×

Ölümden Sonra Diriliş

Ölümden Sonra Diriliş

Allah yeryüzünü bir imtihan ve bir sınama yeri kılmış, şirk ile tevhidi, hak ile batılı, iman ile küfrü, hayır ile şer’i, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini birbirinden ayıran ve doğru tercihler ya da yanlış tercihlerde bulunmuş insan ve cinlerden oluşan varlıklar için bir dünya var etti.

Kitapların indirilmesi, Resullerin gönderilmesi temel sebebi insanların Allah’a, ahirete, kitaplara iman, Allah’ın iradesine teslim olmaya davet etmek içindir. Kim doğru tercihte bulunur, Allah’a ve Resulüne itaat ederse dünyası ve ahireti cennet olur. Kim yanlış tercih sonucunda şirke ve küfre düşerse hiç şüphesiz onun için dünya ve ahiret bir cehennemdir. O halde Ey Kardeşim! Sen ölecek sonra dirilecek ve yaşadığın hayat, inanç ve eylem üzere dirilecek hesap vermek için mahşere toplanacaksın. 

Sur’a Üfürülme Hadisesi;

Kıyametin kopması için Allah İsrafil meleğe sura üflemesi için emir verecektir;

Sahabe bu soruyu Rasulullah aleyhisselatu vesselleme sormuş, Allah resulü aleyhisselam bu soruya sur üflenen bir borudur. Diye cevabını vermiştir. (Ahmed bin Hanbel)

Resulullah; Kendisi İsrafil meleğin daima hazır halde kendisine sura üflemesi için bir emir verilmesini beklediğini bildirmiştir. 

Sur’a Üç Defa Üfürülür.

Birinci Üfleme Nefha-i Ula (Birinici Üfleme); 

Allah bu kainatın sona ermesine karar verdiğinde adı İsrafil bir meleğe her şeyin yok olması için sura bir kez üflemesini emreder. O da bir kez üfler ve bütün alem bir sarsıntı tutar, kainatı birbirine bağlayan ve ayakta kalmasını sağlayan her türlü bağlar çözülür ve yeryüzü büyük bir sallantı korku ve şiddetli depremler meydana gelir. O gün dağlar paramparça olur, dağlar toz dumana döner, gökyüzünde çatlaklar meydana gelir, bugünün çekim kanunu olarak bilinen tüm kanunlar alt üst olur. Yıldızlar etrafa saçılır, güneş artık işlevini görmez hale gelir. Yıldızların ve ay’ın ışığı gider ve tüm varlıklar artık etkisiz kalır. Büyük gök cisimleri yörüngeleri ile birlikte tamamen erimiş bir bakır gibi olur, dünya ilk yaratıldığı gibi sis ve buhar’a döner.

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْۚ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظ۪يمٌ 

Ey insanlar! Rabbinizden korkup sakının. Şüphesiz ki kıyamet sarsıntısı, büyük bir şeydir. (Hac, 1)

 Resulullah şöyle buyurmuştur; Sonra sura üflenir herkes kafasını yana çevirip ve uzatarak onun sesini dinler. (Müslim)

İşte bu üflemenin meydana getirdiği korku ve dehşet yüzünden kalpler ürperir, vücuda korku salar ve insanlar ne oluyor düşüncesi ile büyük bir korku ile etrafı seyreder.  

İkinci Üfleme: Bayılma Üflemesi

Bu ikinci üfleme daha dehşetli ve daha korkunçtur. O gün ne bir vasiyet ne bir lokma, ne bir içecek içilebilecek, ne aileler ne de en sevgililer için vedalaşma söz konusu bile olamayacak.

وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ اِلَّا مَنْ شَٓاءَ اللّٰهُۚ 

Sura üfürülür. Allah’ın diledikleri hariç, yerde ve gökte olanların tamamı (korkudan çarpılıp) ölür.  (Zümer, 68)

اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَاۙ 

 Yer, şiddetle sarsıldığında,

وَاَخْرَجَتِ الْاَرْضُ اَثْقَالَهَاۙ 

 Ve ağırlıklarını (ölüler ve madenleri) dışarı attığında,

وَقَالَ الْاِنْسَانُ مَا لَهَاۚ 

 İnsan: “Buna ne oluyor böyle?” dediğinde,

يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَاۙ 

 O gün yer, (üzerinde işlenenlere dair) haberlerini anlatır.

بِاَنَّ رَبَّكَ اَوْحٰى لَهَاۜ 

 Çünkü Rabbin, ona (“konuş” diye) vahyetmiştir.

يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتًاۙ لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْۜ 

 O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, grup grup (yerlerinden) çıkarlar.

فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۜ 

Kim zerre-i miskal bir hayır işlemişse, onu görür.

وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ 

Kim de zerre-i miskal bir şer işlemişse, onu görür. (Zilzal Süresi

O gün sura üflenirken, sen nasıl dünya zevkine dalarsın? Kıyamet kopacağı günü beklerken sen nasıl kıyameti düşünmez, hayatını küfür, şirk ve haram üzere nasıl geçirirsin? 

وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 

 Derler ki: “Şayet doğru söylüyorsanız, (bize) vadettiğiniz (azap) ne zaman? (Gelsin de görelim!)” (Yâsîn, 48)

Resulullah aleyhisselam cuma günü sura üfleneceğini bize haber vermiştir. O gün dehşetli bir gündür, korku insanları saracak ve ölüm saçan bir baygınlık olacaktır.

مَا يَنْظُرُونَ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ 

Onların beklediği yalnızca bir çığlıktır. (Kendi aralarında) tartışırlarken onları yakalayıverir. (Yâsîn, 49)

فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟ 

Ne bir tavsiye vermeye güçleri yeter ne de ailelerine geri dönebilirler. (Yâsîn, 50)

Ebu Hureyre; Rasulullah aleyhissalatu vesselam sonra iki üfleme Arasında 40 vardır. Ebu Huriye’nin yanında bulunanlar kırk gün mü? 40 sene mi? 40 ay mı? Diye sordular hiç cevap vermedi. 

Üçüncü Üfleme Dirilme Üflemesidir;

Sura üç kez üflenilir, birincisi korku üflemesi, ikincisi düşüp bayılma-yok olma üflemesi ve üçüncüsü yeniden dirilme üflemesi olacaktır.

Acbu’z Zeneb hariç her şey çürür;

Resulullah aleyhisselatü vesselam şöyle buyurmuştur; Bir kemiği hariç insanın her tarafı çürür. O kemik acbu’z zenebtir. Kıyamet günü insan bu kemikten yaratılır. (Buhari)

Allah Dışında Herkes Helak Olacaktır;

Nefhai Sa’ika düşüp yok olma üflemesinden sonra bütün canlılar ölecektir. Sadece ebedi ve hep diri olan Allah kalacaktır. Bütün kainat sessizliğe bürünecek, Allah gökleri sağ eline yeryüzüne sol eline dürüp koyacak, sonra gerçek hükümdarı benim, zorbalar nerede? büyüklenenler nerede? Diyecek.

لِمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَۜ لِلّٰهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ 

“Bugün, hâkimiyet/egemenlik kimindir?” (Zatında, fiillerinde ve sıfatlarında tek olan) El-Vâhid ve (her şeye boyun eğdirip hükmüne ram eyleyen) El-Kahhâr olan Allah’ındır. (Mü’min 16)

O gün Allah’tan başka soru soracak ve cevap verecek kimse yoktur. O gün israfile bir kez daha üflemesi emredilir, bu defa diriliş üflemesi üflenir bunun üzerine kabirlerde ölü olanlar mahşer yerine doğru ilerler ve Allah’ın huzurunda hesaba çekilmeye giderler.

Yeniden Dirilmeyi Yalanlayanlar;

اَوَلَمْ يَرَ الْاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَص۪يمٌ مُب۪ينٌ 

İnsan, onu bir su damlasından yarattığımızı görmedi mi? (Şimdi) apaçık bir düşman kesilivermiştir. (Yâsîn, 77)

وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُۜ قَالَ مَنْ يُحْيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَم۪يمٌ 

Kendi yaratılışını unutup bize örnek verdi ve: “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” dedi. (Yâsîn, 78)

قُلْ يُحْي۪يهَا الَّذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَل۪يمٌۙ 

 De ki: “Onu ilk defa var eden diriltecektir. O her türlü yaratmayı bilir.” (Yâsîn, 79)

Mücahid, İkrime, Suddi ve Katade şöyle demiştir; Allah’ın lanetine uğrayasıca Ubey ibni halef elinde ufalayıp havaya savurduğu çürümüş bir kemik parçası varken, Rasulullah aleyhisselatu vesselam’a gelip, Ey Muhammed! Sen Allah’ın bunu dirilteceğini mi sanıyorsun? Diye sordu. Rasulullah aleyhisselam, Evet Allah seni öldürecek, sonra diriltecek, sonra da ateşe atacak şeklinde karşılık verdi. İşte bunun üzerine yasin suresini ayetleri indi.

Yeniden Dirilişin Hikmeti 

Öldükten sonra insanlar yeniden diriltilecektir. Allah onları ilk gün nasıl yarattıysa tekrar hayata döndürecektir. İşte buna Maad denir. Yeniden dirilmenin hikmeti mükellef olan insanlara kendi iradeleri ve seçimleri ile bu dünyada yaptıklarının karşılığını vermektir. Çünkü bu dünya amel yeri, iman yeri, teslimiyet yeri, ahiret ise karşılık yeridir. 

كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَاِنَّمَا تُوَفَّوْنَ اُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ 

Her nefis ölümü tadacaktır. Ve Kıyamet Günü’nde ecirleriniz eksiksiz bir şekilde size verilecektir. Kim de ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa, hiç şüphesiz kazanmıştır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir faydalanmadan ibarettir. (Âli İmran:185)

Yeniden Dirilmenin Delilleri;

Bir şeyi tekrar yaratmak onu yoktan yaratmaktan kolaydır. Bir evi yapan sonra onu yıkan kimsenin onu daha önce yaptığı gibi veya ondan daha güzel bir biçimde yapması daha kolaydır.

Ya da mucid olarak ilk kez bir aleti yapan kimse daha güzel yapmak için kendi iradesiyle bu aleti kırsa yeniden bu aleti yaparken zorlanmaz.

وَهُوَ الَّذ۪ي يَبْدَؤُا الْخَلْقَ ثُمَّ يُع۪يدُهُ وَهُوَ اَهْوَنُ عَلَيْهِۜ 

 İlk defa yaratan, sonra da (dirilterek) onu tekrar edecek olan O’dur. O (yeniden diriltmek, ilk defa yaratmaktan) daha kolaydır. (Rûm, 27)

Ahiret hayatının var olduğunu gösteren delillerin en güçlüsü Allah’ın bunu haber vermesidir. 

Allah’a onun, gönderdiği Resullere ve indirdiği kitapları iman, onun haber verdiği kıyamet hesabı, ceza, cennet ve cehennem gibi konularda iman etmesi gerekir.

Allah Kur’an-ı Kerim’de bazı ayetlerde ahiret hayatını mutlaka gerçekleşeceğini tehdit edatları ile vurgulu ifade etmiştir. Nitekim;

Kıyametin Kopacağına Dair Yemin;

Allah yeniden dirilmenin hak olduğuna dair yemin etmiştir.

Allah yeniden dirilmeyi yalanlayanları kınamıştır.

Yeniden dirilmeye iman eden müminlere Allah övmüştür.

Allah ahiret hayatının doğru bir vaat ve kesin olduğuna bize haber vermiştir.

Kur’an-ı Kerim ahiret günün yaklaştığını haber vermiştir.

Allah bazı ayetlerde öldükten sonra insanları yeniden yaratacağını beyan edip, zatını övmekte ve müşriklerin taptığı yaratma ve yeniden diriltmeye gücü yetmeyen ilahlarını kötülemektedir. 

Bazı ayetlerde Allah insanları aciz bırakan yaratma ve yeniden diriltmenin kendisi için son derece basit olduğunu beyan etmiştir

Kur’an-ı Kerim kurak, verimsiz ve kıtlık nedeniyle toprağın hiçbir şey bitirmediği topraklardan misal vererek, ona ölü toprak adını verir. Ne zaman ki ölü toprağın üzerine yağmur yağdığı zaman ya da sulandığı zaman önceden olduğu gibi ya da daha güzel bir şekilde yeşerir, çimler çıkar ve çiçek açar. Kur’an hiçbir yeşilliğin bulunmadığı toprağın yeniden yeşermesi hadisesini yeniden dirilmenin gerçek olduğuna delil getirir.

ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّهُ يُحْيِ الْمَوْتٰى وَاَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ 

Allah (bunları yaptı) çünkü O, (hak ve hakikatin kaynağı olan) El-Hak, ölüleri dirilten ve her şeye kadîr olandır. (Hac, 6)

Her gün yeni bir hayat yaratılıyor ve buna biz şahit oluyoruz. Çocukların doğumu, civcivlerin yumurtalardan çıkması, minik yavruların hayvanlardan dünyaya gelmesi, denizlerin içinde türlü türlü balıkların doğması Allah’ın onları yoktan var etmiş ve yoktan var edilen şey tekrar yaratılmasını daha basit kılar.

İnsan ve hayvanların uyuyup-uyanması da tekrar dirilmenin delilerinden biridir. Çünkü uyku küçük ölümdür uyanmak da yeniden hayata başlamaktır. Dolayısıyla insan ve hayvan nasıl uyuyup uyanıyorsa yaratılma ve yeniden diriltme de böyle olacaktır.

Kötülük ve iyilik, hayır ve şer, zalimler ve mazlumlar, adalet ve adaletsizlik, eşit ve eşitsizlik, karanlık ve aydınlık, salah ve fesat konusunda insanlar bu dünyada farklıdırlar. Dolayısıyla iyilik yapanların iyilik, zalimlik yapanların zulmü, kötülük yapanların kötülük bulacağı, kısacası Adaleti tecelli edecek bir başka alemin var olmasını zorunlu kılar. Çünkü bu dünyada her şeyin karşılığı tam olarak yerini bulmamaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de Ölülerin Diriltilmesi;

İnsanlar tarihin belirli evrelerinde çürümüş kemiklere ve bedenlere hayatın döndüğüne şahit olmuştur. Mesela Kur’an-ı Kerim’de İsrailoğulları Musa aleyhisselam’dan açıkça Allah’ı görünceye kadar sana iman etmeyeceğiz dedikleri zaman, onlara yıldırım çarpmış da onlar ölmüştü, sonra Allah onların ölümlerinden sonra onlara diriltti.

Yine İsrailoğullarından başka bir mücize İsrailoğulları bir adam öldürmüştü. Herkes bu adamı kimin öldürdüğü konusunda birbirini suçlayıp duruyordu, bunun üzerine Musa aleyhisselam onlara bir sığır kesmelerini emretti. Onlar da sığırın özellikleri konusunda çok soru sorup bayağı ayak direttikten sonra sığırı boğazlamışlardı. Ardından Resulleri kesilen bu sığırı bir parçası ile ölen kişiye vurmalarını emretti. Onlar da bu emri yerine getirdi, birden öldürülen şahıs onların gözü önünde diriltildi. 

Yine Kur’an-ı Kerim’de harabeye dönmüş bir yerleşim biriminin yanından geçen birinden bahseder, rivayetler bu kimsenin Uzeyr olduğunu söyler. Bu zat bu harabe manzarası karşısında Allah’ın ölen insanları yeniden diriltmesine şaşırmıştı, bunun üzerine Allah oracıkta onun canını almış 100 yıl sonra da yeniden diriltmişti, kendisine orada ne kadar kaldığı sorulunca bir gün veya bir günden daha az kaldığını sanmıştı. Allah onu dirildikten sonra eşeğine bakmasını emretmiş, o eşeğine bakarken Allah’ın yaratılmışların nasıl yeniden yaratacağını gösteren gücüne şahit oluyordu. Önce eşeğin kemikleri oluşuyor, ardından kemiklerinin üzerine etleri giydiriliyor ve sonra da eşeğe can veriliyordu. Öte yandan o adamın ölmeden önce yanı başında bulunan yemeği ise aradan geçen uzun zamana rağmen bozulmamış ve kokmamıştır.

Allah İbrahim Aleyhisselam’a dört kuş alıp boğazlamasını emretmiş, sonra bu kuşların parçalarını her birini bir dağın başına koymasını, sonra kendi yanında toplanmaları için onları çağırmasını emretmişti. Bunun üzerine her parça gelip yerini bulmuş ve neticede kuşlar tamamlanmış ardından Allahu Teala onlara can vermiş ve kanatlanıp İbrahim’in aleyhisselam’ın yanına gelmişti.

İsa aleyhisselam çamurdan kuşlar yapar, sonra onlara üfler de Allah’ın izniyle bu şekiller kuşa dönüşürdü.

Yine bununla beraber Ashab-ı Kehf’in 309 sene uyumuş sonra onlar bu uzun uykularından uyanmışlardır.

Diriliş Üflemesi ve İnsanların Haşr Edilmesi;

Dirilme şu an bildiğimiz gün mü, ay mı, yoksa güneş sisteminde bağlı olan başka bir zaman mı? Bunu biz bilmiyoruz. Ancak 40 geçtikten sonra yerin altındaki ölüler yağmurun yağması ile baklaların çıkması gibi çıkacaktır. Her insan kuyruk sokumundan yer alan ve Acbu’z Zeneb adı verilen küçük bir kemik ile etkileşime geçmesi sayesinde dirilecektir.

Yaratılma gerçekleşip kemal’e erince, yerin altındaki bedenlerin şekli tamamlanınca, geriye sadece bedenlere ruhların girmesi cesetlerin hareket özelliği kazanıp bulundukları yerlerden kalkmasına kalır.

O anda Allah adına biri rabbiniz için kalkın diye seslenir, bedenleri bu sesi duyar ve gereğini yapar. Hemen üzerlerindeki toprak kalkar bütün ölüler kabirlerinde haşr için diri olarak çıkarlar. (Akidet-ül Mümin)

Dirilme Esnasındaki O Korkunç Sahneyi Bir Ddüşün!

İman edip itaat edenler, Allah’a teslim olmuş ve kulluklarını hayata yansıtmış olanlar nur’la ve rahmetle dirileceklerdir.

İnkar edip günah işlemiş, zulme ve kötülüğe sebep olmuş kimseler karanlık ve ıssız kabirlerde dirileceklerdir.

İşte o gün bütün insanlar Allah’ın huzurunda durup hesaba çekilmeleri için bir yere sevk edecek meleğe bakıyorlar.

Haşır Nasıl Gerçekleşecek?

O gün kullar yalın ayaklı, çıplak ve sünnetsiz olarak haşredileceklerdir.

  Siz çıplak ve sünnetsiz olarak haşredileceksiniz. (Buhari)

Herkes öldüğü hal üzere ölür, kişi hac ederken Lebbeyk Allahümme Lebbeyk diyerek öldüğünde bu şekilde dirilecektir. Şehit kıyamet günü yarası kanayarak dirilecektir. Bundan dolayı ölmek üzere olan bir kimseye ”la ilahe illallah” telkin etmek müstehaptır.

O gün herkesin işi başından aşkın olacak, o kıyametin dehşeti, o mahşer günü ve hesap verme vakti konusunda insanlar cennet mi cehennem mi? Allah’ın azabı mı yoksa rızası mı? Gibi sebeplerden dolayı büyük bir kaygıyla beklerler. Onlar yeryüzündeki malı, mülkü, ihaleleri, çoluk-çocuğu, anneyi-babayı ve en sevdiklerini unuturlar. Tek dertleri son akibetleri olacaktır. Cennet mi cehennem mi?

Buhari ve Müslimin naklettiğine göre Resulullah Aleyhisselam yalın ayak, çıplak ve sünnet olarak haşhedileceksiniz buyurunca. Annemiz Aişe radiyallahu anha Ey Allah’ın elçisi kadın ve erkekler birbirlerine bakmazlar mı? Diye sormuş, bunun üzerine Allah Resulü aleyhisselam şöyle cevap vermiştir, durum onların bunu düşünemeyecekleri kadar zordur.

Mahşer yeri bütün insanların haşredilecekleri o yerde ne bir ağaç, ne bir taş, ne bir bina, ne de hiçbir şey olmayacak. İnsanlar hiçbir şeyin arkasında gizlenemeyecek, doğrusu bu yer dümdüzdür. Nitekim Sehl bin Saad’ın nakline göre Rasulullah Aleyhisselam bir hadislerinde; Kıyamet günü insanlar kepekten arınmış beyaz undan yapılan somun ekmek gibi beyaz bir saha üzerinde toplanılır. Buyurmuştur.

Mahşer Yeri Nerede?

Sahih Hadisler Mahşer yerinin Şam olduğunu bize bildirmektedir. Rasulullah Aleyhisselam diriliş yaya ve yüzüstü olmak üzere işte orada haşlanacaksınız, buyurmuştur.

İbni Ebu Bukeyr şöyle demiştir; Eliyle Şam tarafını işaret edip işte orada haşr olanacaksınız, buyurdu.

Şam beldesinin mahşer yeri olmasının hikmeti bu bölgenin fitnelerin kasıp kavuracağı ve aynı zamanda iman ve emniyet yurdu olmasından dolayıdır. Şam’ın fazileti ve bu bölgede oturmaya teşvik hakkında birçok hadis vardır. 

Efendimiz aleyhisselatu vesselam bir hadislerinde; Şam’a yerleşin orası Allah’ın seçkin kullarının mekanıdır. Allah’ın seçkin kulları burada oturur, kim burada oturmak istemezse,Yemen’de otursun, su ihtiyacınızı Şam’ın nehirlerinden ve havuzlarından karşılayın. Çünkü Allahu Teala Şam’ı ve burada oturanları korumayı üstlenmiştir.

Kıyametin Korku Sahneleri;

Kıyamet son derece büyük ve önemli bir olaydır. O gün meydana gelecek korku ve zorlukları insan aklı hayal bile edemez. Allah o kıyamet gününe zor sıfatını vermiştir.

فَذٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَس۪يرٌۙ 

O gün, (gerçekten) zor bir gündür. Müddessir, 9)

عَلَى الْكَافِر۪ينَ غَيْرُ يَس۪يرٍ

 Kâfirler için hiç de kolay değildir. (Müddessir, 10)

O gün henüz yeni doğmuş bir çocuk bile kıyamet günü saçları ağaracaktır

فَكَيْفَ تَتَّقُونَ اِنْ كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ ش۪يبًاۗ 

Şayet kâfir olursanız, çocukların saçlarını ağartan (o dehşetli) günde, nasıl korunup sakınacaksınız? (Muzemmil:17)

O gün anneler çocuklarını verip kendilerini kurtarmak isterler, o gün çocuklarını unuturlar, hamile olan kadınlar çocuklarını düşürür, insanlar sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi görünürler. O gün insanlar arasındaki bütün bağlar kopar. Herkes kendini kurtarmak ister ve en sevdikleri insanlardan uzaklaşırlar. O gün korkudan zalimlerin gözleri fal taşı gibi açılıp kapanmayacak, sağa, sola, aşağıya ve yukarıya çevrilmeyecek kalpleri de boş olacak. Hiçbir şeyi akıl edemeyecekler. O günün korkusundan zalimlerin kalpleri boğazlarına dayanacak ne dışarı çıkacak ne de yerine oturacaktır. O gün kalpler yerinden ayrılır bakışlar dona kalır.

يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّٓا اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارٰى وَمَا هُمْ بِسُكَارٰى وَلٰكِنَّ عَذَابَ اللّٰهِ شَد۪يدٌ 

 Onu göreceğiniz gün, emziren emzirdiğini unutur, gebe kadınlar çocuklarını düşürür ve insanları sarhoş hâlde görürsün; oysa onlar, sarhoş değillerdir. Fakat Allah’ın azabı pek çetindir. (Hac, 2)

فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ 

Kulakları sağır eden (Sûr’un) çığlığı geldiği zaman

يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ 

O gün kişi, kardeşinden kaçar

وَاُمِّهِ وَاَب۪يهِۙ 

Anne ve babasından

وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ 

Hanımından ve çocuklarından

لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ 

O gün, bunlardan her birinin kendisine yetecek bir işi/derdi vardır

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ 

 O gün (bazı) yüzler aydınlıktır

ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ 

(Yüzleri) gülmekte ve sevinç içindedir. (Abese, 39

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ

O gün, (bazı) yüzlerin üzerini toz kaplamıştır

تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ 

Çehrelerini (duman isi gibi) bir karartı bürümüştür

اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ 

İşte bunlar, kâfir ve facir olanların ta kendilerilerdir (Sebe Süresi

Resulullah Aleyhisselam şöyle buyurmuştur; Kıyamet günü kafir getirilir ve ona ne dersin yeryüzü dolusu altının olsa onu verip kurtulmak ister miydin? Diye sorulur. O da evet cevabını verir, bunun üzerine ona ben senden bundan daha basitini istemiştim, denilir. (Buhari)

İşte o gün kafirin hali o kadar kötüdür ki kendi katında en değerli olan insanları verip azaptan kendi canını kurtarmayı onlar temenni ederler ama iş işten geçmiştir.

Diriliş Gününde İlk Dirilen ve Giydirilen;

Kıyamet gününde kabri ilk açılacak ve ilk giydirilecek olan İbrahim aleyhisselam olacaktır. Kıyamet günü ilk giydirecek kişi ise yine Resulullah aleyhissalatu vessellemdir.

İnsanlar yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz olarak haşr olunduktan sonra Resulullah tekrardan giydirilecekleri haber vermiştir; Kimileri iyi ve değerli elbiseler giyecek, inkar ve isyan edenler günahlarına yakışır biçimde kantrandan elbiseler giyeceklerdir.

Mahşer günü ne kadar sürecek 

Resulullah Aleyhisselam hadislerinde; Mümin için kıyamet günü öğlen namazı ile ikindi namazı arasında geçen zaman kadardır. (hakim)

Mahşer gününde kafirler için bekleme süresi elli bin yıldır.

Müslümanlar mahşer gününde kızgın güneşin altında oturmazlar. Rahman’ın arşının gölgesine oturup alemlerin hükümdarının kendileri için hazırladığı balığın en değerli yerini yerler, sonra Resulullah Aleyhisselam’ın havuzuna giderler. Bu arada tatlı bir su içerler bir daha susuzluk nedir bilmezler.

Ey gafil adam! O gün mahşer günü için hazırlık yapmayacak mısın? O gün için tedbir almayacak mısın? Allah’ın rızasına onun cennetine ulaşabilme noktasında artık doğru karar alma vaktin gelmedi mi? Yazın sıcağından, kışın soğundan korumak için gerekli hazırlıkları yapmak için harekete geçiyor ve her türlü hazırlığı yapıyorsun peki cehenneme karşı bir tedbir neden almıyorsun? Ahiret gününde cehennemin ateşinden ve onun derin dondurucu soğukluğu olan zZemherisinden korumak için neden bir şeyler yapmıyorsun? Neden gevşeklik gösteriyorsun?

Dilleri ile inandıklarını söyleyen ama amelleriyle bunları inkar edenler! Kendilerini bir sorgulama vakti gelmedi mi? Bir kimse kendi can dostuna dese ki önündeki yemek zehirlidir, der ve can dostunu tasdik eder, haklısın tamam demesine rağmen bu zehirli yemeği yerse acaba bu adamın hali nice olur? İşte bu adam dili ile arkadaşını doğrulamış ama amelleri ile onu yalanlamış ve o zehirli yemeği yemiştir. Dolayısıyla amel ile yapılan yalanlama dil ile yapılan yalanlamadan daha kötüdür.

Ey kardeşim kabirlerden dirilirken sura üflemenin verdiği korku ve dehşet gerçekleştiğinde acaba bu senin için bir ebedi saadet mi yoksa ebedi bir bedbahtlık mı? Bunu hiç düşündün mü? 

İnsanların zelil ve çaresiz olan o durumunu bir düşün! Yeryüzünde nimete gark olmuş zengin, kral, seçkin makamı ve  konumu üstün olan zalimleri bir düşün! O gün onlar hepsi korku ve dehşet içinde olacaklar. Onlar o gün insanların en hakiri, en değersiz ve en zelili olacaklardır.

Kardeşim Mahşer günü’nü düşün, o gün gökyüzü bildiğin gökyüzü değildir. O gün yer bildiğin yer değildir, o gün güneşin ışığı sönmüş, ay dağılmış, yıldızlar dökülmüş, yer yeryüzündeki ışık kaynakları sönmüş ve karanlığa gömülmüşsün! Ve o esnada göğün yarıldığını göreceksin, meleklerin saf saf indirildiğini göreceksin, o dehşetli günde en vahşi hayvanlar insan ve hayvanların arasında dehşetli korku ile gezinecektir. Göğün erimiş maden gibi olması, dağların adeta pamuk gibi olması, insanların ateşin etrafında dönen pervanelere dönüşmesi, yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz olarak işte o gün ne yapacaksın, hazırlığın var mı bunu kendine bir sor!

O Gün Allah Seslenir;

Yeryüzünde zulmeden egemenliği ve hükümdarlığı ile insanları sömüren, o zorbalar, o büyüklenenlere Allah seslenecek! Ben kralım zorbalar nerede? büyüklenenler nerede? Diyecektir.

 لِمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَۜ لِلّٰهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ 16

“Bugün, hâkimiyet/egemenlik kimindir?” (Zatında, fiillerinde ve sıfatlarında tek olan) El-Vâhid ve (her şeye boyun eğdirip hükmüne ram eyleyen) El-Kahhâr olan Allah’ındır. (40/Mü’min 16)

Allah Teala kıyamet günü gökleri dürer sonra onları sağ eline alır ve ben kralım zorbalar nerede? Büyüklenenler nerede? der, sonra sol eliyle yeryüzünü dürer bir diğer rivayette şöyle geçer diğer eliyle onları tutar ve ben kralım zorbalar nerede büyüklenenler nerede diye nida eder. (Müslim)

Ey Gafletin Karanlığına Gömülmüş Kimse! O Gün İçin Hazırlık Yap!

O gün kıyamet gününde o gün göğün yarıldığını, dehşetten yıldızların saçıldığını, ışık ve renk gök cisimlerinin karanlığa gömüldüğünü, güneşin dürüp söndüğü, dağların yürütüldüğünü, doğurmak üzere olan develerin, paha biçilmez malların terk edildiği, yırtıcı hayvanların bir araya getirildiği, denizlerin tutuşturulduğu, ruhların bedenlere gönderildiği, cehennem ateşinin harlandığı, cennetin yaklaştırıldığı, dağların un ufak olduğu, yer yüzünün dümdüz hale geldiğini göreceksin. Yine o gün yeryüzünde şiddetli depremlerin meydana geldiğine, içindeki ağırlıklarını çıkartacağına, insanların amelleriyle yüzleşmek için grup grup çıkacaklarına, yer ile dağların birbiriyle çarpıtılacağı, büyük hadisenin gerçekleşeceğine ve göğün yarılacağına şahit olacaksın. O gün melekler göğün etrafındadır.

 Onların üstünde sekiz melek Rabbi’nin arşını taşır o gün dağlar yürütülür, yeryüzü çırılçıplak kalır ve yerküre şiddetle sarsılır. Dağlar parçalana parçalana un ufak olur, insanlar ateşin etrafında çırpını dökülen pervaneye döner. Dağlar didilmiş un haline gelir. Emzikli her kadın yavrusunu bırakır, hamile kadınların hepsi çocuklarını düşürür, insanlar sarhoş olmadıkları halde sarhoş görünürler, gökler ile yerler başka göklerde yer ile değiştirilir. Bütün insanlar her şeye gücü yeten kahhar ve tek olan Allah’ın huzurunda toplanır.

Dağlar ufalandıkça ufalanır yeryüzü dümdüz ve boş bir alana döner. Orada ne bir eğrilik kalır ne de bir yumruklu kalır. Adeta kızıl andıran açılmış gül gibi olur.

O gün ne bir insana ne de bir cine işlediği suç sorulur. İsyankar kimsenin konuşması engellenir, neden günah işlediği sorulmaz ve hemen perçeminden yakalanır. Her insan yaptığı şer’i de hayrı da karşında hazır bulur. O gün dillerin konuşamayacağı ve organların dile geleceği o zor günde her canlı yaptığı ile baş başa kalacak yaptıklarını görecek yapmadıklarında fark edecektir.

Cehennemin Gelişi;

O gün kendi haline ve insanların hallerini bir düşün! Kıyametin dehşet anlarıyla baş başa kalmış kelimeler bunu tarif edemez. Öyle korkular yaşanmış ki, bu korkular anlatılamaz. Ayakta korku ve keder içinde onlar dururlarken, kendi haklarında haberleri dört gözle beklerken, bir şefaatçinin şefaatini onlar umarlarken, dallanıp budaklanan bir alevin o günahkarları sardığında, gölgenin olmadığı ve dehşetli günde güneşin yaklaştırılıp beyinlerinin fokurdadığı o günü bir düşün! O vakit cehennem kükreyecek onu duyacaksın, cehennemin öfkesi ve siniri öyle yüksektir ki o anda o günahkarlar mahvolduklarını, bittiklerini ve rezil olduklarını anlayacaklar. O gün onlar diz çökecekler.

Muttaki Mü’minler bile bu kötü akıbetten dolayı endişe edecekler, yeryüzünde bitmek tükenmeyen emellerin kulu olmuş kötü amelleri ile yeryüzünde zulmetmiş olanlara o gün cehennem Melekleri seslenecek! O gün filan oğlu filanca nerede! Onlar o şiddetli azaba doğru sürüklenirlerken cehennemin kuyusuna atılırlar.

ذُقْۚۙ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْكَر۪يمُ 

Tat (bakalım azabı)! Çünkü sen izzetli ve değerliymişsin ya! (Duhan, 49)

Sonra o cehennemde daracık bir yerde oturtulur, oranın her tarafı kapkaranlıktır. Onlar helak olmayı isteyecekler ama olmayacaklar, onlar ölmek isteyecekler ama ölemeyecekler ve onlar ebedi bir şekilde cehennemde kalmak üzere girdirilir. Ateş tutuştukça tutuşturulur, onların içeceği kaynar su, irin ve cehennem pisliğidir. Onların ebedi istirahatgahları ateştir, Zebaniler durmaksızın onları kamçılar, cehennem çukurları onlara kucak olur ve tek dilekleri vardır helak olmak ama onlar için kurtuluş yoktur. 

Ayaklarında prangalar ellerinde kelepçeler, çözülmez, ayakları perçemlerine bağlanır, günahların kirinden dolayı yüzleri kapkara kesilir, onlar cehennemin içerisinde yanarlarken, cehennemin bekçisi olan malike şöyle derler, bize yapılan tehdit gerçek çıktı. Ey Malik pranga ve kelepçeleri bize ağır geldi. Ey Malik derilerimiz kızardı, ey Malik bizi buradan çıkar bir daha asla inkara ve günaha bulaşmayacağız, derler. Malik onlara ne mümkün! Sizin için alçaklık yurdundan çıkış yok, pişmanlık sizi kurtarmaz, hayıflanmak ve üzülmek size bir fayda sağlanmaz, diye karşılık verir.

Onlar cehennemde boğulup giderler, yiyeceklere ateş, içecekleri kaynar su, giyecekleri ateş, döşekleri ateş ve onlar hep ateş içindedirler. Elbiseleri katran, demir kırbaçlar üzerlerinden eksik olmaz, pranga ve zincirler ağırlaştıkça ağırlaşır, tencerede suyun kaynaması gibi onlar da kaynar, onlar helak olmayı, ölmeyi arzularlar, her ne vakit bunu istediklerinde onların üzerine kaynar su dökülür, bu su onların ciltlerine ve iç organlarını dağlar iç organları çatlar, ağızlarında irin fışkırır, sususluktan yürekleri yanar, gözleri yanaklarına akar, ateşte dereleri döküldükçe yerlerine yeni derileri ve etleri yandıkça kemiklerinin üstüne yeni etler giydirilir. Kulakları sağır, gözleri kör ve dilleri konuşamaz olur, elleri boyunlarına zincirle bağlanır, perçemleriyle ayakları birbirine rabt edilir. Cehennemde yüz üstü sürülür, gözlerine demir gibi sert dikenler batar, ateşin yalımı nefes gibi işlerine dolar. Cehennem yılanlar ve akrepleri onun vücudunu sardıkça sarar. (Ahmed bin Hanbel)

Resulullah Aleyhisselam hadislerinde; Cehennem 70 bin halat ile getirilir, bu halatların her birine bin Melek çeker. (Müslim)

O gün Allah’ın emirlerini yerine getirmede eksiklik yapanların Kur’an’da ifade edildiği üzere keşke sağlığımda bu hayatım için bir hazırlık yapsaydım.

كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكًّا دَكًّاۙ 

Asla! Yer dağılıp paramparça olduğunda

وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّاۚ 

 Rabbin geldiğinde ve melekler saf saf (dizildiklerinde)

وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ 

Ve o gün cehennem de getirilir. İnsan o gün hatırlar. (Ama) hatırlamanın ona ne faydası olacak ki,

يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ 

Der ki: “Keşke hayatım için bir şeyler (yapıp) takdim etmiş olsaydım.”

فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ 

 O gün hiç kimse (Allah’ın) azabı gibi azap edemez.

Hayıflanacaklar ve pişmanlık duyacaklar. Şirke düşenler, küfre girenler, Allah’a isyan edenler, haramlara düşenler, Allah’ın dininden yüz çevirenler, namazı kılmayan ya da namaza gevşek davranan, anne-babaya isyan eden, Allah’ın haklarının gasp edilmesine sebep olan, Allah’ın diniyle savaşan, tesettürü terk eden ve ettiren, Allah’ın emir ve yasaklarına farzlarını kulak ardı eden herkesin söyleyeceği söz keşke sağlığımda bu hayatın için hazırlık yapsaydım olacaktır.

Kafirlerin Yaşayacağı Sahneler;

Allah’a ortak koşmuş olan bu Müşrikler, yeryüzünde Allah’tan başkası adına kurban kesmiş, medet diyerek başkalarını yardıma çağırmış, Allah’tan başkasının da fayda ve zararı def edeceğine inanmış, Allah’tan başkalarına dua talebinde bulunmuş, sığınmış, iman elbisesini çıkarıp inkar ve şirk elbisesini giymiş ve bunun sonucunda Allah’a yakın olmaktan mahrum kalmış, zilletli bir hayata dücar olmuş kimseler, bu halde iken kıyamet gününde bir pişmanlık, hayıflanma ve iç çekme başlar.

Resulullah aleyhisselam şöyle buyurmuştur; Allahu Teala kıyamet günü insanları düz bir alanda toplar, daha sonra hak teala onların yanına gelir de haydi bakalım, her insan kul olduğuna tabi olsun buyurur. Bunun üzerine hac ehli haca, put ehli puta, ateş ehli ateşe tabi olur. Herkes kendi taptıklarının peşine düşer, geriden Müslümanlar kalır. Allahu Teala da onların yanına yaklaşır. (Tirmizi)

Bundan sonra o Müşrikler ilahlarına seslenirler, ama nafile onlar cevap veremeyecekler. Çünkü cehennem müşrikleri ve onların sahte ilahlarını bir araya getirecektir. O gün yer yüzünün kafirleri Mahşer günü müslüman olmayı dileyecekler ama onlar büyük pişmanlık ve hayıfla ölmeyi isteyecekler.

Liderlere Tabi Olma;

Ahiret günü insanların rezil olduğu tablolardan biri de liderlere ve yöneticilere uymalarıdır. O gün azan, taşkınlık yapan ve haddi aşan kulları inkara, küfre, şirke davet eden ve dalalet konusunda tabi oldukları insanlardan uzaklaşacaklar.

قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْاَخْسَر۪ينَ اَعْمَالًاۜ 

De ki: “Size amel yönünden en fazla hüsrana uğrayanları haber verelim mi?” (Kehf, 103)

لَّذ۪ينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا 

Onlar ki; dünya hayatındaki çabaları boşa gittiği hâlde, gerçekte iyi şeyler yaptıklarını sanırlar. (Kehf, 104)

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَٓائِه۪ فَحَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فَلَا نُق۪يمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَزْنًا 

 Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve onunla karşılaşmayı inkâr etmiş, (böylece) amelleri boşa gitmiş kimselerdir. Kıyamet Günü’nde onlara hiçbir kıymet vermeyeceğiz. (Kehf, 105)

O gün onlar birbirlerine suçlayacaklar, kınayacaklar azarlayacaklar, herkes bir birini suçlu ilan edecek, sonunda zayıf iradeli insanlar küfrün önderlerine siz olmasaydınız biz Mümin olacaktık derler.

 وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ يَرْجِعُ بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍۨ الْقَوْلَۚ يَقُولُ الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذ۪ينَ اسْتَكْبَرُوا لَوْلَٓا اَنْتُمْ لَكُنَّا مُؤْمِن۪ينَ 

Sen, o zalimleri Rablerinin huzurunda durdurulurken bir görseydin! Birbirlerine laf atarlar. Zayıf bırakılmış (mustazaflar), büyüklenen (müstekbirlere) derler ki: “Siz olmamış olsaydınız biz, müminler olurduk.” (Sebe’, 31)

Zayıf bırakılanlar, siz iman etmemize engel oldunuz, kötülüğü bize güzel gösterdiniz, inkar etmeyi bize hoş gösterdiniz, gerçek suçlular sizsiniz, siz azaba daha layıksınız diyerek o vakit müstekbirleri suçlayacaklar. O zalimler de zillet içinde korku ve kötülük ile iç içe geçmiş azabı çekerken onlara şöyle cevap verirler, bize hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik!

Yeryüzünde o müstekbir kafirler insanlara değer vermezken, onların görüşlerini almazken, onları önemsemezken, onların muhalefetine tahammül etmezken, pişmanlık ve hayıflanmanın yürekleri dağladığı o gün alçalmış ve küçük düşmüş bir halde bunu söyleyecekler ne acı bir şey.

Organların Günahları İtiraf Etmesi;

Allah’ın hükümlerini inkar eden küfre ve şirke bulaşanların o gün suçluların dili değil elleri, ayakları ve organları konuşacaktır. 

يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ اَلْسِنَتُهُمْ وَاَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 

 O gün, dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına dair aleyhlerine şahitlikte bulunacaktır. (Nûr, 24)

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed