Faiz Sosyolojik Bir Bunalım ve Ekonomik Bir Sömürü Düzenidir.
Riba sözlük manası “fazlalık, nemâ, artma, çoğalma; yükseğe çıkma gibi manalara gelir.
İslam Istılahında Riba: Allahın Mutlak surette haram kıldığı faizin borç verilen bir para yada malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla, yahut süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanıyarak alınan fazla para yada maldır. Başka bir ifade ile daha fazlasını ödemek şartı ile vadeli para yada mal vermek haram olan faizdir. Örnek; On kilo ödemesi şartı ile, 9 kilo buğday ödünç verilse, alınan on bir kilo faiz olur.
Cins ve miktarı bir olan iki şey biri diğeriyle değiştirildiğinde alınan fazlalık faizdir.
Faiz fazlalık üzere yapılan bir antlaşmadır. Bin lira alan bin yüz lirayı bir ay sonra vermek süretiyle yapılan faizdir.nBir kimsenin borç aldıklarında borçlanmanın karşılığı olarak ek bir ödemede bulunması fazidir.
Dinimiz islam faiz/ribay’ı ekonomik olarak zulüm, adaletsizlik, haksızlık, tembellik, istihdamsızlık ve buna benzer her türlü bozgunculuğa sebep olan haksız alış veriş olarak görmüştür. İslam öncesi cahiliye döneminde borç almak suretiyle buna karşılık ekstra para vermek (Riba al-fadl) ya da borçlu olduğu halde borcunu ertelemek için fazladan para vermek (Riba En-Nesie) olarak yapılıyordu. Bugün modern cahileye ilkel cahiliyeden daha acımasız davranarak insanaları sistemli bir şekilde sömürmektedir.
Faizin Tedrici Yöntemle Yasaklanması
İslam ilahi nizam tedrici/aşamalı yöntem ile bir toplumu terbiye etti. Nasıl ki içkiye müptela olmuş bir toplumu üç aşamada terbiye ettiyse, aynı şekilde faize müptela olmuş bir toplumu dört aşamada terbiye edilmiştir.
Birinci Merhale; Faizin Allah katında artmayacağını bilakis kötü bir şey olduğunu belireten ayet ile başlamıştır.
وَمَٓا اٰتَيْتُمْ مِنْ رِبًا لِيَرْبُوَ۬ا ف۪ٓي اَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُوا عِنْدَ اللّٰهِۚ وَمَٓا اٰتَيْتُمْ مِنْ زَكٰوةٍ تُر۪يدُونَ وَجْهَ اللّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُضْعِفُونَ
İnsanların malları artsın diye alıp verdiğiniz faizler, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını umarak verdiğiniz zekâtlar ise, işte kat kat arttırılacak olanlar bunlardır. (Rûm, 39)
İkinci Merhale; Medine’nin yahudilerinin faizle ilgili o kötü ahlakını belirterek faizin insanların mallarına göz dikmek ve batıl yolla yağmalamak olarak tanımlanmıştır.
وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِۜ وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ مِنْهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا
Yasaklandıkları hâlde faiz ve insanların mallarını batıl yollarla yemeleri nedeniyle… Onlardan kâfir olanlar için can yakıcı bir azap hazırladık. (Nisâ, 161)
Üçüncü Merhale; Allah faiz işini yapanları tehdit etmesi, ticareti helal ve kat kat faizi yemeyin emriyle bunu yasaklaması.
اَلَّذ۪ينَ يَأْكُلُونَ الرِّبٰوا لَا يَقُومُونَ اِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذ۪ي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُٓوا اِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبٰواۢ وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰواۜ فَمَنْ جَٓاءَهُ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّه۪ فَانْتَهٰى فَلَهُ مَا سَلَفَۜ وَاَمْرُهُٓ اِلَى اللّٰهِۜ وَمَنْ عَادَ فَاُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
Faiz yiyenler, şeytanın dokunduğu (cin çarpmış) kimse gibi (kabirlerinden) kalkarlar. (Bu ceza:) “Alışveriş de faiz gibidir.” demeleri nedeniyledir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır. Kendisine Rabbinin (faize dair) öğüdü gelip de bu işe son verenin, (faizi bıraktıktan sonra) geriye kalan malı/önceki kazançları onundur. Ve onun durumu (hakkında verilecek hüküm) Allah’adır. Kim de faizli işleme geri dönerse bunlar ateşin ehlidir ve orada ebedî kalacaklardır. (Bakara, 275)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُوا الرِّبٰٓوا اَضْعَافًا مُضَاعَفَةًۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ
Ey iman edenler! (Oranları) kat kat arttırılmış faizi yemeyin, Allah’tan korkup sakının ki kurtuluşa erebilesiniz.
لعن الله اكل الربا ومؤكِله وشاهديْه وكاتبه
)Allah faiz yeğeni yedireni şahitlerini ve yazanı lanetlemiştir. (Tirmizi
الاخذ والمؤتى في الربا سواء
Faizde alan veren eşittir günaha ortaktır. Müslim
Dördüncü Merhale; Allah mü’minlerden faizi terk etmelerini istemiş ve bunu Mü’min olmalarına bağlamıştır ve sonra onları tehdit ederek Allah’tan korkmaları gerektiğini hatırlatmıştır.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبٰٓوا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ
Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve şayet müminlerseniz faizi terk edin. (Bakara, 278)
Dolayısıyla Rabbimiz birinci merhalede faizin kötülüğünü Allah katında değersizliğini ifade etmiş, ikinci aşamada bunun kötü bir ahlak ve bir sömürün mekanizması olduğunu, üçüncü merhalede mü’minlere Allah seslenmek suretiyle bunu yasaklamış ve dördüncü merhalede ise Allah mü’minleri kendisinden korkmaya ve Mü’min olmalarını faizi bırakmaya bağlanmıştır.
Bazı zındıklar faizi istismar ederek kat kat faiz yemeyin ifadesinden faiz sadece kat kat olursa haramdır, yoksa faiz az olursa haram olmaz diyenler aslında şeytani bir manevra ile Allah’ın hükümlerini hiçe saymak ve bu yasayı tahrif etmektedir. Faizin büyüğü küçüğü yoktur. Hepsi haramdır.
اَلَّذ۪ينَ يَأْكُلُونَ الرِّبٰوا لَا يَقُومُونَ اِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذ۪ي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُٓوا اِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبٰواۢ وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰواۜ
Faiz yiyenler, şeytanın dokunduğu (cin çarpmış) kimse gibi (kabirlerinden) kalkarlar. (Bu ceza:) “Alışveriş de faiz gibidir.” demeleri nedeniyledir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır. Bakara, 275)
Bu ayette geçen kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının ifadesi ise faizi helal görenlerin kafir olacağına delalet etmektedir.
يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَث۪يمٍ
Allah, faizin bereketini siler, sadakaları ise artırır. Allah, (faizi alışveriş gibi helal sayan) kâfiri ve (faizle muamele eden) günahkârları sevmez. (Bakara, 276)
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۚ وَاِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُ۫سُ اَمْوَالِكُمْۚ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ
Şayet (faizli işlemleri) bırakmadıysanız (o hâlde) Allah’a ve Resûl’üne savaş ilan edin! Şayet tevbe ederseniz mallarınızın (faiz bulaşmamış) ana sermayesi size aittir. Zulmetmez ve zulme de uğramazsınız. (Bakara, 279)
İslam Faize Alternatif Uygulamalara Teşvik Etmiştir;
İslam ilahi nizam faizin her türlüsünü haram kılmak suretiyle buna alternatif istihdamı sağlayacak, tembelliği öldürecek, insanlar arasında yardım, sevgi, dayanışma ve yardımlaşma müessesesini kuracak helal kazanç yollarını göstermiştir. Bunlar;
1- Karz-ı Hasen; Bir müslümanın ihtiyaç sahibi din kardeşine karşılıksız borç vermesi, borcunu zamanında ödeyememesi halinde ona yeni süre tanıması yada ödeyemeyeceğini hissettiği zaman ona borcu bağışlaması islamda teşvik edilmişitr.
وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًاۜ
Allah’a güzel bir borç verin. (Müzzemmil:20)
كل قرض صدقة
Verilen her Karz/ödünç, borç sadakadır. (Taberani)
2- Şirketler; Bir ya da birden fazla kişilerin bir araya gelmek suretiyle bir işte kâr üzere ortaklaşa yaptıkları işlerdir.
İki ortaktan biri arkadaşına hıyanet etmedikçe onların üçuncü ortakları ben olurum, biri diğerine hıyanet edince ben aralarından çıkarım. (Abu Davud)
3- Mudarabe: İki kişiden birinin sermayesi diğerinin emeği karşılığında kurulan kârdaki ortaklıktır.
4- Muzaraa/Ziraat Ortaklığı; Bir tarafın arazi sahibi diğer tarafın çalışma/çiftçilik ile elde ettikleri mahsulü yarı yarıya, üçte iki ve üçte bir gibi bir oranla paylaşmak üzere yaptıkları ortaklık şeklidir.
5- Musakat Bakım Ortaklığı; Bir tarafın ağaç, üzüm bağı yada başka bir şeyde diğer tarafın bunların bakım işçiliği ile elde ettikleri meyveleri yarı yarıya yada üçte bir gibi bir oranla paylaşmak üzere yaptıkları ortaklık şeklidir.
Faiz Yiyenlerin Cehennemdeki Durumları
Yürüdük. Nihayet kandan bir nehire vardık.
“Miraç gecesi, bir kısım insanlara uğradım ki, karınları evler gibi iri idi. Karınlarının içi yılanlarla doluydu ve bunlar dışardan görünüyordu. Ben:
Ey Cibrîl bunlar kimlerdir? diye sordum.
Bunlar faiz yiyenlerdir! cevabını verdi.” (İbn-i Mâce,
Faiz Çeşitleri;
1- Bir satış içinde iki satışın faizi oluşu.
Ebu Hureyre (r.a) Rasûlullah (s.a)’ın şöyle dediğini nakletmiştir: “Kim bir satış içinde iki satış yaparsa, bu satış bedellerinden az olanını alması gerekir, aksi halde faiz almış olur.” (Ebu Davud)
2- Borçludan alınan hediye faizdir.
Alcaklı, müdür, amir yada güç sahibi bir kimseye makam, çıkar, menfaat yada alacaklısına karşı hediye vermek faiz kapsamına girer.
Ebu Bürde (r.anhüma), Medine’ye gelince Abdullah b. Selam kendisine şöyle demiştir: “Sen faizin yaygın olduğu bir beldede bulunuyorsun. Birisinde alacağın varsa, borçlun sana bir yük saman, arpa veya yonca hediye etse kabul etmemelisin. Çünkü bu faiz olur.” (Buhari)
Ebu Umame (r.a)’ın naklettiği bir hadiste bir müslümana yardımcı olan kimsenin ondan alacağı hediyenin faiz kapsamına girdiği belirtilir: “Bir kimse müslüman kardeşi, için aracılık yapsa, o da ona bir hediye verse, diğeri de kabul etse, faiz kapılarından büyük bir kapıdan içeri girmiş olur.” (Ebu Davud)
“Bir menfaat sağlayan her ödünç (karz) faizdir.” (İbn Hacer)
Hanefilere göre menfaat ilişkisi bulunan kişiden böyle bir hediye alınması mekruh, samimi dostlardan hediye ve ikramda bulunan kimselerden olursa sakınca kalkar.
Faiz ekonomik olarak toplumu sömürmek, haklarını gasp etmek insanların tembel olmasına ve istihdama engel olur. Sosyolojik açıdan faiz olan yerlerde huzur, güven, dayanışma ve muhabbet olmaz. Bilakis! Faizin olduğu yerlerde kin, nefret, öfke, fırsatçılık ve huzursuzluk vardır. Faizin olduğu yerde dayanışma, yardımlaşma ve sevgi bağına dair hiçbir şey kalmaz. Faizin olduğu yerde haksız kazanç, fakirin sömürülmesi ve zenginin haksız kazancı vardır. Allah faiz ile faizin girdiği bütün kazanç yollarını kesin olarak haram kılmıştır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder