Usul İlmi: İllet Nedir?
İllet, lafız olarak Kur’an’da geçmemektedir. Ancak cümle yapısı itibariyle illet mana olarak çağrıştıracak birçok ayet bulunmaktadır. Hadislerde ve sahabi sözlerinde de çok nadir de olsa kullanılmıştır.
İllet Sözlükte: Hastalık, mazeret, zafiyet, dert, gerekçe, sebep ve ihtiyaca engel olan durum manasındadır.
Istılahda: Allah’ın hükmüne istinat ettirdiği varlığı hükmün varlığına yokluğuda hükmün yokluğuna bağladığı zahir/açık mazbut vasıftır.
İlletle ilgili Müşterek Terimler; “sebep”, “menât”, “delil”, “bais”, “el-vasfu’l-cami” olarak da isimlendirilmiştir (H. Karaman, Fıkıh Usûlü, İstanbul 1982, s. 83).
İllet’in Tarihçesi: Henüz ikinci asrın sonlarında sistemleşmeye başlamış oldukça erken sayılabilecek bir dönemde hicri ikinci asrın sonlarında illet ile ilgili müstakil eserler meydana getirilmiştir.
İllet ile aynı mana olarak kullanılan “mana” lafzını ilk kullanan İmam Şafiî olmuştur.
İmam Malik’de“Muvatta”’da illet lafzını sözlük anlamıyla kullandığına rastlamaktayız.
İmam Muhammed’in “el-Mebsut” dlı eserinde aynı şekilde illet kelimesini sözlük anlamıyla kullandığını görüyoruz.
İllet İle İlgili Tanımlar;
Molla Hüsrev’in illet tarifi de şudur:
Nassın hükmüne alamet kılınan vasıf (Miratü’l-Usul, 241).
Fahrü’l-İslâm Pezdevi
İllet, kıyasın rüknü, yani dayandığı esastır.
Bazı bilginler illeti; “zahir, mazbut ve hüküm için uygun bir vasıfdır,” diye tarif etmişlerdir.
İlletin terim anlamı ile ilgili birçok tarif yapılmıştır.
Hükmü gösteren veya gerekli kılan yahut hükmün kendisine bağlandığı durum, vasıf, mâna, gerekçe” şeklinde özetlemek mümkündür. (Cessâs, IV, 9; Şevkânî, s. 207).
Bir vasfa ”hükmün konmasını gerektiren uygun vasıf” anlamında “münâsib-i müessir/el-münâsibu‟l-müessir” adını verirler.
İlletin Dört Şartından En Önemli Olanlar;
1- İlletin Zahir Olması: Bu illetin açık anlaşılır olmasıdır. İllet anlaşılamayacak derecede açık değilse hükmü göstermesi mümkün değildir.
Örnek: İçkideki iskar/sarhoş edecek vasfı gibi sarhoş edici içkinin haram kılınmasının iletidir. Sarhoş edecek vasfı bulunan her türlü meşrubat haramdır.
Eğer illet gizli bir vasıfsa şeriat sahibi Allah ona delalet eden açık bir vasıf koyar. Karşılıklı bedel verme süresi ile yapılan muameledeki karşılıklı rıza gibi. Bu karşılıklı rıza mülkiyetin intikalinin illetidir. Rıza ise kalple ilgili ve gizli bir vasıftır. Bunun yerine ona delalet eden akdin sigasını icab kabul koymuştur.
2- İllet Mazbut Standart Bir Vasıf Olmalısı
İllet şahıs ve durumların değişmesiyle değişmemelidir. Buna göre yolculuktan namazın kasredilmesi hükmünün illeti sefer olup meşekat olamaz. Çünkü meşakkati şahısların şartların ve durumların değişmesine farklılık arz eden bir vasıftır.
3- İllet Hükme Münasip Bir Vasıf Olması
Şer’iat sahibi hükümleri kulların maslahatını gerçekleştirmek için koymuştur. İşte hükümden şeriat sahibinden kastet ettiği maslahat hükmün bu vasfa bağlanmasıyla gerçekleşmelidir.
Örnek: Zulmen kasıtlı olarak bir insanı öldürmek kendisine kısasın bağlanması için münasip bir vasıftır. Zira bu bağlanış hükmün meşru kılınmasında ki hikmet’i gerçekleştirme özelliği taşımaktadır. Bu durumda can güvenliği ve huzuru temin edilmiş boş yere kan dökülmesi ve insanlar arasında kin ve nefretin yayılması önlenmiş olur.
4- İllet Asl’a Mahsus Bir Vasıf Olmamalıdır.
Eğer illet asl’a mahsus kılınmış ise bunun fer’e geçmesi mümkün değildir. Kıyas gerçekleşemez. Yolcu veya hastanın ramazan ayında oruç tutmamalarının illeti yolculuk ve hastalıktır. Bu illet sadece illet yolcu ve hastaya mahsustur.
Örnek: Maden ocağındaki bir işçi büyük bir meşakkatle karşılaşsa bile oruç tutmamazlık edemez illet onlara geçmez. (Abdülkerim Zeydan Abdulvahap hallaf ilmu usuli’l fıkıh kahire, Zuhayli usulu fıkhi’l islami dimaşk.)
İlleti Bulma Yolları
1- Nas: Bazen naslar hükmün illeti olarak belli bir vasfı tayin edebilirler ancak nassın illete delaleti sarih açık olabileceği gibi ima ve işaretle de olabilir.
illetten başkasına ihtimali bulunmayan kat-i sarih nassın illete delaleti illeti göstermeye mahsus kelimeye tahakuk eder ‘’liecli” için ‘’likeyle” olmaması için keyla olmasın ve diye.
Kendilerinden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın diye (Liella yekune) peygamberleri müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik: (Nisa: 165)
2- İcma: İlletin icma ile tayinine misal hem baba hem de anne tarafından akrabalığın miras sıralamasında baba bir erkek kardeşten önce gelmesin ileti olduğu hususunda icma vardır.
Bu durumda ana-baba bir erkek kardeşin, baba bir erkek kardeşten şahıs üzerine velayet hakkının da önce gelmesi kıyas olunur.
3- Sebr ve Taksim: Asıldaki hükümün illetine uygun vasıfları bir araya toplayıp illetli bu vasıflara teker teker vererek hükümde müessir ve illet olma şartlarını haiz olup olmadıklarını incelemek ve illet olma vasfını haiz olmayanları elemek sureti ile illeti bulma.
Örnek: Aralarında riba/faiz cereyan eden maddelerde hükme illet olan vasıf nedir? Renkleri mi?, yenile bilirliği mi? Tartıla bilirliği mi? Ölçüle bilirliği mi? Yoksa saklana bilirliği mi? Müçtehid bunları bir araya toplayıp illet olmayacak olanları eledikten sonra illeti tespit eder.
Hanefiler buğday ve arpa da riba/faiz yanına illet olarak cins ile birlikte ölçülebilir, Şafiler yenilebilir, Malikler ise yenilebilir ve saklanabilir vasıflarını kabul etmişlerdir.
Sebr ve taksim ile illet bulma bir içtihat meselesi olduğundan farklı görüşler ortaya çıkabilmektedir. Mezhepler bazen bir meselede değişik görüşe sahip olmalarının sebeplerinden biri de illetin farklı şekilde tespitinden kaynaklanmaktadır,
Tahricu’l Menat ve Tahkiku’l Menat
Tahricu’l Menat: Nass veya icma tarafından belirtilmemiş olan hükmün illetinin illeti bulma yollarından birisi sebr ve taksim yoluyla bulunup ortaya çıkarılması demektir.
Tahkiku’l Menat: Aslın illetinin bilinmesinden sonra bu iletin asılda bulunup bulunmadığının tespit edilmesidir
İllet ile Hüküm Arasındaki Münasebet
İllet ile hüküm arasında dört münasebet vardır .
1- El-Munasibu’l Müessir; Yani uygun vasıf, bu vasıf bizzat şeriat sahibinin hükmün kendisi için illet saydığını gösterdiği vasıftır. Hükümler içinde en kuvvetli olan budur.
وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْمَح۪يضِۜ قُلْ هُوَ اَذًىۙ فَاعْتَزِلُوا النِّسَٓاءَ فِي الْمَح۪يضِۙ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتّٰى يَطْهُرْنَۚ فَاِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ اَمَرَكُمُ اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّاب۪ينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّر۪ينَ
Sana (kadınların) hayız hâlini soruyorlar. De ki: “O (hayız) bir ezadır. Hayız döneminde kadınlarla (cima etmekten) uzak durun. (Hayız bitip) temizleninceye kadar (cima etmek için) onlara yaklaşmayın. (Gusledip) temizlendiklerinde Allah’ın size emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz ki Allah, çokça tevbe edenleri sever. Çokça temizlenenleri de sever.” (Bakara, 222) Ayetinde eza hayız halinde kadınla cinsi münasebetin yasaklandığının illeti olarak belirtilmiştir.
2- El-Munasibu’l Mülayim; Bu elverişli vasıf hakkında bizzat Allah tarafından muteber sayıldığını gösteren bir delil bulunmayan, fakat o hüküm cinsinden bir hükmün illeti olduğuna, vasfın cinsinin böyle bir hüküm için illet sayıldığına, vasfın cinsinin hükmün cinsi için illet olduğuna dair hakkında nas ve icma bulunan vasfa denir.
Örnek: Çocuk kendi malını korumaktan aciz olduğundan baba çocuğun malı üzerinde tasarruf hakkına maliktir. Velayetin illeti küçüklüktür. Buna göre fukaha çocukluk ve acz illetini şahıs üzerindeki velayet içinde elverişli bir illet olarak kabul etmişlerdir. O halde velisi küçük çocuğu nikahlayabilir.
3- El-Munasibu’l Mursel: Muteber olduğuna veya ilga edildiğine dair şer’i bir delil bulunmayan illet bu durum müctehidlerin taktirine bırakılmış bir konudur.
4- El-Munasibu’l Mulga: Yürürlükten kaldırılmış vasıf Allah tarafından illetin ilga edildiğine dair bir işaret ve delalet bulunan vasıftır.
Örnek: Miras konusundaki illet karabet/hısımlıktır. Ölen bir kişinin oğlu ve kızı arasındaki miras meselesinde aynı yakınlığa sahip olmasına rağmen oğul iki, kız ise bir hisse alır. Miras’ta kızın erkeğe eşit olması ilga edilmiştir.
İllet; İki Ayrı Anlamı Vardır.
1- Hükmün konulmasını münasip uygun gösteren durum anlamında.
Örnek: Ramazan’da yolculuk eden kişinin oruç tutmamasına müsaade edilmesi hükmü için sıkıntı ve meşakkat bu anlamda illettir.
2- Hükmün konulması ile amaçlanan sonuç veya hükmü korumak istedim menfaat anlamında.
İllet İle Sebep Arasındaki Fark:
İllet ve sebep ikisi aynı anlamda kullanıldığı gibi bazı durumlarda illet sebepten farklıdır. Hemen şunu ifade edelim ki illet bir şeyin ana nedeni yani esası iken sebep ise görünen nedenidir.
- Aklen anlaşılabilen açık bir münasebet bulunursa buna illet fakat aklen anlaşılabilen açık bir münasebet yoksa buna sebep denilir.
- İllet hükme ait olan bir vasıf olup onda tesir meydana getirir sebep ise hükmün yanında var olur ama tesir gücü yoktur.
- İllet sonuç doğuran bir özelliğe sahip iken sebep fail’in kudreti dahilinde sonucu meydana getirmesi için kullanılan bir alet yada vasıta gibidir.
Örnek: Allah tüm kullarına rızık verendir. burada Allah’ın rızık verici oluşu illettir, sebep ise insanların belli sebeplere dayanmak suretiyle para kazanmaları ya da herhangi bir rızka ulaşmalarıdır. Dolayısıyla Allah rızkın asıl nedeni illet insanların belli sebeplere sarılmak suretiyle kazandıkları şey ise sebeptir.
Sebep varlığı var olduğuna yokluğu da yokluğu gerektiren husustur. Çünkü sebep hükmün vakıada var olması ile alakalı bir durumdur.
Örnek: Güneşin tam tepeden batıya doğru kayması öğlen namazına sebeptir ama illet değildir. Ya da Ramazan ayının gelmesi oruç tutmanın sebebidir ama illeti değildir. Dolayısıyla her illet bir sebep ama her sebep illet değildir.
İllet hükmün konulmasına sevk eden hükmün kendisinden dolayı var olduğu konulduğu şeydir.
Sebep hükmün varlığından önce gelirken iillet hükmün konuluşu ile beraberdir. Çünkü illet hükmün korunmasına sevk edendir.
Örnek: Güneşin akşam batması akşam namazının farz oluşuna sebeptir. Zira güneşin batması akşam namazdan önce gelir.
Buna binaen, Allah’u Teâla’nın şu sözü; أَقِمْ الصَّلاةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ “Güneşin batıya doğru meyletmesinden gecenin karanlığına kadar namaz kıl.” “illet” değildir, sadece sebeptir. Zira, güneşin batmaya yönelmesi, namaz kılmak için sebeptir, illet değildir.
Aişe RadıyAllah’u Anha’dan şöyle dediği rivayet edildi: “Rasulullah aleyhisselam zamanında güneş tutuldu. Bunun üzerine, namaza toplanılması için bir çağrı yaptırdı. Sonra ayağa kalkıp iki rekatta dört rükulu ve dört secdeli bir namaz kıldırdı. Bu “illet” değil sadece bir sebeptir. Zira güneş tutulması, namaz kılmak için bir sebeptir, “illet” değildir.
İlletin Şartları
İllet ile ilgili yaklaşık olarak 8 şart koşulur.
1-İlletin hükme sevk eden manasında olması.
2- İlletin zahir, münasip, belirgin ve anlaşılır bir vasıf olması. Yani düzensiz ve karmaşık değil açık ve net olan bir illettir.
3- İlletin hükümde etkili olması.
Buradaki illet şartı hükümde etkili olmasıdır. Eğer bu söz konusu olmazsa böyle bir illet caiz olmaz. Müctehit alim illetin varlığıyla hükmün meydana geldiğine dair zanni galip oluşması gerekir.
Örnek: ”Mallar sadece içinizde zengin arasında dolaşan bir devlet olmasın’’ ayeti illetle ilgili bir durumdur. Çünkü zenginler arasında devlet olmama vasfı hükme etkili olmuştur.
4-İlletin salim olması.
Bu kur’an ve sünnette veya sahabenin icmasında bir nassın onu reddetmemesidir.
5- İlletin sürekli olması. Eğer illet varsa hükümde var demektir.
6-İlletin geçişli olması. Geçişli illet kendisi ile hüküm tespit etmektir.
7- İlletin tespit edilmesinin yolunun ancak şerri hükümde vaaz olduğu üzere şer’i olması.
Kur’an, sünnet ve icmada bu şer’i hükmün bulunması ile gerçekleşir.
8- İlletin şer’i bir hüküm olmaması ile gerçekleşmesi. Bu illetin şer’i hükümlerle illetlendirilmemesinin gerektiğini gösterir.
Usul Alimlerinin İllette Getirdikleri Tanımlarda Şu Neticeler Çıkar
1- Bizatihi hükmü etkileyen müessir vasıf olması.
2- Şarinin izniyle hükümde etkili olan müessir vasıf.
3- Hükmün kurulmasını sağlayan sebep.
4- Hüküm belirleyen açık vasıf.
5- Kulların maslahatını gerektiren durum.
6- Herhangi bir işi zaruri olarak vacip kılmak.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder