×

Ateist Kafa!: Büyük Patlama ve Kur’an’ın Perspektifi

Ateist Kafa!: Büyük Patlama ve Kur’an’ın Perspektifi

Gürsel Gürbüz
Büyük Patlama teorisi, evrenin bir noktada çok yoğun ve sıcak bir halde olup, sonrasında büyük bir patlama ile genişlemeye başladığını ileri süren bir bilimsel açıklamadır. Bu teori, evrenin yaklaşık 13.8 milyar yıl önce, tek bir noktadan büyük bir patlamayla genişlemeye başladığını ve bu süreçte evrenin hızla büyüdüğünü kabul eder. Büyük Patlama’nın başladığı an, tüm madde, enerji, zaman ve mekanın yaratıldığı andır. Bilimsel olarak, bu patlama sonrasında evrenin genişlemesi, galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin ve diğer kozmik yapılarının oluşması söz konusudur.
Kur’an, evrenin yaratılışına dair bilgiler verirken, bilimle mükemmel bir uyum içerisindedir. Enbiya Suresi’nin 30. ayeti, evrenin başlangıcı ve genişlemesi hakkında dikkat çeken bir ifadedir:
“İnkar edenler görmediler mi ki, gökler ve yer bir arada iken, biz onları ayırdık ve her canlıyı sudan yarattık. Hala inanmayacaklar mı?” (Enbiya, 30)
Bu ayette, evrenin başlangıcındaki “bir arada” olma durumu ve sonrasında “ayrılma” süreci, modern kozmoloji ve Büyük Patlama teorisi ile paralellik gösterir. Göklerin ve yerin bir arada olduğunu ifade eden bu ayet, evrenin bir bütün olduğu ve sonradan genişlemeye başladığı fikriyle örtüşür. Ayrıca, evrenin genişlemesinin başlangıcında bir ayrılma söz konusu olduğu için, bu ayet bir nevi Büyük Patlama’nın başladığı anı işaret eder.
Büyük Patlamanın Kusursuz Dengesi ve İslam Perspektifiyle;
Büyük Patlama’nın modern bilimde kabul edilen, evrenin başlangıcını ve genişlemesini açıklayan temel teori olmasının yanı sıra, evrenin şu anki yapısının kusursuz bir dengeye sahip olması da büyük bir mucizedir. Evrenin genişleme hızındaki denge, çekim kuvveti, elektromanyetik kuvvet ve diğer temel güçlerin dengede olması, bu sistemin mükemmel bir tasarım sonucu oluştuğunu gösterir.
Bilim insanları, evrenin başlangıcındaki bu dengeyi ve düzeni kabul etmekle birlikte, genellikle bu dengeyi “rastlantı” veya “tesadüf” olarak nitelendirirler. Ancak burada ciddi bir mantıksal çelişki bulunmaktadır. Çünkü mükemmel bir denge ve kusursuz bir düzen ancak bir irade ve kudretin sonucu olabilir. Bu dengeyi kabul eden bir bilim insanının, aynı zamanda bu düzenin arkasında bir yaratıcının bulunmadığını söylemesi, bilimsel bir çelişkidir.
Matematiksel bir denklemde dengenin sağlanması, en küçük bir sapmanın bile büyük değişimlere yol açabileceği bir yapıdır. Büyük Patlama’nın başındaki sıcaklık ve yoğunluk dengesinin, evrenin genişlemesi için doğru bir orana sahip olması, bilimsel açıdan son derece hassas bir durumdur. Eğer bu denge birkaç yüz milyon yıl farkla daha farklı olsaydı, evren ya hızla büzülür ya da hiç oluşmazdı. Bu tür hassas dengelerin tesadüfen oluştuğunu iddia etmek, bilimsel olarak da mantıklı değildir.
