×

Lokman’ın Oğluna Öğütleri

Lokman’ın Oğluna Öğütleri

Lokman Kur’an’da örnek bir şahsiyet, baba ve Allah’a kul olmuş bir kimse olarak gösterilmiş, onun ilim ve hikmet sahibi bir kimse olduğunu kur’an bize tanıtmıştır. Onun peygamberliği ile ilgili kesin bir bilgi olmamakla beraber onun örnek şahsiyeti bizim için ders niteliğindedir.

Halk tarafından Lokman Hekim olarak tanınan bu zat ilim, hikmetli sözleri, nasihat ve öğütleri ile kur’an tarafından övülmüştür.

 وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ

“Andolsun ki biz, Lokman’a “Allah’a şükret!” diye hikmet verdik.”

وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ

“Kim şükrederse kendi iyiliğine şükreder.”

Hikmet ilim, doğru yerde doğru konuşma ve amel etmektir. Şükür ise eylem ve söylemi ile kişinin Allah’a karşı şükretmesini ifade etmekdir.

وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ 

Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah Ğani Hamîd’dir”

Nankörlüğe gelince bu rızkın daralması, iç huzursuzluk, kalbin bozulması ve kişilik kaybıdır. Bu yüzden nankörlüğün kötü ahlak olduğunu rabbimiz beyan etmiştir.

Rabbimiz Kur’anda Lokman Aleyhisselam’ı bir baba konumunda bize tanıtarak babaya ait görevleri ve mesuliyetleri bize ibretle öğretmektedir.

Nesli koruyan, ona sağlıklı eğitimi veren ve yarınlara hazırlayan anne ve babadır. Ebeveynler eğer görevlerini yerine getirir ve çocuklarına ilahi öğretileri öğrettiklerinde sağlıklı birey, aile ve toplumdan sonra Allah’ın hükmüyle hükmeden bir devlet meydana gelir. Eğer Anne ve babalar tam aksine görev yerlerini terk ederlerse, ifsat olmuş bir toplum ve yeryüzünde fitneye sebep olmuş insanlar türemelerine sebep olurlar.

İşte bu yüzden Rabbimiz Lokman Aleyhisselam’ı bir baba konumunda tüm babalara görevlerini öğreterek ilahi nasihatleri bize öğretmektedir.

Birinci Nasihat; Allah’a Ortak Koşma!

  وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ

“Hani Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti”

يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللَّهِ

“Yavrucuğum! Allah’a şirk koşma”

إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ

“Çünkü şirk, elbette çok büyük bir zulümdür”

Rabbimiz kerim kitabında kendisiyle şirk koşulma dışında gökte ve yerde ne kadar günah varsa o kimsenin ahirette günahını affedebileceğini beyan etmiştir.

Kumar, içki, zina ve buna benzer günahlar ehli sünnete göre ebedi cehennemliğe sebep değildir. Allah dilerse onları affeder, dilerse onları cezalandırır, bu Allah’a kalmıştır. Şirk üzere ölmeye gelince, kişi bu hal üzere öldüğünde Allah onu affetmeyecek ve barınağı ebedi cehennem olacaktır. 

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه۪ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا 

Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirkin) dışında kalanları dilediğine bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa (geri dönüşü zor) uzak bir sapıtmayla sapıtmış olur. (Nisâ, 116)

اِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللّٰهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوٰيهُ النَّارُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ 

Şüphesiz ki kim Allah’a şirk koşarsa, Allah cenneti ona haram kılar. Onun barınağı ateştir. Zalimler için yardımcı da yoktur.” (Mâide, 72)

Şirke Örnek; Allah’tan başkalarına kanun ve yasama koyma hakkı tanıma, siyasi şirk ya da ekonomik küfre düşme, Allah’tan başkasına sığınma, Medet diyerek Allah’tan başkasını yardıma çağırmak, Allah’a isyanı konusunda başkalarına itaat/ittiba etmek, Allah’tan başkasının fayda verdiğine ve zararı def ettiğine ve Allah’tan başkalarına dua talebinde bulunmak. Bunlar modern şirkin türlerindendirler. Kim bu ve buna benze şirklerden tevbe etmeden ölürse tüm amelleri boşa gider.

وَلَقَدْ اُو۫حِيَ اِلَيْكَ وَاِلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكَۚ لَئِنْ اَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ 

Andolsun ki sana ve senden önceki (resûllere): “Şayet şirk koşarsan bütün amellerin boşa gider ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursun.” diye vahyedildi. (Zümer, 65)

 İkinci Nasihat; Anne ve Babaya İtaat;

 وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ

“Biz insana, anne ve babasını (onlara itaati) tavsiye ettik”

حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ

“Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşıdı”

وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ

“Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur”

أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ

“(İşte onun için insana şöyle emrettik): “Bana şükret, anne babana da

إِلَيَّ الْمَصِيرُ

“Dönüş ancak banadır” 

Ailenin, neslin, huzurun ve güvenin teminatı saygı, sevgi üzere kuruludur. İşte Rabbimiz olan Allah sevgi, saygı, yardım ve her türlü güzelliği öncelikli olarak evladın anneye ve babasına tanımasını emretmiştir. Çünkü baba çocukların dışarıdaki maddi tüm isteklerini karşılarken anne çocuğu doğurması evde düzeni kurması yönüyle en meşakkatli işe koyularak sadakatle çocuklarına sahip çıkan kimsedir.

 وَإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا

“Bununla beraber eğer onlar bilmediğin bir şeyi bana ortak koşman hususunda seni zorlarlarsa, onlara itaat etme”

Şayet anne ve baba yada ikisi bizi Allah’a isyana, küfre ve şirke davet ettiklerinde onlara itaatin haram olduğunu ve onlara bu yönünüyle isyan etmek suretiyle yalnız Allah’ın iradesine teslim olmak imani bir vazifedir.

وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًا

“Fakat dünyada onlarla iyi geçin

وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ “Ve bana yönelenin yoluna tabi ol”

ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ “Sonra dönüşünüz ancak banadır.”

فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

“O zaman ben de yaptıklarınızı size birer birer haber veririm”

Anne ve babalar müşrik kafir de olsalar onlara maddi anlamda yardım etmek, iyi davran, saygılı olmak, güzel davranmak gibi tüm tutum ve davranışları sergilemek durumundayız. İşte bu Allah’ın emridir. Bize düşen Allah’a tabi olmak emir ve yasaklarını yerine getirmektir. Çünkü bizim için ölçü ilahi öğretilerdir.

Üçüncü Nasihat; Allah Gizlediğin Günahı Ortaya Çıkarır;

 يَا بُنَيَّ إِنَّهَا إِن تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ فَتَكُن فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَاوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ

“Yavrucuğum!”“Haberin olsun ki, yaptığın bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir, (mizanına kor).

إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ “Çünkü Allah Latîf’tir – Habîr’dir”

İnsanlar hayatlarında gizli-açık yaptıkları iyiliklerin Allah’ın gözünden kaçmadığına ve Allah’ın her şeyden haberdar olduğuna, kişinin gizli-açık yaptıkları kötülükler ne kadar küçük de olsa Allah onu bilmekte ve kim ne yaparsa yapsın ona karşılığını verir.

Dördüncü Nasihat; Namazı dosdoğru kıl

يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ “Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl”

Tevhitten sonra islam’ın en önemli emri namaz kılmaktır. Namaz tevhidin pratik ve sosyolojik yönünü işgal eden, insan hayatını müdahale eden ilahi bir düstur, Rabbani bir duruş ve ameli bir tevhid ilkesidir.

Namaz insanı fuhuşattan, ahlaksızlıktan, kötülükten, şirkten, küfürden ve her türlü başı bozukluk’tan alıkoyandır. Bu kötülüklerden alıkoymayan namaz sadece kişiyi yoran ve kendisini aldatmış bir kimse olur.

Beşin Nasihat; İyiliği Emretmek ve Kötülüğü Yasaklamak;

 وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ “İyiliği emret, kötülükten sakındır”

Müslüman olmak, kuru bir lafla geçilip ve sadece teoride kalan bir din değildir. O hayatın içerisinde emirleri, yasakları ve farzları olan bir yaşam programıdır. Mü’minlerin en önemli özelliklerinden bir tanesi de onların iyiliği emretmesi ve kötülüğü yasaklamasıdır. Toplum içerisinde küfrün, şirkin, zulmün, ahlaksızlığın, edepsizliğin ve her türlüsünü engellemek buna bağlıdır. Çünkü bunlar aklı, nesli, dini ve insanı bozan kötülüklerdir. Bunu durdurmanın yegane yolu Allah’ın emri olan iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama görevini icra etmektir.

Altıncı Nasihat; Bela ve Musibetlere Karşı Sabret’mek;

وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ “Başına gelenlere sabret”

إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ “Çünkü bu, azmi gerektiren işlerdendir”

Rabb’imiz Allah Lokman Aleyhisselam’ın oğlunun şahsından bizlere bela, musibet, sıkıntı ve her türlü çıkmaz karşısında sabırlı olmamızı öğretmektedir. Çünkü sabır güç, kuvvet, yardımın gelmesi, mukavemet, başarı ve doğruya ulaşmanın yegane anahtarıdır. Allah kullarını bela ve musibetlerle sınar. Zaten bu bir imtihan konusudur, bize düşen Allah’a tevekkül etmek ve sabretmektir.

Yedinci Nasihat; Ey Oğul Büyüklük Taslama!

 وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ

 “Küçümseyerek insanlardan yüzünü çevirme”

وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا 

“Ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme!

إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ 

“Çünkü Allah, böbürlenen kibirlenenleri sevmez.

 وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَ “Yürüyüşünde mutedil ol.”

وَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ “Sesini de alçalt.”

إِنَّ أَنكَرَ الْأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ

 “Çünkü seslerin en çirkini, elbette eşeklerin sesidir.”

İslam ahlak dinidir. Mü’minlerin en önemli özelliği onların ahlaki tutum ve davranışlarıyla örnek olmasıdır. İnsanları küçümseme, hakaret etme, kibirlenme ve onlara karşı böbürlenme toplum arasında bela, musibet, kavga, çatışma ve daha birçok kötülüklere sebep olmaktadır. İşte Lokman Aleyhisselam oğluna bu öğütleri vererek bizlerin ibret almasını yüce Allah istemektedir. Zaten bu örnek alınması olan imani bir vazifedir.

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed