Usul İlmi: Sedd-i Zerai Nedir?
Sedd-i Zerai tanım olarak: Önünü kapama, engel olma, tıkama, kötülüğe, şirke, küfre ve haram gibi kötülüğe götüren yolların yasaklanması anlamındadır.
Zerai, zeria’nin çoğuludur, Dolayısıyla Sedd-i Zerai’nin mefhumu muhalifine/zıttı Fethu z’Zerai’dir.
Bu iyiliğe, helallere ve mübah olan yolların açılması demektir.
Zerai: Sebep, vesile ve bahane demektir. Dolayısıyla zararlı neticelere ve fasit hükümlere götüren yolları kapatmak ve faydalı sonuçlara götüren yolları açmak demektir. Başvurulan bir vasıta sonunda harama götürüyorsa o vasıta haram, helale götürüyorsa o vasıta helaldir düşüncesinden ortaya çıkmış bir hükümdür.
İslam hukuk ilminde Sedd-i Zerai: hüküm koymada şer’i bir delil olarak görülerek haram olan tüm fiiller ve sözlere sebep olan yolların yasaklanması anlamındadır.
Bütün Mezhep imamları ve islam hukukçuları Sedd-i Zerai’yi şer’i bir delil olarak kabul etmişlerdir.
Hanefi ve Malikiler Sedd-i Zerai hükmünü en geniş şekilde uygulamışlardır.
Hatta kimi hukukçulara göre Sedd-i Zerai, Maslahatı Mursel’e olduğunu ve buda toplumun faydasına olan Şer’i hükümlerin belirlenmesine denilir.
Bazen mübah olan bir fiilin ekonomik ve sosyolojik gibi kötülüğe sebep olması dahilinde ilahi verilerle siyasi otorite bunu yasaklayabilir burada gözetilen toplumun faydasıdır.
Mefsedet: Kötülüğe götüren vasıtaların/sebeplerin yasaklanması anlamına gelir. Yasaklanmış olan şey yani sonuca götüren vasıdatır. Tüm bilgin fakihlere göre Sedd-i Zerai bütün fakihlere göre şer’i hükümlerin belirlenmesinde esas alınan kaynaklardan biridir.
Başka bir ifade ile Sedd-i Zerai: Lügatte vesile anlamına gelmektedir.
Istılahta ise isteyerek veya istemeyerek maslahatlı olan bir şeyi zararlı şeylere vesile edinmektir. Şeri’atte ise bu gibi vesilelerin önüne set çekmek adına sedd-i zerai denir.
Sedd-i Zerai Dört Kısma Ayrılır.
1-Katiyen fesada götüren vesileler bu haramdır.
2-Azınlıkta fesada götüren vesileler bu da icma ile helaldir. Bu üzüm bağı yetiştirmek gibi.
3-Zanni galible fesata götüren vesileler. Bu fitne zamanında silah satmak gibi bu haramdır.
4- Zanni galibe ulaşmayıp çoğunlukla fesada götüren vesileler. Bu vadeli alişveriş gibi. Nitekim bu gibi alişverişlerin faize dönüşmesi yaygındır.
Zerayi’ ile amel edilmesi ve onun sebep olduğu neticeye göre hüküm verilmesi Kitab ve sünnet ile sabittir. Kitabdan deliller:
Kur’an ve Sünnette Sedd-i Zerai şer’i bir delil olara sabittir.
وَلَا تَسُبُّوا الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَيَسُبُّوا اللّٰهَ عَدْوًا بِغَيْرِ عِلْمٍۜ كَذٰلِكَ زَيَّنَّا لِكُلِّ اُمَّةٍ عَمَلَهُمْ ثُمَّ اِلٰى رَبِّهِمْ مَرْجِعُهُمْ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Allah’ı bırakıp da dua ettikleri (kutsallarına) sövmeyin. Onlar da (sövmenize karşılık) bilgisizce ve haddi aşarak Allah’a sövebilirler. İşte böyle, her ümmete (kötü) amelini süslü gösterdik. Sonra dönüşleri Rablerinedir. Ve (Allah,) yaptıklarını onlara haber verecektir. (En’âm, 108)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انْظُرْنَا وَاسْمَعُواۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ اَل۪يمٌ
Ey iman edenler! (Hem “Bizi gözet.” anlamına hem de İbranice’de hakaret anlamına gelen) “Râina” demeyin. Onun yerine (“Bize bak, bizi dinle.” anlamına gelen) “Unzurna” deyin. Ve söz dinleyin. Kâfirler için can yakıcı bir azap vardır. (Bakara, 104)
Ayetteki “râinâ” kelimesinde “r” harfinden sonraki “â” uzatarak okunursa kelime “bizi gözet” manâsına gelir. Yahudiler ve münâfıklar kelimenin özelliğinden yararlanarak “a” harfini değil “i” harfini uzatarak söylüyor, böylece kelimeyi, “çobanımız” manâsına sokarak hakaret etmek istiyorlardı.
Sünnetten Deliller:
1. Ağız dolusu içkiye sebep olacağı için içkinin damlası da haram kılınmıştır. Bunun için Resulüllah (s.a.s.): “Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır.” (Ebu Davud, Eşribe, 5) buyurmuştur.
2. Rasulullah Aleyhisselam savaş günlerinde müslümanlar arasında fitne çıkardıkları halde münâfıkları öldürtmemiştir. Bunun temel sebebi onları “Muhammed kendi adamlarını öldürtüyor.” demesinler diye fitneye sed çekmiştir.
3. Rasûlullah aleyhisselam faize yol açar veya faiz yerine geçer diye, borçlunun alacaklısına hediye vermesini, görevini kötüye kullanmaya sebep olacak olan hediyenin emir ve hakimlere yasaklamıştır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder