×

Ramazan Orucu İle İlgili Sıklıkla Sorulan Sorular

Ramazan Orucu İle İlgili Sıklıkla Sorulan Sorular

Oruç Tutmakla Yükümlü Olanlar Kimlerdir?

Bir kimsenin orucunun Allah tarafından kabul edilebilmesi için onun ilk ön şartı o kişinin Müslüman olması, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmasıdır. Bu oruçla beraber bütün şeri ibadetlerin ön şartlarındandır.

Çocuklarınıza yedi yaşındayken namaz kılmalarını söyleyiniz. On yaşına bastıkları hâlde kılmazlarsa kendilerini cezalandırınız yataklarını da ayırınız.” (Ebû Dâvûd)

Bu Hadise göre çocuklarımız 7 yaşına geldiklerinde oruca teşvik edilmeli ve 10 yaşında olduklarında eğer oruç tutmazlar ise onların orucun ehemmiyetini anlaşılması açısından hafif bir şekilde cezalandırılması istenmiştir.

Oruç İçin Hilal’in Görülmesi Şart Mıdır?

İslam yılların, ayların ve günlerin hesaplamalarını kameri aylar ile yapar. Bu sebeple Ramazan orucu kameri ayların hesaplamaların sonucunda tutulur.

Nitekim Allah Resulü aleyhisselam bir hadislerinde: Hilal’i görünce oruca başlayınız ve Hilal’i/ Şevval hilalini görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı 30’a tamamlayınız. (Buhari, Müslim)

Bu hadiste Resulullah efendimiz aleyhisselatu vesellem havanın açık ve net olduğu zaman dilimlerinde Hilal’in aranmasını söylemiştir ve bu Resulullah’ın bir sünnetidir. Dolayısıyla Müslümanlar hilali çıplak gözle aramaları bununla oruç tutmaları sünnete en uygun olandır. Hava açık olmasına rağmen belli hesaplara göre hareket etmek bu Hadise muhalefettir ve sünnete uygun değildir. Dolayısıyla hava açık olduğunda Hilal’in görülmesi kapalı olduğunda 30’a tamamlanıp sonra oruç tutulmasıdır.

Ramazan’da Oruç Tutarken Her Gün Niyet Etmek Gerekir Mi?

Şunu açık bir şekilde ifade edebiliriz ki, İslam’daki tüm şeri ibadetler niyeti gerektirir. Bu ister Ramazan orucu olsun ister diğer ibadet şekillerinde olsun fark etmez.

Nitekim Allah resulü Buhari ve Müslimin ittifakla rivayet ettiği bir hadislerinde

 اِنَّمَا الْاَ عْمَالُ بِالنِّيَّاتِ وَ اِنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى 

“Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır.

Oruca niyet için mutlaka gece ya da fecirden önce yapılır. Nitekim bir hadiste;

Her kim oruca fecirden önce başlamazsa oruç geçersizdir. (Tirmizi)

Niyetin dil ile telaffuz edilmesine gerek yoktur hatta bu bid’attır. Çünkü niyetin asıl yeri kalptir. Dolayısıyla yarın oruç tutacağını kalbinde geçirmesi bu kimsenin niyeti için yeterlidir. Zaten kişinin sahura kalkması ve sahur yapması niyet için yeterlidir.

Mecmu el fetava 19/182 İbni useymin rahimullah: Ramazan’ın başında edilen bir niyet ayın tamamı için yeterlidir. Çünkü kişi tutacağı oruç için her gün geceleyin niyet etmese dahi onun ay başında yaptığı niyeti hala geçerlidir. Ancak ay içinde orucuna yolculuk, hastalık veya benzeri sebeplerden dolayı ara verirse yeniden niyet etmesi gerekir. Çünkü o sefer ve hastalık gibi sebeplerle orucunu terk ettiğinde niyeti kesilmiş oldu.

Teravih Namazına Ne zaman Başlanılır?

Teravih namazı Ramazan ayının hilali görülür görülmez başlanılır. Başka bir ifade ile Şaban ayı 30’a tamamlandığı gece Teravih namazı başlar. Yine aynı şekilde Ramazan ayı 30’a güne tamamlandığında bayram gecesi Teravih namazı kılınmaz. Dolayısıyla teravih Ramazan hilal’in gözükmesi ile başlar bittiği gecede sona erer.

Mazeretsiz Orucu Terk Eden Kafir Olur Mu?

Hiç şüphesiz kim bilerek ya da tembellik yapmak suretiyle Ramazan orucunu mazeretsiz bir şekilde tutmayan bir kimse büyük bir günah işlemekle beraber büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Ona düşen bir an önce tevbe etmesidir.

Allah’a iman etmiş ve orucun farz oluşunu içtenlikle kabul etmiş bir kimsenin şerri engel olmaksızın oruç tutmaması kabul edilemez.

Alimler icma ile mazetsiz bir şekilde oruç tutmayan bir kimsenin kaza etmesini vacip olduğunu söylemişlerdir.

Eğer bu kimse orucu hafife alır, önemsemez, vicdanında bir rahatsızlık hissetmez, sorumluluk ve mesuliyet hissiyatıyla davranmaz ise şüphesiz bu kimse ehli sünnetin istihfaf hükmüne göre kafir olur. Çünkü dini hafife almak küfür olması ümmetin kendisi ile icma ettiği bir meseledir. Eğer bu kimse oruç tutmamayı vicdanında bir rahatsızlık görüyor ama tutmuyorsa bu kimse kafir olmaz.

Ümmet ittifak ile Ramazan ayını mazeretsiz bir şekilde orucu terk eden kimseye büyük bir günah işlediğini söylemiş onun kafir olmasının ancak Ramazan’ın farzının inkar ya da Ramazan orucunu hafife almasıyla kayıtlamışlardır. Alimlerin bir kısmı ise mazeretsiz bir şekilde orucu terk edeni tekfir etmişlerdir.

İbni Abbas şöyle demiştir: Kim Namaz, Ramazan orucunda birini terk ederse bundan dolayı o kanı helal bir kafirdir. İmam Zehri ve muhadislerin birçoklarına göre bu hadis sahihdir.

İbni Abbas’ın meşhur talebelerinden olan ve ilk defa hadisleri tasnif eden Zübeyr, Sait İbni Cubeyr ve Ata el-Horosani orucu sadece bir gün özürsüz terk edene kafir olarak itibar edileceğini söylemiştir.

İmam İshak, İbni Rahveyh, İmam Ahmed’ten nakledilen sahih iki kavilden birine göre, yine İmam Ali el-Medine, Yahya İbni Main’in meşhur talebesi İmam Mervizi, Maliki alimlerinden İbni Habib, Şafiilerden İmam Acurrri ve Hanbelilerden muhaddis İbn-i Batta orucu özürsüz terk edene kafir demişlerdir.

Namaz Kılmayanın Tuttuğu Oruç Kabul Olur Mu?

Namazı terk eden bir kimsenin ne Oruçu ne Zekat ne de Hac’ı kabul edilmez.

Nitekim bir hadiste: Her kim ikindi namazı terk ederse onun ameli geçersiz olur. (Buhari )

Bu hadis bırakın namazı toptan terk etmeyi sadece ikindi namazını terk eden kimselerin ibadetlerinin batıl olduğunu ispatlar.

Nitekim İbni Kayyım bu hadisin manasını namaz kitabında şu şekilde izah etmiştir: Hadisten anlaşılan terk eylemi iki çeşittir. Namazı tamamıyla terk ederek kılmamak, bu tür insanın tüm ameli geçersiz olur. Diğer anlamı ise belirli bir günde namazı terk etmek bu insanın sadece o gündeki ameli geçersiz olur. Amelin genelinin iptal olmasının karşılığında genel terk etmek vardır. Belirli iptalin karşılığında belirli terk etmek vardır.

Yine bununla beraber hadislerde varit olduğu üzere namazı bilerek, mazeretsiz ve tembellik yapmak suretiyle namazı terk edenlerin kafir oluşu ile ilgili sahih rivayetler söz konusudur.

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

مَنْ تَرَكَ الصَّلاَةَ مُتَعَمِّدًا، فَقَدْ كَفَرَ جِهَارًا

“Kim, namazı kasten terk ederse kuşkusuz ki, açıkça küfre girer!”

 (Taberanî Mucemu’l-Evsad, Tergîb ve Terhîb 1/524)

 Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

إِنَّ بَيْنَ الرَّجُلِ، وَبَيْنَ الشِّرْكِ، وَالْكُفْرِ تَرْكُ الصَّلاَةِ

“Şüphesiz ki, namazı terk etmek, kişi ile şirk ve küfür arasındadır.” (Müslim 82/134, Ebu Davud 4678, Tirmizi 2752, İbni Mace 1078)

 Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

بَيْنَ الْكُفْرِ، وَالْإِيمَانِ تَرْكُ الصَّلاَةِ

“Küfür ile imanın arasında namazın terki vardır!” (Tirmizi 2751)

 Abdullah bin Bureyde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

اَلْعَهْدُ الَّذِي بَيْنَنَا، وَبَيْنَهُمُ الصَّلاَةُ، فمَنْ تَرَكَهَا، فَقَدْ كَفَرَ

“Bizimle onlar arasındaki ahit, namazdır. Kim, namazı terk ederse, muhakkak ki, küfre girmiş olur!” (Ahmed bin Hanbel Müsned 5/346, Tirmizi 2756, Nesei 462, İbni Mace 1079, Hakim 1079)

 Abdullah bin Şakik el-Ukayli (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

كَانَ أَصْحَابُ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَ يَرَوْنَ شَيْئًا مِنَ الْأَعْمَالِ تَرْكُهُ كُفْرٌ؛ غَيْرَ الصَّلاَةِ

“Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabı, namazın dışında amellerden hiçbir şeyin terkini küfür olarak görmüyorlardı!” (Tirmizi 2757, İmam Munziri et-Terğîb ve’t-Terhîb 1/522)

Bu hadislerden anlaşıldığı üzere kişinin namaz terk edip oruç tutmasının kendisine fayda vermediğini ispatlamaktadır. Kişi eğer Allah’ın onayladığı bir kul olmak istiyorsa namazı ikame etmeli ve tüm ibadetlerin geçerliliğini bu şekilde kazanması gerekir.

Kan Aldırma Orucu Bozar Mı?

Bu konuda alimler arasında üç farklı görüş vardır;

1- İmam Ahmed, İmam Davut, Evzai, İshak bin Rahuye ve benzeri alimlerimiz Oruçlu iken kan aldırılmaz ve alındığı takdirde oruç bozulur demişlerdir.

2- İmam Malik, İmam Şafii ve Süfyan es-Sevri gibi alimlerimize gelince onlar kan aldırmak orucu bozmaz, fakat mekruhtur, demişlerdir.

3- İmam Ebu Hanife ve onun tabiileri kan aldırmanın orucu bozmadığı ve kerahate yol açmadığını benimser.

Alimler arasında ihtilafın olması meselenin kat-i olmadığını gösterir. Bu sebeple bir kimse kan aldırması oruca zarar verebilecek bir nitelikte ise aldırmamasıdır. Ama genel açıdan orucu bozmaz. Allah daha iyi bilir.

Oruçlunun Kusması Orucu Bozar Mı?

Cumhur ulemaya göre kendisi bilerek kusturan kimsenin orucu bozulur. Kusmak zorunda kalan orucu ise bozulmaz demişlerdir.

Rabia ile İbni Keysan hiçbir ayrım yapmadan orucun bozulacağını söylemişlerdir.

İmam Tavusa göre bu iki şahsında orucu bozulmaz demişdir.

Kişi isteği olmadan kusarsa orucu bozulmaz!

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Herhangi bir kimseye kusma galebe eder de kusarsa o kimse orucu kaza etmez! Kim de kendi isteği ile zorlayarak kusarsa o kimse orucunu kaza eder!” (Ebu Davud 2380, Tirmizi 720, Darimi 2/14)

Teravih Namazının Kaç Rekattır?

Teravih namazı Rasulullah efendimizin uygulaya geldiği sünneti müekket olan ibadetlerindendir. Bu ibadet sadece Ramazan aylarında yapılır. Bu ay dışında kılınmaz kılınırsa bid’at olur. Bu ayda teravih namazının kılınmasında sahih rivayetlerde belirli bir rekat sayısı söz konusudur.

Buhari ve Müslüm’ün rivayet ettiği hadislere baktığımızda Resulullah aleyhisselatu vesellem Teravih namazını 3 rekat vitirle beraber 11 ve 5 rekat vitir ile beraber 13 rekat kıldığı sahih rivayetlerden sabittir.

Aişe annemiz; Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem yine Ramazan’da ne de Ramazan’dan başka gecelerde 11 rekattan fazla namaz kılmazdı. 4 rekat namaz kılardı ki onun uzunluğunu ve güzelliğini sorma sonra 4 rekat daha namaz kılardaki onun uzunluğunu ve güzelliğini sorma sonra 3 rekat namaz kılardı. (Buhari, Müslim)

Bu hadiste anlaşıldığı üzere Resulullah aleyhissalatu vessellem Ramazan ayında Teravih namazını toplamda 8 rekat kılıyor ve sonra 3 rekatta vitir namazıyla tamamlıyordu.

 كانت صلاة النبي صلى الله عليه وسلم ثلاثه عشرة ركعة

Nebi Sallallahu Aleyhisselam’ın namazı 13 rekat idi. Yani gece namazı. (Buhari)

Yine aynı zamanda Ömer İbni Hattab radıyallahu anh Ubey bin Kab ve Temim ed-dari’ye Ramazan’da insanlara 11 rekat namaz kıldırmalarını emretmiştir. (Muvatta)

İbn Kudame demiştir ki: 

İmam Ahmed’e göre muhtar olan görüş 20 rekat olduğudur. Sevri, Ebu Hanife ve Şafii de böyle söylemişlerdir. İmam Malik 36 rekat olduğunu söylemiştir.’’ (Muğni 1/457)

Şeyhul İslam İbn Teymiye demiştir:

Kişi; teravihi Ebu Hanife, Şafii ve Ahmed’in mezhebi üzere 20 rekat kılarsa veya İmam Malik’in mezhebi gibi 36 veya 13 veya 11 kılarsa güzel yapmış olur. Burada rekatların artması eksilmesi kıraatin uzayıp kısalmasına göre değişir.”

“Bu konudaki hüküm geniştir. Bundan dolayı Terâvih namazını on bir veya yirmi üç rekât kılan kimse, bu fiilinden dolayı kınanamaz. 

Nitekim Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Teravih namazını imamla birlikte sonuna kadar tamamlayan kimseye, o geceyi bütünüyle ibâdetle geçirmiş gibi sevap yazılır.” (Tirmizî) 

Bununla birlikte bir kimse Terâvih namazını evinde kılarsa, ona bir günah yoktur ve namazı sahihtir. Ramazan ayının dışında meşrû olan ise, bir kimsenin gece namazını evinde kılmasıdır. 

Kadına gelince, onun Terâvih namazını evinde kılması daha fazîletlidir. Fakat mescitte kılmak isterse, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in şu emirleri gereği namazını mescitte kılmasına engel olunmaması gerekir: 

“Kadınlarınızı mescitlerden alıkoymayın; evleri onlar için daha hayırlıdır.”  (Ebu Davud) 

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: 

“Allah’ın kadın kullarını, Allah’ın mescitlerinden alıkoymayın.” (Buhârî Müslim) 

Unutarak Yiyen ve İçen Kimsenin Orucu Bozulur Mu?

Böyle bir kimsenin unutarak yemesi ve içmesi orucu bozmaz.

Nitekim Rasulullah Aleyhisselam bir hadislerinde: Oruçlu bir kimse unutarak yer ve içerse orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirmiş ve içirmiştir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud)

Oruçlunun Cünüp Olarak Sabahlaması Orucunu Bozar Mı?

Kişi hangi şartlarda olursa olsun sahurdan önce oruca girerken ister eşiyle ister ihtilam şeklinde cünubluk hasıl olursa ve bununla sabahlarsa bu kimsenin orucu bozulmaz.Nitekim Ayşe annemiz şöyle rivayet ediyor: Resulullah aleyhisselam Ramazan’da ihtilamın dışındaki bir sebeple cünüp iken kendisine fecir erişirdi sonra gusül eder ve orucunu tutardı. (Buhari, Müslim)

Oruçlu İken Eşiyle Cima Eden Kimsenin Kefareti Nedir?

Oruçlu kişi eşiyle cinsel ilişkiye girerek orucunu bozmuş ise bu kişi keffaret olarak şunları yapması gerekir!

1-  Bir köle azat etmesi gerekir. Buna imkânı yoksa

2- İki ay peş peşe oruç tutması gerekir. Buna da imkânı yoksa

3- Atmış fakire yemek yedirmesi gerekir.

Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) böyle yapılmasını emretmiştir.

 Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Bizler, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında oturduğumuz bir sırada, bir adam geldi ve:

−Ya Rasulallah! Ben helak oldum, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu:

−“Neyin var?”

O adam:

−Oruçlu iken kadınımın üzerine vaki oldum (cinsel ilişkiye girdim) dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Azat edecek bir köle bulabilir misin?”

Adam:

−Hayır, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“İki ay peş peşe oruç tutabilir misin?”

Adam:

−Hayır, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Altmış fakire yemek yedirme imkânı bulabilir misin?”

Adam:

−Hayır dedi. Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) dedi ki:

−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir süre bekledi. Biz de o hal üzere bekler iken bir ara Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e içerisi hurma dolu bir kap getirildi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“O soran kimse nerededir?”

Adam:

−Benim dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Bunu al yoksullara tasadduk et!”

Adam:

−Benden daha yoksul olana mı vereceğim? Ya Rasulallah! Allah’a yemin ederim ki, Medine’nin iki labesi (iki taşlık) arasında benim ev halkımdan daha yoksul ev halkı yoktur! dedi. Bu söz üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dişleri gözükene kadar güldü. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o adama şöyle buyurdu:

−“Onu al ve ehline yedir.” (Buhari 1804, 1805, Müslim)

Oruçlu İken Kişi Hacamat Tedavisi Yaptırabilir Mi?

Oruçlu iken hacamat tedavisi yapmanın caiz oluşu ve caiz olmayışı şeklinde iki farklı zıt rivayet söz konusudur. Birincisi;

Buhari ve Tirmizinin ittifakla rivayet ettiği bir hadiste Resulullah efendimiz hacamat yaptırmıştır. Nitekim

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oruçlu olduğu halde hacamat yaptırdı.”

Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace )

Sabit el-Bunanî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Enes (Radiyallahu Anh) oruçlu kimse için hacamat yaptırmasını kerih görüyor muydunuz? diye soruldum. Enes (Radiyallahu Anh):

Hayır, ancak oruçluyu zayıf düşüreceği için belki.”

Ravilerden Şebâbe şöyle dedi: Bize, Şu’be bin Haccac bu hadisi, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında ziyadesiyle tahdis etti. (Buhari )

Hacamat tedavisini yasaklayan hadise gelince;

Hacâmât yapan da, yaptıran da orucunu bozmuştur.(Ebu Davud, İbn-i Mâce)

Bu iki hadis arasında bir tercih söz konusu olmalıdır. Doğru olan Buhari ve Tirmizinin kendisi ile rivayet ettiği bu sahih hadislerle amel edilmesidir. Allah en iyisini bilir.

Ölünün Oruç Borcunu Bir Başkası Kaza Eder Mi?

Ölmüş olan bir baba, anne ya da herhangi bir kimse tutamadıkları oruçlar hesaplanır ve eğer bilinmiyorsa en ihtiyatlı hesaplamalar yapılır ve ölmüş olan kimsenin adına oruç kazası yapılır ve sevabı aynı hayatta olduğu gibi kendisine verilir. Nitekim Aişe annemiz’den Resulullah aleyhisselatülüm şöyle buyurdu:

 Bir kimse üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse o kimsenin velisi onun yerine orucunu tutabilir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud)

İbni Abbas şöyle dedi: Bir adam Nebi aleyhisselatu vesselam’e geldi Ya Resulallah Annem üzerinde bir ay oruç borcu olduğu halde öldü. Ben onun yerine bu orucu kaza edebilir miyim? dedi. Resulullah ona şöyle buyurdu: Evet Allah’ın borcu ödenmeye daha hak sahibidir. (Buhari, Müslim)

Diş Fırçalamak Orucu Bozar Mı?

Dış fırçalamak orucu bozmaz. Diş ve ağız sağlığı islam’ın önem verdiği bir meseledir ve Resulullah efendimiz aleyhisselam bunun için misvak kullanmıştır. Sünnete uygun olan oruçlu iken misvak kullanmaktır.

“Eğer ümmetime zahmet vermeyecek olsaydım (zor geleceğini bilmeseydim) her namazda birlikte misvak kullanmasını emrederdim.”(Buhârî ve Müslim)

Bu hadis ramazan ayı dahil tüm ayları ve günlerde kullanılmasına cevaz vermektedir.

Hastaya Serum Vermek Yada İğne Yaptırmak Orucu Bozar Mı?

Bir kimse eğer vücudun direncini arttırmak, gıda vermek, enerji ya da keyif verici olmasına sebep olan bir serum yada iğne kullanıyorsa bu aynı yeme-içme gibi orucu bozar. Ancak eğer bu iğne ve serum hastalığı hafifletmek ve ağırlığı gidermek için yapıyorsa yani tedavi amacıyla yapıyorsa orucu bozmaz. Allah daha iyi bilir.

Fıtır Sadakasını Ramazan Ayı Girmeden Vermek Caiz midir?

Fakihlerin çoğunluğuna göre fıtır sadakası bayram akşamı güneş battıktan sonraki vakte yetişen her Müslümana farzdır.

Şafiîlere göre: Ramazan ayının girmesi şartıyla bu vakitten önce verilmesi de caizdir. İmam Malik’e göre: Vucûb vaktinden önce vermek caiz değildir.

Ahmed bin Hanbel’e göre: Bayramdan bir veya iki gün öncesine kadar verilebilir. (Nevevî, el-Mecmû’)

Hanefilere göre: Fıtır sadakası bayram günü imsak vaktiyle birlikte vacip olmakla birlikte ramazan ayı içerisinde veya öncesinde de verilebilir. (Aynî, el-Binâye Şerhu’l-Hidâye, III, 505)

Adetten dolayı şimdiye kadar oruç tutmadığım günleri kaza etmedim. Sayısını bilmediğim kaza günleri için ne yapmam gerekir?

İyice tahmin edip içinize ağır basan sayıyı bulup Allah’tan yardım talep ederek eksik günlerini tutarak tamamla. Zira yüce Allah şöyle buyurdu: “Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez” eksik kalan orucun gün sayısını bulmak için gerekli çaba ve araştırmayı yapmanız gerekir. Ayrıca bu gecikmeden dolayı Allah’a tevbe edip O’ndan yardım dileyiniz. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul edendir ve yardımcıların en hayırlısıdır.

Ramazan Ayı’nın Gündüzlerinde Yiyecek-İçecek Satmak Câiz midir?

Günah işlemek ne denli vebal ise günahı işleyene imkan sunmak ta o denli vebaldir. Bu anlamda oruç tutması gereken kişiye yemesi için imkân sağlamakta bu şekildedir. Ancak, oruç tutmamaya ruhsatı olan kişilere (yolculara, hastlara vs.) bu anlamda hizmette bir sakınca yoktur…

Bununla birlikte şehir merkezlerine uzak dinlenme tesisleri gibi oraya uğrayanların seferi olabileceğinden, oralar istisna edilebilir.

Aynı şekilde Ramazan gününde lokanta vb. yerleri çalıştırmak, velev ki, yapılan akid sahih olsada yani kazancı haram olmasada, yaptığı bu fiil haramdır. 

Lokanta olmayan Market gibi satış yerlerinde ise kesin veya galip zannı ile biliyorsa ki gelen müşteri özürsüz orucunu yiyen birisi, o zaman ona da yiyeceği satması câiz değildir, aksi takdirde  şüphe ediyor ise o zaman mekruh olur. 

Yılı Dolmuş Zekatı, Ramazanda Eda Etmek İçin Bekletmek, Günah Mıdır ?

Müslümanın elindeki para nisaba ulaştığında ve o paranın üzerinde bir sene geçer geçmez zekatı anında ödemek vaciptir. Şayet mazeretsiz bir şekilde geciktirilirse günahkar olunur. Ancak fakirin bulunmaması gibi meşru bir nedenden dolayı geciktirilirse sakınca yoktur…

Oruçlu İken Mastürbasyon Yapan Kimsenin Ne Yapması Gerekir?

Ramazan’da oruçlu iken kasten mastürbasyon yapılır ve meni gelirse oruç bozulur. Eğer tutulan oruç farz ise kişinin orucunu kaza etmesi ve Allah’a tevbe etmesi gerekir. Çünkü ne oruçta ne de başka bir yerde mastürbasyon caiz değildir ve insanların gizli alışkanlık dediği şey budur (Mecallat el-Da`wah) 

Hangi Hallerde Ramazan Ayında Oruç Tutulmayabilir?

İslam bir yaşam ve hayat programıdır. Bu sebeple insanların hayatlarındaki zaruretler ve problemleri gözardı etmemiş ve insanlar üzerinde onların hayatlarını kolaylaştıracak hükümler getirmiştir. Bu sebeple Ramazan ayında oruç tutma noktasında mazeret sahibi olan kimselere daha sonra kaza etmeleri ya da fidye verme ruhsatı tanımıştır.

Haddi zatında oruç tutmama 4 şekilde kendini gösterebilir. Bunlar yolculuk, hastalık, hamilelik/çocuk emzirme ve yaşlılıktır.

1- Yolculuk: Bir kimse yaklaşık 90 kilometrelik bir yolculuğa çıktığında ve eğer bu yolculuk meşakkat/sıkıntı veriyorsa bu kimsenin orucunu kaza etmesinde yada tutmamasında bir sakınca yoktur. Şunu söylemekte fayda vardır ki geçmişteki yolculuk ile modern çağdaki teknolojik vasıtalar sebebiyle meşakkat/sıkıntı giderildiğini söyleyebiliriz. Efdal olan orucu tutmaktır. 

Yine aynı şekilde Resulullah aleyhisselam Mekke’nin fethi için sefere çıktığında oruçlu idi. Kendili denen yere geldiğinde orucunu bozmuştur. (Buhari, Müslim)

2- Hastalık: İslam şuuruna sahip olan bir doktorun bir hastanın hastalığının artması ya da uzaması gibi endişe söz konusu ise bu kimsenin hastalığı sebebiyle oruç tutmamasını söylerse bu kimsenin oruç kaza etmesi yada ertelemesine islamda izin verilmiştir. Şunuda hemen ifede edelim ki iyileşme umudu olmayan hastalara girince bu kimselerin fidye vermesi gerekir.

3- Hamilelik ve Çocuk Emzirme

Oruç tutma anneye ya da emzirdiği çocuğa zarar veriyorsa! Bu sebeple oruç tutmayabilir. Nitekim Bununla ilgili emzikli kadınlarda sütlerin kesilmesi ve çocukların zarar görebileceği söz konusu olması sebebiyle Resulullah efendimiz oruç tutmamalarına müsaade etmiştir.

4- Yaşlılık: Aşırı yaşlanmış, zayıflamış ve takadı gitmiş olan kimselerin oruçları karşılığında fidye verebilirler. 

Not: Zor ve ağır işlerde çalışmak bu meseleye gelince doğru olan muttaki ve muhlis olan bir Müslümanın Ramazan ayına girerken o ayı izinle geçirmesidir. Zaten haddi zatında herkes için yılda bir ay izin vardır. Kişi bu ayı bu şekilde değerlendirilmelidir. Eğer bu kimseler böyle bir tedbir almazlarsa bu meseleden dolayı kendileri azarlanırlar. Allah daha iyi bilir.

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed