celb etme/zararı def etme ve yeryüzü ve gök yüzünde tasarruf sahibi olduklarına inandıkları bu kimselere ilahi özellikleri tanınmaktadırlar. Yine bununla beraber insanı hayatının en önemli birimi olan sosyal, siyasi, ekonomik ve hukuki bir yaşam programı olarak Allah’ın ilahi özelliklerin bugün politik yapay tanrılara verilmeside ilahi özelliklerdir. Kim bu ilahi özellikleri bir başkasına tanırsa Allah’a şirk koşmuş olur.
وَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ۠
Allah’la beraber başka bir ilaha dua etme. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (28/Kasas, 88)
Allah kullarından kendi nefsini ve hevasını (ideolojisini) ölçü gören ve Allah’a isyan ederek kendi hayatına ya da başkalarının hayatına hükmetme, yönlendirme ve idare etme gibi ideolojik girişimlerin ilahlaştırılması manasına geldiğini kitabında ifade etmiştir.
اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُۜ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَك۪يلًاۙ
Hevasını/arzusunu ilah edineni gördün mü? Şimdi sen mi ona vekil olacaksın? (Furkân, 43)
Tarih boyunca ilkel ideolojik yönetimler ve modern cahiliye insanlara tahakküm etme adına ilahi özellikleri kendinde görerek insana müdahale etmiştir. ister firavun olsun ister bugünün modern ideolojik cahiliye sistemleri ve politik tanrıları olsun bu kimseler, Allahın ilahi özellikleriyle kullara hükmetmektedir. Bilindiği üzere kanun koyma, yasama ve değer yargıları belirleme tamamiyle ilahi bir özelliktir ve kullar bu konuda hükmeden değil hükmedilen konumdadır.
Kur’an-ı Kerim’de firavun kendisine ilah ismini veriyor. Halbuki burada firavun ben yeri ve göğü yarattım kastıyla bunu söylemiyor. Zaten bu konuda Ehli sünnet mufessirleri ittifak halindedir. Buradaki ilah iddiası, ey insanlar yada ey benim halkım ”Sizi için ilah benim” yani itaat edilecek, sözü dinlenilecek, izinden gidilecek, sevilecek, yasaları ve kanunları her yönüyle tatbik edilecek yegane sistem benim sistemimdir diyerek kendi halkını kendisine tabi olmaya davet etmektedir. Nitekim Ayette;
وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَاُ مَا عَلِمْتُ لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْر۪يۚ
Firavun dedi ki: “Ey ileri gelenler! Sizin için kendimden başka bir ilah bilmem. (Kasas, 38)
Kim olursa olsun firavun gibi eğer kendi toplumunu mutlak anlamda Allah’a isyan konusunda sosyal, siyasi, ekonomik ve ahlaki bir yaşam programı olarak insanları kendisine itaate davet eder ve kim onların bu davetine icabet ederse onu ilah edinmiş kendisinide kula kul makamını oturtmuştur.
Tarih boyunca ilahi sistemin sancaktarlığını yapan peygamberler ve muvahhidlere muhalefet eden ve savaşmayı göze alan müstekbirler, azmanlar, zalimler ve tağutlar Peygamberlere ve ona tabi olan müminleri işkence, baskı, zindan gibi şeylerle tehdit etmiştir. Nitekim Rabbimiz;
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهًا غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ
Demişti ki: “Şayet benim dışımda bir ilah edinecek olursan, hiç şüphesiz, seni hapse atacağım.” (26/Şuarâ, 29)
Bir şeyi ilah edinmek kulların değer yargılarıyla ilgilidir. Biz eylemlerimiz, söylemlerimiz, hayat programımız, düşüncelerimiz, fikirlerimiz, itaatlerimiz, sevgilerimiz ve nefretlerimizde bir yaşam programı olarak kime itaat ediyorsak, kime sevgi besliyorsak kime teslim oluyorsak, kimin boyunduruğundaysak onu ilahlaştırmış oluruz. Dolayısıyla itaat, teslimiyet, sevgi ve sığınma ve değer yargılar gibi konular hepsi birer ibadet çeşitleridir. Kim bu ilahi özellikleri kime tanırsan ibadetlerinide o ilaha yapmış olur.
Gürsel Gürbüz
www.gurselgurbuz.com
Share this content:
Yorum gönder