Şirk Olan İnanç, Söz Ve Ameller.
İlahi öğretiler konusunda cehalete batmış insanların bir çokları Allah’a ait ilahi ve rabbani özellikleri Allahtan başkasına vermek suretiyle faydası olmayan ve zararı def edemeyen cisimlere, kişilere yada başka şeylere tevekkül, fayda/zarar, ümit ve korku gibi ibadete dair kullukları başka şeylere vermek suretiyle şirk işlemektedirler.
وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ
En güzel isimler Allah’ındır. (Öyleyse) bu isimlerle O’na dua edin. O’nun isimlerinde ilhada/eğriliğe sapanları (kendi hâllerine) A’râf, 180
Kabir Şirki;
Yatırlarda, türbelerde ya da mezar başlarında şeyh ya da Allah dostu olduğunu iddia ettikleri kimselere yapılan bazı şirk çeşitleri vardır. Mezar başında bu kimselerden dua talebinde bulunmak, sığınmak, medet diyerek yardıma çağırmak, hoşnut edildiklerinde fayda, onlar üzüldüklerinde zarara sebep olduğuna inanmak, tevekkül etmek ve ümit ve korku beslemek gibi Allaha yapılan bu ibadet çeşitleri onlara vermek şirktir.
اِنَّ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ عِبَادٌ اَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
Allah’ı bırakıp da kendilerine dua ettiğiniz varlıklar, sizin gibi (Allah’a) kuldurlar. Şayet doğruysanız, çağırın da çağrınıza karşılık versinler. (A’râf, 194)
وَلَا تَدْعُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَۚ فَاِنْ فَعَلْتَ فَاِنَّكَ اِذًا مِنَ الظَّالِم۪ينَ
Allah’ı bırakıp da sana fayda ve zarar vermeyecek olan varlıklara dua etme! Şayet böyle yaparsan hiç kuşkusuz, zalimlerden/müşriklerden olursun. (Yûnus, 106)
Dolayısıyla herhangi bir türbe, yatır ya da Allah dostu evliya ve şeyh olan kimselerin mutlak anlamda fayda vereceğine ve zarar def edeceğine inanması Allah’ı onlara denk tutan bir şirktir.
Nazarlıklar;
Bu nazarlıkları takan, taşıyan kimseler farklı coğrafya ve kültürlerden etkilenmek suretiyle belli sembol ve cisimlerden üretilen şeylere ilahi özellikleri vermek şirktir. Nazar boncuğu, at nalı, inek boynuzu, kaplumbağa sırtı ve buna benzer nazarlıklar bir hayra ulaşmak ya da zararı def etme noktasında kendilerine tevekkül, ümit ve korku gibi ibadetlere neden olan şirk çeşitleridir.
Nazarlık iki türlüdür
1- Şirk Olan Nazarlıklar; Kur’an’dan ve İslam’dan olmayan nazarlıkları taşımak, arabaya, eve ve mağaza’ya asmak bid’attır. İster nazar boncuğu, İster at nalı, ister kaplumbağa sırtı buna benzer her sembol, logo ya da cisim hayra, iyiliğe sebep olduğuna bununla beraber zarar, kötülük, kaza ve beladan da koruduğuna inanmak suretiyle bunları asmak ve kutsamak şirktir.
Hükmü; Bu nazarlıkların faydayı celp zararı def etme noktasında sebep olduğuna asıl müessirin Allah olduğuna itikat etmek küçük şirk, bu nazarlıkların Allah’la beraber fayda, zarar vereceğine ve koruduğuna inanmak büyük şirktir.
Bunların şirk olmasının temel ileti kalbin Allah’tan başkasına bağlanması, tevekkül etmesi, korku ve ümit gibi ibadet çeşitlerinin onlara verilmesi sebebiyle Allah’tan başka şeylerin ibadet etme söz konusudur.
مَنْ تَعَلَّقَ تَـمِيمَةً فَلا أَتَمَّ اللهُ لَهُ.
“Kendisine fayda verdiğine veya kendisinden kötülüğü giderdiğine inanarak kendisine muska ve nazarlık takan kimsenin, Allah hayatta hiçbir işini tamamlamasın.” (İmam Ahmed)
2- Kur’an Muskaları;
Burada kur’an-ı kerim’in ayetlerinden herhangi bir şeyin yazılmak suretiyle kişinin kendi boynuna, arabasına, evine bir deri ya da özel bir kutu içinde muhafaza edilerek yapılan muskalardır.
Kur’an-ı Kerim’in muskalandırılıp asılması konusunda sahabeler ihtilaf etmişlerdir. Abdullah ibni Mesud radıyallahu anh ve onunla aynı görüşte olan sahabelere göre bu caiz değildir. Ama diğer sahabelere göre bu caizdir.
Dolayısıyla Kur’an muskalarının asılması konusunda bir ihtilaf söz konusudur. Bu sahabe ihtilafı bu muskaların ne şirk ne de haram olduğunu gösterir. Peygamberimiz Böyle bir uygulama içinde olmamış ve o muska takmazdı. Ama kendisi muska olarak yazılan ayetleri ezberler kendine okur ve bütün vücudunu mesh ederdi doğru olan da budur.
Kur’an’ı yazmak ve asmak suretiyle okumadan, öğrenilmeden, amel edilmeden ve Muhtevası bilinmeden yazılan bu muskalar tembelliğe, gevşekliye ve birçok bid;atlere sebep olması tecrübeyle sabittir ve doğru olan bunu yapmamaktır. Nitekim bugün kendilerine şeyh yada hoca ismini veren nice sahtekarların muska adı altında dini istismar etmekte, işi ticarete dökmek, hurafe ve bid’atlere sebep oldukları bilinen bir husustur. Bunla beraber muskaların Allah’a ümit, korku ve tevekkül azmini öldürdüğünü de görebiliyoruz. O yüzden bu kur’an muskalarının takılmasının doğru olmadığı görüşü hakk’a daha yakındır. Tabii Allah daha iyi bilir.
لَا بَأْسَ بِالرُّقَى مَا لَمْ تَكُنْ شِرْكًا.
” İçerisinde şirk olmadıkça rukye yapmakta bir sakınca yoktur.” (Müslim).
Rasullah aleyhisselam; Kolundaki ağrıdan dolayı eline bilezik takmış birisini gördü ve bu da nedir diye sordu? Adam, kolundaki ağrıdan dolayı astım diye cevap verince, Rasulullah Aleyhisselam onu çıkar eğer o senin üzerindeyken ölseydin asla kurtulamazdın, buyurdu. (Ahmet -İbni mace)
Huzeyfe radıyallahu anh birinin elinde sıtma hastalığından korunmak için ip olduğunu görür, hemen onu koparır ve şu ayeti okudu; Onların bir çoğu Allah’a şirk koşmadan iman etmezler. (Yusuf:106)
إِنَّ الرُّقَى وَالتَّمَـائِمَ وَالتِّوَلَةَ شِرْك
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Efsun yapmak, muska takmak ve muhabbet için okuyup üflemek şirktir!” (Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce)
Uğursuzluk;
Maalesef cahiliye toplumun bir diğer özelliği yeryüzünde herhangi bir cismi hayvanı ya da buna benzer bir şeyi uğurlu ya da uğursuz görerek ondan fayda ve zararın olabileceği düşüncesidir. Halbuki o cisimlerin o şeylerin fayda ve zararı verme noktasında hiçbir etkileri olmayan ve kendilerine bile faydaları olmayan şeylerdir. İnsanların bu gibi şeyleri uğurlu yada uğursuz düşünmesinin temel sebebi ilahi öğretiler konusunda cehaletin olmasındandır.
Mekke müşrikleri uğursuzluk konusunda o kadar sapmışlardır ki onlar bir iş yapmak istediklerinde kuş uçuruyorlardı, sağa uçarsa bunun uğurlu ve eğer sola uçarsa bunu uğursuz sayarlardı ve ona göre hareket ederlerdi.
Bugünde maalesef bazı insanlar hayvanları gördüklerinde bunu şanssızlığa yorarlar ve işlerin rast gitmeyeceğini düşünürler. Sabah giderken dilenci görmek, kara kedi görmek, baykuş görmek ve benzer şeyleri uğursuzluğa yormak bir cehalettir. Çünkü bunların uğursuzluğa, fayda, zarar, iyilik yada kötülüğe sebep olacak hiç bir güç ve tesirleri yoktur.
Uğursuzluk konusunda eğer gelişen olaylar Allah’ın kudreti etkisi ve ona bağlı olduğuna inanırsa şüphesiz ki bu küçük şirktir. Ama uğursuzluğun o şeyin zatında olduğuna Allah’ın etkisi olmadığına inanırsa işte bu büyük şirke döner.
Aralarındaki fark birincisinde Allah’ın kudreti Allah’ın yetkisine bağlanmıştı ama uğursuzluğu da işlerin rast gitmemesine bağladığı için küçük şirk işlemiş oluyor. Ama uğursuzluğu o şeyin zatına indirgemesi Allah’ın etkisi dışında görürse işte bu büyük şirk olur.
“الطِّيَرَةُ شِرْكٌ، الطِّيَرَةُ شِرْكٌ، وما منا إلا، ولكنَّ الله يُذْهِبُهُ بالتوكل”
Abdullah b. Mesûd -radıyallahu anh-‘dan merfû olarak rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Uğursuzluk çıkarmak şirktir, uğursuzluk çıkarmak şirktir. Bizden (istemeden kalbine uğursuzluk vehmi gelip de içinde bazı şeylere karşı nefret duyandan) başka, hiç kimsede bu olmasın. Fakat Allah onu (uğursuzluk çıkarmayı) tevekkülle giderir. (Tirmizi, Abu Davud)
SİHİR;
Bir şeyi olduğundan başka türlü göstermek, aldatmak ve ilgisini çekmek gibi manalara gelir. Dolayısıyla sihir hile, aldatma, yalan ve gizli gibi manalara gelir.
İlkel toplumlarda yunan, mısır, grek ve hint gibi cahiliye medeniyetlerinde bu sihirler icra edilmiş özellikle Yahudiler Kur’an’ın ifadesi ile sihir yaparak kadınla erkeği ayırmakta ve başka daha büyük fitnelere sebep oldukları ifade edilir.
Sihir ister kimyasal yada ister farklı tekniklerden olsun büyük belalara, musibetlere, fitnelere ve kötülüklere neden olmaktadır.
Sihrin Hükmü; İslam’a göre sihir küfürdür yapan kafir ve bunu tasdik eden de aynı hükmü alır.
Sihri Çözme Metodu;
Sihri sihirle Kur’an ve sünnetin onaylamadığı yöntemlerle sihre benzer şekilde çözmek haramdır. Sihiri bozmak iki farklı yöntemle gerçekleştirilir.
1- Sihri sihirle çözmek şüphesiz bu haram olan bir uygulamadır.
هِيَ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ.
“O (nuşra), şeytanın amelindendir. (yani câhiliye halkının tedâvide kullandıkları ve fayda verdiğine inandıkları şeydir).” (Ebu Dâvud ve Ahmed).
2- Sihri Kur’an ve sünnetten sabit olan Rukye/Okumak suretiyle onları çözmek caizdir.
Büyünün Kur’an, sünnet, mübah olan ilaçlar ve helal olan rukyeler şeklinde çözülmesi en uygun olandır. Bunun dışındakiler ise asla caiz değildir.
KEHANETTE BULUNMAK;
Gayb yani geleceği bildiğini, kehanette bulunmak Allah’a ait olan bir özelliği kendinden görmek suretiyle gelecekle ilgili olacak olan hayrı ya da şer gibi konularda bilgi sahibi olduğunu iddia etmek başlı başına ilahi özellikleri gasp etmektir.
Kehanetin Hükmü; Gelecekle ilgili haber verdiğini, hayrı ve şerri bildiğini söylemek küfür olmakla beraber onu tasdik eden ve doğrulayanda kafir olur.
İster kart falı, kahve falı, tarot, medyumluk ve yıldızname gibi gelecekle ilgili hayrı ve şerri bildiğini söyleyen kimse mutlak anlam da küfre düştüğü gibi bu söylenenleri doğrulayan kabul eden kimse de küfür işlemiş olur.
Yıldızname Okumak;
Yıldızlar/Astroloji ile geleceği bildiğini iddia etmek gaybi bir bilgi olduğu için yine küfür hükmünü alır. Çünkü Kur’an’da ve sünnetten varit olduğu üzere yıldızlar üç sebepten dolayı yaratıldığı beyan edilmiştir. birincisi göğün süslenmesi, ikincisi yön göstermesi ve üçüncüsü kulak hırsızlığı yapan şeytanların bu yıldızlarla vurulması. Bunun dışında bu şekilde gaybi bilgileri ediniyorum diyerek gelecekten konuşmak küfürdür.
Gürsel Gürbüz
www.gurselgurbuz.com
Share this content:
Yorum gönder