Akıl ve Mantıkla İslam’ın Tekvinî/Yaratma Kanunları:
İslam’a göre, evrendeki her şey bir irade ve kudretin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Allah’ın varlığını ve kudretini inkâr etmek, evrendeki bu düzenin ve dengeyi tesadüfe dayandırmak, mantıkla çelişir. Çünkü her matematiksel denge ve her fiziksel yasada bir irade ve plan bulunur. Allah’ın kudreti, her şeyi bir amaçla ve belirli bir ölçüyle yaratmıştır. Fatır Suresi’nin 41. ayeti de bu noktayı vurgular:
“Allah gökleri ve yeri yaratıp düzenledi. O, her şeyin en güzel şekliyle varlıklarını yaratandır.” (Fatır, 41)
Evrenin düzeni, her şeyin bir arada varlık bulması ve işlevini yerine getirebilmesi, Allah’ın yaratma ve düzenleme kudretine dayanmaktadır. Bilimsel olarak kabul edilen bu düzenin, bir yaratıcıya ve mutlak bir iradeye işaret ettiğini görmemek, gerçek anlamda bir körlük olur.
Büyük Patlama ve Tevhid:
Büyük Patlama’nın hassas dengesi ve ardından gelişen kozmik düzen, Tevhid inancının temelini oluşturur. Tevhid, Allah’ın evrenin yaratıcısı, insanlar için kanun koyucusu, hükmeden ve düzenleyicisi olduğuna inanmayı ifade ettiği gibi aynı zamanda varlıklar için fizik yasalarınıda vaaz etmiştir. Büyük Patlama’nın ve evrendeki her düzenin bir tesadüf olarak açıklanması, evrendeki bu dengeyi bir kudretsizlik ve kör tesadüfler ile açıklamaya çalışmaktır. Ancak akıl ve mantık, bu düzenin ardında bir kudretin olduğunu kabul etmektedir. Bu bağlamda, Kur’an, Allah’ın kudreti ve hikmeti ile her şeyi yaratıp düzenlediğini vurgular. Büyük Patlama’nın kusursuz düzeni ve matematiksel dengesi, Allah’ın ilmi ve kudretiyle açıklanabilir.
Ateistlere İslam’a Davet:
Büyük Patlama teorisini ve evrendeki bu mükemmel düzeni kabul etmek, aslında bir yaratıcı ve irade fikrini kabul etmekle eşdeğerdir. Eğer bir yerde düzen ve denge varsa, orada bir amaç, bir plan ve bir yaratıcının iradesi vardır. Ateistlerin, bu düzeni ve evrendeki bu hassas dengeyi tesadüf olarak nitelendirmeleri, akıl ve mantıkla çelişmektedir. Çünkü evrendeki denge ve düzen, yalnızca akıl ve kudret sahibi bir varlığın varlığını kanıtlar.
Ateistlerin “rastlantı” ve “tesadüf” iddiaları, bilimsel verilerle tutarlı olmayan ve mantıksal olarak çelişen iddialardır. İslam, her şeyin Allah’ın iradesi ve kudretiyle yaratıldığını ve düzenlendiğini vurgular. Evrenin işleyişindeki bu kusursuz denge, Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren en açık delillerdendir.
Büyük Patlama teorisi, evrenin başlangıcındaki mükemmel denge ve kusursuz düzen ile evrenin bir yaratıcı ve düzenleyicisi olduğu gerçeğini kabul eder. Ateistlerin bu gerçeği görmezden gelerek, her şeyin tesadüfen oluştuğunu iddia etmeleri, akıl ve bilimsel verilerle çelişir. İslam, bu mükemmel düzenin ve evrendeki her şeyin Allah’ın kudretiyle yaratıldığını açıkça ifade eder. Bu sebeple, bilimsel veriler ve Kur’an’daki açıklamalar ışığında, ateistlerin Allah’a inanmaları gerektiğini anlamaları gerekmektedir.
Evrenin Mükemmel Dengesinin Derinliği:
Evrenin düzeni ve mükemmel denge sadece fiziksel yasalarla sınırlı değildir. Aynı zamanda atom altı parçacıklardan galaksilere kadar her şeyde müthiş bir uyum bulunmaktadır. Atomdaki proton, nötron ve elektron arasındaki çekim kuvveti, kimyasal bağlar, biyolojik süreçler, hatta evrimsel denge – bunların hepsi bir amaç doğrultusunda işler. Bu dengeyi sadece fiziksel olarak değil, biyolojik ve kimyasal olarak da gözlemlemek mümkündür.
Evrenin yaratılışı, hem mikro evrende (atomlar, moleküller) hem de makro evrende (galaksiler, yıldızlar) mükemmel bir uyum gösterir. Bütün bu süreçlerin bir tesadüf sonucu oluşması mümkün değildir. Her şey bir irade, plan ve kudretin ürünü olduğunu gözler önüne serer.
2. Büyük Patlama’nın Hassas Denge ve Olasılıklar:
Büyük Patlama’nın başlangıcındaki mükemmel denge, evrenin evriminde her şeyin birbiriyle nasıl etkileşimde olduğunu gösterir. Birçok bilim insanı, bu dengeyi, evrenin evriminde birkaç küçük sapmanın bile büyük felaketlere yol açacak şekilde kritik olduğunu kabul eder. Bu durum, bilimin de kabul ettiği bir olasılık meselesidir. Her şeyin çok küçük bir sapma ile bozulması, evrenin ya var olmamasına ya da düzgün bir şekilde işlememesine yol açardı. Bu dengeyi bir tesadüfe bağlamak, akıl dışıdır. Bu dengeyi kontrol eden bir kudret ve plan olduğu açıkça ortadadır.
3. Allah’ın Varlığının İkna Edici Delilleri:
Bilim, evrenin işleyişindeki kusursuz düzeni ve dengenin varlığını kabul etmektedir. Ancak bu düzenin nasıl işlediğine dair bir açıklama, bir yaratıcı irade olmadan anlaşılmaz. Matematiksel düzen, kozmik yasalar ve fiziksel ilkeler bir yaratıcı iradeyi ve hikmeti işaret eder. Bu bilimsel veriler ve gözlemler, ateistlerin inkar ettiği Yaratıcıyı anlamaları için büyük bir fırsattır.
Ayrıca, bilimsel verilerin Kur’an ile paralel olması, İslam’ın bilimle uyumlu olduğunu gösterir. İslam, yaratılışın temelini Yaratıcıya dayandırırken, bilim de evrenin işleyişindeki düzeni gözlemler. İki şey birbiriyle çelişmez; aksine, birbirini destekler. Kur’an, evrenin yaratılışında ve düzeninde bir yaratıcı iradeyi ve kudreti işaret eden çok sayıda ayet içerir. Bu ayetler, hem bilimsel hem de felsefi açıdan insanları doğru yola yönlendiren derinliklere sahiptir. 
Sonuç:
Ateistlerin büyük patlama gibi önemli bilimsel teorileri kabul etmeleri, evrendeki bu mükemmel düzenin ardında bir yaratıcı olabileceği gerçeğini görmelerini gerektirir. Çünkü mükemmel düzen, sadece tesadüf ile açıklanamaz. Her şeyin bir amacı, planı ve kudreti vardır. Yaratıcı, bu evrenin her yönünü mükemmel bir dengeyle tasarlamıştır. Kur’an’ın içerdiği ilahi mesaj, insanlara bu düzenin ardındaki yaratıcıyı tanımayı ve iman etmeyi öğütler. Ateistlerin bu evrensel düzeni görerek, Allah’a inanmaları gerektiği konusunda derin bir akıl yürütmeye gitmeleri beklenir.
Bu yüzden, bilimsel verilerin ve evrende görülen mükemmel düzenin ardında bir Yaratıcının iradesinin varlığına inanmak, sadece İslam’a değil, aynı zamanda mantığa ve akla da uygundur. İslam, her şeyin yaratılışında ve düzeninde Allah’ın mutlak kudretinin olduğunu vurgular ve bilimle mükemmel bir uyum içerisindedir.

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed