×

Ateist Kafa!:Yağmurdaki Mucizevi Denge Ve Mükemmellik

Ateist Kafa!:Yağmurdaki Mucizevi Denge Ve Mükemmellik

Gürsel Gürbüz
Yağmur, sıradan bir doğa olayı gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde içinde muazzam bir dengeyi, kusursuz bir ölçüyü ve hayranlık uyandıran bir düzeni barındırır. Bir damla yağmurun oluşumu; suyun buharlaşması, gökyüzüne yükselmesi, soğuması, yoğunlaşması ve belirli bir ağırlığa ulaştığında yere inmesi gibi hassas aşamaların mükemmel bir planla işlemesi sayesinde mümkün olur. Her adımda matematiksel bir hassasiyet, fizikî yasaların ince bir dengesi ve hayata yönelik özel bir amaç vardır. Bu kadar mükemmel ve düzenli bir sistemin başıboş bir tesadüf ürünü olduğunu iddia etmek, aklın, bilimin ve vicdanın en temel ilkeleriyle açıkça çelişir.
Kur’an-ı Kerim, bu ilahi mucizeyi nazarlarımıza şöyle sunar:
“Allah, gökten bir ölçüye göre su indirir…” (Zuhruf, 43/11)
“Biz gökten belli bir ölçüyle su indirdik…” (Müminûn, 23/18)
Yağmurun tam ihtiyaca göre belirli miktarda yağması, yeryüzünü canlandırması, hayatı sürdürmesi; ardında tesadüfü değil, ilmi, kudreti ve sonsuz hikmeti gösterir. Bu dengeyi ve mükemmelliği gören her akıl ve her basiret sahibi insan, tüm kâinatı idare eden bir Yaratıcının, yani Allah’ın birliğini ve varlığını teslim etmek zorundadır. Gerçek ilim ve gerçek akıl, insanı kör tesadüflere değil, sonsuz kudret sahibi Allah’a iman etmeye çağırır.
1. Yağmurun Oluşumu ve Mükemmel Dengesi
Yağmur, rastgele ya da düzensiz bir olay değildir.
Yağmurun oluşumu için buharlaşma, yoğuşma, taşınma ve yağış gibi dört mükemmel aşama işlemektedir:
* Okyanuslar, denizler, göller ve nehirlerden Güneş’in ısıtmasıyla su buharlaşır.
* Bu su buharı atmosfere yükselir, hava soğudukça yoğuşur ve bulutları oluşturur.
* Bulutlar, rüzgarlarla taşınır, karaların iç kesimlerine doğru hareket eder.
* Su damlacıkları birleşerek büyür, ağırlıkları artınca yerçekimine karşı koyamayarak yağmur damlaları olarak yere iner.
Burada dikkat çekici nokta şudur: Eğer bu döngüde:
* Bir adım eksik olsaydı,
* Bir oran az ya da fazla olsaydı,
* Su ya aşırı buharlaşırdı ya da yeryüzü tamamen kururdu.
Yağmurun oluşumu, hassas sıcaklık, basınç ve nem dengelerine bağlıdır.
Bu dengeleri, herhangi bir kör mekanizma veya tabiatın kendisi kuramaz.
Bunun arkasında ilmi sonsuz bir Yaratıcı’nın takdiri vardır.
Kur’an bu gerçeği şöyle bildirir:
“Gökten belli bir ölçü ile su indirdik, sonra onu yeryüzünde durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbette gücümüz yeterlidir.” (Mü’minûn, 23/18)
Bu ayet, yağmurun gelişigüzel değil, “belli bir ölçüyle” indirildiğini bildirir ki, bu modern meteoroloji biliminin tam kabul ettiği bir gerçektir.
2. Okyanuslardan Buharlaşan Su ve Tuzsuz Yağmur
Dünyanın %70’i tuzlu su ile kaplıdır.
Eğer buharlaşan su, tuzlu olsaydı:
* Yağan yağmurlar tuzlu olurdu.
* Toprak verimsizleşirdi.
* Tarım biterdi.
* Hayvanlar ve insanlar yaşamlarını sürdüremezdi.
Ancak Allah, buharlaşan suyun sadece saf su buharı olduğunu ve tuzun geride kaldığını hikmetle düzenlemiştir.
Yani:
* Tuz ayrılır.
* Tatlı, temiz su bulutlara yükselir.
Bu da Kur’an’da dolaylı olarak şöyle bildirilir:
“Size gökten su indirip onunla çeşit çeşit ürünler çıkardı.” (Bakara, 2/22)
Modern bilim de bunu kabul eder: Su buharı saf su içerir. Tuz ve diğer mineraller denizde kalır.
3. Bulutların Ağırlığı ve Yağmuru Taşıması
Bulutlar, göründüğünden çok daha ağırdır.
* Orta büyüklükte bir kümülonimbus bulutu yaklaşık 500.000 kilogram su taşır!
* Yani bir bulut, 100’lerce ton ağırlığındadır!
Buna rağmen, bu dev kütle:
* Gökyüzünde “hafif” gibi durur,
* Rüzgarla sürüklenir,
* İstenilen zamanda ve ölçüde yağmur boşaltır.
Kur’an bunu asırlar öncesinden şöyle haber verir:
“O Allah ki, rüzgarları gönderir; böylece onlar ağır bulutları kaldırır.”(A’râf, 7/57)
Bugün bilim de aynısını söylüyor: Bulutlar, rüzgar akımları ve basınç dengeleriyle taşınır ve suyu taşıyabilecek şekilde “yüklenirler”.
Bu olağanüstü tasarımın arkasında sonsuz ilim ve kudret sahibi bir yaratıcı vardır: Allah.
4. Yağmurun Ölçüsü: Fazlası Felaket, Azı Kıyamet
Dünyaya her yıl:
* Ortalama 505.000 km³ yağmur yağmaktadır.
* Bu, tüm yeryüzüne eşit dağıtılırsa her yere yaklaşık 1 metre su düşmesi demektir.
Eğer:
* Bu miktar az olsaydı, kuraklık ve kıtlık olurdu.
* Çok olsaydı, seller ve felaketler olurdu.
Kur’an’daki “ölçüyle indirme” mucizesi burada da açıkça görülmektedir.
Ayrıca Allah şöyle buyurur:
“Görmedin mi ki Allah gökten su indirir de onu yeryüzünde kaynaklar yapar.”
(Zümer, 39/21)
Burada da yeraltı suları, nehirler ve göllerin oluşumu açıklanmıştır. Modern hidroloji bunu ancak son yüzyılda keşfetmiştir.
5. Bilimsel ve İslami Delillerle
Yağmurun oluşumu:
* Akıl,
* Mantık,
* Bilim,
* Gözlem
açısından tamamen bilinçli bir tasarımın eseridir.
Ateistlerin “tesadüf” veya “kendi kendine oluştu” iddiaları:
* Gerçekten büyük bir cehalettir, akıl tutulmasıdır.
* Çünkü bu kadar kusursuz, dengeli ve ihtiyaçlara tam cevap veren bir sistemin kendi kendine olması imkansızdır.
Tıpkı bir damla mürekkebin kağıtta anlamlı bir şiir yazamayacağı gibi,
* Yağmurun ve su döngüsünün varlığı da sonsuz ilim, kudret ve hikmet sahibi Allah’ın eseridir.
Kur’an bu gerçeği tekrar tekrar vurgular:
“Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için ibretler vardır.” (Nahl, 16/11)
* Yağmur, planlı ve ölçülü bir ilahi rahmettir.
* Bu mucize, Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren en açık delillerden biridir.
* Ateistlerin “rastgele” ya da “tabiatın işi” gibi iddiaları tamamen batıldır.
Her bilinçli insan, yağmur gibi bir mucizeyi görünce başını kaldırıp yalnız Allah’a hamd etmeli, secde etmelidir.
Yağmur sadece fiziksel bir olay değildir. Yağmurun inişiyle Allah bize:
* Kudretini gösteriyor.
* Merhametini hatırlatıyor.
* Hayatı ve ölümü öğretiyor:
    * Kurumuş toprak nasıl yağmurla diriliyorsa,
    * İnsan da öldükten sonra Allah’ın emriyle diriltilecektir.
Kur’an bu derse şöyle dikkat çeker:
“Ve sen, yeryüzünü kupkuru görürsün; fakat biz onun üzerine su indirdiğimiz zaman o harekete geçer, kabarır ve her güzel çiften bitkiler verir.” (Hac, 22/5)
Bu ayette hem yağmurun hayat verme işlevi, hem kıyamet ve diriliş mucizesi işaret edilmiştir.
Bilim ancak yirminci yüzyılda toprakta uyuyan tohumların, suyla aktive olup hayata döndüğünü keşfetti.
Kur’an bunu 1400 yıl önce haber verdi.
ATEİSTLERE: AKLINIZI KULLANIN!
* Eğer sıradan bir musluk başlı başına bir tasarım ve ustalık eseri ise,
* Eğer bir televizyon kendiliğinden oluşamıyorsa,
* Eğer bir ufacık bir sistemin bile bir ustaya ihtiyacı varsa,
O zaman:
* Bu mükemmel yağmur döngüsünü,
* Bu hassas hesaplamaları,
* Bu hayati ekosistemi bir tesadüfe veya kör tabiata atfetmek, en büyük akılsızlık, en büyük cahillik, en büyük zulüm olur.
Kur’an ne güzel söyler:
“Onlara gökleri ve yeri yaratan, kendilerine gökten yağmur indirip onunla ölü toprakları dirilten kimdir diye sorsan, mutlaka ‘Allah’ derler.” (Ankebût, 29/63)
Bu ayet gösteriyor ki, insan fıtratı zaten bir Yaratanı kabule meyyaldir. İnkar, ancak kibir ve körlükten gelir. Yağmurda,
* Ölçü var,
* Hikmet var,
* Şefkat var,
* Kudret var,
* İlim var.
Bunların hepsi ancak Allah’ın varlığının ve birliğinin açık delilleridir. Tesadüf ve sebepler sadece birer perdedir. Gerçekte her şey Allah’ın kudretiyle ve ilmiyle işler.
Yağmura bakan bir akıl, secde eden bir kalbe dönüşmelidir.

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed