×

Atesit Kafa!: Dünyanın Tesadüf Üzere Değil, Kudret ve İlim Üzere Yaratıldığına Dair

Atesit Kafa!: Dünyanın Tesadüf Üzere Değil, Kudret ve İlim Üzere Yaratıldığına Dair

Gürsel Gürbüz

İnsanın aklı ve kalbiyle şahit olduğu apaçık gerçeklerden biri şudur: İçinde yaşadığımız kâinat asla başıboş bir rastlantının ürünü değildir. Gözle görülen her bir varlık, incelenen her bir sistem; hassas bir ölçü, şaşmaz bir düzen ve mükemmel bir denge içinde varlığını sürdürmektedir. Göklerin yüceliği, yıldızların yörüngeleri, toprağın verimi, canlıların yapısı hep birlikte aklı ve kalbi olan herkese haykırmaktadır ki; böylesine kusursuz bir âlem, ilim, hikmet, kudret ve irade sahibi bir Yaratıcı’nın eseridir.
Tesadüf ve rastlantı iddiaları, akıl ve mantığın temel kaidelerine aykırıdır. Zira düzenin olduğu yerde bilinçli bir kurucunun olması zaruridir. Aklın sağlıklı işlediği bir zeminde, bu muazzam sistemin başıboş olduğunu iddia etmek, düşünceyi zedeleyen, kalbi yoran ve çoğu zaman psikolojik bir çöküntünün yahut manevi bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Çünkü akıl ve kalp, fıtratı üzere kaldığında Rabbini tanır ve Ona yönelir.
İslam’ın tevhid akidesi de bu gerçeğin ilanıdır: Her şeyi yoktan var eden, idare eden ve hükmeden yalnızca Allah’tır. Allah’ın egemenliği (hâkimiyeti) göklerde ve yerde mutlak surette geçerlidir. Hiçbir varlık, O’nun kudret ve bilgisi dışında hareket edemez. Kur’an-ı Kerim bu hakikati şöyle bildirir:
“Göklerde ve yerde olanlar yalnızca Allah’ındır. Her şey yalnızca Allah’a boyun eğer.” (Bakara, 2/116)
Böyle bir âlemde insanın doğru konumu, Yaratıcısına teslim olmak ve O’nun hâkimiyetini tanımaktır. Çünkü gerçek özgürlük, insanın kendi hevâsına değil, âlemlerin Rabbi olan Allah’a kulluk etmesidir.
İnsan aklı doğası gereği her eser karşısında bir ustayı, her sistem karşısında bir kurucuyu ve her düzen karşısında bir düzenleyiciyi kabul eder.
Hiç kimse bir binanın ustasız, bir kitabın yazarsız veya bir saatin ustasız meydana geldiğini iddia etmez.
Çünkü en basit bir düzenin bile kör tesadüfle oluşamayacağını akıl apaçık bir şekilde kavrar.
Bugün bilimsel veriler ışığında Dünya’nın yapısı, işleyişi ve üzerindeki yaşamın devamı; son derece hassas, ölçülü ve bilinçli bir düzene bağlıdır.
Jeolojik dengeler, atmosferdeki gaz oranları, Dünya’nın dönüş hızı, yörüngesindeki mesafesi, iklim dengesi, manyetik alan koruması gibi yüzlerce hayati faktör; birbirine bağlı, ince ayarlı ve hata kaldırmaz bir sistem oluşturur.
Bunlardan biri bile çok az değişseydi, yeryüzünde yaşamın var olması imkânsız olurdu.
Eğer bir akıl sahibi insan, sıradan bir duvarın bile ustasız yapılmadığını kabul ediyorsa;
* kendi nefes almasını,
* kalbinin ritmini,
* atmosferdeki oksijen-karbondioksit dengesini,
* Güneş ile Dünya arasındaki tam mesafeyi,
* ozon tabakasının koruyucu şemsiyesini,
* Dünya’nın ekseni etrafındaki dönüş hızını,
* ve milyarlarca hassas düzeni hiçbir akıl, irade ve plan olmaksızın “tesadüfler” eseri olarak açıklamaya kalkarsa; bu, aklın ve mantığın ilkelerine tamamen aykırı olur.
Gerçek şu ki;
Dünya ve evren, en yüksek mühendislik bilgeliğiyle inşa edilmiş; akıl, ilim ve hikmetle tasarlanmış bir sistemdir.
Bu sistemin başıboş ve sahipsiz olduğunu iddia etmek; yüzlerce şartlı hassas mekanizmanın eşzamanlı olarak kendi kendine meydana geldiğini ve kusursuzca işlediğini iddia etmekle eşdeğerdir.
Bu ise bilimsel, akli ve mantıki olarak savunulamaz.
Bilim, akıl ve gözlem hep birlikte şunu göstermektedir:
* Düzen, düzensizlikten çıkmaz.
* İlmi sistemler cahil sebeplerden doğmaz.
* Akıllı eserler akılsız süreçlerden doğmaz.
İşte bu yüzden;
Dünya’nın mükemmel yapısı ve işleyişi, bir yaratıcıyı, bilinçli bir düzenleyiciyi zorunlu kılar.
Ve Kur’an, bu gerçeği çağlar öncesinden ilan etmiştir:
“Şüphesiz ki sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden Allah’tır. O, geceyi, kendisine hızla erişen gündüz ile bürüyüp örter. Güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğdirendir. İyi bilin ki, yaratma da emretme de yalnız O’na aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!” (A’râf Suresi, 7/54)
İslami Açıdan İmkânsız Tesadüfler ve Olasılık Hesapları
İslam, baştan sona tevhide, yani Allah’ın birliğine ve yaratıcı kudretine dayanır.
Kur’an’da defalarca vurgulanır ki:
* Evrenin yaratılması,
* Dünyadaki sistemin düzenlenmesi,
* Canlıların yaratılması
asla tesadüfî değildir.
Hepsi ilahi bir irade, hikmet ve kudret ile olmuştur.
Allah Teâlâ buyuruyor:
“Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.”
(Duhân, 44/38)
Yani asla rastgelelik, amaçsızlık, başıboşluk yoktur. Her şeyin ölçüsü, kaderi ve planı vardır:
“Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” (Kamer, 54/49)
Kur’an’a göre:
* Tesadüf, yani kontrolsüzlük ve başıboşluk, Allah’ın yaratmasına aykırıdır.
* Her şey Allah’ın ilmi, kudreti ve hikmetiyle vücuda gelmiştir.
Olasılık Hesapları Açısından:
Şimdi bilimsel ve akli açıdan bakalım:
Dünyadaki yaşam için gerekli hassas dengelerden sadece birkaç örnek;
1.  Atmosferdeki Oksijen Oranı
* Şu anki atmosferde %21 oksijen vardır.
* Oksijen %25’e çıksa, her orman yangını tüm dünyayı yakar.
* %15’e düşse, hiçbir canlı nefes alamaz, hayat biter.
Bu oranın tesadüfen oluşma ihtimali?
Yani atmosfer gazlarının milyonlarca olasılık içinden bu tam oranlarda birleşmesi?
Bilimsel olarak bu ihtimal: 10^50’de 1 gibi astronomik derecede imkânsızdır.
2. Dünya ile Güneş Arasındaki Mesafe
* Dünya, Güneş’ten yaklaşık 150 milyon km uzaklıktadır.
* Eğer biraz daha yakın olsaydı (örneğin %2 oranında), her yer kavrulurdu.
* Biraz daha uzak olsaydı, her yer donardı.
Bunun “rastgele” tutturulması?
İmkânsız denebilecek kadar küçük bir ihtimal: 1/10^60 civarında!
3. Dünya’nın Dönme Hızı
* Dünya kendi etrafında saatte 1670 km hızla dönüyor.
* Biraz daha yavaş dönse gece-gündüz sıcaklık farkı hayatı yok ederdi.
* Daha hızlı dönse atmosfer dağılır, yaşam mümkün olmazdı.
Bu hassas hızın tesadüfen tam doğru ayarlanmış olması?
Yine 10^50’de 1’in altında!
Özetle:
* Atmosferin doğru olması,
* Güneş mesafesinin doğru olması,
* Dünya’nın dönme hızının doğru olması,
* Yerçekimi kuvvetinin doğru olması,
* Su döngüsünün oluşması,
* DNA’nın doğru kodlanması
gibi binlerce farklı hassas şartın aynı anda doğru oluşması gerekiyor.
Her biri için olasılık milyarda birin bile milyonda biri seviyesindeyken, hepsinin bir arada tesadüfen oluşması bilimsel imkânsızlıktır.
Bu yüzden bilim adamları bile (örneğin Roger Penrose gibi ünlü fizikçiler), evrenin bu hassas dengelerinin rastgele olması olasılığını şu şekilde hesaplamışlardır:
* Yaklaşık 1 / 10^(10^123)

Bu sayı o kadar küçük ki, evrende var olan tüm atomların sayısından bile trilyonlarca kat daha küçüktür.
Bu ne demektir?
* Tesadüf ihtimali = Yok gibi.
* Mutlaka bilinçli bir yaratıcı var!
Kur’an’ın Bu Gerçeği Bildirmesi:
Kur’an, 1400 yıl önce bu bilimsel gerçeği şöyle ilan etmişti:
“Görmüyorlar mı ki, üzerlerinde gökyüzünü sağlam bir bina gibi kurduk ve onu delik deşik etmedik? Biz gökyüzünü koruduk.” (Enbiya, 21/32)
“Allah, her şeyi yaratan ve her şeye ölçü ve düzen verendir.”
(Furkan, 25/2)
İslami ve Akli Sonuç:
* Tesadüf yoktur.
* Kör rastlantı yoktur.
* Bilinçsiz doğa kendi kendine yaratmamıştır.
* Her şey Yaratıcının ilmi, hikmeti ve kudreti iledir.
Bir insanın “bu sistem tesadüf eseri oluştu” demesi;
* Bir bilgisayarın yıldırım çarpmasıyla kendiliğinden oluştuğunu iddia etmek gibi,
* Hatta çok daha saçmadır.
Çünkü bilgisayar basit bir makinedir, Dünya ve hayat ise trilyon kat daha karmaşıktır.

 

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed