İslam Toplumu Bölüyor, Kutuplaştırıyor ve Ahlak Dayatıyor Mu?
Gürsel Gürbüz
Toplumu bölen İslam değil; ölçüsüzlük, ilkesizlik ve hevâdır. Bugün bazı çevreler, İslam’ın “toplumu kutuplaştırdığını” ve “ahlak dayattığını” iddia ediyor. Oysa bu, hakikatin değil, heveslerin diliyle kurulmuş bir yalandır. Çünkü İslam, toplumları bölen değil; adaletle birleştiren, ahlakı keyfîliğe değil vahye bağlayan bir düzendir.
Asıl sorulması gereken şudur;
Toplum bir arada mı yaşar, yoksa çürümüşlükte birleşip birlikte mi çürür?
İslam, batıla, fuhşa, zulme ve sapkınlığa karşı elbette bir “ayrım” getirir. Ama bu ayrım, toplumun yıkılması değil; dirilmesidir!
Ahlakı dayatan İslam ve insan fıtratıdır. Kutuplaştıran İslam değil, hak ile bâtıl arasındaki ezelî hesaplaşmadır. Ve bu ayrım, insanlığı felakete değil, felaha çağırır.
İslam’a atılan ‘toplumu kutuplaştırıyor’ iftirasının gerçek kaynağı: Batıl sistemlerdir;
1. İslam birleştirir, ideolojiler böler.
Kur’an:“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünmeyin.” (Âl-i İmrân, 3/103)
Gerçek: İslam, ırk, renk, dil, sınıf, coğrafya ayrımı yapmaz. Ancak laiklik, liberalizm, milliyetçilik, komünizm, sağcılık, solculuk, demokrasi gibi sistemler toplumu hiziplere böler.
İslam “tek bir ip”tir; herkes o ipe tutunursa kurtulur.
Modern ideolojiler ise “birbirine bağlanmamış, kopuk iplik yığınları” gibidir.
2. Sağcılık-solculuk: Tek milleti ideolojik kabilelere böldü;
Solcular, dindarları yobaz; sağcılar, solcuları dinsiz ilan etti.
1980 öncesi ve sonrası, Türkiye’deki çatışmaların çoğu sağ-sol kutuplaşması temellidir.
Camide namaz kılan ile fabrikada çalışanı karşı karşıya getiren de bu ideolojilerdir. Örnek:
“Bu cami sağcılara ait, şu dernek solculara ait” denecek kadar toplum kutuplaştırıldı.
3. Laiklik: Dini hayattan dışlayarak çatışma doğurdu;
Laiklik, dini bireyin vicdanına hapseder; toplumu dinli-dinsiz diye böler.
Dindar insanlar dışlanır, aşağılanır, susturulursa, bu çatışmanın ta kendisidir. Örnek:
Başörtüsü yasağı: Dindar kadınlar yıllarca eğitimden, işten, siyasetten dışlandı.
Bu, “ahlak dayatması” değil midir? Ahlaksızlık dayatmasıdır.
4. Demokrasi: Fikir özgürlüğü maskesiyle fitne üretir;
Herkesin her şeyi söyleme hakkı varsa, ahlaksızlık, hakaret ve sapkınlık da fikir olur.
Dini savunanlara “irtica”, sapkınlığa “özgürlük” denir. Örnek:
Bir öğretmen sınıfta LGBT propagandası yapabilir, ama Kur’an ayeti okuyamaz!
Bu özgürlük değil; ahlaksızlık ve inkar dayatmasıdır.
5. Eğitim sistemi: Tevhidi değil, maalesef ideolojik öğretiler sebebiyle;
İslam, Allah’ın koyduğu hakikatle eğitir. Modern eğitim, seküler ideolojilerle formatlar. Örnek:
Okullarda din, tarih, ahlâk yerine “toplumsal cinsiyet”, “cinsiyetsiz eğitim”, “ateist bilim” öğretiliyor. Dindar öğrenci küçümseniyor; Allah’a inanmayan övülüyor.
6. Sosyal medya: Ahlakî yozlaşmayı teşvik eden bir “sanat” anlayışı doğurdu;
İslam, ahlâkı korur. Modern sistem, ifşa kültürüyle ahlâkı bitirir. Örnek:
Sosyal medyada açılıp soyunan övülüyor; örtünen alay konusu oluyor. Bu neyin kutuplaşması? “İffetliyle iffetsizin savaşı!”
7. Ekonomik sistem: Zengin-fakir ayrımı doğurur;
İslam zekât, infak, haram helal dengesini korur. Kapitalizm, faiziyle zengini zengin, fakiri daha fakir yapar. Örnek:
Bir aile çöpten ekmek toplarken, diğeri her gün milyonları lüks markalara yatırıyor.
Bu neyin kutuplaşması? Sınıf çatışmasının kutuplaşması.
8. Medya: Ahlaksızlığı ‘özgürlük’ diye yutturdu;
İslam’daki ahlakı ‘dayatma’ görenler, LGBT’yi, çıplaklığı, uyuşturucuyu “özgürlük” sayıyor. Örnek;
İffeti savunana “gerici”, sapkınlığı savunana “çağdaş” diyorlar. Bu ahlâkî bölünmeyi kim yaptı? İslam mı, ideolojik sistemler mi?
9. Aile kurumunu parçalayarak toplumu böldüler;
İslam ailenin temeline Allah’ı ve ahlâkı koyar. Modern sistem aileyi resmî sözleşmeye, sevgiyi ise menfaate indirger. Örnek:
Boşanma oranları rekor kırıyor. Kadın ile erkek birbirine savaş açmış gibi. Çocuklar travmatik ortamda büyüyor.
10. Asıl ‘ahlak dayatması’ İslam’da değil, modernizmde var. İslam evliliği teşvik eder; modernizm zinayı normalleştirir. İslam örtünmeyi teşvik eder; modernizm soyunmayı moda yapar. İslam tevbeyi teşvik eder; modernizm günahı özgürlük diye sunar.
Asıl “kutuplaşma” batılın hakka tahammülsüzlüğüdür’
İslam, toplumun her kesimine adaletle yaklaşır; hakkı üstün tutar.
Fakat hakkı haykıranlar, yani “zina haramdır, faiz haramdır, eşcinsellik sapıklıktır” diyenler hedef alınır. Neden? Çünkü batıl olan sistemler, kendi yalan düzenlerini yıkacak olan hakka tahammül edemezler. İşte asıl kutuplaşma budur: Hak ile batıl savaşı.
12. İslam “ahlak dayatmıyor”, fıtratın sesini yankılıyor
Bu çağda “ahlak” suç gibi gösteriliyor. “Açılmak özgürlük”, “örtünmek baskı” olarak etiketleniyor. Oysa İslam insanın fıtratına, vicdanına ve doğasına hitap eder. Asıl dayatma, fıtrata aykırı olanın normalleştirilmesidir. Erkek kadına benzesin, kadın erkeğe… Aile dağılır, toplum çürür. Bu bir ilerleme değil, medeniyet maskesiyle sunulan çöküştür.
13. İslam düşmanları ‘kendi kutsallarını’ dayatıyor ama farkında değilsin
Herkesin bir “din”i vardır: Kimisi Allah’a inanır. Kimisi devlete, partiye, ideolojiye, paraya, putlaştırdığı sanatçıya… Örnek:
Bir dindar “Allah böyle diyor” dediğinde “dayatma” olur.
Ama laik biri “Atatürk böyle dedi”, bir feminist “kadınlar şöyledir” dediğinde bu bilimsellik ya da insan hakları olur.
Gerçek:
İslam’a karşı çıkanların büyük kısmı kendi ideolojilerini, putlarını dayatmak istiyor.
Bu yüzden İslam’la kavga, aslında tevhidle savaş, yani Allah’a kullukla savaş demektir.
14. Sanat, modernizmle yozlaştı; İslam’da sanat hayattır;
Batının sanatı artık fıtratı değil, sapkınlığı ifade ediyor. İslam ise sanatı tefekkür, hayranlık, zarafet, tebliğ için kullanır. Örnek:
Mimar Sinan’ın camileri sanatın zirvesidir, ama aynı zamanda ibadetin mekânıdır.
Bugünün modern sergileri neyi gösteriyor? Çırılçıplak bedenler, anlamı olmayan soyut şekiller, ahlaki isyan…
15. İslam sadece bireysel değil, toplumsal bir sistemdir;
İslam sadece “namaz kıl, oruç tut” dini değildir. Aynı zamanda: Ekonomide adaleti emreder (faizi haram eder), Ahlakta erdemi yükseltir (zina, fuhuş yasaktır), Devlette emaneti ehline vermeyi, adaleti zorunlu kılar.
İslam’a düşman olanlar, aslında sadece bir ibadete değil; bu sistemin dünyayı değiştirme potansiyeline düşmandır.
6. Tarihin şahidi olduğu en ahlaklı, en birleştirici toplum: Ashâb-ı Kirâm; Onlar:
Irk ayrımı yapmadan kardeş oldular, Câhiliye kibirlerini yere serdiler, Zengini fakire, Arab’ı Acem’e üstün kılmadılar, Kadını hor görmediler, cahiliyeyi terk ettiler.
Bugün herkes “çağdaşlık” peşinde, ama Ashâb’ın oluşturduğu toplum kadar faziletli bir örnek daha olmadı.
SONUÇ:
İslam birleştirici bir rahmettir.Ama ideolojiler: Toplumu ırka göre böler,
İnsanları inanca göre dışlar, Milleti ideolojik cephelere ayırır, Ahlakı çürütüp toplumun ruhunu zehirler. İslam ahlakı, fıtratın sesidir.
“İslam toplumu böler, kutuplaştırır ve ahlak dayatır” diyenler; aslında hak ile bâtılın ayrışmasından rahatsız olanlardır. Çünkü onların istediği; herkesin aynı çürümüşlükte buluşması, fuhşun ve sapkınlığın meşrulaşmasıdır.
Oysa İslam, toplumu çürüten değil; arındıran, ahlaksızlığı yücelten değil; insanı şerefli kılandır.
İslam’ı suçlayanlar, kendi sapkın düzenlerini aklamak için bağırıyorlar.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar:
Hak bâtıla benzemez, karanlıkla nur bir olmaz!
Gerçek bölücülük; Allah’tan koparıp insanı hevâya mahkûm etmektir.
Ve asıl dayatma; laikliğin ahlaksızlığını “özgürlük” diye zorla topluma giydirmektir.
Share this content:
Yorum gönder