Nesih Ve Mensuh Nedir?
Allah kullarının maslahat ve menfaatleri ile beraber iklim, coğrafya ve aynı zamanda faydayı celp edip, zararı def edebilmek adına, tedrici bir eğitim ve hayatın kolaylaşmasını sağlamak açısından nesih ve mensuh şer’i hükmü ile bir hükmün iptal edilmesi ile ondan daha hayırlı ve faydalı başka bir hükümle yerini değiştirmesini ifade eder.
Nesih sözlük anlamı: İptal, kaldırma, tebdil, tahvil ve nakletme, beyan etme gibi anlamlara gelir.
Mensuh: Hali hazırda yürürlükte olan bir hükmün kaldırılması, yetkilerinin alınması, hükümsüz hale getirilip değiştirilmesini ifade eder.
Istılah’da Nesh: Şer‘i bir hükmün daha sonra gelen şer’i bir delille kaldırılması, yerine benzeri yada daha hayırlı bir hükmün yasallaştırılmasıdır. Başka bi ifade ile bir hükmü değiştirmek, iptal etmek ve hükümsüz bırakmak olarak ifade edilir.
Dolayısıyla Şer’i bir hükmün, sonradan gelen bir şer’i hükümle iptal, hükümsüz ve sonlanmasına nesh adı verilir. Yeni hükmü ve yasayı bildiren ayete Nasih, hükmü kaldırılan ayete ise “Mensuh” ismi verilir.
Nasih Ve Mensuh Şer’i Bir Hüküm’dür;
Kur’an ve sünnet ilahi öğretilerin hayata tedrici ve aynı zamanda kulların fayda ve menfaatleri açısında Nasih ve Mensuh hükümlerin şer’i olduğunu ifade etmiştir. Nitekim;
مَا نَنْسَخْ مِنْ اٰيَةٍ اَوْ نُنْسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَٓا اَوْ مِثْلِهَاۜ
Biz bir ayeti neshettiğimizde ya da unutturduğumuzda, ondan daha hayırlısını ya da bir benzerini (onun yerine) getiririz. (2/Bakara, 106)
وَاِذَا بَدَّلْنَٓا اٰيَةً مَكَانَ اٰيَةٍۙ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ
Biz bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimizde elbette, Allah ne indirdiğini en iyi bilendir. (16/Nahl, 101)
Sarih, Zımni, Külli ve Cüz’i Açıdan Nesih Çeşitleri;
1- Sarih Nesih: Bu Kur’an ve sünnette açıkça belirtilmiş olan Nesihlerdir.
Misal; Kabir ziyareti yasaklanması ve kurban etlerinin ilk dönemlerde saklanması, yasaklığını kaldıran ve sonra kabir ziyaretine izin verilmesi ve kurban etlerinin saklama izninin verilmesi Sarih Neshe örnek’tir. Bu naslar ve başka naslarla Nesh edilmesi sonucu açık, bilinen ve anlaşılan nesihdir.
2- Zımni Nesih: Allah sonraki koyduğu hükümde öncekini kaldırdığını açıkça zikretmez. Başka bir ifade ile sonra gelen hüküm önceki hükmü açıkca neshettiğini belirtmemekle beraber, bir önce gelen hükmün zıddına bir hüküm getirir. Misal:
“Birinize ölüm geldiği zaman mal bırakırsa ana-babaya ve yakın akrabaya normal şekilde vasiyyet etmesi farz kılındı” ayetinde vasiyyet emredilmiş, Allah çocuklarınızın hakkında erkeğe iki kızın hissesi kadar tavsiye eder” ayetinde de mirasçıların hisseleri belirtilmiştir, önceki ayete aykırı olan ikinci ayet alimlerin çoğuna göre nasihtir. Rasulullah miras ayeti indikten sonra bu durumu açıklamak üzere “Allah her hak sahibine hakkını vermiştir, artık varis için vasiyet yoktur” buyurmuşlardır.
3- Külli Nesih: Allah’ın önceden koyduğu bir hükmü fertlerin tamamından kaldırılmasıdır. Başka bir ifade ile külli nesih mükellefiyetlerin her tekinden birbirini bütünüyle iptal eden nesihtir. Misal;
Sizden vefat edip geride eş bırakanlarınız, bir yıl boyunca (geride kalan kadınları) faydalandıracak ve evlerinizden çıkarmayacak şekilde onlara vasiyet bırakın. (2/Bakara, 240) Ayeti ile Sizden vefat edip geride eş bırakanların kadınları, dört ay on gün müddetince iddet beklerler. (2/Bakara, 234) ayetiyle nesh edilmiş ve bu açıdan iletin dört ay on gün olduğu hükmüne varılmıştır.
4-Cüz’i Nesih: Allah’ın önceden bütün mükelleflere koyduğu bir hükmü sonradan gönderdiği diniyle bazı fertlerden kaldırması. Başka bir ifade ile Şari’in önceden bütün mükelleflere koyduğu bir hükmü, sonradan gönderdiği bir delil ile bazı fertlerden kaldırmasıdır. Misal; İffetli kadınlara iftira edip de sonra (söylediklerinin doğruluğuna dair) dört şahit getirmeyenlere, seksen değnek vurun. (24/Nûr, 4)
Bu ayeti kerime kazif haddini ifade ederken, Hanımlarını (zina etmekle) suçlayan ve kendileri dışında şahitleri bulunmayanların her birinin şahitliği, dört defa: “Allah adına yemin ederim ki ben doğru söyleyenlerdenim.” demesidir. (24/Nûr, 6)
Bu ayet ise mulaane ile hükme bağlar. Dolayısıyla ikinci ayet kazif haddini hükmünü sadece kocaya göre nesh etmiştir.
Ayet ve Hadisler Açısından Neshin Çeşitleri;
Alimler ayetin ayetle hadislerin hadis nesh etmesi konusunda ittifak etmişlerdir ve bu konuda ihtilaf yoktur. İhtilafın sebebi ise ayetin hadisi, hadisin ayeti nesh etme konusudur. Yine bunla beraber sünnet ehad ve mütevatir bölümlerine ayırarak bunlar arasında nesih olur mu? Şeklinde ihtilaflar söz konusudur.
Kur’an ‘ ın Nasların Neshi;
1- Kur’an ayetlerin başka ayetlerle neshi: Kur’an ayetleri subuti açısından hepsi eşit olması sebebiyle biri diğerini nesh etmesi caiz ve icma’nın konusudur. Misal;
Bakara suresinin 180. ayetinde, ölüm hastasının ana, baba ve yakınları için vasiyette bulunma şartı vardı. Nisa suresinin 11 ayetinde, herkesin ne kadar miras alacağı bildirilmiş ve böylece vasiyet şartı kaldırılmıştır.
Nisa suresinin, Yeminlerinizin bağladığı kimselere de hisselerini veriniz mealindeki 33 ayetine göre, akraba olmayan iki kişi yeminleşir ve biri diğerine mirasçı olurdu. Ama Enfal sûresinin, Yakın akrabalar varis olmaya daha uygundur) mealindeki 75. âyeti ile neshedildi. (Ebu Davud)
2- Ayetin Hadislerle Neshi;
Bu meseleden âlimlerden Ebu Hanife, İmam Malik gibi âlimler sünnetin’de aynı Kur’an gibi bir vahiy mahsulu olduğunu söylediler: Mütevatir ve meşhur sünnetle Kur’an ayetlerin Nesh edilebileceğini söylemişlerdir.
İmam Ahmed bin Hanbel ve İmam Şafii’ye gelince sünnet ile ayetin Neshi caiz olmayacağını söylemişlerdir. Misal;
Rasulullah Medine’ye hicret ettikten sonra Beyt-i Makdis’e yönelerek namaz kılmışlardır. Sonradan bu sünnet “Yönünü Mescid-i Haram’a çevir” Bakara, 144 ayetiyle nesholunmuştur. Yine; Bakara suresinin: ”Ölüm gelince, ana baba ve yakınlara vasiyet farzdır” mealindeki 180. ayeti, Buhari’deki ”Vârise vasiyet yoktur’’ hadis ile nesh edildmiştir.
Zekat verilmesi bildirilen 8 sınıftan biri olan Müellefe-i kulub, iman etmesi veya kötülükleri önlenmek istenilen kâfirler ve yeni iman etmiş olan zayıf Müslümanlar idi.
Ebu Bekir zamanında, Ömer radıyallahu anh ”Zekâtı Müslümanların zenginlerinden al, fakirlerine ver” mealindeki Muaz hadisini bildirip, Müellefe-i kulub’a zekat verilmesini Resulullah nesh etti. Nesh edilmiş olduğuna ve bunlara zekât verilmemesi gerektiğine icma hasıl oldu. (Redd-ül Muhtar)
3- Sünnetin Sünnet Neshi;
Mütevatir hadis ve meşhur hadislerin bir birilerini Nesh edeceği konusunda âlimler ittifak halindedir. İhtilaf ise ehad hadislerin mütevatir ve meşhur sünneti nesh etmesindedir. Hiç şüphesiz doğru görüş sahih oldukları sürece ehad hadisler mütevatir ve meşhur sünnetleri, mütevatir ve meşhur hadislerde ehad hadisleri nesh eder.
Resulullah önceleri insanları kabir ziyaretinden menetmişti. Sonradan bu hükmü “Sizi kabir ziyaretinden yasaklamıştım. Şimdi ziyaret edebilirsiniz. Çünkü onda ahireti hatırlama durumu vardır” hadisiyle neshetmiş ve bu yasağı kaldırmıştır. Aynı şekilde önceleri kurban etlerinin saklanması yasaklanmış sonradan bu hüküm kaldırılarak nesih gerçekleşmişti.
İcma ve Kıyas Açısından Nesih Caiz Mi?
Hayır asla caiz değildir. Çünkü nesih ancak Resulullah döneminde gerçekleşir ve ondan sonra nesih caiz değil, haram ve batıldır. Bu açıdan icma ve kıyas bu konuda yetkili değildir.
Kıyasın Neshi;
Kıyas başka bir kıyası nesh etme yetkisinde değildir. Çünkü kıyas ilahi bir müdahale ile olur nitekim, ictihad, re’y ve görüşe gelince bu ideolojiktir ve nesh olmaz. Ne Müctehid ne de Alimlerin icması ile kıyasla nasih ve mensuh olunmaz.
Kur’an’da Nesih Dört Şekilde Görülür;
1- Hem tilaveti hem de hükmü mensuh olan ayetler;
Resulullah aleyhissalatu vesselam döneminde bazı ayetler hem tilavet ve hüküm açısından Nesh edilmiştir. Misal;
İbrahim gibi bazı peygamberlere gönderilen sahifelerin hem metinleri hem de hükümleri neshedilmiştir. Bazı rivayetlere göre Resulullah zamanında bazı âyetlerin hem tilâveti hem de hükmü nesholunmuştur. Bu tür nesih O’nun vefatından sonra vaki olamaz.
2- Tilaveti baki olan hükmü mensuh olan ayetler;
Sizden vefat edip geride eş bırakanlarınız, bir yıl boyunca (geride kalan kadınları) faydalandıracak ve evlerinizden çıkarmayacak şekilde onlara vasiyet bırakın. Şayet (kendi istekleriyle evden ayrılıp) çıkarlarsa, kendileri için aldıkları bu kararda sizin için bir sakınca/sorumluluk yoktur. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (2/Bakara, 240)
Bu ayet her ne kadar tilaveti okunursa ve bir ibadet olarak görülse de hükmü mensuh olmuştur.
Sizden vefat edip geride eş bırakanların kadınları, dört ay on gün müddetince iddet beklerler. İddet müddetini tamamladıklarında (süslenmek, evlilik görüşmesi yapmak gibi) kendileri için yaptıkları meşru şeylerde sizin için bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (2/Bakara, 234)
3- Hükmü baki olup tilaveti mensuh olan ayetler;
Nitekim: Ömer radiyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre ‘’İhtiyar erkek ve ihtiyar kadın zina ederlerse ikisini de Allah ‘dan bir azab olarak recmediniz” sözü bir âyet iken sonradan hükmü kaldırılıp tilaveti nesh olunmuştur.
4- Asli açıdan hükmü baki iken vasıf açısından nesh edilen hükümler;
Bazı alimlere göre aşure orucu ümmete farz idi. Ramazan orucu farz olunca aşure orucunun farziyyeti neshedildi, ancak mendub olarak bırakıldı.
Aynı şekilde nass üzerine ziyade Hanefilerce nesh olarak kabul edilir. Meselâ, keffaret yemin için bir köle azadının kifayet edeceği nass ile sabittir. Ancak bu keffaret için kölenin müslüman olması şart koşulursa nass üzerine bir ziyade edilmiş olur ki, Hanefiler buna nesh, Şafiiler ise tahsis derler.Yeni konan hüküm, neshedilene eşit veya mükelleflere göre daha hafif veya daha ağır olabilir.
Neshin Tesbit Ve Bilme Yolları Dört Şekilde Bilinir;
Bir hükmün nesih veya mensuh olduğu ancak dört yolla bilinir.
1- Rasulullah’ın beyanı ile neshin bilinmesi: Bazan açık olarak nesih ifadesini kullanarak bazan da neshe delalet edecek zimni beyanlarıyla neshe işaret etmiş olabilir. Misal: Kabirleri ziyaret yasağının kaldırıldığı bizzat kendi ifadelerinde yerini bulmuştur.
2- Sahabenin verdiği bilgilerle neshin tesbiti ve bilinmesi: Sa’d’ın “Biz secdeye giderken ellerimizi dizlerimizden önce yere koyardık, ellerimizden önce dizlerimizi yere koymakla emrolunduk” sözleri buna açık birer misaldir. Bir de sahabinin “bu, iki uygulamanın sonuncusudur” “falan hüküm nesholundu” gibi sözleri de neshi belirtir.
3. Tarih yoluyla tesbit ve neshin bilinmesi: Birbirine zıt-muarız iki delilin teşri tarihleri biliniyorsa, daha sonraki hüküm ve emir nasih olarak kabul edilir. Misal: Şeddat’m rivayetine göre hacamat yapanın ve yaptıranın oruçları bozulur. İbn Abbas’ın rivayetine göre ise Rasulullah oruçlu olduğu halde kan aldırmıştır. Şeddat’ın rivayet ettiği hadis Mekke’nin fethi senesinde varid olmuştur. İbn Abbas ise Rasulullah’ın kan aldırdığına Veda Haccı senesinde şahid olmuştur. Mekke’nin fethi veda haccından daha öncedir.
4. İcma ile neshin tesbiti ve bilinmesi Alimlerin birbirlerine muarız iki delilden birinin önce ve diğerinin sonra geldiği hususunda ittifak etmeleriyle nesih tesbit edilir. Misal: Dördüncü defa şarap içenin katli hakkındaki bir hüküm, bir emrin mensuh olduğu, icma’ın delaletiyle bilinmiştir.
Nesh’in Hikmeti;
1- Tedrici eğitim bu bir topluluğun alıştırma, amel etmede ve ileri için hazırlayıp nesh edilerek ondan daha iyi ve daha hayırlı ya da benzeri bir hükmün getirilmesidir.
2- İhtiyaç menfaat ve fayda için daha kolay ve uygun bir hükmün öncesiyle değişmesi.
3- Zor olan bir hükmü hafifletmek ve kolaylaştırmak.
4- Nesh Allah dilediği gibi hüküm koyma dilediği gibi iptal etme ve dilediği gibi karar verme konusunda yetkinin Allah’a ait olduğunu ifadesidir.
5- Farklı toplum, iklim ve coğrafyalar tarih boyunca dinin asılları aynı olmuş ama şeriatın vaciplerinde hükmü ayrı olmuştur, işte nesih kültür coğrafya açısından farklılık arz eder.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder