Hadis İnkarcılarına Reddiye: Kur’an Her Şeyi Açıklar Mı?
İslam ilahi nizam’ın sosyal, askeri, siyasi, ekonomik ve yaşama açısından hükmetmediği ve egemen olmadığı şu zaman diliminde islamın bir daha hayata egemen olmaması için Allah’ın dinini tahrif etme yollarını tercih ederek islam toplumunu ancak böyle bozarız düşüncesiyle şeytani oyunlar ile yabancı Müsteşrikler/Oryantalistler ile yerli Müsteşriklerin bayraklaştırdığı hadislerin inkar edilmesi propagandasını üstlenerek, bugün hadislerin zanni olduğunu ve onun kabul edilir olmadığını bizim için tek ölçü Kur’an olduğunu ifade ederek, bilgisiz kimseler için kulağa hoş gelen ama aslında Kur’anı inkar etmekten başka bir şey olmayan bu fitneye Kur’an’dan cevap vereceğiz.
Onlar hadislerin ve mezheplerin bu ümmetin başına bela olduğu iddiası ile bugün İslam bu durumda ise bunlar sebebiyle diyerek büyük zülme, hikmetsizliğe, basirettsizliğe ve delalet sebep olmuştur. Bugün ümmeti parçalayan lâiklere bir şey demezler, bugün müslümanları ideolojik dinlere entegre eden demokratlara bir şey demezler, bugün Kemalizm ve Atatürkçülüğü dayatanlara hiçbir şey demezler bugün haram helal, helalleri haram eden küfre, şirke iktidar veren ve Kur’an ‘ ın peygamberlerin şahsında tağutlarla mücadelesi gündemlerinde çıkararak Kur’an adı altında görev yerlerini terk ederek fitneye sebeb olmaktalar.
Hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim bize peygamber aleyhissalatu vesselam’ın öğretilerini yüzlerce ayette hem sözlük anlamı hemde ıstılah açısından bir referans olarak ortaya koyar. Nitekim: İtaat, izinden gitme, örnek almak, emrini yerine getirmek, onun haramını helal ve teslim olmak şeklinde ayetler bilinmektedir. Bu ayetlerdeki emirler ile amel etmemek aslında ayetleri iptal etmek yada ideolojik hadisleri ile tevil etmek ayetleri tahrif etmekten başka bir şey değildir.
Onlar hadisleri inkar edin! Diyorlar ve sonra sadece bize Kur’an yeter diyorlar ama Kur’an ayetleri üzerinde yorumlar yapıyorlar ki bunlar ciltlerle dolu kitaplar haline almış madem peygamberin bu ayetlerle ilgili hadislerini inkar ettiniz neden siz kendi ideolojik hadislerinizle Allahın kitabına tefsir, tevil ve yorumda bulunuyorsunuz? Madem sizin inancınıza göre peygamber aleyhisselam sadece bu ayeti okumuş neden peygamber gibi davranmıyorsunuz?
İnşallah bu makalemizde hadis inkarcısı olan delalet ehlinin tüm cehalet kokan tutarsız ve çelişkili görüşlerini Allahın kitabıyla cevap vereceğiz.
لِيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَنْ بَيِّنَةٍ وَيَحْيٰى مَنْ حَيَّ عَنْ بَيِّنَةٍۜ
Helak olan delil üzere helak olsun, hayat bulan da delil üzere hayat bulsun. (8/Enfâl, 42)
Hadis inkarcılarının usul hatası;
Konuya’ya girmeden önce şunu ifade edebilirim ki hadis inkarcıların en büyük problemi onların bilimsel bir kaideye muhalefet etmeleridir.Bu ister felsefe olsun ister ideoloji olsun ister din olsun hangi konuda olursa olsun, bu kural Kur’an içinde geçerlidir. Bir konu gündeme geliyorsa cızbızlama ve bağlamında koparılarak konu anlatımı olmaz. Bilakis bütüncül ve tümvarım metodu ile konular ele alınır ve o şekilde inançlar sert edilir. Bu sebeple Hadis inkarcıları tam da bu metod sebebiyle Kur’an‘ı inkar edenlerin konumuna gelmiştir. Onlar mutlak ayetlerle muayyen ayetleri mutlak ayetlerle mukayyet ayetlerin ya da Âmm olan ayetleri tahsis eden ayetleri birbirinden ayırmamışlar ve bu cehalet sonucunda Allahın ayetini bir kısmına inanan ve bir kısmını inkar eden Kur’an inkarcıları konumuna düşmüşlerdir.
اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ
Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? (2/Bakara, 85)
Hadis inkarcıları kendi ideolojik inançlarını bize onaylatabilmek adına Kur’an-ı Kerim’deki ayetleri getirerek bize oryatalist inancı dayatmaya çalışıyorlar;
وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِم۪ينَ۟
Sana her şeyin açıklayıcısı, hidayet, rahmet ve teslim olanlar için müjde olacak bir Kitap indirdik. (16/Nahl, 89)
Ayetteki لِكُلِّ شَيْءٍ ‘’Her şeyi’’ diyerek bizim Kur’andan başka bir ölçüye ihticımız yok diyorlar. Peki bu zan ettikleri gibi mi? Misal: Başka bir ayette;
اِنَّا مَكَّنَّا لَهُ فِي الْاَرْضِ وَاٰتَيْنَاهُ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ سَبَبًاۙ
Biz, gerçekten de onu yeryüzünde yerleştirip yüceltmiştik, her şeyin yoluna yoradamına ait ne bilgi varsa vermiştik ona. (Kehf: 84)
Ayette’de لِكُلِّ شَيْءٍ ‘’Her şeyi’’verildi diyor.Aynı Nahl:89 ayetinde olduğu gibi.
Bu ayeti kerimede ‘’Zülkarneyn’e her şey için bir sebep vasıta verdik” Bu ne demek? Gerçekten her şeyin vasıtası ona verildi mi demek? Hayır. Bilakis buradaki her şey ile kast edilen Zülkarneyn’e verilen yetki, yönetim, iktidar ve otoritedir. Dolayısıyla Zülkarneyn iktidara, güç ve egemenliğe ulaşabilmek için Allah her şeyi onun otoritesi için sebep kılmıştı, yoksa Zülkarneyn yeryüzündeki bütün bilimsel ve teknolojik vasıtalara sahip olduğu anlamına gelmez.
Başka bir misal;
وَوَرِثَ سُلَيْمٰنُ دَاوُ۫دَ وَقَالَ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنْطِقَ الطَّيْرِ وَاُو۫ت۪ينَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍۜ اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُب۪ينُ
Süleyman, Davud’a vâris olup (yerine geçti). Dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve her şeyden bize verildi. Şüphesiz ki bu, (evet bu,) apaçık bir ihsan ve lütuftur.” (27/Neml, 16)
وَوَرِثَ سُلَيْمٰنُ دَاوُ۫دَ وَقَالَ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنْطِقَ الطَّيْرِ وَاُو۫ت۪ينَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍۜ اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُب۪ينُ
Süleyman, Davud’a vâris olup (yerine geçti). Dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve her şeyden bize verildi. Şüphesiz ki bu, (evet bu,) apaçık bir ihsan ve lütuftur.” (27/Neml, 16)
Burada yine Süleyman aleyhisselam’a ‘’Hem kuş dili öğretilmiş ve aynı zamanda her şeyden verildi’’ diyor. Peki gerçekten Süleyman aleyhisselam’a her şeyden verildi mi? Yine bu ayette ‘’Her şeyden verildi’’ ayetinden kastedilen Süleyman aleyhiselamın krallık, otorite ve egemenliği için gereken her şeyin verilmesidir. Yoksa ona yeryüzü ve gök yüzünden bilimsel ve teknolojik her şey verildiği anlamına gelmez.
اِنّ۪ي وَجَدْتُ امْرَاَةً تَمْلِكُهُمْ وَاُو۫تِيَتْ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظ۪يمٌ
“Ben, bir kadının onlara hükümdarlık ettiğini gördüm. Ona (güç ve nimet adına) her şey verilmiştir. Onun büyük bir tahtı da vardır.” (27/Neml, 23)
Belkıs, Süleyman aleyhisselam’ın çağında yaşayan bir kimseydi ayette hem Süleyman’a aleyhisselam’a her şeyi verildiğini aynı zamanda kafir ve müşrik olan Belkıs’ada her şey verilmiş olduğu söylenmiş. Peki bu iki tenakuz nasıl giderilecek? Tabii ki bu ayetin manası nasıl iktidar için Süleyman aleyhisselam her şey verilmişse aynı şekilde Belkis’ın iktidar ve egemenliği için her şeyin verilmesindeki kasıt onun otoritesi için verilen vasıtadır.
Dolayısıyla Nahl: 89 ayetin لِكُلِّ شَيْءٍ Her şey’den maksat Kur’anın diğer ayetler’de anlattığımız gibi onun dinin temeli açısından her şeyi açıklayan ve Kur’anı n gündeme getirmeyip rasulullaha havele edilen ister dinin detatlayları olsun ister tafsilat açısından olsun Resule itaatin farz, bu açıdan onu inkar ise küfür olduğudur.
Hadis inkarcıların delillendirdikleri diğer ayetlere bakalım;
مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ
Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır. (6/En’âm, 38)
”Hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır” Kitaptan kasıt Lehv-i Mahfuztur. Bunun deliline gelince:
وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ
Allah, onları arkalarından çepeçevre kuşatandır/Muhit’tir. (85/Burûc, 20)
بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ
Bilakis o, şerefli bir Kur’ân’dır. (85/Burûc, 21)
ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ
Levh-i Mahfuz’dadır. (85/Burûc, 22)
Ayetlerin birbirini tefsir etme metoduna başvurduğumuzda burada iki farklı kitap görüyoruz birincisi Kur’an, ikincisi ise Levh i mahfuzdur. Siyak ve Sibak açısından baktığımızda ”Allah onların arkalarından çepe çevre kuşatandır” ayeti gelmiş geçmiş kıyamete kadar büyük küçük temel tafsilat detay ne varsa her şeyin Allahın bilgisi dahilinde cereyan etmesi ve Kur’an ‘ ın da Allahın bilgisi olduğunu ortaya koyması açısından Kur’an ve her şeyin Levh-i Mahfuz’da yazdığını ifade etmiştir. Dolayısıyla Enam: 38 ‘’Kitab’da hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır” demek Levh’i Mahfuzdur.
Nitekim Hud suresi bunu şu şekilde açıklayarak;
وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاؕ كُلٌّ فٖي كِتَابٍ مُبٖينٍ
Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’ın üzerine olmasın. Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık kitapta vardır. (Hud:6)
Hud Suresi altıncı ayetinde ”Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konacağı yeri de bilir hepsi apaçık kitapta vardır” buna Kur’an diyorlarsa bu onların cehaletleridir. Şüphesiz bu gelmiş geçmiş en ince detaylarıyla Allahın Levh-i mahfuz‘da yazdıkları şeylerdir. Hatta Kur’an bile Levh-i mahfuz’un ilmi ve içinde olan bir konudur. Onlar Levh-i mahfuz ile Kur’an‘ı birbirinden ayırt etmeyerek konuları birbirine karıştırdılar ve hadisleri inkar ederek Kur’an‘ı inkar eden kimseler konumuna düştüler. Onların zanlarınca olasaydı! O halde Hud:6 ayetinin ifadesi ile milyarlarca ciltlik bir Kur’an olurdu elimizde.
Dolayısıyla eğer siz kitaba eksiksiz derseniz ve her şeyi açıklayan derseniz Kur’an ayetlerinde çelişkili olduğunu göstermiş olursunuz o zaman Kur’an‘ı inkar konumuna oturtmuş olursunuz. Delillendirdikleri başka ayetlere bakalım
اَوَلَمْ يَكْفِهِمْ اَنَّٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلٰى عَلَيْهِمْۜ
Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan Kitap kendilerine yetmiyor mu? (29/Ankebût, 51)
وَكَذٰلِكَ نُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ وَلَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Ayetleri böyle detaylı bir şekilde açıklıyoruz ki (Allah’a verdikleri söze) dönsünler. (7/A’râf, 174)
اَوَلَمْ يَكْفِهِمْ اَنَّٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلٰى عَلَيْهِمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرٰى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ۟
Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan Kitap kendilerine yetmiyor mu? Şüphesiz ki bunda, iman eden bir topluluk için rahmet ve öğüt vardır. (29/Ankebût, 51)
Bu ayetlere Kur’an’ın yüzlerce ayetinde gündeme getirdiği refarans açından hadisleri muhattap almanın zorunlu olduğunu gösteren ve eğer yok ısrarla Kur’an derlerse aşağıdaki sorulara cevap vermek zorundalar. Eğer kabul etmezlerse bu da Kur’an’ın eksik, çelişkili ve cevap verecek nitekilte olmadığını gösterir bu da onların çelişkili bir dine kulluk ettiklerini gösterir. Eğer Kur’an-ı Kerim detay ve tafsilat açısından yeterli ise onların iddiasına göre şu sorularımıza cevap vermek zorundalar;
Hadis inkarcıları bi zahmet Kur’an’dan bu sorularımıza cevap verin!
1- Kur’an-ı Kerim cenaze namazından bahseder cenaze namazını kılınışı, şekli, nerede ve nasıl kılındığını söylemez. Madem Kur’an eksiksiz neden bunu açıklamıyor?
2- Kur’an-ı Kerim cuma namazından bahseder ama cuma namazının vakti, nasıl kılınır, nerede kılınması, rukunları, hangi şekilde kılınması gerektiği söz konusu değildir. Ama cuma namaz kılmayı emreder. Neden Kur’an bunu açıklamadı? Eğer Kur’an bunu açıklamadıysa O halde söylediği bir şeyi eksik bırakmış olmuyor mu?
3- Kur’an-ı Kerim de Allah katında ayların sayısı on ikidir bunlardan dört ay haram aylardır. Bu haram aylar hangileri, isimleri nelerdir ve sıralanışı nasıldır? Madem Kur’an her şeyi açıklıyor neden bunu açıklamadı?
4- Kur’an’da beş vakit namazın rekatları geçmez, rukünleri nelerdir, namazı bozan durumlar ve kaç rekat olduğu söylenmez. Madem Kur’an tafsilatlı anlatıyor neden bunu gündeme getirmedi hâşâ Allah unuttu mu?
5- Kur’an-ı Kerim normalde miras ayetleri ile herkesin hakkını gündeme getiriyor. Neden Allah nine’nin payını söylemez. Yoksa Rabbimiz unuttu mu hani Kur’an her şeyi açıklıyordu?
6- Kuran zekat vermeyi emreder ama zekatın taksimmatı geçmez. Neden Kur’an bunu gündeme getirmiyor? Hangi malda olacağı söylenmiyor?
7- Kur’an’da istişare emredilir istişarenin nasıl, ne şekilde ve kimlerle yapılacağı gündeme getirilmez. Neden Kur’an bunu söylemiyor?
8- Merve ile Sefa arasında tavaf ayeti geçer. Kabe için’de tavaf geçer. Peki Merve ile Kabe arasındaki tavaf farkı nedir? Ve kaç defa tavaf yapılması söylenmiyor? Hani Kur’an her şeye yetiyordu?
9- Kur’an-ı Kerim Talak’tan bahseder ama nasıl ve ne şekilde kocasını eşini boşacağı söylemez. Hani Kur’an detaylıydı?
10- Kur’an-ı Kerim Hudeybiye’de bir anlaşma olduğunu söyler peki bu anlaşma metni nedir ve nasıldır neden Kur’an bunu gündeme getirmiyor?
11- Kuran abdestden bahseder ama abdestin bozulması gündeme getirmez yoksa bir defa abdest alan ömür boyunca hep abdestli mi kalır?
12- Kuran içki içmeyin diyor hatta bunu şeytan işi bir pislik olarak görüyor neden o zaman bunu içenlerle ilgili cezayı işlem uygulamıyor?
13- Rabbimiz Kur’an‘da haccı ve umreyi Allah için tam yapın derken haccın ve umre’nin o zaman rukunları nedir ve nasıl yapılacağını neden açıklanıyor?
14- Neden haram olan ve faiz işlemi yapanların cezasını açıklamıyor?
15- Kuran hırsızın elini kesin diyor peki elin nasıl kesilecek, hangi suçlar da tatbik edilecek, her hırsızlık fiilinde el kesilir mi? Neden açıklamıyor Kur’an?
Biz bu soruları coğaltabiliriz. Madem Kur’an bunları açıklamıyor madem siz Resulullah hadisleri kabul etmiyorsunuz. Peki biz sizin ideolojik hadislerinize ve sözlerinize göre mi yasayacağız?
Hadis inkarcıların dinine göre Kur’an bunlara cevap vermek zorundadır. Çünkü Kur’an’ın eksik olmadığı her şeyi açıklayan detaylı olduğunu bildirmesi bunu gerektirmez mi?
Biz şunu açık ve net bir şekilde söyleyebiliriz ki Kuran bizim öncelikli ve birinci kaynağımızdır ve bu açıdan Kur’an bize Resulullah referans gösterir açıklamadığı bir çok meseleyi Resulullah’a bırakır. Nitekim yukarıda sorduğumuz sorular bunu delillendirmektedir.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder