Neden İslam Coğrafyası Savaş ve Zillete Mahkum?
Osmanlı son iki asırda İslam ile bağlarını koparmaya başlayarak Kur’an’a, sünnete, ilahi yasalara ve rabbani değer yargılara kulluk, teslimiyet, itaat ve iktidar verme noktasında gevşeklik göstermeye başladı. Osmanlı’nın son iki asırlık dönemi milliyetçilik, dünyevileşme, islam ile bağların koparma şeklinde böyle bir dönemde Allah onları bu sebebden dolayı yeryüzünün tarih sahnesinde sildi. Nitekim uluslararası Siyonizm, Amerika, İngiltere ve Batı dünyası dört bir yandan yerli ve yabancısıyla Müslümanlık, Osmanlı ve İslam adı altında gazetecisiyle, yazarı, akademisyeni, askeri, politikacısı ile Osmanlı’yı ele geçirerek hilafetin yıkılmasına sebep oldular.
Hilafetin yıkılması Osmanlı’nın ilahi görev yerlerini terk etmesi, gevşeklik, tembellik, cehalet, korkaklık dünya sevgisi, yeryüzüne çakılma ve din için varlığını unutarak cihad’ı terk etmesinden kaynaklanıyordu. Allah da böyle bir cezaya karşılık uluslararası şeytani saldırılarına karşı yenilmesine sebep oldu.
Cumhuriyeti kuranlar islam’ın yasalarını, kanunlarını ve değer yargılarını egemenlik vermek yerine ve özellikle Osmanlı’nın tatbik etmediği, önemsemediği ve cüz çevirdiği o iki asırlık dönemi islami açıdan islah etme yerine tam terzine Allah’la, İslamla, Müslümanlarla savaşdılar ve bunun sonucunda Mehmet Akif Ersoy’un ifadesiyle 600 bin müslümanı alimiyle beraber öldürdüler ve bunun sonucunda batının razı olduğu ideolojik bir sistem meydana getirdiler.
Müslümanlar I Dünya Savaşında Laiklik için değill İslam için savaştı;
Müslümanlar I Dünya Savaşı’nda kafirlerle savaştı ve her cephede kafirlere galebe çaldı. Müslümanlar Laiklik, demokrasi ve kemalizm için değil! Tevhid sancağı adı altında ‘La İlahe İllallah’ nidalarıyla İlahi yasanın egemen olması için mücadele etti ve Müslümanlar I Dünya savaşı’nda Osmanlı zaferle ayrıldı. Ve sonra aramızdaki münafıklar yada batının Uşakları islam ilahi nizamın egemen oluşunu durdurarak bu ülkeye batının ideolojik yasalarına iktidar verdiler.
Biz 1’nci Dünya Savaşı’nda Yunanlılarla savaşmışız onları ve bozguna uğratmışız ama gitmişiz onların demokrasisini getirmişiz.
Biz Fransızlarla Aadana’da, Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta ve birçok yerde savaşmışız ama sonra ne olduysa gidip onların Laikliğini getirmişiz.
İzmir’de italyanlarla savaşmışız ekonomik uygulamalarımızı İtalya’dan, Medeni Hukuk normalarımızı İsviçre’den almışız.
Aaşağılık komplekslerle batının yasalarını, kanunlarını, eğitim müfredatının ve yaşam programına iktidar ve egemenlik verdik. Peki bu bize fayda sağladı mı şüphesiz bu daha büyük zararlara ve kötülüklere sebep oldu.
Laiklik ümmet bilincini öldürmüştür;
Bu ümmeti parçalanması, dağılması ve başıboş bırakılmasının temel sebebi Osmanlı yıkılınca yerine ideolojik yönetim egemen olmasıdır. Nitekim bu ideolojik sistem İslamla olan tüm ilişkilerini kopardı yüzünü Allah’a değil batıya çevirdi ve bunun sonucunda ”Mü’minler ancak kardeştir” Ayetinin ölçüsüne aykırı davranarak Müslümanlar arasında ayrılıklar, bölünmeler ve parçalanmalar söz konusu oldu.
Artık Müslümanlar siyasi, ekonomik, askeri ve bir yaşam programı olarak beraber hareket etmeyen, birbirine muhalefet eden, birbirinden nefret eden, bir birleriyle savaşan toplumlar haline geldi. Neden? Artık ümmet bilinci yerine onların fitnesiyle Sen Arapsın! Sen Kürtsün! Sen Tükrsün! Sen şu millettensin gibi ayırımlara tuttular. Her ne kadar İnancımız aynı olsa da Siz farklı ırklardanız, Sizin kültürünüz farklı, Bizim kültürümüz farklı gibi şeytani fitnelerle ümmeti parçaladılar ve bunun sonucunda yeryüzünde adaleti egemen kılma, insanları ve huzura ulaştırma imkanını kırarak islamın yeryüzü kumandasını alarak Emperyalist ve Kapitalistlere verdiler.
Laik sistem İslami açıdan bu toplumu din cahili yapmıştır;
Batının ideolojisine, yasalarına, kanunlarına ve onların materyalist putuna ibadet eden ülkemizin yerli kafir ve müşrikleri ülkeyi yönetimini ellerine geçirten sonra islam’ın gerçeklerini gizledi, islam’ı çelişkili gösterdi ve Müslümanların İslam’a ulaşmasını önüne engeller koydular. Onlar İslam’a alternatif laik, demokrasi, komünizm, sosyalizm, kemalizm gibi ideolojik dinleri dayatarak bu toplumu İslam ile bağlarını kopardılar, onlar Muhammed aleyhisselatu vesselam’ın ilahi ilke ve ınkılaplarına alternatif ideolojik ilke ve ınkılaplar meydana getirerek toplumu Resul ile bağlarını kopardılar.
Bu ideolojik yönetimlerde insanlar İslam eğitimini almayınca insanlar birer din cahil oldular. Dinlerini bilmeyen ve islamlarını bilmeyen bu toplumlar tarikat benzeri cemaatler içinde imanı yaşayayım derken hurafeler, bid’atler, şirk, küfür ve birçok gayri ahlaki bir hayatın içine girdiler yine diğer taraftan Müslüman iddiasından bulunan bir kısmı solcu, kimisi sağcı, kimisi muhafazakar, laik, kimisi, demokrat, kimisi liberal, sosyalist, kominist, kimsi deist, ateist ya da başka bir dine ve ideolojiye girdi ve bunun sonucunda ümmeti parçaladılar.
Bu ideolojik sistem Müslüman toplumun ahlaksızlaştırmıştır;
Bu ideolojik sistem alemlerin rabbi olan Allah’ın eğitim müfredatını, ahlaki değer yargılarını, sosyal, siyasi, ekonomik ve yaşam programı hiçe sayarak bu toplumu ideolojik verilerle aldatarak ahlaksızlığın en büyük zirvesine götürmüştür. Nitekim İslama kendini nispet eden bu toplumun Kur’an’ı okumadığını, Rasulullah’ın sünnetini öğrenmediğini ve bunlarla amele etmediği herkesçe bilinen bir husustur. Biz Müslümanlar onların eğitim müfredatlarını, onların sanatçı, politikacı, gazeteci, yazarlar gibi kimselerin hayatlarına baktığımızda biz onlarla şirki, küfürü, tecavüzü, hırsızlığı, ahlaksızlığı, namussuzluğu ve her türlü kötülüğü öğrendik ve bunun sonucunda Maalesef bu toplum içerisinde tecavüz, hırsızlık, ölüm, zulüm, kötülük, işkence, küfür, şirk, adaletsizlik, zulüm, fırsatçılık ve her çeşit kötülük kendini göstermiştir. Bunun suçlusu kendisine iktadar vermediğimiz islam mı yaksa bu ideolojik dinler mi?
Bu ideolojik sistem İslam’a ve Müslümanlara karşı hep savaşmıştır.
Maalesef Cumhuriyeti kuranlar camileri ahırlara, meyhane ve genelevlere çevrediler. İslami eğitim müfredatının yasakladılar, Kur’an derslerini, İslami dersleri yasakladılar ve laik-demokratik faşist bir din anlayışlarıyla tamamıyla İslam’a ve Müslümanlara karşı savaş açtılar. Onlar bir asırdır milyarlarca dolar harcayarak bu toplumu kendileri gibi müşrik ve kafir olsun, onlar gibi içki içsin, onlar gibi çıplak olsun, onları gibi ahlaksız olsun, onlar gibi kumar, zina ve her türlü ahlaksızlık yapsınlar diye bütün mücadeleyi verdiler. Sanatçı, gazetecisi, yazarı, politikacısı ve kitle iletişim araçlarını kullanarak bu toplum bozabilmek adına ellerinden geleni yaptılar. Bunun için zindanlar, işkenceler, ölümler, kötülükler ve zulüm yapmaktan çekinmediler.
Bu ideolojik sistem yüzünden İslam coğrafyasında savaş eksik olmamıştır.
Yukarıda ifade ettiğim gibi islam hilafeti yıkıldıktan sonra tüm İslam coğrafyasında Batı’nın boyundurluğundan ve onun ideolojik yasalarından razı olan ideolojik devletler ve ideolojik hükümetler kurdular. Bu ideolojik hareketler toplumu tamamıyla Batı gibi kafirleştirmek, müşrikleştirmek, ahlaksızlaştırmak ve Allah ile bağlarını koparabilmek adına hep rol oynadılar ve bunun sonucunda islam coğrafyasında islam toplumu olmayan tamamıyla iki dini bir arada idare eden, birçok tanrı, rableri idare eden ve Allah’la beraber başkalarına ibadet eden, gayri ahlaki ola,n Allah’ın dinine tabi olmayan bid’at, hurafe, şirk ve küfrü yaşayan bir toplum meydana getirdiler.
Batı Müslüman coğrafyasına kendi adamlarına yönetimde görev vererek Müslümanları bilimde ve teknolojide cahil bıraktılar ve onları ahlakı olarak bozdular, Allah ile bağlılığını kopardılar ve bunun sonucunda birbirlerine savaşan bir biri ile çekişen bir biriyle mücadele eden toplumlar meydana getirdiler. Filistin’de, Yemen’de, Suriye’de ve bir çok yerde Müslümanlar karşı savaş var, zulüm var, kötülük var ama bu İslam coğrafyasındaki ideolojik devlet ve yönetimler hiçbir şey olmamış gibi batının boyundurluğunda bir hayat yaşıyorlar. Dolayısıyla burada suçlanacak olan İslam değil bu kimselerdir.
Bu ideolojik yönetimin İslam’a zararı ahlaki açıdan;
Bu sistem Müslüman toplumu Allah’la bağlarını koparmakla beraber ve ahlaksızlığın en büyük zirvesini yaşamıştır. Bugün Avrupa’nın ve Amerika’nın yapmadığı en kötü ahlaksızlığı bugün ülkemizde söz konusudur. Tecavüz, hırsızlık, sahtekarlık, fırsatçılık hatta dede kendi gelinine tecavüz ediyor, baba kendi kızına tecavüz ediyor, oğul kendi kız kardeşine tecavüz ediyor her tarafta eşcinsellik ve enva’ya çeşit pislikler müslümanları bozmuştur.
İdeolojik sistemin ekonomik açıdan İslam’a zararı;
Batı yani Emperyalist ve Kapitalistler hilafeti yıktıktan sonra islam coğrafyasında kendilerini temsil eden ideolojik devletçikler ve hükümetler meydana getirdiler ya bu yönüyle Müslümanların yer altı yer üstü kaynaklarını gasp etdip çaldılar ve İslam coğrafyasını fakirliğe kendi kıtalarını zenginliği götürdüler. Bunu hırsızlık, ölüm, fitne, çatışma, kargaşa ve siyasi istikrarsızlıkla yaptılar hem de bunu bizim dilimizi, bizim ırkamızdan ve bizim kültürümüzü paylaşan yerli kafirlerce yaptılar.
İdeolojik sistemin Akidevi olarak Müslümanları bozması;
Bu sistem Müslümanlara İslam’ın gerçeklerini gizledi, İslam’ı çelişkili gösterdi, din derslerini yasakladı, camileri kapattı, camileri meyhane, geneleve ve ağıllara çevirdi. Bunlar kendi ideolojik dinlerini dayatarak toplumu Allah’la beraber birçok tanrıya, İslam’la beraber birçok ideolojik dine iman eden müşrik bir toplum meydana getirmesine sebep oldu. Bunun sonucunda solcu Müslüman, Sağcı Müslüman, muhafazakar Müslüman, laik Müslüman, Kapitalist Müslüman, Demokrat Müslüman, Sosyalist Müslüman gibi bir sentez din meydana getirerek islam olmayan toplum ortaya koydular.
Bu sistem siyasi açıdan Müslümanları helak etmiştir
Bugün bu uydu konumundaki devletçikler ve yönetimler batının emrine amade olmuş hiçbir siyasi gücü, askeri gücüve ekonomik gücü olmayan tamamı ile bağımlı bir şekilde hareket ederek uluslararası arenada büyük zulme ve büyük kötülüklere sebep olmuştur. Hiçbir şekilde Müslümanların lehine onların haklarını koruyamamış bilakis! Tam aksine işgallerin, sömürünün ve zulmünün yolunu açmışlardır.
Gürsel Gürbüz
www.gurselgurbuz.com
Share this content:
Yorum gönder