Mutlak, Mukayyet, Batini, Zahiri, Tam ve Eksik Açısından İman Nedir?
Mutlak, Mukayyet, Batini, Zahiri, Tam ve Eksik Açısından İman Nedir?
Sözlükte أمن/e-m-n fiilinden türeyen iman: Güvendi, tasdik etti, kabul etti ve mutmain oldu gibi anlamlara gelir. Aynı kökten gelen emanet’de güven ve itimat demektir.
İtikat ve iman kavram olarak eş anlamlıdırlar. Allah’a güvenmek, inanmak, karar vermek ve bağlanmak gibi manalara gelir.
Istılahta İman; Allah’ın cebrail vasıtasıyla Resulüne indirdiği iman esaslarına kesin, eksiksiz ve şüphesi olmayan bir şekilde zahiri ve batıni ibadetlerimizde kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmektir.
Rasulullah (aleyhisselam)’a iman eden sahabbeler imanı hiç bir şeyden soyutlamayarak batini/gizli, zahiri/açık ve büyük-küçük demeden kendilerinden ne isteniliyorsa kalbleriyle, dilleriyle ve amelleriyle bunu yerine getiriyorladı. Onlar bu şekilde iman ederken bu farz mı? Yada mubah mı? Asla bir ayırıma gitmeyerek bir iman edasıyla yerine getiriyorlardı. Ancak özellikle Osman radıyallahu anhu’nun şehid olmasıyla ümmet arasında fitne ve çatışma söz konusu olmuş siyasi farklılık artık fıkhi ve akidevi ayrılığa düşmüş ve bunu sonucunda herkes kendince bir şeye davet ediyordu. Bu karmaşada iman ve amel arasındaki ilişki tanımı’da payını almış herkes kendince deliller ortaya atmıştır. Hariciler iman ve amel tanımında aşırıya gidirek herhangi bir farz namazı terk eden yada zina ve içki gibi haram işleyen kimseleri tekfir ederken haricilere tepki olarak ortaya çıkan Murcie ise ılıman bir çizgi çizerek amelleri imandan soyutlayarak şöyle demişlerdir. iman kalp ile tasdikten ibarettir kişi küfür sözü yada ameli işlese dahi inkar etmedikçe mümindir tezini ortaya atarak islam ümmetini tarih sahnesinde pasife etmişlerdir. Peki iman nedir ve amelle olan ilgisi nedir?
İman itaat ile beraber tasdik etmek demektir. Bazen ‘b’ harfi ile bazen ‘lam’ harfi ile geçişli olur. Araplar bir şeyin varlığı ve gerçekliğini tasdik edilmek istendiği zaman آمنت به derler, bu birine tabi olmak ve muvafakat etmek anlamında kullanılır. İtaat etmek anlamında kast edildiğinde şunu söylerler آمنت له /ona inandım. Buradaki ‘lam’ ile kullanım kabul, amel ve itaat anlamını ifade ederken ‘b’ ile kullanım bir şeyin varlığını ve gerçekliğini tasdik etmek olarak anlaşılır. (El-minhacu fi’ş şuabi’l iman)
İman Batini ve Zahiri açısından iki şekilde görülür;
İmanın üç parçası vardır. Bunlar: Kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla amel etmektir. Kalp batini imanı temsil ederken dil ve amellerin imanı zahiri imanı temsil eder. Dolayısıyla ameller farklı farklı ve ayrı ayrıdır, artar ve eksilirler amellerin durumuna göre tasdik de farklılaşır. İman asıldır ve farklı şubeleri vardır.
1- Zahiri iman: Bu şubelerden her biri iman diye isimlendirilir. Örnek: Namaz imanda bir şube olmakla beraber zekat, cihad, iyliği emretme, kötülüğü yasaklama, oruç ve hac gibi ameli ibadetlerde iman şubeleri kapsamındadır. İslam’a dair tüm emir ve yasaklar zahiri imanın şubeleridir. Müslüman toplumlar arasında her bir kimsenin müslümanlığının kabul edilmesi ancak islamın zahirine göredir. Müslüman kadınla evlenebilmek, miras alabilmek ve diğer islami haklardan istifade etmek zahiren bir kimsenin islamını ispatlamakla görevlidir. Kişi zahiri imanı terk edip batini iman ile yetinirse yukarıda ifade ettiğimiz gibi islam milletinin bir ferdi olamaz.
2- Batini iman: Bu iman şubeleri kalbin ve niyetin kapsamında olan ve yalnız Allah ile kul arasında cereyan eden imani bir şubedir. Bu iman şubeleride farklı ve çeşitleri vardır. Örnek: Haya, tevekkül, Allah’tan korkmak ve Allah’a yönelmek, bağlanmak, sevmek gibi batini amellerde iman kapsamındadır.
Bu imani şubeler yoldaki zararlı bir maddeyi kaldırmaya kadar varır. Bunların hepsi imanın şubelerindendir. Bu şubelerden kelime-i şehadet gibi öyle ameller vardır ki bulunmadıkları zaman iman olmadığı gibi yine aynı zamanda yoldaki zararlı bir şey kaldırmak gibi imani ameller de vardır ki bunlar yapılmadığı zaman iman’da yok olmaz. Bu ikisi arasında büyük farklar olan başka başka imani şubeler vardır.
Dolayısıyla nasil ki parçalardan teşekkül eden her şeyin farklı farklı olduğu, parçalanabildiği arttığı ve eksildiği bilinen bir husus ise aynı şekilde bazı parçaların kaybolması ile o şeyi tamamen ortadan kalkmaz. Bir günah işleyen kimsenin amelinden bir parça eksilmesiyle birlikte iman’da bir parça eksilmiş olur. Ancak imanın geri kalanı varlığını devam ettirir. Zira ameldeki eksiklik imanın bir kısmını eksiltmiştir. Böylece bazı amellerin eksilmesi ile imanda eksilme ve ihmal edilmiş olur ancak imanın tamamı ortadan kalkmaz.
Örnek verecek olursak: Ağaç dallardan oluşan bir bütündür. Bununla beraber bazı dalların kırılmasıyla ağaç yok olmaz. Aynı şekilde insan da organlardan oluşan bir bütündür. Fakat bazı organların yok olması ile insan ölmez (Mecmuu’l fetava)
Mutlak iman ve Mukayyet iman nedir?
Naslarda varid olduğu üzere iman iki şekilde gelimştir.
1- Mutlak iman: Zikredildiği zaman onun anlamı içine ameller de girer. Örnek: birr/iyilik, islam, takva ve din kelimeleri gibi özellikler kur’an ve sünnette mutlak olarak zikredildikleri zaman anlamları içine amelleride alır.
2- Mukayyet iman: Zikredildiği zaman amellerden ayrılır. Buna göre şöyle denilir. Ameller iman ile birlikte zikredildikleri zaman anlamları farklı iken ayrı ayrı zikredildikleri zaman anlamları aynıdır. Nitekim Alimlerimiz şunu söylemişlerdir; İman ile islam Kur’an’da yan yana zikredildiklerinde farklı, manaları ihtiva ederken ayrı yerlerde zikredildiğinde eş anlamlı olur, demişlerdir.
İman tek başına zikredilince islam’ı da kapsar keza islam tek başına zikredildiği zaman imanı kapsar. İkisi birlikte zikredildiği zaman ise bu ikisi birbirinden farklı ve ayrı anlamlarda ifade edilir. Örnek: İkisi birlikte zikredildiği zaman iman kalple ilgili şeylere mahsus olurken islam ise organlarla ilgili şeylere mahsus olur. Bununla beraber her ne kadar anlam ve içeriklerin farklı da olsa ikisi bir diğerinden ayrılmayacak şekilde birbirine bağlıdır. Dolayısıyla iman tek başına zikredildiği zaman islam’ı da kapsar, islam’da tek başına zikredildiği zaman imanı da kapsar.
Tam ve Eksik açısında iman nedir?
Eş-şeyyu’l mutlak yada El-imanul mutlak. Bu kamil ve eksiksiz olan bir imanı kapsar.
Mutlaku’ş-şey yada Mutlak’ul iman. Bu eksik imanı kapsar.
1- Eş-şeyyu’l mutlak yada El-imanul mutlak: Bu mertebedeki iman eksiksiz ve tam bir şekilde birbirine uygunluk gösteren imandır. Bunlar emirleri ve yasakları orantılı bir şekilde kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmekle gerçekleşir. İşte bu El-iman’ul mutlak yani kamil eksiksiz bir iman.
2- Mutlaku’ş-şey yada Mutlak’ul iman: Bu eksik ve yerine tam getirilmeyen imandır. Bir kimse islama dair farz bir ameli terk etmesi ve emirlere karşı bazen gafil olması yada haram işlemesi gibi tutum ve davranışlar imanı eksiltir ve terk ettiği amel miktarınca kalp, dil ve organlardaki iman şublerini zayıflatır. İşte bu kimseye kamil iman ismi verilmez. Dolayısıyla bu kısımdaki iman eksikliği farz olan amellerin terkiyle ve günah işlemesi ile ilgilidir.
Bu kısımdakiler fasık ve günahkar ismini alır. Allah dilerse onları cehenneme dilerse cennete koyar, Allah dilerse onları affeder yada affetmez bu Allah’a kalmıştır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder