×

Usul Ilminde Sünnet/Hadis

Usul Ilminde Sünnet/Hadis

Kur’an-ı Kerim’de Resulullah’a itaatle ilgili onlarca ayetlerin sünnetin hükümde teşride kendisine başvurulması gerekli ve bağlayıcı bir kaynak olduğunu kesin olarak bilinen bir husustur. 

Sünnet Kur’an’ın açıklanmaya muhtaç Kur’an naslarını açıklayıcı hükümler getirir ve bu üç türlüdür. 

1- Kitabın mücmel nasları tefsir eden veya müşkil lafızlarını açıklığa kavuşturan sünnet.

Örneğin; Namaz vakitleri, rekatları, namazda neyin nasıl okunacağı, zekat ve hac gibi konular açıklığa kavuşturur.

2-Sünnet Kur’an-ı Kerim’in hükmünü âm/umumi olan hukmü tahsis eder. 

Rasulullah (s) ”Katil mirasçı olmaz” Hadisi Kur’an’da Allah ”Çocuklarınızın miras payı hakkında şöyle davranmanızı istiyor” Ayetindeki umumi hükmünü tahsis etmektedir. Zira ayet katil olup olmadığına bakılmaksızın her çocuğun mirasçı olacağını hükmünü getirmektedir. Hadis ise bunu ayırt ediyor. 

3-Sünnet Kur’an-ı Kerim’in mutlak olan hükmünü takyid/ayırt eder. 

Örnek; Kur’an-ı Kerim’de ‘’Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının ellerini kesin”. der. Sünnet ise eli kesilecek olan kimsenin sağ mı yoksa sol mu kesilecek olan eli ayırt etmiştir.

Şer’iatın Kaynakları İkidir.

1- Kur’an; Tevatür ile subutu kat-i bir kaynaktır. 

2- Sünnet; Kur’an için beyan ve ona ziyadedir. Sünnet müstakil bir hüküm taşıyabilmesi için Kur’an’da bir hükmün olmaması gerekir. Bu itibarla Kur’an önceliğine işaret eder. Nitekim; Hz Muaz’ın yemene göndirilidiği sırada varid olan hadiste ne ile hükmü edeceksin? Sorulduğunda O, önce Kur’an ve eğer aradığım hüküm yoksa sünnete başvurum sözü sünnetin ehemmiyetini göstermektedir. Mütavatir ve meşhur hadisle beraber nispeti sahih ise ahad haber ile amel etmenin vücubiyet kesinleşir.

İslam alimlerine göre sünnet Resulullah (s)’den vücub ifade etmede sabit olan hususlardır. Teklifi hüküm yönüyle beş çeşittir.

1- Vacip

2- Sünnet

3- Haram

4- Mekruh

5-Mubah

Sünnet ve hadis zaten eş anlamlı olmakla beraber sünnet bid’atın zıttıdır. 

Usulculere göre sünnet, kur’an dışında peygamber aleyhisselatu vesselam’den söz, fiil ve takriri sünnet olarak sadır olan her şeydir. 

Muhaddislere göre sünnet söz, fiil, sıfat (Rasulullahın fiziksel yönü) ve siret/ahlak olarak Rasulullah’tan gelen her şeydir.

Rasulullah (s)’in hadisleri mücmel/kapalı olan ayetleri kavli ve fiili sünnet ile beyan etmiştir. Şayet sünnet olmasaydı kur’an’ın emirlerine uyma, farzlarını uygulama ve ahkamına ittiba etmek imkansız olurdu. Çünkü namazın vakitleri, tafsilatı, rekat sayısı, nasıl kılınacağı, zekatın miktarı ve vakti, zekat verilecek mallar, oruç ahkam-ı, hac menasiki, alışveriş ve suçlar gibi hükümler Kur’an’da mücmel geçen hususlardır ve bunların hepsini sünnet sayesinde öğrenebiliyoruz. 

Rasulullah (s)’den Sahih olarak gelen hükümler uyulması farz, kesin ve teşri bir delildir. Şerri deliller içinde sünnetin yeri kitaptan hemen sonra gelir. 

Bisetten önce veya sonra söz, fiil, takriri sünnet, hılki/yaratılış ve hulki/ahlaki vasıf olarak Rasulullah’den (s) sadır olan her şeye hadis denir. Bisetten önce olan hadisler bizim için hüccet değildir.

Sünnet üç şekilde görülür;

1-Kavli hadis

2-Sözlü hadis

3-Takriri hadis 

Sünnet övülmüş veya yerilmiş olsun yol ve gidişat anlamına gelir ve çoğulu sünendir. 

Metnin kaynağına göre söyleyene nispetle hadisin kısımları dört’tür.

Kudsi, Merfu, Mevfkuf ve Maktu Hadis

1- Kudsi Hadis: Kudsi kelimesi sözlükte temiz olmak anlamında Allah’ın Mukaddes zatına ait olan demektir. Istılahta manası Allah’tan lafzı Rasulullaha nispet edilen hadislerdir. 

Kudsi hadis iki farklı siga şeklinde rivayet edilir. 

1- Rabbimden rivayet ederek  “o şöyle buyurdu” dediği rivayettir. 

2- Rasullullah (s) “Allahu Teala şöyle buyurdu” veya “Allahu Teala şöyle buyuruyor” sigaraları gibi.

Kudsi Hadis ile Kur’an arasındaki fark; 

Kur’an hem lafzi hem manası Allahtandır. Kudsi hadis manası Allah’tan lafzi peygamberdendir. Kur’an tilaveti ile ibadet yapılır ama kudsi hadis okumak ile ibadet yapılmaz. Kur’an’ın subutu için tevatür şarttır ama Kudsi hadisin subuti için tevatür şart değildir. Nebevi hadis Rasullaha nispet edilir ve ondan aktarılır. Kudsi hadis ise Allah’tandır ve nispeti de Allah’a aittir. 

2- Merfu hadis: Manası yükseltti fiilinin ismi mefuludur. Burada yüksek makam sahibi Rasulullah’a (s) nisbet edildigi icin böyle isimlendirilmiştir. İster açık bir şekilde, ister hükmi bir şekilde, ister sahabe tarafından, ister tabiin tarafından, ister senedi muttasıl olsun, isterse de munkatı olsun Resulullah (s)’e nisbet edilen her türlü söz, fiil ve takrir ve sıfattır.

3- Mevkuf hadis: Bu tür hadisler sahabeye nispet edilmiş, onlardan aktarılmış ve orada durmuş hadisin ismidir. 

4- Maktu hadis: Bu ister muttasıl, isterse de munkatı olsun, tabiin yada tabinden sonraki kuşaktan birine nispet edilen her türlü söz ve fiile maktu hadis denilir.

Ravi Sayısına Göre Hadis Çeşitleri

Kur’an-ı Kerim tamamı subut yönünde kat’idir. Sünnet ise subut yönünde bir kısmı kat-i bir kısmı ise zannidir. 

Subut ve delalet yönüyle sünnet üç kısma ayrılır;

1- Subutu kat-i olan hadislere Mütevatir sünnet denir. 

2- Subuti kat-i’ye yakın olan sünnet bu Hanifelerden meşhur sünnettir. Cumhura göre ise müstefid sünnettir. 

3- Subuti zanni olan hadislere ahad sünnet adı verilir. 

1- Mutavatir hadis: Manası aralıksız yağmur yağdı demektir. Terim olarak senedin başından sonuna kadar somut dayalı bir konu üzere yalan uzere ittifak etmeleri adeta mümkün olmayan bir topluluğun kendileri gibi topluluktan yaptıkları rivayettir. Yani bir hadisin her tabakasındaki ravilerin yaptığı rivayet olup akıl bu kadar kalabalığın yalan hususunda hadis uydurma da ittifak etmeyecekleri kanıtı taşır. 

Mutavatir hadisin şartları;

1- Çok sayıda ravinin rivayet etmesi.

2- Bu çokluğun senedinin her bir tabakasında olması.

3- Yalan üzere birleşmelerinin adeta mümkün olmaması

4- Hadisin bir söz ile işittik, gördük yada dokunduk şeklinde olmasıdır. 

Cumhur ulemaya göre tevatür için belli bir sayının gerekmediği görüşündedir. Esas olan nakil ettikleri hadisin kesin olarak peygamberden geldiğine dair bir sayının oluşmasıdır. 

Mütevatir sünnetin hükmü: Hz Peygambere nispeti kesin olarak subutidir. Buna göre Mütevatir sünnet ve amel etmek farz inkarı kafir yapar. Mütevatir sünnetin lafzı farklı yorumlara açık ve delaleti zanni olmadıkça bu nevi bir sünnetin delalet ettiği hükümlerde ihtilaf yer yoktur.

Mütevatir hadisler iki kısma ayrılır;

Lafzi mütevatir ve Manevi mütevatir

a) Lafzi Mütevatir; Lafzı ve manası Mütevatir olarak gelen hadislerdir. 

Mesela: ”Üzerime bilerek yalan isnad eden kimse cehennemdeki yerine hazırlansın”. Bu hadis 70 küsür sahibi tarafından rivayet edilmiştir. 

b) Manevi Mütevatir; Lafzı değil manası Mütevatir olarak gelen hadistir. 

Mesela: Duada ellerin kaldırılması ile ilgili hadisdir. Bu hadisle ilgili yüzden fazla rivayet lafzi değil mana olarak rivayet edilmiştir. 

Mütevatir hadisin hükmü;

Müslümanın tasdik etmesi gereken zaruri, yakini ve kesin bilgi ifade eder. Mütevatir hadisin subutu kat-i olup ravilerinin durumlarını araştırma ihtiyacı yoktur. 

2- Ahad Hadis: Bir kişinin rivayet ettiği hadislerdir. Istılahta ise tevatür şartlarını taşımayan hadistir.

Ahad hadis üç kısma ayrılır;

a) Meşhur hadis

b) Aziz hadis

c) Garip hadis

Ahad hadis Resulullah (s)’den rivayet eden ravilerinin, sonraki tabakasındaki ravilerin sayısının mutavatir sayısının altında bulunan sünnettir. 

Sahabeler, Ahad sünnet ile amel etme konusunda Ebu Bekir ve Ömer gibi sahabeler ikinci bir şahitten sonra kabul ederlerdi, bazen de Peygamberimizden duyduğunu işittiğine dair yemin ettirilir. Bazen raviye güvenmedikleri için hadisi’ reddediyor ve onunla amel etmiyorlardı. Sahabeler bazen hadis nesh edilmiş olduğunu bildiği için bu tip hadisleri reddediyor ve ameli etmiyorlardı. Dolayısıyla ahad haber şeklinde nakledilen sünnet islam hukukunun kaynaklarından olması ve amel edilmesi hususunda sahabe, tabiin ve daha sonra gelen islam bilginleri fikir birliği içinde olmuşlardır. 

Ahad sünnet ilimde kesin bilgi sağlamaz. Bu yüzden itikadi hükümler de ahad habere dayanılmaz. Fakat Resulullah efendimizden sabit olduğuna dair güçlü bir kanaat  varsa ameli hükümler konusunda ahad sünnete uyulur. 

Dolayısıyla Cumhur ulemaya göre ahad hadis zanniligi ifade eder. Bazı alimlere göre yakini ifade ederken diğer alimlere göre ise Ahad haberlerin kabulune dair karineleri varsa o zaman yakini ifade eder demişlerdir. Müslümanlar Ahad haberlerin hükümlerin istinbatında hüccet olması konusunda ittifak etmişlerdir.

Ahad haberler ile amel etmenin şartları nelerdir?

1- Şafii’ler ve Hanbelilere göre ravilerin Adalet, sika sahibı ve senedin Resulullaha kadar kesintiye uğramayıp yani inkitaa uğramaması gerekir. Yani muttasil olması gerekir.

2- Malikiler Ahad haberlerle amel edilebilmesi için Medine ehlinin amelini muhalif olmaması gerekir demişlerdir.

3- Hanefilere gören ahad hadislerle amel edilebilmesi için hadisin konusu çokça yapılan fiillerle alakalı olmamalı yine kıyasa ve temel kaidelere ters düşmemesi gerekir. Ayrıca hadis rivayet eden kimse aksine amel etmemeli.

Cumhur ulemaya göre; Ahad haberler akidede delil olmaz. Zira ahad haber zan ifade eder, diğer alimlere göre ise senedi sahih olur ümmet tarafından kabulle karşılanırsa o halde hüccet olur. Halbuki seneti sahih olduğu sürece ahad haberler akideden delil olabilir. Allah daha iyi bilir.

Mezhep imamlarının ahad haberlerle ameldeki metotları dört’tür ve bu konuda ittifak halindedirler;

1- Ravinin Müslüman olması.

2- Ravinin’inin Adil olması yani adalet, takva ve şahsiyet sahibi olması.

3-Ravinin akıl baliğ olması/ergenlik çağında olması.

4-Ravinin Zapt sahibi olması. Rivayet ettiği hususu iyi işitip onunla kastedilen anlamı doğru kavrayabilme ve ibadeti yerine getirinceye kadar hafızasında sağlam biçimde koyabilme yeteneğine sahip olması şarttır. 

a) Meşhur hadis: Her tabakada üç veya daha fazla kişinin rivayet ettiği ancak tevatür derecesine ulaşmayan hadistir. Tabiin ve tebe-i tabiin devirlerinde mutavatir sayısına ulaşmış sünnettir. 

Mustefid/Meşhur ahad hadis; Her 3 tabaka da 3 veya daha çok kişi tarafından rivayet edilen hadistir.

Mütevatir sünnet ile meşhur sünnet arasındaki fark şudur; Mütevatir sünnet her 3 tabaka ravilerin sayısında ulaşmasına karşılık meşhur sünnette birincisi tabaka ravilerinin tevatür sayısına ulaşmamış olmasıdır. Mütevatir sünnetin ravilerine nispeti kesin olduğu gibi Peygamberimize nispetide kesindir. Meşhur sünnette ise durum farklıdır. Bunun Peygamber efendimizden rivayet de bulunan raviye nispeti kesin olmakla beraber Peygamberimize nispeti kesinlik taşımamaktadır. 

Hanefilere göre meşhur sünnet Kur’an’daki âm ifadesinin tahsisi ve mutlak ifadenin takyidi mümkünse meşhur sünnet ile de kitaptaki âm tahsis ve mutlak takyid edilebilir. Dolayısıyla hanefilere göre meşhur sünnet kesin ifade eder 

b) Aziz hadis: Sözlükte kuvvetlendi ve güçlendi manasını taşır. Istılahta ise senedinin tüm tabakalarında ravi sayısı ikiden aşağı düşmeyen hadistir. Yani her tabakada iki ravinin rivayet ettiği hadislerdir. 

Aziz ahad hadiste; Her 3 tabaka da sadece 2 ravi tarafından rivayet edilen hadistir. 

c) Garip Hadis: Rivayetinde bir ravinin tek kaldığı hadistir. En az bir tabakada veya daha çok tabakaya kadar ravinin tek sayı düşmüşse ona garip hadis denilir. Mesela garip hadisin ravisi sahabeden bir tane tabiinden bir tane tebei tabiinden bir tane rivayet etmiştir. 

Tasdik ve inkar açısında hadis üç şekilde görülür;

1-Hadisleri küçümseyerek kasıtli bir şekillerden red edenler. Bunlar Dinin hükümlerini hafie almaları ve Rasulullah ile alay ettikleri için kafirdirler.

2- Hadisi haberi ahad olduğu için red nedenler. Bunların bazıları bid’atçi bazıları da kâfirdir. 

3- Hadisi Kur’an’a ters düştüğü için red nedenler bu şekilde mütala edilen hadisleri üç kısma ayırmak mümkündür. 

a) Genel bir hüküm ifade eden ayetlere muhalif olan hadisler bunlarla muhalif görülen ayetleri birbiriyle bağdaştırmak mümkündür yani hadislerin Kur’an’ın genel hükmünü kayıtladığı veya tahsis ettiği kabul edilir ve böylece ihtilaf ortadan kalkar.

b) Kur’an’ın zahirine muhalif olan hadislerle amel etmek şüphelidir. Eğer Kur’an ve hadis ikisi zahiri metinler ise Kur’an ile amel edilir. Şayet Kur’an zahir bir metin şeklinde nas olan bir metin şeklinde ise Kur’an’ı zahiri bu hadisin ifadesine göre tevil edilir.

Rasulullah’ın sözlü ve fiili sünnetleri ve buna dahil olarak takriri sünnetinin bizleri bağlayan şeri bir delil olduğu alimlerce ittifakla kabul edilmiştir. 

Cumhur ulamaya göre sünnetin aksine bir delil bulunmadığı takdirde mutlak mahiyetteki emirler vücub ve farz ifade eder.

Vücub ifade eden hadis; Rabbiniz olan Allah’tan korkun! Beş vakit namazı kılın, ramazan orucunuzu tutun ve idarecilerimize itaat edin ki rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizi)

Rasulullah efendimizin fiilli sünnetleri çeşitli türlerde olduğu için bizim için farz, vacip, mendup veya mübah olabilir.

Fiili sünnetler iki kısma ayrılır

1- Teşri olan sünnetler; Efendimiz Aleyhisselam bunları bizler için bir şeriat, bir sistem, bir yasa ve uyulması icap eden bir nizam olsun diye yapmıştır.

2- Teşri olmayan sünnetler.

Sıhhat Derecesine Göre Hadis Çeşitleri;

Sahih, Hasen ve Zayıf hadisler

Sıhhat veya hüküm açısından hadisler daha doğru deyimle, ahad hadisler üç kısma ayrılmaktadır: sahih, hasen ve zayıf hadisler.

1- Sahih Hadis: Sözlükte bedenin sağlıklı olması anlamındadır. Hadis ilminde ve diğer yerlerde mecazi anlamda kullanılır. 

Istılahta sahih hadis; Adalet ve zabt sahibi ravilerin naklettiği muttasıl olan şaz ve muallel/illetten salim olan hadislere denilir. Eğer sahih hadis bu şartların tümüne en üst seviyeye sahipse ona “sahih li zatihî” denir. Mutlak olarak sahih denilince “sahih li zatihî” anlaşılır. İslam bilginleri senedi sahih olan haberlerin gelişi konusunda sünnette bağlayıcı olduğunu icma etmişlerdir.

Müctehid imamlar Rasulullaha nisbet edilen sahih ve sabit olan sünnetin islam hukukunun kaynaklarından olduğunu söylemişlerdir. Sahih hadislere göre amel etmenin vücubu üzerinde bütün müctehidler ve bilginler ittifak etmişlerdir. 

Sahih hadisin şartları beştir;

a) Senetin muttasıl olması: Senedin başından sonuna kadar her ravinin bir üstteki raviden direk alması. 

b) Ravi’nin Adalet sahibi olması: Her bir ravinin Müslüman olması, akıl baliğ olması, fasık olmaması ve şahsiyeti zedeleyen davranışlardan uzak olması. 

c) Zaptın tam olması: Her bir ravinin zaptının tam olması gerekir ve bu iki çeşittir;

1-) Rav’inin ezberlediği bir hadisi istediği zaman hatıra getirebilmesidir.

2-) Ravinin dinleyerek yazdığı hadisleri sağlam ve doğru bir şekilde kendisinden sonraki raviye aktarmasıdır. 

d)- Şaz olmaması: Hadisin şaz olmaktan uzak olması gerekir. Şaz güvenilir rav’inin kendisinden daha güvenilir bir ravinin rivayetine muhalefetidir. 

e)- Hadisin muallel olmaması: Hadisin illetinde görünürde herhangi sıkıntısı olmayan ancak hadisin sıhhatine zarar verecek gizli bir kusurun olması. Bu beş şartlardan biri eksik olursa o hadise sahih hadis denmez. 

Hadisçiler sahih hadisleri kendi arasında yedi dereceye ayırmışlardır:

a. Buharî ve Müslim’in ortaklaşa kitaplarına aldıkları rivayetler. Bunlara “müttefakun aleyh” denilir. 

b. Buharî’nin yalnız başına rivayet ettiği hadisler

c. Müslim’in yalnız başına rivayet ettiği hadisler

d. Kitaplarına almamış olsalar da, Buharî ve Müslim’in şartlarına uygun hadisler

e. Yalnızca Buharî’nin şartlarına uygun olanlar

f. Sadece Müslim’in şartlarına uygun olanlar

g. Buharî ve Müslim dışındaki hadis mütehassıslarının sahih dedikleri hadisler

2- Hasen: Sıhhat şartlarını en üst seviyede taşımamasına rağmen, kendisini sıhhat derecesine çıkaracak başka bir rivayet (adıd) bulunan hadislere “sahih li gayrihî” yada ‘’hasen’’ denilir. Hasen hadis zapt yönü biraz zayıf ancak adaleti tam olan bir ravinin, kendisi gibi bir raviden şaz ve iletti olmayan bir hadisi ilk ravi’den son raviye kadar muttasıl bir senet rivayet ettiği hadistir. 

Hasen hadis ile sahih hadis arasındaki fark: Sahih hadiste ravinin zaptı tam iken, Hasan hadiste biraz zayıftır. Dolayısıyla hükmü sahih hadisten daha düşük derecede olsa da delil olma bakımından sahih hadis gibidir ve çoğunluğun görüşüde budur. 

Hasen hadis hasen li zatihî olarak da adlandırılır ve lafzı benzer başka bir hadis tarafından takviye edilirse sahih li gayrihî seviyesine çıkar.

Yalancılıkla itham edilmemiş ve çok hata yapacak kadar dalgın olmayan ve fakat ehliyeti açıkça anlaşılmayan (mestur) bir ravisi bulunan hadis lafız veya mana yönünden başka rivayetlerle desteklenirse bu hasen li gayrihî adını alır.

3- Zayıf: Yukarıda tarif edilen sahih ve hasen hadisin şartlarını taşımayan hadisler “zayıf”tır. Hadiste zayıflık genelde iki sebepten kaynaklanır;

1) Senedde inkıta (kopukluk) bulunması 

2) Ravide cerhi gerektiren bir halin bulunması

Zayif hadis: Zayıflık hissi manevi olur, burada kastedilen manevi zayıflıktır. Hasen hadisin şartlarından birisini taşımayan hadis çeşididir. Ravilerdeki zafiyetin az ya da çok olmasına göre değişir ve ravilerin Münker durumda olanları vardır. 

Zayıf hadisin hükmü; Muhakkik alimler zayıf hadisle mutlak olarak amel edilemeyeceği görüşündedirler. Bu ister akaid, ister ahkam, terhib, terğib olsun yada amellerin faziletleri ilgili olsun amel edilmez. Ama fakihlerin birçoğu bu konuda başka hadis yoksa zayıf hadisle mutlak olarak amel edilebileceğini söylemişlerdir. Ebu Hanife, Şafii, Malik ve Ahmed bin hanbel den bu şekilde nakledilmiştir. Dolayısıyla zayıf hadis sahih ve hasen hadisin şartlarını taşımayan hadistir. Bu zayıf hadis genelde iki sebebten kaynaklanır senette kopukluk ve ravide cerhi gerektiren durum olmasıyla.

Zayıf hadis ile amel edilir mi? 

Bu konuda üç görüş vardır. 

1-Zayıf hadisle asla amel edilmez.

2- Her konuda mutlak olarak amel edilir.

3- Amellerin faziletleri konusunda şartlara bağlı olarak amel edilir.

  • Zayıf hadis sahih hadislere ters düşerse mevzu demektir.
  • Şayet hadis denilen şey batıl oluşu açık ise mevzu demektir.
  • Hadis denilen peygamberin sözüne benzemezse mevzu demektir.
  • Zayıf hadis belli bir tarihe dayanırsa mevzu demektir. 
  • Hadis denilen söz Kur’an’ı açık manasına ters düşerse mevzu demektir.

İmam Buhari ve imam-ı Müslim gibi muhadislere göre zayıf hadis delil olmaz. İmam Ahmet ve Ebu Davud a göre her halükarda delil olabilir. Alimlerin çoğuna göre zayıf hadisler fer’i durumlarda özellikle fazileti ile ilgili hadisler delil olabilir.

Rasulullah’ın sözleri ile fiilleri çeliştiği zaman hadisin durumu;

1- Cumhur ulemaya göre ilk önce cem edilir.

2- Cem edilme olmaz ise tercih edilir. 

3- Hadisler arasında eğer kuvvetlilik ve o umumluk da eşit iseler birinin diğerinden daha sonra söylendiği biliniyorsa ilk hadis nesh dilediğine hükmedilir. Bu 3 şık dışında iki nas çeliştiği zaman ikisi ile amel edilmez.

Zayıf Hadiste Ravi Kaynaklı Hadisler;

1- Metruk hadis: Sözlükte terk etme anlamına gelen metruk isnadında yalan söylemekle itham edilen bir ravi olan hadistir. 

2- Münker hadis: Çok bariz hataları olan veya hadisler de aşırı dikkatsiz ve hatalı davranan ya da açıktan günah işleyen bu ravilerin hadisi Münker diye isimlendirilir. 

3- Muallel: Ravi’deki tân sebebi ve vehm olduğunda rivayet ettiği hadis muallel diye isimlendirilir. Zahiren problemsiz görünsede sıhhatine zarar verecek bir illeti bulunan hadistir. Gizli bir kusuru vardır.

4- Mudrec hadis: Sözlükte bir şeyi bir şey giydirmek anlamındadır. Senedin siyakı ravi sırası değiştirilen veya parantez açmadan ilave yapılmasına müdrec hadis denilir.

5- Mevzu/Yalan hadis: Rasulullah (s)’e nisbet edilen yalan hadisler mevzu hadis ismini alır. Yalan yere Rasulullaha (s) nispet edilmiş uydurma sözdür. Zayıf hadislerin en kötüsü ve en çirkinidir. Alimler bilerek yalan yere hadis rivayet etmenin haram olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. 

İnkıta sebebiyle zayıf kabul edilen hadisler beş çeşittir;

 Muallak, Mürsel, Mudal, Munkatı ve Müdellesdir.

İnkıta senedde en az bir ravinin düşmesi demektir. Böyle bir inkıta varsa seneddeki bütün şahıslar sika (güvenilir) olsalar bile sırf bu inkita metnin reddini gerektirir. 

1- Munkati Hadis: Senedi muttasıl olmayan hadistir. Senedin herhangi bir yerinden bir ravinin düşürülmesi veya senedin farklı yerlerinden peş peşe olmamak şartıyla birden fazla ravinin düşürülmesi halinde de hadis munkatı adını alır. Senetteki kopukluk nerede olursa olsun başta, ortada, sonda yada peşpeşe ayrı olsun, her türlü rivayet munkati hadistir. Munkatı hadisler zayıf olduğu hususunda alimler ittifak etmişlerdir.

2- Mürsel hadis: Sözlükte salıverdi anlamındadır. Senedin son kısmı olan sahabenin düşürüldüğu hadis çeşididir. Muhaddislerin Cumhur’u ve fakihlerden bir grup mursel hadisi zayıf olarak görmüşlerdir. 

3- Mu’dal Hadis: Sözlükte yordu yada yoruldu anlamına gelir. Senette arka arkaya iki yada daha çok ravinin düştüğu hadistir. 

4- Muallak Hadis: Senedin aslı sahabe kısmı muttasıl iken son ravi kopuktur. Başka bir ifade ile senedin sonu kısmında bir veya birkaç ravinin peş peşe düşmesidir.

Mesela: Kendisine rivayeti aktaranlardan hiç birinin adını vermeden direkt olarak, Rasulullah dedi ki derse. Bu hadis muallak hadis olur. 

Bu hadisin hükmü ise senedin muttasıl oluşunu kaybettiği için merduttur. Çünkü birkaç ravi sakıt olmuştur.

5- Mudelles Hadis: Sözlükte malın ayıbını müşteriden gizlemektir. Karanlık veya kar artma anlamına gelir. Bu hadisin ayıbını gizleyip zahiren onun güzel göstermektir.

Ravi hadisi işitmediği halde işitti izlenimi veren kimsedir. Bu hadisin hükmü ise alimlerin çoğu bunu zem etmişlerdir. Senede dahil bir ravinin ismini atlayarak orada böyle biri yokmuş izlenimi verecek şekilde senedi sevk etmek demektir. Tedlis ile rivayet edilen hadise de müdelles denir. 

Tedlis üç çeşittir:

a) İsnad tedlisi: Ravinin görüşmediği veya görüştüğü halde hadis almadığı çağdaşı bir kişiden işitmiş gibi “kâle fülân” veya “an fülân” diyerek hadisi rivayet etmesidir.

b) Şuyuh tedlisi: Ravinin hocasını bilinmeyen bir isim, sıfat veya künye ile zikretmesidir.

3)Tesviye tedlisi: Sika raviler arasındaki zayıf bir raviyi atlayarak hep sikalardan gelmiş intibaını verecek şekilde hadisin rivayet edilmesidir.

Zayıf hadis çeşitleri;

Ravide cerhi gerektiren bir halin olması nedeniyle zayıf olan hadisler ise mevzu, metruk, münker, muallel, müdrec, maklub, muzdarib, şaz, musahhaf, muharref şeklinde on çeşittir.

1- Mevzu hadis; Rasulullah adına yalan uydurmak ile cerh edilmiş ravinin rivayetidir.

2- Metruk hadis; Yalancılıkla itham edilmiş bir ravinin rivayetinde yalnız kaldığı hadise metruk veya matruh denir. Metruk hiçbir sikanın rivayetine muhalif olmaksızın kizb, kesret-i galat, fısk ve gaflet gibi cerh noktalarından biri ile itham edilen ravini yalnız başına rivayet ettiği hadis diye de tarif edilmektedir.

3- Münker hadisin tarifi konusunda iki farklı görüş vardır. 

a) Zayıf bir ravinin sika raviye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.

b. Sika olsun olmasın ravisi tek kalan hadistir.

4- Muallel hadis; Görünürde sahih olmakla birlikte bu sıhhati yok edebilecek gizli bir illet taşıyan hadislere muallel veya malul denir. Hadisin illetini bulan muhaddise muallil denir.

5- Müderec hadis; Hadisten olmayan bir kelamın hadise bitişik olarak zikredilmesine idrac, böyle bir uygulamaya uğramış hadise de müdrec denir. Bu, Rasûlullah’ın sözüne herhangi bir ravinin sözünün karışması demektir. İdrac senedde veya metinde olabilir.

6- Maklub hadis;s Seneddeki ravi isimlerini ya da metindeki bazı kelimeleri takdim yada tehirle rivayet etmekle gerçekleşir.

7- Muzdarib hadis; Birden çok rivayeti bulunduğu halde rivayetlerinin birini diğerine tercih edecek sebep bulunamayan hadislere muzdarib denir. Izdırab çoğunlukla isnada bazen de metinde olur.

8- Şaz hadis; Makbul bir ravinin kendisinden daha makbul olan raviye muhalif rivayetidir. Daha makbul olan ravinin rivayetine ise mahfuz denir. Şazlık senedde de metinde de olabilir.

9- Musahhaf hadis; Bu nokta değişikliğine uğramış hadistir. Bu tür hatalar bilhassa yazılı vesikalar istinsah edilirken daha çok görülür.

10- Muharref, kelimesi hareke değişikliğine uğramış hadise muharref denir.

Zayıf hadis iki şekilde görülür;

a) Seneddeki inkıta nedeniyle zayıf kabul edilen hadisler

b) Ravide cerhi gerektiren bir hal nedeniyle zayıf kabul edilen hadisler.

Sünnet hükümler konusunda üç çeşittir

1- Muekkid sünnet: Bu Kur’an’ın hükümlerini tekid eder yani perçinleştirir. Namaz, zekat, oruç ve hac gibi hükümler gibi.

2- Mubeyyin sünnet: Kur’an’da mücmel olarak gelen bir hükmü açıklayan sünnet. Örneğin; Kur’anda Namaz kılın gibi emirleri sünnet detaylı bir şekilde açıklamıştır.

3- Musbit sünnet: Kur’an’da hükmünü belirtmediği bir meselenin hükmünü sünnetin belirtmesi. Örnek; Kadınla kadının halası veya teyzesini bir nikahta bulundurmak ve yine eşek etinin haram olması müsbit sünnete örnektir.

Kabul veya red açısından makbul ve merdud hadisler iki kısma ayrılırlar;

1- Makbul hadis: Ravisinin doğruluğu kabul edilen ve kendisiyle amel edilmesi gereken hadistir.

Makbul hadis dört çeşittir; 

a) Sahih li zatihi

b) Hasen li zatihi

c) Sahih li gayriği

d) Hasen ligayrihi. 

2- Merdud hadis: Ravisinin doğruluğu kabul edilmeyen ve kendisiyle amel etmek gerekmeyen hadistir. Amel edilip edilmemesi konusunda karar verilemeyen hadisler de merduddur. Kesinkes merdud/mevzu uydurma hadisdir.

Kabul ve Red Açısından Hadis Çeşitleri

1- Rivayetul Hadis: Söz, fiil ve takriri, ahlaki ve fiziksel bir özellik olarak Rasulullah (s) izafe edilen şeylerin nakledilmesidir.

Konusu Rasulullah’ın sözleri, fiilleri, takrirleri ve sıfatlarının dikkatli bir şekilde nakledilmesidir.

Faydası Rasulullah’a izafe edilen şeylerin nakli hususunda dinin korunması ve sünnetinin hatalardan uzak tutulmasıdır. 

2- Dirayetul Hadis: Kabul ve red bakımından rav’inin durumunun ve rivayetin durumlarının kendisi ile bilindiği kurallardır. 

Seneti muttasıl olan hadisler dört çeşittir.

1- Müsned Hadis: Senedi Rasullah (s)’e kadar herhangi bir kesintiye uğramadan rivayet edilen hadislerdir.

2- Muttasıl Hadis: Senedinin başından sonuna kadar her râvinin hocasından semâ veya başka bir muteber öğrenme yoluyla alıp rivayet ettiği hadis” demektir.

3- Mu’an’an Hadis: “senedinin herhangi bir yerinde ‘an fülân’ (falandan nakledilmiştir) diye rivayet edilen hadis” demektir.

4- Müselsel Hadis: Bir hadisin senedini teşkil eden bütün raviler onun isnadında veya metninde bulunan bir sözü ya da hareketi yahut ikisini birden tekrar etmek suretiyle rivayet ederler. Bir başka deyişle muselsel, ravilerin rivayette sened ya da metnindeki sözü, fiili veya ikisini birden tekrarlamaları sonucu meydana gelir.

Isnadı Açısından Hadisler Iki Çeşittir

1- Ali İsnad: Hadisi en kısa yoldan Hz. Peygamber’e ulaştıran sahih isnattır. Âli isnatta, hadisi rivâyet eden râvi ile Hz. Peygamber arasındaki râvi sayısı diğer isnatlara göre daha azdır. İsnadın sahih olması şartı ile, isnattaki râvi sayısı ne kadar az olursa, o isnadın değeri de o kadar artar. Çünkü râvi sayısı arttıkça, bunlardaki kusur ve hata ihtimali de artabilir.

2- Nazil isnad: Alî isnâdın karşıtı olup, hadîsi Hz. Peygamber’e çok râvi sayısı ile ulaştıran isnattır. Sahih olduğu sürece, isnadın nâzil olması hadise zarar vermez. Âli isnat, nâzil isnattan daha üstündür. Bundan dolayı herhangi bir konuda eşit sıhhatte farklı hüküm ifade eden hadisler arasında, isnadı âlî olan tercih edilir. Ancak, nâzil isnattaki râviler daha güvenilir ise, senete ait diğer özellikler, âlî isnadınkinden daha üstün ise, elbette bu durumda nâzil isnat daha üstün olur.

Hadislerin Yapısı İki Türlüdür;

Bu hadisler birbirinden farklı iki ana kısımdan meydana gelir: Sened ve metin.

1- Sened: Sözlükte bir şeyi bir yere dayandırmak veya ona dayanacağı bir dayanak veya direk yapmak gibi anlamlara gelir. Muhaddislerin ıstılahında senet raviler silsilesidir. Hadisin sıhhat ve zayıflığı hususunda ona dayandığı için senet denmiştir.  Hadisi rivayet eden kişilerin Rasûlullah’a kadar sıralandığı ravilerin isim zinciridir. Dolayısıyla sened yada isnad raviler zincirini zikretmeye denir. Sened yada isnad hadisi söyleyene ulaştırmaktır. İbni Hacer şu sözü ile tarif etmiştir; Metnin tarikinin söylenmesidir. Bazen de metni ulaştıran rical silsilesi içinde kullanılır, aslında senetle eş anlamlıdır.

2- Metin: Hadisin asıl kısmı, senedin kendisinde son bulduğu sözlü kısım”dır.

Hadis Çeşitlerinin Yapısal Durumu;

1- Garibul Hadis: Bu ilim hadislerde manası kapalı kalanı açıklamayı hedefler. Hadisin lafızlarında garip olanları tespit edip manalarını açıklayarak hadislerin anlaşılmasını kolaylaştırır. 

2- İllelul Hadis: İllet hastalık demektir. Muhaddislerin ıstılahında illet hadisi zedeleyecek gizli bir kusurdur. İllelul hadisi bu ilmi zedeleyecek gizli kusurları ele alan ilimlerdir. 

Mesela: Munkat-i hadisin muttasıl hadis yapılması, mevkuf hadisin merfu hadis yapılması, iki hadisin birbirine eklenmesi, bir hadis için uydurma senet yapılması ve benzeri. Hadis alimlerin çoğuna göre bu ince bir ilimdir ve hadis ilimleri içerisinde en kıymetli en hassas olandır. Hifz ve derin anlayış sahibi uzman muhaddislerin anlayabileceği bir ilimdir. 

Hadiste illet: Mürsel hadis-i muttasıl, mevkuf hadis merfu hadis gibi göstermekle veya iki hadisi birbirine eklemekle veya hadisi yanlış anlamakla veya bu alanda uzmanlaşmış ilim adamlarının bir hadisin tüm rivayetini bir araya toplayıp karşılaştırmakla belli olur. 

3- Muhteliful Hadis/ Muşkilul Hadis: Görünürde birbiriyle çelişkili hadislerin arasını bulmaya amaçlayan ilim dalıdır. Bunun en yaygın yöntemi mutlak bir hadis-i mukayyet yapmakla, umumilik ifade eden bir hadisi tahsis etmek ile ve hadislerin vurud sebeplerine hamletmekle vb şekillerde olur. Bu ilmin gayesi itikadi fırkalar ve aşırı gruplar ortada çoğalıp her mezhep kendi görüşünü destekleyip diğer mezheplerin görüşlerini iptal etmeye gayret gösterince bu ilim ortaya çıkmıştır. 

4- Mustalahul Hadis: Kabul ve red açısından senet ve metnin durumlarını usul ve kaideler ile inceleyen ilimdir. Konusu kabul ve red açısından senet ve metindir. Faydası hadislerin sahih ve zayıf olanların birbirinden ayırır. 

Gürsel Gürbüz 

www.gurselgurbuz.com

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed