Rasulullah’ın Hayatı: İşkence Dönemi
Gürsel Gürbüz
İslam, kan dökmeden, acı çekmeden, alaya alınmadan, işkenceye uğramadan yeryüzüne hâkim olmadı.
Bugün “Müslümanız” diyen her vicdan bilmelidir ki:
Resûlullah ﷺ ve onun kutlu Ashâbı, yalnızca “Rabbimiz Allah’tır!” dedikleri için horlandılar, aşağılandılar, kırbaçlandılar, aç bırakıldılar, sıcak taşlar altında ezildiler, suikastlara uğradılar, öldürülmek istendiler.
Sabırlarıyla, istikametleriyle, sebatlarıyla İslam’a şeref kazandırdılar, dava ruhunu kanlarıyla suladılar.
Bu dava, alaylara sabreden,
işkencelere direnen,
boyun eğmeden Allah’a kullukta ısrar edenlerin davasıdır.
Küfrün azgınlarına rağmen, istikrarla yürüyenlerin yoludur.
Bugün rahat koltuklarda İslam’ı konuşanlar;
Yarın zilletle sürüklenmek istemiyorlarsa,
Resûlullah’ın ﷺ ve Ashâbının kan, ter ve gözyaşıyla yazdığı dava tarihini okumalı, imanla benimsemeli, sabırla yaşamalıdır.
Unutma!
Sabırsızlar, istikametsizler bu davanın yükünü taşıyamaz.
Korkaklar, dünyaperestler bu yolda sebat edemez.
Yalnız Allah’a teslim olanlar zafere ulaşır.
Ey Müslüman!
Bu yol, dikenli bir yoldur.
Bu yol, işkencelere sabırla, hakarete vakarla, tehdide tevekkülle karşılık verenlerin yoludur.
Ya hak yolda sabredeceksin, ya da zillet çukuruna düşeceksin!
Mekke Döneminde Resûlullah ﷺ ve Ashabına Yapılan İşkenceler
1. Deve işkembesi atılması (Secdedeyken üzerine pislik koymaları)
Resûlullah ﷺ bir gün Kâbe’de namaz kılıyordu.
Kureyş’in ileri gelenlerinden bir grup izliyordu (Ebu Cehil, Ukbe b. Ebi Muayt, vb.).
Ebu Cehil, “Kim falancanın devesinin işkembesini getirip onun sırtına koyacak?” dedi.
Ukbe kalktı, işkembeyi getirdi, Resûlullah ﷺ secdedeyken sırtına koydu.
Peygamberimiz secdeden kalkamadı.
Kızı Fatıma (r.anha) geldi, pisliği üzerinden temizledi. Nitekim;
Abdullah (r.a) anlatıyor: “Nebi ﷺ Kâbe’nin yanında namaz kılıyordu. Ukbe b. Ebi Muayt geldi, devenin işkembesini onun sırtına koydu.” (Buhârî 240)
İmanla şereflenmek isteyenler, tıpkı Peygamberimiz gibi bazen onura, bedenlerine ve ibadetlerine saldırılabileceğini bilmelidir.
İbadetten, secdeden, Allah’a bağlılıktan asla vazgeçilmemelidir!
2. Boğazlama Girişimi (Namazda boğmaya çalışma)
Bir gün Resûlullah ﷺ yine Kâbe’de namaz kılarken,
Ukbe b. Ebi Muayt geldi, Resûlullah’ın ﷺ elbisesini boynuna dolayıp boğmaya çalıştı.
Tam öldürmek üzereyken Ebu Bekir (r.a) yetişip müdahale etti ve onu kurtardı.
«أيها الناس، إني قد جئتكم بالذبح»
Resûlullah ﷺ buyurdu: “Ey insanlar! Ben size (hakkı getirmek için) keskin bir yol üzere geldim!” (Ahmed)
Ebu Bekir (r.a) koşarak geldi, adamı itip şöyle dedi:
“Bir adamı ‘Rabbim Allah’tır.’ dediği için öldürecek misiniz?” (Müslim, İman 356)
Hakikatı haykıranlar her zaman saldırıya uğrar.
Bugün de gerçek İslam’ı söyleyenlere baskı, susturma girişimi oluyor.
Müslümanlar birbirinin yardımına koşmalı, kardeşlerini yalnız bırakmamalıdır.
3. Taif’te Taşlanması
Mekke’de büyük zulüm görünce Taif’e gidip İslam’a davet etti.
Ancak Taif halkı onu küçümsedi, çocuklarını ve kölelerini üzerine saldırtarak onu taşladılar.
Ayakları kanlar içinde kaldı.
O kadar çok taş yedi ki ayakları yürüyemeyecek hale geldi.
Allah’a sığındı ve şu dua ile yakardı:
“Ey Rabbim! Kuvvetimin azlığını, çaresizliğimi Sana arz ediyorum…”
«هَلْ أَتَى عَلَيْكَ يَوْمٌ كَانَ أَشَدَّ عَلَيْكَ مِنْ يَوْمِ أُحُدٍ؟ قَالَ: لَقَدْ لَقِيتُ مِنْ قَوْمِكِ وَكَانَ أَشَدَّ مَا لَقِيتُ يَوْمَ الْعَقَبَةِ…»
Âişe (r.anha) sordu: “Uhud gününden daha ağır bir gün yaşadın mı?”
Resûlullah ﷺ dedi ki: “Kavmimden çok eziyet gördüm. En ağırı Akabe (Taif) günüydü…” (Buhârî 3059)
Dava adamı kırıldığında Allah’a yönelir, kullardan beklemez.
Taşlar, iftiralar, aşağılamalar mücahidin imanını arttırır.
Müslüman her zaman Allah’ın yardımına güvenmeli ve asla ümidi kesmemelidir.
Hem Resûlullah’a ﷺ, hem de sahabeye Mekke döneminde yapılan işkence, zulüm ve hakaretleri;
4. Resûlullah’a ﷺ Yapılan Hakaret ve Suikast Girişimleri
Kureyşliler, Resûlullah’a ﷺ “yalancı”, “sihirbaz”, “deli”, “şair” gibi lakaplar taktılar.
Defalarca öldürmeye teşebbüs ettiler.
﴿وَيَقُولُونَ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ﴾
“Ve derler ki: ‘Şüphesiz o bir delidir!’” (Kalem 68/51)
Bugün de Müslümanlar doğruyu söyleyince deli, aşırı, radikal gibi yaftalarla aşağılanıyor.
Sabırla hak yolda devam etmek, geçmiş ümmetlerin sünnetidir.
Hakaret ve iftiradan yılmamalı, doğru bildiği davada sebat etmelidir.
5. Bilâl-i Habeşî – Kızgın Kumlara Yatırılması
Üzerine ağır taş konularak kızgın kumlara yatırıldı.
Bilâl sadece “Ehad, Ehad! (Allah birdir!)” diyordu.
«وُضِعَ الْحَجَرُ عَلَى صَدْرِ بِلَالٍ وَهُوَ يَقُولُ أَحَدٌ أَحَدٌ»
Câbir (r.a) dedi ki: “Bilâl’in göğsüne taş konmuştu, o sadece ‘Ehad, Ehad!’ diyordu.” (Ahmed)
Tevhid yolunda çile çekmek şereftir.
Bugün aşağılama, işten atılma, medya linci gibi şeyler, Bilâl’in yaşadıkları yanında küçüktür. İman bedel ister.
6. Ammar b. Yasir ve Ailesi
Babası Yasir ve annesi Sümeyye ağır işkencelerle şehit edildiler.
Ammar’a da sıcak taşlarla işkence edildi.
﴿إِلَّا مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالإِيمَانِ﴾
“Ancak kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan hariç…” (Nahl 16/106)
İkrah (zorla) altında ruhsat vardır, ama kalpte iman sabit olmalıdır.
Günümüzde iman baskı altındaysa kalpte sağlam iman korumalıdır.
7. Sümeyye bint Hubbat – İlk Şehide
İslâm’ı bırakmadığı için Ebu Cehil tarafından mızrakla şehit edildi.
«أَوَّلُ شَهِيدَةٍ فِي الْإِسْلَامِ سُمَيَّةُ»
İkrime (r.a) dedi ki: “İslâm’da ilk şehide Sümeyye’dir.” (İbn Sa’d)
Kadın-erkek fark etmeksizin iman bedel ister.
Günümüzde İslam uğrunda zorluk çeken kadınlara Sümeyye örnek olmalıdır.
8. Hubeyb b. Adiy – Çarmıha Gerilerek Şehid Edilmesi
Mekkeliler tarafından çarmıha gerilip işkenceyle öldürüldü.
«اللهم أحصهم عددا واقتلهم بددا ولا تبق منهم أحدا»
Resûlullah ﷺ şöyle dua etti: “Allah’ım! Onları tek tek helâk et, hiçbirini sağ bırakma!” (Buhârî)
İhanet ve düşmanlıkla karşılaşınca dua ile Allah’a sığınmak gerekir.
İslam düşmanlarına karşı kalpte öfke ve mücadele ruhu diri tutulmalıdır.
9. Habbab b. el-Eret – Ateşe Yatırılması
Demir zırhlarla kızgın ateşe yatırıldı, sırtı yandı.
«لقد رأيتني أُجرُّ على الجمر فما يُطفِئه إلا دهن ظهري»
Habbab (r.a) dedi ki: “Alevli közün üstünde sürükleniyordum, sırtımın yağı ateşi söndürüyordu.” (Buhârî)
Fiziksel acıya rağmen imanı terk etmemek gerekir.
Bugün psikolojik baskılar var; Mümin sırtındaki yara gibi kalbini korumalıdır.
10. Sa’d b. Ebî Vakkâs – Annesinin Boykotuyla Tehdit
Annesi, İslam’ı terk etmezse kendini öldüreceğini söyleyerek onu tehdit etti.
﴿وَإِن جَاهَدَاكَ عَلَى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا﴾
“Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme!” (Lokman 31/15)
Aile baskısı da olsa Allah’ın hakkı en önde gelir.
Akrabalık ilişkileri imanla sınırlandırılmıştır.
11. Osman b. Affan – Ailesi Tarafından İşkence
Dayısı tarafından sarığından sürüklenip işkence edildi.
İslâm yolunda en yakınların dahi düşman olabileceğini bilmek gerekir.
İman bağı her zaman nesep bağından önce gelir.
12. Mus’ab b. Umeyr – Zenginlikten Yoksulluğa Düşmesi
İslam’a girdiği için ailesi tarafından malları elinden alındı, yoksul kaldı.
Mal-mülk kaybı iman uğrunda bir imtihandır.
Bugün de bir Müslüman davası için her şeyini kaybetmeye hazır olmalıdır.
12. Zinnire er-Rûmiyye – Gözlerinin Kör Edilmesi
İslâm’ı bırakmadığı için işkence edildi, gözleri kör edildi.
Bedenî kayıplar iman uğruna göze alınmalıdır.
Allah rızası için feda edilen hiçbir şey ziyan olmaz.
Genel Toplu Dersler:
İman kolay kazanılmaz, sabır ve fedakârlık ister.
Hak yolda çekilen her çile, Allah’ın rızasına yaklaştırır.
Bugünün zorlukları geçmiş ümmetlerin çektiği zulümlerle kıyaslandığında hafiftir.
İslâm davası canla, mallla, sabırla ve fedakârlıkla yürütülür.
﴿أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ﴾
“Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Bakara 2/214)
13- Hakkın Yolunda Diriliş Çağrısı
İslam düşmanlığı yeni bir hadise değildir.
Resûlullah ﷺ’a Mekke’de yapılan işkenceler, hakaretten suikasta kadar uzanan saldırılar;
Ashâbına uygulanan acımasız işkenceler, yakıcı taşların altında inleten zulümler;
İslam’a edilen alaylar, küçümsemeler ve engellemeler, tarihin karanlık sayfalarında değil, hâlâ günümüz dünyasında diri bir şekilde sürmektedir.
Küfür cephesinin ortak vasfı şudur:
Hakkın karşısında cehaletle direnirler,
Allah’ın mesajına engel olurlar,
İslam’a hakaret etmeyi marifet sayarlar,
Müslümanları sindirmek, korkutmak, yıldırmak isterler.
Bugün de aynı plan işlemektedir:
İnancı aşağılamak,
Şeriatı karalamak,
Müslümanları bölmek,
Hak yolunu engellemek için her yol denenmektedir.
Ancak şunu iyi bil:
Hak ile bâtılın savaşında Allah, sabredenlerin yanındadır.
Direnenler kazanacak, yılmayanlar zafere erecek, istikamet üzere kalanlar Allah’ın rızasını kazanacaktır.
Ey Müslüman! Ne Yapmalısın?
1. Sabırla diren!
Sabır, zaferin anahtarıdır. Sabretmeyenler davalarını yarı yolda bırakır.
2. Tahammülle yükü taşı!
Dava ağırdır, yük zordur. Dayanamazsan, hedefe ulaşamazsın.
3. İstikrarla devam et!
Bir gün yapıp bir gün bırakmak davayı ayağa kaldırmaz. İstikrarlı ve sürekli çalış!
4. İstikamet üzere yaşa!
Ne sağa sap, ne sola kay. Hep Allah’ın çizdiği dosdoğru yolda kal!
5. Mücadeleden geri durma!
Küfrün saldırılarına karşı pasif kalma! Hakkı açıkça savun, bâtıla meydan oku!
6. İlahi davayı hayatının merkezine al!
Hayatını İslam’a göre düzenle. İslam’ı sadece dilde değil, amelde yaşa!
7. Diriliş için ilimle silahlan!
Kur’an’ı, sünneti, şeriatı öğren. Cahil kitleler ümmete liderlik edemez!
8. Kardeşlerinle kenetlen!
Mücadelede yalnız kalma. Dava kardeşliği ile güçlen!
9. Dünyaya meyletme, ahireti hedefle!
Bu dünya bir tarladır; asıl hayat cennettedir. Gayretin dünya için değil, ahiret için olsun!
10. Zaferin ancak Allah’tan olduğuna iman et!
Kendine değil, gücüne değil, siyasete değil; Allah’a güven. Yardım Allah’tandır.
Unutma!
Bugün İslam düşmanları ne kadar saldırsa da:
Ne İslam’ı susturabilirler,
Ne Allah’ın nurunu söndürebilirler.
Yeter ki biz sabırla, sebatla, istikametle, mücadeleyle Allah’a kul olalım!
Zafer ancak Allah’a teslim olanlarındır.
وَٱللَّهُ غَالِبٌ عَلَىٰٓ أَمۡرِهِۦ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
“Allah, işinde galip olandır. Fakat insanların çoğu bunu bilmez.” (Yusuf 12/21)
13- Çıkarılacak Dersler;
Peygamberimiz ve Ashâbın Mekke’deki İşkencelerinden Günümüze 10 Büyük Ders
1. Hakkı söylemenin bedeli vardır; hazır ol!
Gerçek İslam’ı anlatmak her zaman karşılık bulmaz. Alay, hakaret, saldırı ve yalnızlıkla sınanabilirsin.
2. Sadece Allah’a dayan; insanlardan beklentiyi kes! Yardım ancak Allah’tandır; kullara bel bağlayan kaybeder.
3. Davanda sabır ve sebat en büyük silahındır! Sabır, imanın yarısıdır. Mücadelede sebat etmeyenler yarı yolda düşerler.
4. İzzeti yalnız İslam’da ara; zillete boyun eğme! Haksızlığa, zulme, küfre teslimiyet izzet kaybıdır.
5. Düşmanlarının saldırısı, yolunun doğruluğuna delildir! Doğru yolda olanlar her zaman en çok saldırıya uğrar.
6. Allah’ın dini için çekilen her sıkıntı, cennete yatırımdır! Çekilen her acı, bir ecir; dökülen her kan, bir derecedir.
7. Zorluk zamanlarında dava kardeşliğini güçlendir! Sahabe gibi birbirinin yardımına koş. Birbirini bırakma, destek ol.
8. İbadeti ve daveti asla terk etme; baskıya rağmen devam et! Secdede pislik konulsa bile secdeden kalkmamak, hak yolunda durmaktır.
9. Davanın büyüklüğünü, çilenin büyüklüğünden anla! Ne kadar çok sıkıntı, o kadar büyük bir görev ve ödül vardır.
10. Zafer sabırla gelir; acelecilikten kaçın!
Mekke’nin zulmü uzun sürdü ama Bedir, Fetih ve Medine’nin zaferi sabrın meyvesiydi. Bu maddeler bugün hem bireysel hem toplumsal mücadele için çok güçlü pusulalar olur.
Share this content:
Yorum gönder