×

Yaratan Kimse! Kanunları Vaaz Edende Odur.

Yaratan Kimse! Kanunları Vaaz Edende Odur.

İlahi kanun ve yasalları ile kullarına yol gösteren Allah’ın adıyla

Tarih boyunca her zaman diliminde yeryüzünde Allah’a isyan etmiş, tağut olmuş ve Allah’ın iradesini hiçe sayarak muhalif/zıt ideolojik verilerle Allah’ın kullarını sömüren, aldatan ve kulları kullara kul yapan tağutlara, azmanlara ve müstekbirlere Allah Resuller göndermiştir. Tüm peygamberler ilahi bir misyonla yeryüzünde insan uydurması ideolojik dinler ile yöneten kimseleri devirmek ve ilahi inkılaplarla hükmetmek için gönderilmiştir.

Rabbimiz Allah, İbrahim aleyhisselam’ı Babil’in kralı Nemrut’a göndermesinin sebebi ne idi? Musa aleyhisselam’ın Firavuna gitmesinin sebebi ne idi? Ve son Resul Muhammed aleyhisselatu vessellemin Ebu Cehillere gitmesinin temel sebebi ne idi? Onlar ilkel ideolojik yasalar ve kanunlar ile Allah’ın kullarını sömürüyor, zaptu rap altına alıp onların haklarına gasp ediyor ve kulları kullara kul ediyorlardı. İşte bunun için devrimci Resuller gönderilmiştir. Aslında Resullerin hayatlarını okuyanlar o azman tağutların Laik kimseler olduğunu görecektir.

Tarih boyunca cahiliye toplumu ve onun yöneticileri gökyüzüne hükmeden ve onlar arasında yasalar belirleyen Allah’a iman etmekle beraber, yeryüzünde Allah’ın kanunlarını tatbik etmeyerek, kendi insan uydurması ideolojik verileri ile Allah’a isyan ederek dünya düzenini bozmuşlardır. Halbuki gökde’de ilah Allah olduğu gibi yeryüzünde’de ilah Allah’tır. O halde yeryüzünde kul olduğun Allahın yasalarını neden uygulamıyorsun?

وَهُوَ الَّذ۪ي فِي السَّمَٓاءِ اِلٰهٌ وَفِي الْاَرْضِ اِلٰهٌۜ وَهُوَ الْحَك۪يمُ الْعَل۪يمُ

O, gökte de ilah olandır yerde de ilah olandır. O, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (43/Zuhruf, 84)

Mekke toplumu neden kafir oldu?

Bu meseleyi yani yasama şirkine düşmüş mekke toplumundan örneklendirme yaparsak bu konu daha iyi anlaşılmış olacaktır.

Kur’an ve Sünnetten gelen delillere göre, Mekke müşrikleri olan bu kimseler Allah’a inanıyorlar, İbrahim Aleyhisselam’a iman ediyorlar ve onun hanif dinini yaşıyorlardı. Nitekim ayet bunu doğruluyor;

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ

Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan hiç kuşkusuz: “Allah.” derler.  (39/Zümer, 38)

Bak onlar nasılda İbrahim aleyhisselamın dinini yaşıyorlarda Allah onları tekfir ediyor. Onlar Kabe’ye Beytullah diyor, Hac ve Umre yapıyorlar, hacılara bedava yemek ve su dağıtıyorlar, Merve ile Sefa arasında Say yapıyorlar, Müzdelifeye gidiyorlar orada İbrahim aleyhiselam’dan kalma namaz ve vakfe yapıyorlar, Mina’ya gidiyorlar orada şeytanı taşlıyorlar ve Hacı olabilmek için Arafata çıkıyor vakfe yapıyorlar. Kadınlarını Zina ve Nikah ayrımı yaparak üç talakla boşuyorlar, sadaka ve zekat veriyorlar. Ramazan ayında oruç tutuyorlar ve Kabe’de itikafa giriyorlar.

Abuzer El Ğifari radiyallahu anh’ın rivayetiyle kendisi iman etmeden üç yıl önce İbrahim aleyhisselam’ı dinine göre rukulu ve secdeli namaz kılıyor, onların bir kısmı Allah hesap vereceğine inanıyor, ölülerini kefenliyor, yıkıyor ve üzerlerine namaz kılıyorlardı, çocuklarını İbrahim aleyhisselam’ın dini üzere sünnet ediyorlardı.

Bu kadar ibadetleri yapan bu kimseler peki neden kafir oldular? Neden müşrik ismini aldılar? Neden ebedi cehenneme girdiler? Aslında bu sorunun cevabı çok basittir. Nasıl bugün toplum olarak namazımızı, orucumuzu, zekatımızı ve haccımızı Allah’tan alıyorsak o günün toplumu da aynen bu şekilde İbrahim aleyhisselam’ın hanif dininden alıyordu, ama onları kafir ve müşrik yapan onların kanunlarını, yasalarını ve değer yargılarını Allah’tan almamalarıydı. Onlar siyasi görüşlerini, ekonomik uygulamalarını ve yaşam programlarını Allah’tan almamaları sonucu tamamıyla ideolojik verilerle kendi toplumlarını yönetiyorlardı ve bu yüzden kafir ismini aldılar.

Mekke müşrikleri demokratik yöntemlerle kendi kabilelerini yönetiyorlardı. Her bir kabile ortak karar ile bir reis seçer ve otomatikman bu reis Darü-l Nedve denilen o parlamentoda kendi kabileleri adına vekil ve söz sahibi oluyorlardı. Tüm kabile reisleri Daru-l Nedve parlamentosunda İbrahim aleyhisselam’ın hanif dinine sormadan kendilerince kanunlar, yasalar, hükümler ve değer yargıları beriliyorlardı. İşte bu yüzden alemlerin rabbi olan Allah onlara müşrik ve kafir ismini vermiştir. Çünkü kulları için hükmetme, kanun koyma ve değer yargıları vaaz etmek ilahi bir özelliktir. Kim buna rağmen ideolojik verilere tabi olursa onu din ve onla hükmeden kimseyide ilahlaştırmış olur. Nitekim Allah onların bu durumunu red ederek ayetlerde onları bu sebebden dolayı tekfir ettiğini görüyoruz;

اَمْ لَهُمْ شُرَكٰٓؤُ۬ا شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللّٰهُۜ

Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? (Şûrâ, 21)

Allah’ın izin vermediği değer yargılarını şeriat/kanun haline getiren, haram-helal, doğru-yanlış, yasak-serbest şeklinde hükümler vaaz edenler Allah’a şirk koşulan ortaklardır. Çünkü sistem vaaz etme, kanun yapma, şeriat belirleme ve yasama Allah’ın ilahi özelliklerindendir. Nitekim Rabbimiz kerim kitabında;

اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُۜ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ

Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah’a aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir. (7/A’râf, 54)

Rabbimiz Allah onların ideolojik sistemlerini ve kanunlarını yererek Allah’a sormadan kanunlar ve yasalar vaaz etmeleri Allah’tan başkasına ibadet olduğunu söylemiştir.

İslam ilahi nizam evrensel ve çağlar üstü bir sistem, yönetim şekli ve hayat programıdır. Sen bu ilahi sistemde Allahın siyasi görüşüyle tanışacak, onun ekonomik uygulamalarını görecek, onun hukuk normlarına, ceza kanunlarına ve kanunlarındaki adaleti bilecek, eğitim ve ahlaki değer yargılarına hayran kalacağın ilahi bir sistemin varken, sen nasıl olurda heva ve hevese dayalı, zülm eden, gerceklerden bi haber, insan fıtratını bilmeyen bir insandan ve onun ilkel ideolojik yasalarına göre bir hayat yaşarsın?

وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ

Kim de İslam dışında bir din ararsa ondan kabul edilmez. Ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur.

Bu ayeti kerime’de Allaha iman etmiş, namaz kılmış, oruç tutmuş, zekat vermiş vs.. Ama sisyasi görüşünü, kanun ve yasalarını Allahtan yani islam’dan almayan kimselerin ahirette hüsranda olacakalarını beyan etmiştir. Çünkü iki dini bir arada idare ederek hem Allaha hmede politik tanrıların kulu olmuş, böyle bir kimsenin imanına bulaştırdığı şirkten dolayı Allah onun inanç ve amellerini kabul etmiyor. Neden islam ilahi nizama göre bir hayat yaşamadın yok onda eksiklik, çelişki ve onun tüm zamanlara müdahale edemeceğini mi düşündün? Bak Allah ne diyor?

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪ينًاۜ

Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve din olarak sizin için İslam’dan razı oldum.  (5/Mâide, 3)

وَعَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ خَطَّ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَطًّا ثُمَّ قَالَ: «هَذَا سَبِيلُ اللَّهِ ثُمَّ خَطَّ خُطُوطًا عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ شِمَالِهِ وَقَالَ هَذِهِ سُبُلٌ عَلَى كُلِّ سَبِيلٍ مِنْهَا شَيْطَانٌ يَدْعُو إِلَيْهِ

Abdullah İbni Mes’ûd’tan (r.a) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

-Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem bizim için bir çizgi çizdi ve buyurdu ki; “Bu, Allah’ın yoludur.” Sonra o çizginin sağına ve soluna bir takım çizgiler daha çizdi ve ; “bunlarda yollardır. Her yolun başında bir şeytan bulunur ve insanları bu yollara çağırır.” buyurduktan sonra:

Rasulullah Aleyhisselam şu ayeti okur;

  وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يمًا فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

İşte bu benim dosdoğru yolumdur. Ona uyun. Onun dışındaki yollara uymayın. Yoksa sizi (Allah’ın dosdoğru olan) yolundan saptırırlar. Korkup sakınasınız diye bunu size emretti. (6/En’âm, 153) (İbni Mâce, Mukaddime 11; Dârimî, Mukaddime)

Allah sadece islam ilahi nizamdan razı olduğunu beyan etmiş iken Laik mi oldun? Kemalist mi oldun? Sosyalist, Liberal ve Demokrasi gibi ideoljik dinlerden razı mı oldun?

وَلَا يُشْرِكُ ف۪ي حُكْمِه۪ٓ اَحَدًا

Hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz (tek hükümran, yasamada bulunan, doğru ve yanlış belirleyen O’dur.)” (Kehf, 26)

Bu ayet bize haddimizi bildirerek bir sınır ve hudud belirliyor, o da sosyal, siyasi, ekonomik, hukuk normaları, ceza kanunları, eğitimi, ve ahlaki değer yargıları gibi meselelerde kimse Allaha haşa akıl veremez, kimse Allahın mülkü olan kulları, beşeri insan uydurması ideolojik dinler ile yönetemez ve hükmünede ortak olamaz. Çünkü yegane hüküm koyucu odur ve onun bu konuda haşa akıl danışacağı yada yol göstereceği kimse yoktur.

اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ

Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (Mâide, 50)

Bu ayeti kerimede Allah ideolojik kanunlar, yasalarla ya da siyasi ve ekonomik uygulamalarla kendi toplumlarını yöneten kimselere cahiliye ismini vermiş ve onlara cevap olarak Allah’tan daha iyi hüküm kim koyar? Diyerek, hüküm koymanın rabbani bir özellik olduğunu beyan etmiştir.

اِنَّٓا اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَٓا اَرٰيكَ اللّٰهُۜ وَلَا تَكُنْ لِلْخَٓائِن۪ينَ خَص۪يمًاۙ

İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin diye bu Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma! (Nisâ, 105)

Sakın politik tanrıların ve ideolojik dinlerin bağlılarını savunarak şirke düşme demek suretiyle Allah sadece kendisine kul olmayı emreder. Nitekim;

Peygamberimizin şahsından tüm Müslümanlara, Allah emrederek Kur’an ve Sünnettin bize öğrettiği şekilde hükmetmemizi emir kılmıştır;

وَاَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ اَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ اِلَيْكَۜ

Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve onların heva/arzularına uyma! Allah’ın sana indirdiği bazı (hükümlerde) seni fitneye düşürmelerinden sakın. (Maide:49)

Allah Müslümanlara Allah’ın hükmüyü hükmetmeyi emretmiş, ideolojik şirk ve küfür dinlerin bağlılarının hevalarına ve zanlarına uymayı bize yasaklamıştır.

ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ

Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma. (Câsiye, 18)

Allah insana iki yol ve iki seçenek koymuştur. Ya Allah’ın indirdiği şeriat ya da bilmeyenlerin heva ve hevesleri uyacaklar. Kim tercihini haktan yana yaparsa kurtulur.

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Mâide, 44)

Rabbimiz Allah yahudilerin şahsında ‘’Men” şart edatı’nı kullanarak kim olurlarsa olsunlar Allah’ın hükmüyle hükmetmeyenlere kafir ismini vermiştir.

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا

Allah ve Resûl’ü bir şeye hükmettiğinde, mümin erkek ve mümin kadının o işlerinde seçim hakları yoktur. Kim de Allah’a ve Resûl’üne isyan ederse, muhakkak ki apaçık bir sapıklıkla sapmıştır. (Ahzâb, 36)

Müslümanlık iddiası kuru bir laf karabalığı değildir. Müslüman olmak Allah ve Resülün hükümlerine teslim ve ittiba etmeyi gerektirir.

وَاللّٰهُ يَقْض۪ي بِالْحَقِّۜ وَالَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ لَا يَقْضُونَ بِشَيْءٍۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ

Allah, hak ile hükmeder. Allah’ın dışında dua ettikleriyse hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz ki Allah (evet O), (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi gören) El-Basîr’dir. (Mümin: 20)

Rabbimiz hak, doğruluk, adalet, eşitlik ve kullar arasında bir denge ile hükmeder. Allaha kullarına zulmetmez, ister Müslüman ister gayri-müslim olsun Allah herkesin rabbidir. Şirk ve küfür dinlerin bağlılarna gelince onlar ancak zulüm, adaletsizlik ve buna benzer kötülüklerle hükmeder.

اِتَّبِعْ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ وَاَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِك۪ينَ

Rabbinden sana vahyedilene uy! O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir. (En’âm, 106)

Rabbimiz Müslümanlara taviz vermeden ilahi verilere göre hareket etmeyi emretmiş sosyal, siyasal, ekonomik, ahlaki ve her alanda kendisine tabi olmayı emretmiştir.

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يَزْعُمُونَ اَنَّهُمْ اٰمَنُوا بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُر۪يدُونَ اَنْ يَتَحَاكَمُٓوا اِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ اُمِرُٓوا اَنْ يَكْفُرُوا بِه۪ۜ وَيُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَع۪يدًا

Sana indirilene (Kur’ân) ve senden önce indirilen (Kitaplara) iman ettiğini zannedenleri görmedin mi? İnkâr etmekle emrolundukları hâlde tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları (hakka geri dönüşü zor) uzak bir saptırmayla saptırmak ister. (Nisâ, 60)

Allah’ın ilahi şeriatını bir kenara bırakıp; insan uyudrması ideoljik kanunlara, normlara ve geleneklere ve beşeri sistemlere göre problemlerini çözme konusunda ideoljik hükümlere başvuranların Allaha iman iddiası batıldır.

Kulları ihtiflarını çözecek ve onları terbiye edecek yegane ceza normları yalnız Allahın ceza kanunlarıdır.

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed