Dilin Tehlikesi
Mü’minlere ait en önemli ahlaki değerlerden bir tanesi dilin ve konuşmanın tehlikesidir. Dil doğru ve ahlaki olarak kullanılmadığı takdirde çok tehlikelidir ve kötü sonuçlara sebeptir. Dilin tehlikesinden ve fitnesinden kurtulmanın yolu susmaktır, bu sebeple islam Müslümanlara susmayı övmüş, teşvik etmiş ve gereksiz konuşmayı kerih görmüştür.
Nitekim bir hadislerde Resulullah Aleyhisselam:
مَنْ صَمَتَ نَجَا
Susam kurtulur. (Tirmizi)
“Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir.” (Buhari)
Gerçekten susmak olgunluğa, doğru konuşmaya, iyiliğe, insanlar arasında ülfete ve hikmetle hareket etmeye sebeptir.
Çok konuşan hikmetsiz hareket eder, düşünmeden konuştuğu için hata yapar, yanlış yapar, başkalarının kalbini kırar, fitnelere ve kötülüklere sebep olmaktadır. İşte bu sebeple ”susan kurtulmuştur’’.
Nitekim: Abdullah bin Süfyan babasından şöyle rivayet etmiştir: Dedim ki ey Allah’ın resulü. İslam hakkında bana öyle bir şey haber ver ki senden sonra kimseye bir şey sormayayım. Resulullah buyurdu ki: Allah’a inandım de ve dosdoğru ol. Sufyan dedi ki: Neyden sakınayım? Resulullah aleyhisselam eliyle dilini işaret etti ve dilini tut, evinde otur hataların için ağla. (Tirmizi)
Bir müslümanı istikamet üzere tutan, onu dinini yaşamasında yardımcı olmasına sebep olan onun dilini tutmasıdır .Çünkü kişi dilini tuttuğunda hata yapmaz, kötülüğe, yanlışlığa ya da fitneye sebep olmaz. Bu sebeple Efendimiz aleyhisselam bir hadislerinde;
İki çenesi ve iki bacağı arasındaki şeyleri dil ve cinsel organ hakkında bana garanti verene ben de cenneti garanti ederim. (Buhari)
İnsanların Dil Konusunda Dikkat Etmeleri Gereken Sebepleri Vardır;
Islah ve terbiye olunduğunda insan onuru, izzeti, ahlakı, uyumluluğu ve insanlar arasında sevgiyi kazandırır. Dil hak, hudut bilmez ve bozulduğunda ahlaksızlığa, kötülüğe, kavgaya ve çatışmaya sebeptir.
Dil vardır ki kişiyi kafir yapar ve ebedi cehenneme götürür. Dil vardır ki insanı Allahın rızasına ve cennetine götürür, işte bunun için nasıl kalbin ve amellerin İslam’a uygunluğu gerekiyorsa dilinde İslam’a uygunluğu farzdır.
Küfür sözü söyleyen ya da şirki öven bir kimse şer’i engeller olmaksızın Allah’ın dininden çıkmış kafir ismini almıştır. İşte bu sebeple dil ıslah ve terbiye olunmalıdır. Bunun için dil asla küfür sözü ya da çşk övemez kim böyle bir şey yaparsa Allah’a ve resme ihanet etmiştir. Nitekim;
يَحْلِفُونَ بِاللّٰهِ مَا قَالُواۜ وَلَقَدْ قَالُوا كَلِمَةَ الْكُفْرِ وَكَفَرُوا بَعْدَ اِسْلَامِهِمْ
O sözü söylemediklerine dair yemin ediyorlar. Andolsun ki küfür sözünü söylediler ve İslamlarından sonra kâfir oldular. (9/Tevbe, 74)
Yine bir hadiste Muaz ibn-i Cebel şöyle demiştir: Ya Resulallah söylediğimiz şeylerden sorumlu muyuz? Efendimiz anan seni kaybetsin, insanları ancak delileriyle yaptığı günahlar cehenneme yüzüstü düşürür. (Tirmizi)
Harama götüren dil: Bu dilin şehvet, içki, kumar, zina, küfür, kötü şaklar gibi haramları dilinde dolayan kimsenin durumudur. Bu kimse eğer Allah’ın haram kıldığı içkiyi överek anlatıyorsa, kumarı, şehveti, içkiyi ve benzeri şeyleri överek, hafife alarak ve razı olmuş bir şekilde anlatıyorsa, bu dini hafife almak ve aynı zamanda haramı övmek sebebiyle İcma ile kafir olur.
Yok Eğer bunların haram olduğunu bilir ve diliyle hafife almaz, bu haramdan rahatsız olur, övmez ve yaptığını söylerse bu haramı dili ile aşikar ettiği için haram işlemiş olur.
Nitekim bir hadiste: Said bin Cübbe’den rivayet edilen merfu bir hadiste Resulullah aleyhisselatu vesselam: İnsanoğlu her sabah kalktığı zaman bütün organları dile gelir ve şöyle der: Ey dil bizim hakkımızda Allah’tan kork. Çünkü eğer doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen doğru yoldan çıkarsan biz de çıkarız. (Tirmizi)
İbni Mesud radıyallahu anh Safa Tepesi’ne telbiye getiriyor Lebbeyk ve şöyle diyordu: Ey dil hayır söyle kazançlı çıkarsın, kötü söz söyleme pişman olma, durumuna düşmeden selamete erersin. (Taberani, Beyhaki)
İnsanların çok konuşması, gereksiz gündem yapması ve sürekli bir şeyler hakkında konuşma yapması bir kulu için kerih bir davranıştır. Eğer bu dil harama sebep olan gıybet, laf taşıma, yalan söyleme, münakaşa, iftira, cedel ve fitne gibi zararlara sebep oluyorsa bir mü’mine düşen bunları terk edip konuşmamasıdır. Müslüman ancak kişiye fayda veren nasihat, öğüt, iyilik, dayanışma, yardımlaşma, sevgi ve muhabbet gibi şeyleri konuşmakla dilini kullanır. Bunun dışında susması onun için hayırdır.
Sen kimseye faydası olmayan, mübah konuları gündeme getirsen bile bu senin için bir ziyandır. Senin için hayırlı olanı yapmandır. O ise tefekkür, zikir ve alemlerin rabbi olan Allah’ı gündeme getirmendir, bu sana nice nimet, lütuf ve rahmet kapılarının açılmasına sebep olacaktır.
Sen ”la ilahe illallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber, Sübhanallah, La havle vela kuvvete illa billah” gibi zikirleri yapman sana dünyada ve ahirette hayır kapıların açılmasına sebep olacaktır. Bu sana sevap ve ibadet olarak dönecektir. O halde dilini ibadet, kulluk ve zikir ile ıslatman senin için hayırlı olmuş olmaz mı?
Kişi zikirsiz ve tefekkürsüz dil ile her ne kadar mübah olan şeyler konuşsa dahi buna hiçbir zaman fayda vermeyecek, bilakis zarar verecektir.
Nitekim Resulullah aleyhisselatü vesellem bir hutbesinde: Allah bana konuşmanın zikir, susmanın tefekkür ve bakışının da ibret olmasını emretmiştir.
Faydasız şeyleri terk etmesi kişinin güzel bir Müslüman olduğunu gösterir. (Tirmizi, İbni Mace)
İşte bu sebeple gereksiz ve faydasız konuşmak sahibine ancak hüsran, zarar, şer ve büyük kötülere sebep olur. Çünkü çok konuşmak hikmetsizliğe, hata yapmaya, yanlışa aynı zamanda insanlar arasında felakete götürür.
Bu sebeple Abuzer’e şöyle demiştir; Resulullah Aleyhisselam bana şöyle buyurdu: Sana bedene hafif, mizanda ağır gelecek bir şey söyleyeyim mi? Ben de evet söyleyin ya resulallah dedim. Resulullah buyurdu ki: Susmak, güzel huylu olmak ve faydasız şeylere terk etmek. (Tirmizi)
Malik bin Enes: Tartışmanın dinde hiçbir yeri yoktur ve tartışma kalbi katılaştırır ve insan kin duygularını aşılar, demiştir.
İnsanın dili ile başkasını çekiştirmesi, tartışması ve kalbini kırması asla bir mümine ait bir özellik değildir. Bu ancak kardeşler arasında kin, nefret ve düşmanlığa sebep olur. Bu sebeple Allah’ın Resulu aleyhisselam tartışmaya girmenin kefareti iki rekat namaz kılmaktır, buyurmuştur. (Taberani)
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder