İslam’da Davet’in İlkeleri
Davet الدعوة kelimesi دعو/Da’ve fiilimde mazdar olup sözlükte manası: Cağırdı, davet etti, bağırdı, isimlendirdi, sevk etti, nida etti, bedduada bulundu, söz verdi ve gelmesini istedi gibi manalara gelmektedir.
İslam Istılahında davet: İster Müslüman olsun ister olmasın herkesi ilahi öğretilere ve ona göre hayatı yaşamaya davet etmektir.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz olan Allah birçok vecih ile Resulüne daveti emretmiştir ادع /Uyar, أنذ/Uyar, بلغ Ulaştır,ذكر /Hatırlat مبشر/ Müjdeleyici النذير/Korkutucu
قُمْ فَاَنْذِرْ
Kalk ve uyar! (Muddesir: 2)
وَاَنْذِرْ عَش۪يرَتَكَ الْاَقْرَب۪ينَۙ
Yakın akrabaların olan aşiretini uyararak (işe başla). (Şuarâ, 214)
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذ۪يرًاۙ
Ey Nebi! Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak yolladık, (Ahzâb, 45)
وَدَاعِيًا اِلَى اللّٰهِ بِاِذْنِه۪ وَسِرَاجًا مُن۪يرًا
Ve (Allah’ın) izniyle, (insanları) Allah’a davet eden ve nur saçan bir kandil olarak (yolladık). (Ahzâb, 46)
Davetin en önemli ilkeleri iki unsur üzere kurulmuştur;
1- İyiliği emretmek
2- Kötülüğü yasaklamak
İster Müslüman olsun ister olmasın kim hangi konumda da ve hangi durumda olurlarsa olsun iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak her Müslümanın üzerine vaciptir.
1- İyiliği emretmek: Bu Kur’an ve sünnetin beyanı üzere tevhide, imana, hakka, Allah’a ibadete, itaate ve teslimiyete davettir. Yine buna beraber Allah’ın farzlarını yerine getirilmesine davettir.
2- Kötülüğü yasaklamak: Bu insanları şirkten, küfürden, tağutların ve her çeşidinden korumak, uyarmak ve onlardan kaçınmaya davet etmektir. Yine dinle ilgili tembellik, cehalet, acizlik ve Allah’ın yasakladığı içki, kumar, zina gibi haramlardan kaçınmayı ihtiva eder.
İslam’a davet sadece gayrimüslimlere değil aynı zamanda Müslümanlara yapılması gerekir ve davetin ilkelerini bilmek davetin daha sağlıklı ve doğru bir şekilde ulaşmasını sağlar.
Davetin ilkeleri;
1- Tevhide davet etmek;
Bu Müslümanın çevresinde hangi konumda olursa olsun insanları sosyal, siyasi, ekonomik, yasama ve bir yaşam program olarak Allah’a ibadet etmeye ona itaat etmeye ve onun boyundurluğunda bir hayatı yaşamaya davet etmektir.
فوالله لان يهدى بك رجل واحد خير لك من حمر النعم
Vallahi Allah’ın senin vastanla bir kişiye hidayet nasip etmesi senin için kırmızı develere sahip olmaktan daha hayırlıdır. (Buhari)
2- Şirki, küfrü ve tağutları reddetmek;
Hiç şüphesiz bu tarih boyunca peygamberlerin Tevhide davet etmekle beraber tüm kavimleri aynı zamanda tevhidin zıttı olan şirk, küfür ve tağutlardan insanları sakındırma noktasında Allah tarafından kullarına Resuller gönderilmiştir. Bu sebeple şirkin, küfrün ve tağutların her çeşidini reddetmek, inkar etmek ve beri olmak dinin asılları olmakla beraber Müslüman olmanın şartlarındandır ve bu yerine getirilmedikçe hiçbir ibadet ve kulluk Allah katında makbul olamaz.
3- Allah’a ibadete davet;
İnsanları Allah’ı birlemeye ve onu kabul etmeye davet ederken bununla beraber ibadetin her türlüsünün Allah’a ait olduğunu ve buna davet etmektir. Dinin asıllarındaki ibadetler olan yasama, kanun koyma, yönetme, hükmet gibi değer yargıları ilahi bir özellik olması hasebiyle yalnız bunlarla Allah’a ibadetin Allah katında kabul edebileceğine yine bununla beraber şeriatın vacipleri olan namaz, oruç ve zekat gibi ibadetlerin yerine getirilmesi de hiç şüphesiz davetin konusudur.
4- Dinin Muamelatlarında davet;
Bu şeriatin vacipleri, dinin prensipleri ve toplum hayatını ilgilendiren sosyolojik yapıyı ilgilendiren davettir. Alışveriş, nikah ve benzeri dünya ve ahiretle ilgili konular muamelat konusunun içine girer ve hiç şüphesiz bir müslüman insanları burada davet etmelidir.
5- Ahlakı prensipleri yerine getirmek;
Bu hiç şüphesiz akiden sonra bir Müslüman’ın hayatında bulundurması gereken en önemli özelliktir. Ahlak Kur’an ve sünnetin övdüğü ve mü’minlere ait bir özellik olduğunu vurgulamış ve her Müslümanın kötü söz ve fiillerden zahiri olarak ıslah olması gerektiği gibi batini açıdan kalbindeki kin, nefret, kibir gibi her türlü maddi manevi hastalıklardan temizlenmesini ihtiva eden ve onu ıslaha davet etmektir.
Bu ilahi mükafata ulaşmak için davet etmek bizim için yeterlidir. Kişinin o daveti kabul etmesi etmemesi şart değildir. Allah davetçiden İslam’ın zafere ulaşmasını istemez. Çünkü hidayet Allah’ın elindedir sadece davetçi tüm sebeplere sarılmak suretiyle Allah’ın davasına tüm gücüyle yardım etmeli ve buradan mücadele etmelidir.
6- İlahi hareket metoduna tabi olmak;
Bu ifrat ve tefrit değil vasat olmak ve selefis’ salih’in yolundan gitmek ile gerçekleşir.
7- Teşkilatlı bir cemaat meydana getirmek suretiyle islami bir toplum oluşturmak için eğitim.
8- Her türlü fitne, tefrika ve cemaati bozacak hizip ve çekişmekten uzak olmalıyız.
Müslümanlar hakkında kin ve nefret değil hüsnü zan beslemeli ve onların hata ve kusurlarını örtmeli. Nitekim: Müslümanlar arasında dayanışma, yardımlaşma, sevgi ve tevhid’in egemen olması ancak islam akidesine ihlas ve samimiyetle sarılmakla geçer.
9- Nasslara bağlılık:
Bu şahıslara, kurum ve kuruluşlara değil yalnız İslama bağlılığı ifade eder.
Bu bağlılıkta duygusallık yoktur. Sadece dine, Allah’a ve Rasulüne bağlılık söz konusudur. Dine bağlılığın olmadığı yerde şahıslara bağlılık olduğunda fitne, tefrika, çatışma ve birçok kötülüğün sonucunda İslam cemaatin dağılmasına sebep olacaktır. Müslüman taassup sahibi değildir. O körü körüne kişilere, cemaatlere, kurum ve kuruluşlara bağlanmamalı. Cemaatin lideri ya da başkalarının tüm eylem ve söylemleri Kur’an ve sünnete uygunluk, güzel ahlak, bid’at, ifrat ve tefrid olmadığı surece hoş karşılanmalıdır.
10- Anlayışlı olmak:
Bu islam’ın fer’i olan fıkhi meselelerindeki ihtilaflar hiçbir zaman düşmanlığa, kötülüğe ve fitneye sebep olmamalıdır. Bilakis fer’i hükümlerde ihtilaf nasihat, diyalog ve hoşgörülü olmayı gerektirir.
11- Öz eleştiri mekanizmasının olması;
Bu bir cemaat ve onun lideri hata ve yanlış yaptığında kendisi eleştirilebilir olması ve kendisi düzeltmesi.
12- Hüküm verdiğinde adaletle hükmetmeli ve şüphe ile değil hakla hükmetmelidir.
13- Allah’ın davasında istikamet, istikrar, sebat etmek ve tüm şeriatın izin verdiği ölçüde araçlara sarılmak, önceliklere riayet edilmeli ve işler önemine göre yapılmalıdır. Bu öncekilerin tecrübelerinden mutlaka istifade edilmeli, bilgi ve tecrübe alışverişi yapma.
14- Muteber olan alimlere saygı gösterilmeli ve onların izinden gidilmelidir. Tabi bu AlImlere tabi olmak taassup derecesine varmamalı.
15- Dört mezhep fıkıh karşısında hepsinin önemli ve bizim için değerli olduğunu bilmek ve bu fıkhi ilimlerden istifade etmek gerekir. Ancak onlara taassupla bağlanmamalıyız. Bunların zayıf ve şaz görüşlerini uzak durmak kitap, sünnet ve ümmetin cumhurunun anlayışına göre almalı hak ve doğru görüşle amel etmeliyiz.
16- Batı ve onun medeniyeti karşısında sadece şeriatın izin verdiği ilim, teknoloji ve bilimsel gelişmelerden faydalanılabilir.
Davetçinin Özellikleri;
1- Davette şuranın önemini idrak edilmeli ve davetçinin istişare fıkhını öğrenmesi.
2- Davette hikmetle ve güzel öğüt yolu izlenmelidir.
3- Davetçi her yönüyle güzel bir örnek olmalıdır.
4- Davetçi sabır ile her alanda bütün zorluklara karşı mukavemet gücüne ulaşması lazım.
5- Davetçi dengesizlik, tahammülsüzlükten, aşırılıktan uzak olmalı ve yumuşak davranma yolunu bilmeli.
6- Davetçi hakkı hak batıla batıl der o hiçbir şekilde korkmaz.
7- Davetçi tembel, cehalet ve gevşek biri değildir. O zaafı olan biri değildir. Bilakis o bunların yenmiş kimsedir.
8- Davetçi gıybet, dedikodu, yalan ve kötü ahlaktan uzaktır. O söz fiillerinde ahlakı temsil eder.
9- Davetçi hiçbir zaman ayrımcılık yapmaz o üstünlüğünün itikat ve salih amel olan takvada olduğunu bilir.
10- Davetçi Allah’a davet ettiğinde asıl olan açıktan yapmasıdır. Gizli davette ise zaman mekan ve vaziyet yönünde bazen zaruretler söz konusudur.
11- Davetçi İslam’ın gerçeklerini gündeme getiren İslamı çelişkili ve şüphe ile ortaya koyan kimselerin tüm soru işaretleri cevaplandırmalıdır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder