Amellerin Terki İmandan Çıkarır Mı?
Amellerin Terki İmandan Çıkarır Mı?
Sözlükte e-m-n fiilinden türeyen iman; Tasdik etmek, inanmak, kesin karar vermek ve güven içinde olmak demektir. Aynı kök fiilden türeyen Eman güvende olmak, korkusuz olmak ve sağlamlaştırmak manasına gelir.
İtikat ve iman kavram olarak eş anlamlıdırlar. Allah’a güvenmek, inanmak, karar vermek ve bağlanmak gibi manalara gelir.
İslam Istılahında İman; Allah’ın cebrail vasıtasıyla Resulüne indirdiği iman esaslarına kesin, eksiksiz ve şüphesi olmayan bir şekilde zahiri ve batıni ibadetlerimizde kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmektir.
Alimlerin amel imandan bir parça mıdır değil midir ameliyat toptan terk eden ya da kısmi terk eden kafir olur mu olmaz mı konusunda Ehli sünnet ve Bunun dışındaki Alim ve mezhepler ihtilaf etmişlerdir biz bu yazımızda alimlerin görüşlerini sert edeceğiz.
1- Cumhur Ulema; Bunlar imam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafi ve İmam Ahmet bin hanbeldir. Bu Ehli sünnet alimlerine göre ameli terk etmek kişiyi imandan çıkarmaz. Onlar amellerin imanı olgunlaştıran, kuvvetlendiren bir unsur olduğunu söylemişlerdir. Ehli sünnet alimlerinden Ahmet bin hanbel namazı istisna etmiş ve namazı terk edenleri tekfir etmiş ve onları Müslüman görmemiştir. Delilleri;
بين الرجل، وبين الكفر والشرك ترك الصلاة
Muhakkak ki, kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır.” (Müslim)
العهد الذي بيننا وبينهم الصلاة، فمن تركها؛ فقد كفر
Bizimle onlar arasındaki ahit namazı kim namazı terk ederse kafir olur (Müslim)
2- Halef Selef; Bunlar bir kısım delillere dayanarak ameli tümüyle terk edenlerin kafir olduğunu söylemişlerdir. Onlar bazen namaz kılan, oruç tutan, zekat veren ya da bunları tembelliğinden dolayı bazen terk eden kimseleri tekfir etmemişlerdir.
اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ
İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhâri)
مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ
Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim)
3-Hariciler; Bunlara göre amel imanın aslındandır. Kim amelleri terk ederse kafir ve ebedi Cehennemle cezalandırılır. Namaz gibi farz ve emirleri terk etmekle beraber hırsızlık yapana kafir, zina yapana kafir, içki içine kafir ismini verirler. Dediğimiz gibi bunun temel sebebi onların amelleri imanın aslından görmelerinden kaynaklanır. Bu görüş fasit bir görüştür. Çünkü Peygamberimiz döneminde içki içene had uygulandığı, zina edene had uygulandığı ya da hırsızlık yapan kimse had uygulandığı bilinen bir husustur. Hiç kimse onları kafir olarak tekfir etmemiş. Bilakis recimden dolayı ölen sahabenin cenaze namazını bizzat Peygamberimiz kıldırmıştır.
4- Mutezille; Bu mezhep kendilerini haricilerden farklı konumlayarak, Menzilatun beyne menzileteyn bid’atını icat ettiler. Kur’an-ı Kerim’de müminler için kullanılan Fasık kavramını kafir olarak gördüler ve her farz olan amelleri terk eden ve haram işleyenleri tekfir ettiler. Onlar da hariciler gibi ameli imanın aslından görürler. Dolayısıyla bunlara göre içki içen, kumar oynayan ve hırsızlık yapan kimselere kafir hükmünü vermekle beraber, onların ebedi cehennemde kalacağını ve asli kafirlere oranla daha hafif bir ceza alırlar görüşündedirler.
5- Murcie; Bu mezhep yaklaşık 12 kola ayrılır. Ehli Sünnet bunlardan Gulati Murcieyi tekfir etmiş ve Fukaha-i Murcie kolunda olan kimseleri tekfir etmemiştir.
Fukaha Murci; Bu mezhep imanın kalbin tasdiği ve dil ile ikrar olarak görürler ve amelleri imandan saymazlar. Bunlara göre kişi bütün ibadetleri farz ve emirleri terk etsede müslümandır. Hatta bunlar küfür sözü, küfür ameli işleseler bile tekfir etmezler, bunun sebebi onların bu küfür çeşitlerini kalbin inkarına bağlamalarından dolayıdır.
6- Kerramiye; Bunlara göre iman sadece dil ile ikrardır. Kişi küfür sözü işlese, küfür ameli işlese yada tüm ibadetleri terk etse de diliyle Müslüman iddiasını taşıyorsa bu müslümandır. Bu gerçekten dinin temeliyle çelişen bir görüştür.
7- Cehmiye; Bu mezhebe göre iman yalnızca kalben bilmektir. Bunlar sözleriyle, eylemleriyle küfür işleyen ve tüm farz ve emirleri terk eden kimseleri Müslüman olarak görürler. Bu tanıma göre Şeytan da Mü’min olması gerekir. Bu gerçekten fasit bir görüştür.
Kur’anı pratik olarak hayata yansıtan Rasulullah ve ashabına baktığımızda nasıl ki iman kalbin tasdiği, dil ile ikrar ve organlarla amel etmek ise, ibadetleri terk eden kimseler Müslüman olarak görmezlerdi. Ebubekir’in hilafetinde bir kabilenin zekat vermeyi reddetmeleri sonucunda halifenin onları tekfir edip onlarla savaşması konumuzu netleştirmektedir.
Kanaatimizce en doğru görüş Rasulullah’ın övdüğü ilk üç nesili olan selef alimlerimizin üzerine gidilen ehli sünnetin görüşüdür. Allah’ın emirlerini ve farzlarını mazeretsiz toptan terk eden kimselerin Müslüman iddiasının batıl olmasıdır.
”İslam’da hükümler zahire göredir.” kaidesince Müslümanlık iddiası İslam’ın emirlerini yerine getirmeyi ve yasaklarından kaçınmayı gerektirir.
Müslüman bir kadınla evlenmek, miras hakkına sahip olmak, islam devletinde Müslümanlarla eşit haklara sahip olmak, İslami hadlerinin uygulanması, bu kimsenin Müslümanlar gibi kefenlenip yıkanıp, cenaze namazının kılınması ve Müslüman mezarlığına gömülmesi için hiç şüphesiz Müslümanlığını mutlaka ispat etmek zorundadır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder