Ders: Batini Ve Zahiri İman Nedir?
Gürsel Gürbüz
Batıni (içsel/gizli) ve Zahiri (dışsal/açık) iman kavramları, iman tarifinin kapsamı içinde yer alan önemli meselelerdendir. Bunları hem terim anlamı hem ıslahî anlamlarıyla birlikte, Kur’ân ve Sünnet delilleriyle, usûl ve kaideler çerçevesinde ve selef âlimlerinin görüşleriyle açıklayayım:
1. Zâhirî ve Bâtınî İmanın Tanımı:
a. Zahiriİman (Açık olan):
Zahiri iman; kişinin diliyle söylediği ve ameliyle gösterdiği imanıdır. Şeriat karşısında kişinin mü’min sayılması bu zahir delillere bakılarak olur.
Zahiri imanın şubelerden her biri iman diye isimlendirilir. Misal; Namaz imanda bir şube olmakla beraber zekat, cihad, iyliği emretme, kötülüğü yasaklama, oruç ve hac gibi ameli ibadetlerde iman şubeleri kapsamındadır. İslam’a dair tüm emir ve yasaklar zahiri imanın şubeleridir. Müslüman toplumlar arasında her bir kimsenin müslümanlığının kabul edilmesi ancak islamın zahirine göredir. Müslüman kadınla evlenebilmek, miras alabilmek ve diğer islami haklardan istifade etmek zahiren bir kimsenin islamını ispatlamakla görevlidir. Kişi zahiri imanı terk edip batini iman ile yetinirse kendisi müslüman olarak görülemez.
b. Batıni İman (Gizli olan):
Batıni iman ise kalpte olan, Allah ile kul arasında kalan inançtır. Kalbin tasdiki ve teslimiyetidir. Bu iman Allah katında geçerlidir. Bu iman şubeleri kalbin ve niyetin kapsamında olan ve yalnız Allah ile kul arasında cereyan eden imani bir şubedir. Bu iman şubeleride farklı ve çeşitleri vardır. Misal;
Haya, tevekkül, korkmak, yönelmek, bağlanmak, sevmek gibi batini amellerde iman kapsamındadır.
Bu imani şubeler yoldaki zararlı bir maddeyi kaldırmaya kadar varır. Bunların hepsi imanın şubelerindendir. Bu şubelerden kelime-i şehadet gibi öyle ameller vardır ki, bulunmadıkları zaman iman olmadığı gibi, aynı zamanda yoldaki zararlı bir şey kaldırmak gibi imani ameller de vardır ki bunlar yapılmadığı takdirde iman’da yok olmaz. Bu ikisi arasında büyük farklar ve başka başka imani şubeler vardır.
Dolayısıyla nasil ki nesnel parçalardan teşekkül eden her şeyin farklı farklı olduğu, parçalanabildiği arttığı ve eksildiği bilinen bir husus ise aynı şekilde bazı parçaların kaybolması ile o şeyi tamamen ortadan kalkmaz. Bir günah işleyen kimsenin amelinden bir parça eksilmesiyle birlikte iman’da bir parça eksilmiş olur. Ancak imanın geri kalanı varlığını devam ettirir. Zira ameldeki eksiklik imanın bir kısmını eksiltmiştir. Böylece bazı amellerin eksilmesi ile imanda eksilme ve ihmal edilmiş olur ancak imanın tamamı ortadan kalkmaz. Misal: Ağaç dallardan oluşan bir bütündür. Bununla beraber bazı dalların kırılmasıyla ağaç yok olmaz. Aynı şekilde insan da organlardan oluşan bir bütündür. Fakat bazı organların yok olması ile insan ölmez (Mecmuu’l fetava)
2. Kur’ân-ı Kerîm’den Deliller. Kalpteki imanın esas oluşu;
“وَلَٰكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ”
“Allah size imanı sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi.” (Hucurât 49/7)
Bu ayet, imanın aslının kalpte olduğuna delildir.
Zâhir amelin önemini vurgulayan ayet:
“إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ”
“İman edenler ve salih amel işleyenler…”(Bakara 2/25, birçok ayette tekrar edilmiştir.)
Bu ayetlerde iman ve amel beraber zikredilerek, zâhir amelin de imanın ayrılmaz bir parçası olduğu ortaya konmuştur.
3. Sünnetten Deliller;
Batini Açıdan;
Kalpte iman olup zâhirde olmayanların durumu:
“ألا وإن في الجسد مضغة إذا صلحت صلح الجسد كله وإذا فسدت فسد الجسد كله ألا وهي القلب”
“Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır. O iyi olursa bütün beden iyi olur; o bozulursa bedenin tamamı bozulur. İşte o kalptir.” (Buhârî, Îmân 39; Müslim, Müsâkât 107)
İmanın temeli olan kalp, bozulduğunda tüm amellerin bozulacağı bildiriliyor.
“İnsanlar kalplerinin tasdik ettiğini diliyle söylemedikçe, onlardan el çekilmez.” (Buhârî, Cihad 143; Müslim, İman 34)
Yani kişi kalbinde iman etse de diliyle söylemediği sürece zahiren Müslüman sayılmaz.
Zahiri Açıdan Hadisler;
“من قال لا إله إلا الله دخل الجنة”
“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ derse cennete girer.”(Buhârî, Bed’ul-Halk 8)
Bu hadis, sözlü ikrarın imanın bir yönü olduğunu gösterir.
“الإيمان بضع وسبعون شعبة، أعلاها قول لا إله إلا الله، وأدناها إماطة الأذى عن الطريق”
“İman yetmiş küsur şubedir. En üstünü ‘Lâ ilâhe illallah’ demek, en altı ise yoldan eziyeti kaldırmaktır.” (Müslim, Îman 35)
Burada hem söz hem amel, imanın şubesi sayılmıştır.
- Münafıkların Durumu:
“Münafıklar cehennemin en alt tabakasındadır.” (Nisâ 4/145)
Münafıklar zahiren iman ettiklerini söyleseler de, kalpte tasdikleri olmadığından bâtınî imanı taşımadıkları için cehennemin en alt tabakasına atılacaklardır.
5. Usûl ve Kaide Açısından:
“ما كان في القلب فهو الأصل، وما ظهر في القول والعمل فهو دليل له”
“Kalpte olan asıldır; söz ve fiilde ortaya çıkanlar onun delilidir.”
Yani bir kişinin mü’min mi yoksa münafık mı olduğu, zahirdeki söz ve amellerine göre değerlendirilir. Ancak Allah kalplerde olanı da bilendir.
الإيمان قول واعتقاد وعمل يزيد بالطاعة وينقص بالمعصية
“İman söz (ikrar), kalp ile inanç (tasdik) ve amel (tatbik)ten ibarettir. Ta’at ile artar, masiyet ile eksilir.”
Bu tarifte açıkça zahir ve batın unsurlar birlikte zikredilmiştir.
6. Selef’in Görüşleri:
İmam Şâfiî der ki: “Amelsiz iman, iman değildir. İman, kalp tasdiki, dil ikrarı ve bedenle ameldir.”
Hasan el-Basrî (rahimehullah): “İman, arzu etmek ve temenni etmek değildir. İman kalpte yerleşen ve amelde görülen bir şeydir.”
İmam Ahmed b. Hanbel:
“İman söz, amel ve niyettir. Artar ve eksilir. Sadece kalpte tasdik değildir.”
Fudayl b. Iyad: “Kişi diliyle ne kadar iman ettiğini söylese de kalbinde samimiyet yoksa o münafıktır.”
Not;
Eğer iman sadece kalpte bir tasdikten ibaret olsaydı, o zaman ibadetler, teslimiyet, Allah’a itaat, haramdan sakınmak gibi emirlerin anlamı kalmazdı. Böylece münafıklarla hakiki müminler arasında hiçbir fark kalmazdı. Bu ise hikmetsizliktir ve Allah’ın adaletine terstir.
Örneklerle Açıklama. Abû Tâlib;
Resûlullah’ı doğruladı ama ona tabi olmadı, şeriatına girmedi. Kalpteki tasdik onu kurtarmadı.
Heraklius:
Peygamber’in nübüvvetini kabul etti, kalben doğruladı ama kavmi ve saltanatı uğruna ona tabi olmadı.
Bu örnekler bâtınî imanın zahirî tasdik ve teslimiyetle desteklenmediğinde kurtuluş getirmediğini gösterir.
Dolayısıyla Batini imanın yeri kalptir, zahir imanın yeri söz ve fiildir ifadesi, Ehl-i Sünnet’in iman tarifinin temel taşlarındandır.
Sonuç Olarak:
İmanın aslı kalptedir (bâtınî),
Ama bu iman mutlaka dilde ve amelde yansımalıdır (zâhirî),
Zâhirde imanı olmayan kişi, şeriat hükmünce Müslüman kabul edilmez,
Kalpte iman olmadıkça, zâhir amellerin de bir faydası olmaz (münafıklık örneği).
Share this content:
Yorum gönder