Caiz Ve Caiz Olmama Açısından Heykel ve Resimlerin Hükmü Nedir?Caiz Ve Caiz Olmama Aç
Resim Arapça sözlük manası: Kalıntı, ayak izi, işaret koyma ve çizme gibi manalara gelir. Yine bununla beraber Kur’an ve sünnette resim, tasvir, suret, temasil ve timsal gibi kavramlar resim, heykel ve put gibi anlamlarda kullanılmıştır.
İslam ilahi nizam’ın en önemli özelliği onun hem dünyevi ve hem de ahiret açısında kulların huzur, esenlik, güven, sağlıklı bir toplum ve aynı zamanda iman üzere yaşamalarını temin etme açısından hükümler vaaz etmesidir. Bu sebeple İslam ilahi nizam insanları şirke, küfre, harama ve aşırılığa götürecek tüm eylem, tutum, davranış ve sebeplerden alı koymakla mükelleftir.
Tarih boyunca insanları şirkin ve küfrün karanlığına götüren ve Allah ile bağların koparılmasına sebep olan bir çok etkenler olmuştur, bunlardan bir tanesi putçuluk konumunda olan ve putçuğa götüren heykel ve resimlerdir.
Kur’an’i bir kavram olarak Tasvir: Bir şeye suret vermek, şekillendirmek, biçimlendirmek ve bir şeye yönelmek anlamındadır. Nitekim;
هُوَ الَّذ۪ي يُصَوِّرُكُمْ فِي الْاَرْحَامِ كَيْفَ يَشَٓاءُۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Sizleri (annelerinizin) rahimlerinde dilediği gibi şekillendiren O’dur. Kendisinden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (Ali İmran:6)
Dolayısıyla Heykel kabartma, fotoğraf, resim, kamera ve benzeri şeyler hüküm açısından tasvir grubuna girer ve bu yönüyle tasvir İslam hükmüne göre iki şekilde görülür;
1- Boyutları olan.
2- Boyutları olmayan.
1- Boyutları olan tasvirlere gelince: Bu ister maden, demir, taş, mermer, alçı, bakır, toprak ya da herhangi bir nesnel şeylerden yapılmışsa buna Kur’an‘ın ifadesiyle Timsal ya da Mücessem ismi verilir.
Timsal: Kur’an-ı Kerim’a ait bir kavram olmakla beraber daha çok insan, hayvan ve benzeri şeylerin Tasvir edilmesi sonucu yapılan heykeller ya da putlardır Bunlar ister cam, bakır mermer, demir, altın her maden ve hangi şekil ve surette olursa olsun tarih boyunca kavimler bu nesnel heykellere ilahi bir özellik vermek suretiyle sevgi, itaat, sığınma, kulluk, teslimiyet ya da bu heykel ve timsaller bir ideoloji bir felsefe bir lider bir önder ya da yeryüzünde insanlar için değerler vaaz eden bir kimse olsun, onun adına ve onun suretinde yapılan tüm heykeller put konumundadır.
Bugün ister islam coğrafyasında olsun ister diğer ülkelerde olsun heykellerin birçokları bugün ülke içerisinde Allah’a isyan ve küfrün temsilciliği konumunda olan lider ve önderlerin tasvirleri yapılmak suretiyle insanlara bu önderlere ve liderlere itaat, sevgi, övgü teslimiyet, yardım, sığınma ve benzeri ilahi ibadet çeşitlerini bu kişi ve heykellere vermek suretiyle cahiliye dönemindeki müşrikler konumuna düşmesine sebep olmuştur.
Tarih boyunca aşama aşama ve rıza göstere göstere ister ilkel ister modern yansımalar olsun küfre ve şirke götürerek karanlık bir cahiliye yaşanmasına sebbep olmaktadır.;
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edildiğine göre Allah Teâlâ’nın “Vedd’i, Suvâ’ı, Yağûs’u, Ye’ûk’u ve Nesr’i bırakmayın.” ayetinde geçen isimler, Nuh kavminde yaşayan salih kişilerin adları idi. Bunlar ölünce, şeytan, insanlara bunların hatıralarını devam ettirmek için yaşadıkları yerlere heykellerini dikmelerini ilham etti. Onlar da bunu yaptılar ve diktikleri heykellere onların isimlerini verdiler. Önceleri bunlara tapan yoktu; fakat onları dikenler öldükten sonra zamanla haklarındaki bilgiler ve heykellerin dikiliş gayeleri unutuldu ve insanlar bunlara tapmaya başladılar. (Buhari)
Bu hadisin şerhi;
İbn Abbâs radıyallahu anhuma bu ayet-i kerimeyi şöyle tefsir etmiştir: Allah Teala’nın zikrettiği bu ilahlar, Nuh aleyhisselam’ın kavmi Nuh aleyhisselam onlara Allah’a şirk koşmayı yasak ettikten sonra kesintisiz bir şekilde birbirlerine putlara ibadeti tavsiye ettiler. Asıl itibariyle o isimler, onlardan olan salih kimselerin adlarıydı. Şeytanın güzel göstermesiyle onlara karşı olan sevgilerinde aşırıya gittiler ve onların heykellerini diktiler. Daha sonra bu heykeller Allah’tan başka tapılan putlar haline geldi.
Cahiliye döneminde olduğu gibi bugün de ideolojik önderlerin ve liderlerin heykelleri her sokak, mahalle, kamu alanlarında, şehir ve ülkelerde dikilmek suretiyle Allah’a isyan olan ve Kur’an ‘ a muhalif olan Resulullah aleyhissalatu sellemin ilahi ilke ve ınkılaplarına zıt olan tüm ideoloji, yasa, kanun, ilke ve inkılaplarıa davet eden heykeller put konumundadır. Kim bu temsiliyet konumunda olan heykellerine sevgi, yardım, destek, övgü, sığınma, razı olma ve benzeri ibadet çeşitlerini o kimseye tanırsa Allah’a koşmuş bir müşrik olur. Tüm ibadet ve müslümanlık iddiası kuru bir adlatmacadır.
Mekke Tolumunu Şirke Götüren Sebep Neydi?
Amr bin Luhey, bir iş için Mekke’den Şam’a gitti. Belka mevkiindeki Meab şehrine geldiğinde Amalika kabilesinin Nuh’un evlatlarının putlara taptığını gördü. Onlardan ‘Bu tapındığınız şeyler nedir?’ diye sorduğunda dediler ki: ‘Bunlar putlardır; ne zaman yağmur yağmasının istesek onlar bize yağmur yağdırırlar. Ne zaman yardıma ihtiyacımız olsa onlar bizlere yardım ederler.’ Amr b. Luhey dedi ki: ‘Onlardan birini bana verebilir misiniz, ben onu Arabistana götüreyim, oranında halkı sizin gibi tapınsınlar.’ Amalikalılar, Hübel putunu ona verdiler. Amr onu Mekke’ye getirdi ve halkı ona tapınmaya ve tazim etmeye mecbur etti. (İbn-i Hişam- Ö. h.k.218)
Putlara tapmalarına sebep olan kimse Amr bin Luhey idi. O Şam’dan getirdiği ve taştan yapılmış olan bir sureti Kabe’nin önüne koydu ve insanları ona ibadet etmeye davet etti. Nitekim Resulullah efendimiz Mekkeyi fethettiğinde şu ayeti okuyordu;
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا
De ki: “Hak geldi. Batıl zail oldu. Şüphesiz ki batıl, yok olmaya mahkûmdur.” (17/İsrâ, 81)
Ayetini okuyarak put ve benzeri tüm suretlerin yıkılması emretmiştir.
Şüphesiz ki heykelçilik ve benzeri boyutları olan şeyler üzerinde yapılan tasvir haramdır. Nitekim ayetlerde;
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytanın pis işlerindendir. Ondan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. (5/Mâide, 90)
وَاِذْ قَالَ اِبْرٰه۪يمُ لِاَب۪يهِ اٰزَرَ اَتَتَّخِذُ اَصْنَامًا اٰلِهَةًۚ اِنّ۪ٓي اَرٰيكَ وَقَوْمَكَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
(Hatırlayın!) Hani İbrahim, babası Azer’e demişti ki: “Putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz ki ben, senin ve kavminin apaçık bir sapıklık içinde olduğunuzu düşünüyorum.” (6/En’âm, 74)
وَقَالُوا لَا تَذَرُنَّ اٰلِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدًّا وَلَا سُوَاعًاۙ وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْرًاۚ
“Ve dediler ki: ‘Sakın ha ilahlarınızı bırakmayın. Ved, Suva, Yeğus, Yauk ve Nesr’i de bırakmayın.’ ” (71/Nûh, 23)
وَقَدْ اَضَلُّوا كَث۪يرًاۚ وَلَا تَزِدِ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا ضَلَالًا
“Muhakkak ki çok kimseyi saptırdılar. O zalimlerin sapıklıklarından başka bir şeyini arttırma.” (Nûh, 24)
İbni Abbas (ra) şöyle demiştir: “Nuh Kavmi’nin putları daha sonra Arapların putları olmuştur… Bunlar Nuh Kavmi’nden salih kişilerin adlarıydı. Onlar vefat edince şeytan, onların kavimlerine, oturdukları meclislerde putlar dikmelerini ve bu putlara bu isimleri vermelerini fısıldamıştı. Böyle yaptılar. Onlar vefat edinceye kadar bunlara ibadet edilmemişti. Onlar helak olup ilim ortadan kalkınca, insanlar bunlara ibadet etmeye başladılar.” (Buhari, 4920)
İbni Cerir (rh) der ki: “Muhammed b. Kays (rh) şöyle demiştir: ‘Bu kişiler Âdem (as) ve Nuh (as) arasında yaşayan salih bir kavimdi. Bu kişilerin kendilerini takip eden tabileri vardı. Onlar vefat edince, kendilerini takip eden arkadaşları dediler ki: ‘Biz onların resimlerini çizersek bu, hatırladığımız zaman bizi ibadet etmeye teşvik edici bir şey olur.’ Sonra onların resimlerini çizdiler. O nesil vefat edip başka bir nesil gelince şeytan, onların arasına sızıp dedi ki: ‘Sizden önceki atalarınız bunlara ibadet eder ve onlar sayesinde yağmura kavuşurlardı.’ Bundan sonra insanlar, onlara ibadet etmeye başladılar.’ ” (Taberi Tefsiri)
Nuh Suresi 23 ayetinde Allah bizden önceki Nuh Kavminden bir örnek getirdi ve o gün bu ayetteki beş salih kul aşama aşama rıza göstere gösteren ilk önce saygı, sevgi sonra kulluk, itaat, teslimiyet, Allahla beraber bu kimselere ibadet edildiklerini görüyoruz. Bugün de aynı şekilde nice kabirler vardır ki ibadet edilen yerlerdir. Mesela bugün Anıtkabir‘de Atatürk’ün mezarına giden secde, ruku, tazim, saygı, sevgi, bağlılık gibi Allah’a ait ibadet çeşitleri bugün modern cahiliye tarafında sunulmaktadır. Hatta bugün heykellerin karşısında bile aynı tutum ve davranış sözkonusudur işte bu küfrün ta kendisidir.
İslam geldikten sonra bu ayetlerle heykellerini her türlüsü yasaklanmıştı, hatta Mekke’nin fethinden sonra yeni İslam ile tanışanlar Huneyn Savaşı’na giderken henüz cahiliyenin tortularını üzerine atamayan yeni Müslümanlar, Vakıd el-Leysi’den rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile beraber Huneyn’e doğru gidiyorduk. Müşriklerin bir ağaçları vardı. Onu tavaf ediyorlar üzerine silahlarını asıyorlardı. Bu ağaca “Zatu Envat” diyorlardı. Biz bunlardan birinin yanından geçerken “Ey Allah’ın Rasulü! Onların ki gibi bize de bir zatu envat yap” dedik. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem “Allahu Ekber! Sizin bu söylediğiniz şey İsrailoğulları’nın Musa’ya;
قَالُوا يَا مُوسَى اجْعَلْ لَنَٓا اِلٰهًا كَمَا لَهُمْ اٰلِهَةٌۜ قَالَ اِنَّكُمْ قَوْمٌ تَجْهَلُونَ
“Ey Musa! Onların ilahları olduğu gibi sen de bize bir ilah yap.” demişlerdi. “Şüphesiz sizler, cahillik eden bir topluluksunuz.” demişti. (7/A’râf, 138)
Siz, sizden öncekilerin yolunu aynen takip ediyorsunuz” demiştir. (Tirmizi) Başka bir rivayette: Siz cahil bir topluluksunuz, sizden önceliklerin gidişatına aynen uyacaksınız, onlar tarla faresi deliğine girse siz de gireceksiniz buyururdu. Kurtbi el Cami)
Nitekim Allah Resulü aleyhissalatu vesellem ifade buyurduğu üzeren
Melekler, içerisinde köpek ve resim/heykel bulunan eve girmezler” (Buhari)
Benim yarattığım gibi yaratmaya kalkışandan daha zalim kim vardır? Haydi bir zerre, yahut bir habbe veya bir arpa tanesini yoktan yaratsınlar (bakalım) (Buhari)
İbn Ömer radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bu sûretleri (resim ve heykelleri) yapanlar, kıyamet günü, “Bu yaptıklarınıza can verin, haydi!” diye azap edileceklerdir. (Buhari, Muslim:
Bir adam Abdullah ibni Abbas‘a gelerek ben şu suretleri yapan ve geçimini bundan sağlayan birisiyim, bunlar konusunda bana fetva ver dedi. İbni Abbas bana yaklaş dedi. Adam ona yaklaştı sonra bana yaklaş dedi adam ona yaklaştı taki İbni Abbas elini onun başı üzerine koydu. Resulullah aleyhissalatu vesselam‘dan işittiğimi sana haber vereceğim o şöyle buyurdu: Her resim yapan cehennemdedir. Onun yaptığı her resme bir can verilir ve bu kendini yapana cehennemde azap eder. Sen mutlaka bunu yapmak zorunda isen ağaç ve cansız şeylerin resmini yap dedi. (Müslim)
Şüphesiz ki heykellerin yasaklanmasının ve haram kılınması en önemli hikmetleri Allahın kullarındaki fıtrat, zaaf, nefsin bozukluğu, şeytani düşünce, delalet ve sapkınlığı tercih etme olasılığını bildiği için bunu yasaklamasıdır. Çünkü bu din tevhid dinidir. Şirke ve küfre götürecek her türlü yolları tıkama göreviyle görevlenmiştir.
Resi, Heykel ve Benzeri Varıklıklara Tapınma;
Tarih boyunca insanları şirke ve küfre götürenler heykel ve put konumunda olan şeyler olmuştur. Öyle ki insanlar ilahi öğretilerden yüz çevirdiğinde delalete düşer ve ne zaman ki delalet ile tanıştığında o Allah dışında ya da Allah‘la beraber nice putlara ibadet eder.
Gerçekten de modern çağ’da dünyanın dört bir yanında put, heykellere ve benzeri bir çok nesnelere ibadet edildiği bilinen bir husustur. Nasıl ki bugün ülkemizde önderler, liderler ve onların ideolojik dinleri heykellerin temsiliyetinde itaat, teslimiyet, taklit, helali haram ve haramı helal şeklinde nasıl kulluk edilimekte.
Hindistan’da fare, inek, yılan, keşişlere ve bir çok varlık ve heykele ibadet edilmektedir
Filipinler‘de bir çok akademisyen, devlet görevlisi, bakanlar ve bir çok askeri rütbeliler yılana heykellere ibadet etmektedirler. Dolayısıyla insan yaratılma açısından bir şeylere ibadet etmek ile yaratılmıştır.
Ateistler bile atomlara ve her bir hücreye ilahlık vererek nasıl milyarlarca atom ve hücrelere ibadet ediyorsa aynı şekilde insanların putlara ibadet etmesi kaçınılmazdır.
Resim ve Heykellerin Caiz Olduğu Yerler;
Kur’an ve sünnetin Ittifakıyla cansız varlıklar olan bitkiler, deniz, dağ, vadi, tabiat GIB manzaraları gibi ne kadar cansız cisimler söz konusu olan resimlerini yapmak icma ile caizdir ve bir engel söz konusu değildir.
Yine ister tıp alanında olsun ister başka alanlarda olsun şer’i hükümlere muhalefet etmeyecek şekilde, tazim, kulluğa ve ibadete götürmeyen tamamıyla idari meseleler konumda olan tıpta vücudun organlarını tanınması için yapılan heykeller, iskeletler ya da insan suretleri caizdir ve bir problem söz konusu değildir. Çünkü burada ilim, hikmet ve aynı zamanda fayda vardır. Dolayısıyla ister hayvan olsun ister insan ve başka iskeletler olsun eğer bu tıp mühendislik ya da benzeri şeylerde ilme bilge sebep ise caiz olur.
İki boyutları olmayan tasvirler bunlar ise daha çok kumaş, kağıt, duvar, halı ve kumaş gibi benzeri şeyler üzerine çizilen resimler canzız ve ve manzara durumunda olan şeylerin çizilmesi caizdir.
Nevevi Rahimehullah şöyle dedi: “Alimler şöyle demiştir. Meleklerin içinde fotoğraf olan evlere girmemesinin sebebi, resim yapmanın bir günah olması ve Allah’ın yaratmasına benzetme olduğu içindir. (Şerh Muslim 14/84)
Resim ve Heykel Yapanların Hükmü
İfade ettiğimiz gibi çizim, resim ve buna benzer sanata dair tüm durumlar haram değildir. Haram olma illet ise canlıların çizilmesi ile ilgilidir ve bu şeriatın vaciplerinde haram hükmünde ve sahibini günahkar yapar. Eğer bu kimse kendisine bunun haram olduğunu muhkem naslar da en güzel bir şekilde hüccet ikama edilirse ve bu nasları inkar ederse o zaman tekfir edilmeyi hak eder.
Aynı şekilde bu canlı varlıkların çizimleri ya da heykeller insanları şirke sebep olmaktadır ve bu da çok tehlikeli bir boyuttur.
Heykel yapmak ifade ettiğimiz gibi eğer herkesin bildiği üzere küfür olan Allah’a isyan şeklinde lider, önder, sistem, filozof ya da başka nesneleri yapmak yada saygı ve tazimde bulunmak zahir‘en bu küfürdür ve tekfir etmek vaciptir.
Tazim, ibadet, kulluk, Allah’a isyan ve küfrü temsilen olmayan tamamı süs niyeti ile yapılan bu canlı çizim ve heykeller şeklinde yapılıyorsa haramdır.
Nitekim Allah Resulü aleyhisselam bir hadislerinde: Kıyamet gününde insanların azap bakımından en şiddetlisi tasvir yapanlardır, buyurmaktadır. (Muslim)
İmam Tabari rahimullah bu hadisi anlatırken tasvirciden kasıt ibadet edilen bir şeyin resmini yapan bu fiili bilerek ve kasti olarak işleyen put konumunda olan şeyler için söylemiştir. Kim böyle bir şey yaparsa bilerek yaparsa kafir olur ama eğer kasti taşımıyorsa bilmiyorsa kendisine hüccet ikame edilir.
Dolayısıyla ister şey, salih kul, evliya ister önder, lider ister tapan başka boyutlu boyutsuz olsun bunlar icma ile haramdır duvara asmak ya da herhangi bir yerde tutmak haramdır.
Abdullah bin Ömer Radiyallahu anhuma’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “Suret yapanlar, kıyamet gününde azab olunacaklar; kendilerine: Yarattıklarınıza can verin! denilecektir. (Buhari 5607, Muslim 2108)
Aişe Radiyallahu anha’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “Kıyamet Günü azab bakımından en zor durumda olanlar, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlardır.” (Buhari 5610, Muslim 2107)
Nevevi Rahimehullah şöyle dedi: Alimler şöyle demiştir: “ Hayvan resmini çizmek, haram olup büyük günahlardandır. Çünkü bunu yapan kimsenin azapla cezalandırılacağı rivayet edilmiştir. Her ne amaçla olursa olsun yaptığı iş haramdır. çünkü bu davranışta Allah’ın yaratmasına benzetme mevcuttur. Yapılan çizim; İster elbise, halı, para, duvar üzerinde olsun ister başka şeylerin üzerinde bulunsun fark etmez. Ağaç ve diğer varlıkların çizimi ise haram değildir. (Şerh Muslim 14/82)
Resim Fotoğraf ve Video Çekmenin Hükmü Nedir?
Film, televizyon, kamera ve resim gibi tüm durumlar zâtında mübah olan durumlardır ve bu açıdan şeriatın ortaya koyduğu bir haram kılmaz. Haram kılınan normal sosyolojik hayatta çizilen, heykeller, canlı varlıklar ve benzerlik şeyler haram eğer şirki ve küfrü temsil ediyor ya da ibadet sebep olursa ister boyutlu olsun ister boyutlu olsun icma küfürdür. Ama normal insan hayatındaki sinema, dizi, tiyatro ve benzeri durumlar ise idari hükümlerdir ve bu normal insan hayatında görüntülenen meselelerdir de bu haram değildir. Dolayısıyla boyutsuz resimler ve çizimler başkaları tarafından ibadet edildiği için hem küfrüm propagandası ve hem de buna teşvik söz konusu olması sebebiyle haram kılınmaktadır.
Alilerimiz boyutsuz olan resim ve fotoğraflar konusunda görüşler ortaya koymuştur;
Maliki muhakkak âlimlerinden olan İbnu’lArabi ise özetle eğer boyutlu cinsten olursa icmayla haramdır, boyutsuz ise süret nakışsız ise haram olmaz, kafasını koparmış ve organları parçalanıp asıl vücuttan ayrılmış ise caizdir geçerli olan görüş de budur.
Resimler hakkında: Kendisi yerlere serilerek veya başka şekilde değer verilemeyecek yerde kullanırsa bu caiz olur duvar ve yüksek yerlere asılırsa caiz olmaz İbn-i hacer Fetu bari
İmam El Haramın gölgeli ve boyutlu olmayan suretler sergi ve yastık gibi şeylerin üzerinde ise caiz olacağını çatı ve duvar üzerinde ise caiz olmayacağını söylemiştir. (İbn-i Hacer)
Dolayısıyla yüksek yerlerde duvarlarda asılma tazim ve benzeri şeylere sebeptir, bu caiz değildir. Ama eğer oyuncak ya da yerlerde sürünen ve üzerine basılan şeyler ise bu tazmin gerektirmediği için caizdir.
Nitekim Yusuf el-Car Davie şöyle demiştir: Bunun dışındaki suretler ve levhalar bitkiler, ağaçlar, denizler, gemiler, dağlar, güneş, ay, yıldızlar ve diğer tabiat manzaraları gibi cansızları yapana edinene günah yoktur bu tartışmasız bir hükümdür.
Dolayısıyla duvarlara ya da yüksek yerlere kâfirlerin, müşriklerin, tağutların, zalimlerin ve küfür logo resimlerini asmak ve heykellerinin dikmek tazim ve övgü sebebiyle sahibini kafir yapmaktadır.
Nitekim Ebu Bekir ve Ömer’in radiyallahu ahuma döneminde Bizans ve İranlıların paraları resimlerle basılmıştı ve kullanılıyordu.
Yine aynı şekilde Yemen’den Ömer Rardiyallahu anhu hilafeti döneminde resimler bulunan elbiseler, kumaşlar ve perdeler gelirdi ve kullanılırdı.
Yine aynı şekilde Kasım bin Muhammed bin Ebu Bekir‘in duvarlarında kunduz resimleri de minyatürler vardı. Nitekim O Aişe annemizin terbiyesinde yetişmiştir. Buhari başka bir rivayetten Huzeyfe radiyallahu anh yüzüğünde karşılıklı duran iki kartal vardı ve aralarında elhamdülillah yazılmıştır.
Yine el-Mussennefin rivayetine baktığımızda Enes’in yüzüğü nakışı Aslan’dır. İmran bin Hüseyin’in yüzüğünde kılıç kuşanmış bir adam resmi vardı.
Aynı şekilde Kadı Şureyh yüzüğünün aralarında ağaç resmi bulunan iki aslan resmi vardı. Dahhak bin Muzaim gümüş yüzüğünde ise bir kuş resmi vardı. (Kattani et teratibul idariyye 2/70)
Yeri gelmişken şunu söyleyebiliriz ki ister boyutlu ister boyutsuz olsun her türlüsünü haram gören âlimler olmuştur. İbn-i Abidin resim yapmak mutlak surette caiz değildir. Çünkü bu Allah’ın yaratmasına benzer ve yaratma iddiasına kalkışmaktır. (İbn Abidin Haşiye bir 608)
İman Nebevi: Bizim ashabımız ve diğer âlimlere göre canlıların resmini yapmak şiddetle haramdır ve bu aynı zamanda büyük günahlardandır. (Nebevi Müslim şerhi)
İmam Kurtubi ise Resulullah aleyhissalatu vesselam’in tasvir yapanların istisna yapmaksızın lanet etmiştir. (Ebu İsa Terimizi)
Ebu Talha Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İçinde resim (suret) olan eve melekler girmez. “ Hadisin ravilerinden Büsr dedi ki: “Zeyd b. Halid hastalandı. Ziyaretine gittik. Gördük ki, kapısında resimli bir perde var. Rasûlullah (s.a.s.)’ın zevcesi Meynûne (r.anha)’nın üvey oğlu Ubeydullah el-Havlan’ye: “Zeyd sana bir gün önce resimler hakkındaki hadisi haber vermedi mi?” diye sordum. “Onun “Ancak elbise ve örtüdeki nakış ve resimler müstesnadır” dediğini işitmedin mi?” cevabını verdi (Buhari)
Aişe (r.anha)’dan: “Üzerinde kuş resimleri olan perdemiz vardı. Eve girenin hemen karşısında görünüyordu. Rasulullah (s.a.s.) bana, “Bunun yerini değiştir, çünkü eve her girdiğimde onu görüp dünyayı hatırlıyorum” buyurdu.” Hadisin diğer bir rivâyetinde Aişe: “Rasulullah (s.a.s.) bize onu kesmemizi emretmedi” diyor (Nevevî, Müslim Şerhi).
Ulemadan bir kısmı bu hadis hakkında şöyle derler: “Bu hadisin hükmüyle amel edilir. Çünkü Rasulullah (s.a.s.) Aişe’yeonu parçalamasını emretmedi. Eve girerken karşısına gelen yerden onu kaldırıpbaşka yere asmasını emretti. Onun hoşlanmadığı nokta, eve girişinde dünyayı vedünyanın süsünü kendisine hatırlatacak eşyayı görmesidir. Özellikle Rasûlullah (s.a.s.) hemen hemen bütün sünnet ve nafile namazlarını evde kılıyordu. Bu çeşitresimli örtü ve perdeler kalbin huşuuna ve Allah’a yönelip kamil bir şekilde O’na niyazda bulunmaya engel oluyordu” (Y. el-Kardavî, el-Halâl ve’l-Harâm fi’l-İslâm 108).
Alimler bu hadisi şerh ederken bu hadiste amel edileceğini vurgulamış ve Aişe annemize parçalamasını emretmedi, sadece eve girerken karşısına geleni hoşlanmadığı bir noktada asılması ve dünya süsünü kendisine hatırlatması sebebiyle kaldırtmıştır. Bu sebeple Allah namaz kıldığında olmaması gereken bir yere asıldığı için bunu engellemiştir.
Oyuncakların Hükmü
Çocukları ister hayvan ister insan ve ister başka şeylerden olsun çocukların kendileriyle oynadığı eğlendiği şeyler haram değildir. Çünkü bu oyuncaklar bir tazim, saygı ve şirke götüren bir özelliğe sahip değildir. Çünkü o asli açıdan oynamak, eğlenmek ve onunla vakit geçirmek için söz konusudur. Bu sebeple çocuk oyuncakları diğer hükümle istisna edilmiştir. Nitekim;
Resulullah (asm) sordu:
“Ya Aişe bunlar nedir?
‘”Kızlarım!” diye cevap verdi annemiz.
Peygamberimiz (asm) baktı, bebeklerin içinde kanatlı bir at da vardı.
“Peki aralarındaki şu nedir?” diye sordu.
“Bir at.” dedi Aişe.
Resulullah (asm) kanatları kastederek, “Ya atın üzerindekiler?” dedi.
“Kanatları…” diye cevap verdi Aişe.
Resulullah (asm) “Hiç kanatlı at olur mu?” diye sorunca da Hz. Aişe annemiz, “Duymadın mı, Hz. Süleyman’ın kanatlı atları vardı!” diye cevap verdi.
Onun bu cevabı, Peygamber Efendimiz’i (asm) o derece neşelendirdi ki, birer inci tanesi gibi parıldayan dişleri görününceye kadar güldü, güldü. (Abu Davud)
Bazı Alimler her çeşit resim ister canlı ister cansız ister gölgeli ya da gölgesiz olsun fotoğraf ve kamera gibi her türlü suretin caiz olduğunu haram olmadığını söylemişlerdir.
Yine bazı alimler ise resim ve heykel gibi buna benzer şeyler uygar Medeni toplumlara ait bir parçadır. İslam buna karışmaz hadiste geçen yasaklama putperest toplumlara ait demişlerdir.
ان اشد الناس عذابا يوم القيامه المصورون
İnsanlardan kıyamet gününde azabın en şiddetlisine uğrayacak olan resim çizenlerdir. (Buhari, Muslim)
Bu hadiste varid olduğu üzere suret yapanlar çok şiddetli bir azaba çarpılır. Nitekim Kur’an’da firavun ailesininde cok şiddetli bir azab ile azab edilir diye geçer. Dolayısıyla suret yapanlar çok tehlike bir konumda olurlar.
Resim Yapmanın Hükmü;
1- Hayvanların tam suretlerinin kağıt ya da başka şeyler üzerine çizmek haramdır. Ziran ibadet edilen hayvanlar putlar suretinde idi.
2- Tam olmayan hayvan ve ağaç gibi ruhsuz şeylerin fotoğrafını çizmek caizdir.
3- İslam alimleri ruhsuz ve gölgeli şeylerin süretinin çizmenin caiz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Fakat çizilen suret gölgeli ve cisimli olmaz ise sadece kağıt üzerinde çizilirse ulamanın cumhur’na göre yine haramdır. İmam Malike göre sadece gölgeli süretler haramdır gölgesiz her çeşidinin sureti caizdir.
4- Çocuk oyuncakları ve fotoğrafları tüm alimleri katında süreti caizdir.
5- Çağımızda kamerayla çekilen fotoğraflar bu hadisin muhtevasına girmez. Çünkü bu gölgeleri hapsetmekten ibarettir. Aynaya benzer ve caizdir. Zaten fotoğraf ya da kameranın ismini koyanlar yansıma akis yani yansıtan diyorlar kamera için yansıtan diyorlar aynı ayna gibi gölgeyi yansıtıyor olmasıdır. Bu heykel traş ve ressamların yaptığı gibi bir icat değildir. Bu yüzden haram değildir.
5- Filmler, doğal manzaralar, kamera ya da video ile çekerse bunda bir sakınca yoktur.
Sahabeler Bizans’ın altınlarıyla ve gümüşleri ile alışveriş yaparlardı. Malum bunlar üzerinde süret vardı buna rağmen Allah rasulü bir şey demezdi..
6- Fotoğraf ve resim asmak kesinlikle caiz değildir. Çünkü bu tazimdir. O da Allah’a mahsustur.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder