Akide Nedir?
Akide Nedir?
Akide coğulu Akaid olan ve a-k-d kökünden türeyen bu kavram sözlük manası rabt etmek, onaylamak, düğümlemek, sağlamlaştırmak ve bağlamak manalarına gelir.
Tanımdan anlaşıldığı gibi Akide bağlamak anlamındadır. Yemin etmek ve nikah kıymak anlamında’da bu terim kullanılır.
Istılahda; Akide, tevhid, iman, kelam ve itikat gibi kavramlarla eş anlamlı olarak kullanılan terimlerdir. Bu kavramlar gönülden ve ihlasla inanılması zaruri olan kalbi ve ameli konulara kesin bir inançla kabul ederek, kişiye Müslüman ismini veren ve islamın temel kaidelerine iman etmeyi ifade eder.
Tüm peygamberler istisnasız Akide/Tevhid ile yola çıkmıştır. Bu iman meselesi olan akide peygamberden peygambere hiçbir şekilde değişikliğe uğramadan herkesin kendisi ile sorumlu olduğu ve tarih boyunca dinin asıllarını oluşturan hükümleri ihtiva eder.
İslam akidesi tamamı ile vahye dayanır. Subuti ve delaleti kati olan ve sarih/açık olan meseleler tevhidin konusu iken, delaleti zanni olan konular ise akidenin konusu değildir.
Akide Allah’ın kitabı olan kur’an, mütevatir sünnete, ahad hadislere ve Rasulullah’ın aleyhisselatu sellem sahih sünnetine dayanır. Bu akide’nin en önemli özelliği kur’an ve sünnete tabi olmak, müteşabih ayetleri muhkem ayetlere arz ederek anlamaya çalışmaktır.
Bu akidenin diğer bir özelliği onun ihtilaflardan, gruplardan ve anlaşmazlıklardan uzak durması, Allah’ın emrettiğine sımsıkı sarılması, bidat, hurafe, felsefi akımlar, keşif, batıl kıyaslar, mitoloji ve sapkın kültürlerden uzaklaşarak tam bir teslimiyetle kur’an ve sünnetin naslarına tabi olurlar.
Allah’a iman, Allah’a karşı işlenilen şirk çeşitlerinden temizlenmek rububiyet, uluhiyet, isim ve sıfat tevhidi ile Allah birlemektir.
Bu yönüyle Kalbin amelleri iki kısma ayrılır;
Kalbin tasdik etmesi ve kalbin red etmesi
1- Kalbin Tasdik etmesi: Bunlar; Tevhid, takva, ihlas, muhabbet, tevekkül, sabır, inabe, havf, reca kesin tasdik, ibadet ve inançda niyet etmektir.
2- Kalbin red etmesi: Şirk, küfür, nifak, tağutların inkar edilmesi, riya, hased, kibir, gaflet ve masiyetlerdir. Riya kendini beğenme, kibir, Allah’ın rahmetinden ümit kesme, karamsarlık, Allah’ın ceza vermeyeceğinden emin olma, Müslümanlara eza ve cefasında sevinç duyma, yüz kızartıcı suçların arzulaması ve yayılmasını istemesi, kıskanma ve her türlü haram şeylerden razı olma.
Akidede Taklitin Hükmü
İslam akidesinin de taklit caiz değildir. Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık 40 ayet taklidin caiz olmadığını söylemiş ve kınamıştır. Ancak kişi tabi olduğu konularda şüphe etmeden iman esaslarına tabi olur ve gönül rahatlığıyla iman ve amel bütünlüğünde yaşarsa ümmet bu konuda onun Müslüman oluşu konusunda ittifak halindedir.
İmanın Mertebeleri Üçtür.
1- Aslu-l İman: Bu iki şekilde görülür: Tasdik ve Red
a) Tasdik: Tarih oyunca bütün Resullerin uğrunda mücadele ettiği ve kendisine davet ettiği ve insanların bu akideye inanmaya davet ettiği dinin asıllarını ihtiva eder. Bunlar: Allaha uluhiyet, rububiyet, isim ve sıfatlarında birleyerek ahirete, meleklere, kitaplara, tekrar diriliş ve benzeri imanın asıllarını kabul ve amel etmeyi ihtiva eder.
b) Red: Bu dinin asıllarına taalluk eden ve imanın ön şartları olan Tağutları red etmek, küfrün ve şirkin her türlüsünden teberri etmek suretiyle Allah’tan başka ibadet edilen her şeyi red etmeyi ifade eder. Dolayısıyla şirk ile imanı birbirinden ayıran ve iman noksanlığını kabul etmeyen Allah’ı birlemek, emir ve yasaklarına göre resulü tasdik ve tabi olmayı gerektirir.
2- Vacibu-l İman; Buda iki şekilde görülür: Farz ve Haramlar
a) İslam şeriatinin farz/vacipleri: Bu kendini islama nisbet eden her müslümanın yapmakla zorunlu olduğu farzlardır. Bunlar namaz, oruç, zekat, iyliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak gibi ibadetleri eda etmeyi farz kılar.
b) İslam şeriatinin haramları: Bu bir müslümanın şeriatin kat-i naslarında varid olduğu üzere kendisinden kaçınması kesin olan yasaklardır. Kumar, faiz, zina, hırsızlık, içki gibi münkerlerin her çeşidinden ve şehvetlerden kalbi, dili ve amelleri muhafaza etmek, ihlasla ve samimiyetle emirleri yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmktır.
3-Kamilu-l İman: Bu mertebe kesin haram olmayan mekruhlardan uzaklaşmak, hayırlar yapmak, zikir, namaz ve oruç gibi nafile ibadetleri yapmaktır. Hiç şüphesiz bu Resulün ifadesi ile bu mertebe ihsan ehlinin mertebesidir.
Amellere Taalluk Eden İmanın Şubeleri Üç’tür.
1- Kalbin Amelleri: Allah’a, meleklerine, resullerine, kitaplarına, kabir hayatına, hesaba, mizan, sırat, cennet, cehennem gibi dinin asıllarını tasdik etmek ve bu akideyi sevmek, ihlaslı olmak, samimiyet, bağlılık, takva, riyayı terk etmek, nifak, tevbe, korku ve tevazu gibi kalbi amellerdir.
2- Dilin Amelleri; Dilin imanı ilan etmesi, tevhidi telaffuz etmesi, Kur’an okuması, ilim öğrenmesi, dua, zikir ve boş sözlerden kaçınma dilin amelleridir.
3- Bedenin Amelleri: Bu kısımdakiler şirk ve küfür amelinden kaçınma, iyliği emretme ve kötülüğü yasaklamak, avreti örtme, namaz kılmak, zekat vermek, köle azat etmek, cömertlik etmek, misafire ikram etmek, oruç tutmak, hacca-umreye gitmek, itikafa girmek, nikahlı olmak, akraba ziyaretinde gitmek, anne ve babaya iyi davranmak, vefalı olmak, adağı yerine getirmek ve benzeri bedeni amellerdir.
Delalet Yönüyle İslam Akidesi İki kısımdır.
1- Delalet yönü sarih/açık ve kati/kesin olan Mütevatir naslarla sabit olan kur’an ve sünnetteki hükümler akidenin konusudur. Dolayısıyla sübutu ve delaleti kat-i olan dinin asılarında istinkar, (inkar etmek) istihza, (alay) istihkar, (hakaret) istihlal, (helal saymak) istikbar, (kibirlenmek) ve istihfaf (dini hafife almak) gibi bir durum söz konusu olduğunda bu kimsenin küfrüne hükmedilmesi temel bir esasdır. Örnek: Allahın bir olması, kur’anın Allahın kelamı olması, melekler, ahiret gibi akidesi esaslar kat-i ve sarih naslarla sabittir.
2- İster mütevatir olsun ister olmasın, manası açısından zan ifade eden ve birden fazla mana ihitmali olan naslar akaidin konusu değildir. Çünkü akide kesin ve sabit olan prensiplerdir. Dolayısıyla delaleti zanni/göreceli olan ve birden fazla manaya gelen naslar akidenin konusu olmadığı gibi bunun inkâr edilmesi küfrü gerektirmez. Akide dinin asılları olan her düzeyde insanın anlayabileceği ve uygulayabileceği hükümlerdir. Akaidin bir bütün olarak parçalanmadığı gibi zan ve şüphe kabul etmez. Örnek: Mehdini gelişi, isa (a.s) nuzulü ve Deccal’in gelmesi gibi inançlar ehad hadisler ile geldiği için zan ifade eder.
Akidevi Metod İki Kısımdır.
İtikati hükümleri ele alan ve bu akidenin genel kriterlerini ve kaidelerini oluşturan iki metod vardır.
Birincisi Selef Metodu: Rasulullah’ın kendilerini övdüğü bu nesil akidevi hükümleri nakle/rivayete bağlar ve fıtri esasları ele alan ve bu konuda taviz vermeden ilahi öğretileri naslara bağlar. Özellikle müteşabihe dair gelen naslar, isim ve sıfatların keyfiyeti araştırılmadan Allaha havele etmesi gerektiğine inanır.
İkincisi Halef Metodu: Bu ekolün sahipleri rivayete önem verdiği gibi aynı zamanda akli yoruma da önem verir. Bunlar Allah’ın isim ve sıfatlarını ve buna benzer muteşabihata dair olan konuları tevil ederek selef metoduna muhalefet ederler.
Akide Hak ve Batıl Olmak Üzere iki kısımdır.
Hak Olan Akide; Tarih boyunca Allah’ın peygamberler ile gönderdiği ve insanların kendisi ile mesul olduğu dinin zaruri meselelerini kalbi ve ameliyle iman etmek suretiyle hiçbir şüphe ve tereddüde yer vermeyecek şekilde iman edilmesi gereken hükümler vardır. Bunlar Allaha, ahirete, kitaplara, resullere ve buna benzer dinin asıllarını ilgilendiren konuları ihtiva ettiği gibi, islam akidesini ilgilendiren bu ilahi sistem aynı zamanda kulların hayatlarını şekillendirecek ve yaşamlarını programlandıracak kanunlar, yasalar, sosyal, siyasi, ekonomik, ahlaki, sanat ve kültürel her alanda akidevi hükümler vaaz eder.
Batıl Olan Akide; Tarih boyunca peygamberlerin karşısında dikilen Allah’ın kullarını kullara kul yapan ve yeryüzünde kendi ilkel ideolojilerini, insan uydurması beşeri sistemlerini dayatan tüm tağut konumunda olan politik tanrılar ve bununla beraber sahte dinler, kültürler, düşünce, fikir, ideoloji, prensip ve felsefe batıl akidenin konusudur. Hiç şüphesiz bunları red etmek iman etmenin şartıdır.
İbrahim Aleyhisselam ile mücadele eden Nem’rut, Musa aleyhisselam ile mücadele eden Firavun ve Rasulullah aleyhisselam ile mücadele eden Ebu cehiller tarih boyunca yönetici konumunda olan, kendi ilkel laik ideolojilerini ve sahte dinlerini toplumlarına dayatan kimseler olmuşlardır. Yeni çağın laiklikleri, kemalist, demokrat, sosyalist, komünist, liberalizm ve buna benzer tüm insan uydurması beşeri ideolojik dinler batıl hükmünü alan insan uydurması sistemlerdir. Bunlara inanan onları kabul eden ve razı olanlar küfre girmiş ve tüm resullerin karşısında durmuş kimseler olurlar.
İslam akidesi; Allah’a isimlerinde, sıfatlarında, fiillerinde, rububiyet ve ulûhiyetin de Allah’a iman ve teslimiyeti gerektiren dinin zaruri prensipleridir.
Müslüman olmak imanın esaslarına, dinin asıllarına ve gaybe dair tüm hükümlerde Selefi’s salih’inin kendisi üzerinde icma ettiği subuti ve delaleti kati olan konulara inanmayı gerektirir.
Dolayısıyla akide Allah’ın farzlarını, emirlerini yerine getirmeyi, yasaklarından kaçınmayı ve hayatını ilahi sistem olan İslam’la görüntülemeyi ifade eden rabbani bir iradedir.
Akidenin kaynağı Kur’an ve Sünnettir. Bu iki kaynağa iman etmiş, onunla amel etmiş ve bununla beraber peygamberin dizi dibinde büyümüş sahabe, sonraki nesil ve ondan sonraki neslin akidesine bağlı kalmak Rasulullahın kendilerinden razı olduğu kimselerdir.
خَيْرُ النَّاسِ قَرْنِي، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ
Rasulullah Aleyhisselam; En hayırlı nesil benim zamanında yaşayan nesil, sonra onların ardından gelen nesil, sonra onların ardından gelenlerdir. (Muslim)
İslam akidesi Allah’ın zatı hakkındaki inanç olması gereken ve olması imkansız olabilecek olan konuları ele almakla beraber İslam’ın asılları, Resuller ve diğer inanç esaslarını konu edinir. Bu akidenin amacı Allah’ın razı olduğu şekilde vahye tabi olmak suretiyle Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman etmek, kula kulluktan kurtulup Allah’ın rızasına ulaşabilmek adına dünyasını İslam ile imar ederek Allah’ın cennetin ulaşmaktır.
İslam akidesinin en önemli özelliği onun değişmez sabiteleri olan şüphe ve tereddüde yer bırakmayacak kesin inançları ihtiva eder. İslam ile yönetmek, hükmetmek, adalet, eşitlik, hak, hürriyet, ibadet, ahlak ve kulluğun konusudur.
Akide Kaynaklar Yönüyle Üç Kısımdadır.
1- Mütevatir olarak bize rivayet olunan Kur’an ve Sünnet.
2- Akıl ve Nazarı ilimler; Dünya’nın yaratılması, biyoloji, kimya ve fizik gibi buna benzer bilimsel keşifler.
3- Tecrübe ve adet yolu ile bilinen şeyler.
Allah kitabını ve peygamberini göndererek, bu dine ait hiçbir gedik bırakmayacak bir şekilde dinini tamamlamıştır. Bu dinden bir şeyleri çıkarmak ya da bu akideye bir şeyleri eklemek bu dini bozmak ve bu dine saldırmak demektir. Çünkü bu din bir hayat ve yaşam programı olarak tam ve mükemmel bir şekilde insanların akidevi, sosyal, siyasi, ekonomik, ahlaki, eğitim ve her alanda değişmez ilahi kurallar ile hayata yön verdiğini görürüz.
اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪ينًاۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve din olarak sizin için İslam’dan razı oldum. Kim de açlık zamanında zorda kalır ve günaha meyletmeden (sayılanlardan yerse) şüphesiz ki Allah, (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir. (Mâide, 3)
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
Kim de İslam dışında bir din ararsa ondan kabul edilmez. Ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur. (Al-i İmran:85)
Ehli Sünnetin Temel esasları ana hatlarıyla
1- Selefin iman kapsamına tabi olma.
2- Tevhidin rukunlarına bağlılık.
3- El-vela ve’l bera akidesi,
4- Vaad ve vaid nasslara iman.
5- İslam’ın ana esaslarına zahiren şartlarına teslim olma
6- Sihir, evliya, keramet, kabir azabı, nazar ve cinleri tasdik etmek.
7- Allah’ın hükmüyle hükmeden meşru yöneticilere itaat etmek.
8- Ehlibeyt ve ona ihsanla tabi olanları sever.
9- Sahabe’nin sadık ve halifeleri sırasına göre onları kabul eder.
10- Bid’at ve bid’at ehline karşı vasat olması.
11- Ehli sünnet edep ve ahlakı önemser.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder