Hz Hatice’nin Şahsında Allah’ın Dinine Yardım Etmek.
Hatice annemiz (ra) Kübrâ (Yüce), Tahire (Temiz), Tacire (Ticaretle uğraşan) gibi birçok lakap ile anılmaktadır.
Babası Huveylid b. Esed, annesi ise Fâtıma bint Zâide`dir. Esedoğulları kabilesindendir. Baba tarafından 5. göbekte, anne tarafından 9. göbekte Efendimiz (sav) ile soyu birleşmektedir.
Allah’a iman etmiş ama bunu kuru bir laf ve kuru bir iddia değil aksine samimiyet, ihlas, fedakarlık, sadakat ve azimle Allah’a ve Resulü iman etmiş Malını, mülkünü, servetini, hayatını, yaşamını ve ölümünü Allah’a adamış Resulullah aleyhissalatu ve sellem’in eşi Hatice annemiz erkeği ile kadınıyla genci ile yaşısıyla hepimizin için örnek bir modeldir.
Cahiliye Döneminde Hatice Annemiz;
Hatice annemiz cahiliye döneminde bile Tahir yani Temiz kadın lakabıyla anılan asaleti, zekası ve serveti ile nasıl ki Mekke’de üstün bir konumda ise aynı zamanda iffetli, namuslu ve şerefli olması yönüyle de üstün bir konumdaydı. O Rasulullah’ın hanımları arasında neseben en çok peygambere yakın bir kimseydi, kendisi cahiliye döneminde Resulullah ile evlenmeden önce iki evlilik yapmış ve bu evliliklerinde ikisi erkek biri kız olmak üzere üç çocuğu da olmuştu. Hatice annemiz Mekke’de asil bir soydan geliyordu, kadınıyla erkeği ile ona saygı duyuyor ve aynı zamanda ekonomik açıdan ticaretle ilgileniyordu.
Hatice Annemiz’in Ticareti
İslamiyetten önce Şam topraklarına kervanlar gönderir, ticaretle meşgul olur alım ve satım yapardı. Kendisi güvenilir kimseleri tutarak kervanın başında onları gönderir ve kârdan’da onlara vererek ticaretini devam ettirirdi. O sıralarda Muhammed aleyhissalatu vesellem’in doğruluğu, emin, sadakat, güzel ahlakı ve onurlu duruş onu etkilemişti, kölesi Meysere ile birlikte Şam tarafına bir ticari kervanı gönderme teklifinde bulundu, Allah Resulü bunu kabul etti ve kervan hazırlanarak Resulullah aleyhisselam Hatice annemizin kölesi olan Meysere ile birlikte yola çıktılar.
Allah Resulü aleyhissalatu vesellem ticaret mallarıyla gittikleri Şam’da büyük bir kârla Mekke’ye döndüler. Meysere bu ticaret yolunda Resulullah’ın ahlakı, sadakati, eminliği, dürüstlüğü, yiğitliği ve cesareti karşısında hayran kalmıştı ve aynı zamanda rahibin o sözleri’de onu o kadar etkilemişti ki bunların hepsini bir bir Hatice annemize haber vermişti.
Rasulullah’da Gerçekleşen Olağan Üstü Haller;
Şam yakınlarında bir manastır civarında konakladılar. Allah Resulü aleyhisselam o gün bir ağacın altında gölgeleniyordu. Manastır’da bulunan bir rahip Meysere’ye ağacın altında oturanın kim olduğunu sordu. Meysere Mekke halkından ve Kureş kabilesinden bir zattır dedi. Rahip heyecanlanmış ve aynı zamanda titriyordu o ağacın altına şimdiye kadar peygamberden başka kimse oturmamıştır dedi. Sonra da Allah Resulü aleyhissalatu vesellem‘in İncil‘deki vasıflarından birini sordu olumlu cevap alınca da işte o peygamberdir ve de peygamberlerin sonuncusudur, keşke ben onun peygamber olarak gönderileceği zaman erişmiş olsaydım dedi.
Yürümeyecek kadar zayıf düşen iki devenin ayaklarını sıvazlayarak onların süratlemesini sağlaması.
Allah resulü ile birlikte bulutların onu gölgelemesine şahit olup bakın Muhammed’in melekler gölgeliyor demeleri.
Hatice Annemizin Rasulullah’a Evlilik Teklifi;
Hatice annemiz Meysere‘den duydukları şeyler karşılığında o kadar etkilenmişti ki Allah Resulüne evlenme teklifinde bulunacaktı. Nitekim Hatice annemiz: Şeref ve emniyet sahibi olman, güzel ahlakın ve doğruluğun sebebiyle bana yakın olmanı isterim demişti. Bunun için arakadaşına:
“Ey Nefise! Ben onda kimsede görmediğim bazı özellikleri görüyorum ve ona yakın olmak istiyorum.” der ve Nefise de ona yardımcı olacağını söylerek Efendimiz (s.a.v) ile izdivaç konuşması yapmaya gider. Selam verdikten sonra hemen konuya girer; “Ey Muhammed! Yaşında geldi neden evlenmiyorsun?” der.
Efendimiz (sav): “Ey Nefise! Benim evlenecek durumum yok ki! Ne işim var ne malım!” diyerek cevap verir.
Nefise: “Peki bunlar senin için çözülürse evliliği düşünür müsün?” diye sorar.
Efendimiz (sav): “Evet ama kiminle?” der.
Nefise bunun üzerine: “Huveylid`in kızı Hatice” diye cevap verir…
“Ben Hatice`nin sevgisiyle rızıklandırıldım”
Efendimiz (sav), heyecanla ve ayrıca olmayacağı düşüncesiyle Nefise’ye: “Hatice bunu kabul eder mi? Bu mümkün değil!” demiştir.
Nefise ise: “Ey Muhammed, sen o kısmı bana bırak. Ben uygun bir dille Hatice ile konuşurum.” diye cevap verir.
Nefise gider Hz. Hatice`ye (ra), Efendimiz (sav) ile arasında geçen konuşmayı büyük bir sevinçle anlatır. Hz. Hatice (ra) validemiz ise Efendimiz`e (sav) “Evet” cevabını gönderir.
Nefise hemen Efendimiz`in (sav) yanına gelir, Hz. Hatice (ra) validemizin evlilik teklifini kabul ettiğini söyler. Efendimiz (sav) mutluluktan ne yapacağını şaşırır. Hemen annemden sonra annem dediği Hz. Ali`nin (ra) annesi Hz. Fatıma bt. Esed`in (ra) yanına gider, olanları anlatır ve amcası Ebu Talib`e, Hüveylid`in kızı Hatice`yi istemesini söyler. Ebu Talib yanına kardeşleri Hz. Hamza (ra) ile Hz. Abbas`ı (ra) alarak Hüveylid`in evine gider.
Bunun üzerine her iki taraf düğün hazırlıklarına başladı. Hatice annemizin evinde düğün yapılacak, Allah resulü amcaları, haşim oğulları ve Hatice annemizin amcası Amr ve amcasının oğlu Varaka bin Nefel ve diğer akrabaları da Hatice annemizi temsilen orada olacaklardı. Artık düğün hazırlığı yapılmış koyunlar kesilmiş, yemekler yapılmış ve herkes yemek yedikten sonra Ebu Tallip ayağa kalkar soyunu ve şerefine anlatan bir konuşma yaptıktan sonra Muhammed Aleyhisselam ile Hatice annemizin evliliği ile ilgili konuşur.
Allah Resulü aleyhissalatu vesellem Mehir olarak 20 erkek deve vererek Hatice annemizle evlenmiştir. Bu evlilikte Ebu Talip ve Hatice annemizin temsili konumunda olan amcasının oğlu Varaka bin Nevfel’in temsiliyeti ile evlilik gerçekleştirmişlerdir.
Rasululah’ın Hatice Annemiz’den Olan Çocukları;
Allah Resulü Hatice annemizle evlendiğinde kendisi 25 yaşında iken Hatice annemiz 40 yaşındaydı. Allah Resulü kendisinden 15 yaş büyük olan dul bir kadınla evlenmiş bulunuyordu.
Allah Resulü aleyhissalatu ve sellem Hatice annemizle evliliğinde ilk önce oğlu Kasım dünyaya geldi bu sebeple Allah resulu Ebul Kasım künyesini aldı daha sonra Zeynep, Rukiye, Fatima, Ümmü Gülsüm ve peygamberlikten sonra Abdullah dünyaya geldi. Kasım ve Abdullah’de Mekke’de vefat ettiler hatta Allah Resulü aleyhissalatu ve sellemin Fatima hariç bütün çocukları kendisinden önce vefat etmiştir. Fatma annemiz ise Resulullah’tan altı ay sonra vefat etmiştir.
Allah Resulü’nün Kadın Düşkünü Olduğunu İftirası Atanlara Vevap;
Eğer Allah Resulü aleyhissalatu vesellem kadınlara düşkün biri olsaydı 25 yaşında genç dinamik bir kimse olmasına rağmen yakışıklı, soyu ve nesebi üstün olmasına rağmen kendinden 15 yaş büyük ve üstelik başından iki farklı evlilik geçmiş üç çocuklu bir hanım ile evlenmezdi. Çünkü onunla evlenmek isteyen zengin nice bakire kadınlar da vardı. Nitekim ona varlıklı aileler kız çocuğunu onunla evlendirmek istediklerinde ona mal bile teklif ediyordu O bunların hiçbirini seçmemiştir. Nitekim Utbe bin Rabia ilahi dava karşılığında Mekke’nin en güzel 10 kadınını sana vereceğiz teklifi red etmesi meşhur bir meseledir.
Hatice Annemiz’in Ahlakı;
Mekke şirkin ve küfürün karanlığını yaşarken zina, fuhuş ve ahlaksızlık her yeri sarmışken, Mekke’de iffetlerini veonurlarını koruyan erkekler ve kadınlarda vardı. Bunlardan bir tanesi hiç şüphesiz ki Hatice annemizdir ve bu onurlu ve iffetli duruşu sebebiyle Allah, Resul’ünün Hatice annemizle evlendirdi. Kendileri evlendikten sonra Allah Resulü‘ne mallarını, mülklerini teslim etti ve bu şekilde peygamberlik dönemine kadar ticaretleri devam ettirdi. Hatice annemiz yaşça Resulullah’dan büyük olmasına rağmen Resulullaha karşı sevgi, saygı, nazik ve çok iyi davranıyordu, bütün vazifelerini yerine getirmekle beraber maddi ve manevi her türlü fedakarlıkta Resulullah’ın yanındaydı.
Resulullah’ın İnzivaya Çekilmesi;
Miladi 610 yıllarında Allah Resulü aleyhisselam 40 yaşını doldurmuş artık yalnız kalmak ona güzel gösterilmiş, inzivaya çekilmek, İbrahim aleyhisselam’ın dini üzere hanif dinini yaşayarak Allah’ı zikrediyor, ihlas ve samimiyetle insanların düştükleri küfür, başıbozukluk ve puta tapma gibi her türlü kötülükten şu insanlık nasıl kurtulur düşüncesiyle Hira mağarasına gidip geliyordu. Orada Rabbine ibadet ediyor kurtuluş ve çıkış yolu arıyordu.
“Allah Resulü’ne vahyin başlaması doğru rüyalar görmekle olmuştur. Gördüğü her rüya sabahın aydınlığı gibi aynen çıkardı. Sonra ona yalnızlık sevdirildi. Artık Hira mağarasında yalnızlığa çekilir, oradan ailesinin yanına gelinceye kadar sayısı belirli gecelerde ibadet eder ve (ailesinin yanına döndükten bir süre sonra) yine azık alıp mağaraya geri giderdi. Sonra yine Hatice’nin yanına dönüp, bir o kadar zaman için azık tedarik ederdi.” (Buhari)
Allah Resulü aleyhisselam artık sürekli Hira mağarasına gidip geliyor hatta kendisiyle beraber azığını da götürüyor ve orada Rabbinden yardım istiyordu. Artık âlemlerin Rabbi olan Allah yeryüzüne tekrardan müdahale edecek Nebi ve Resulü‘nü seçecek ve yeryüzünde ilahi yasaların egemen olması için son kitabını son Nebi ve Rasulü gönderecek. Nihayet ilahi öğretilerin tebliğ edilmesi için Cebrail aleyhisselam bir insan suretinde Resulullah ziyarete gelir.
Ramazan ayının 17. günüydü. ( İbn-i Sa’d, I, 194.) Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hirâ Mağarası’nda Cebrâîl (a.s.) geldi ve Rasulullah’a
“–Oku!” dedi. Rasulullah;
“–Ben okuma bilmem!” karşılığını verdi. Bunun üzerine melek, Rasulullah’ı tâkati kesilinceye kadar sıktı. Sonra yine:
“–Oku!” dedi. Rasulullah yine:
“–Ben okuma bilmem!” cevâbını verdi. Cebrâîl (a.s.) ikinci kez O’nu tâkati kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar:
“–Oku!” dedi. Rasulullah yine:
“–Ben okuma bilmem! (Ne okuyayım?)” dedi. Cebrâîl (a.s.) Rasulullah’ı üçüncü defâ da sıkıp bıraktı.
Sonra beni bırakıp: ‘Yaratan Rabbinîn adıyla oku. O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. O, kalemle (yazı yazmayı) öğretendir, insana bitmediğini O öğretti.’”(Alak, 96/1-5) dedi.”(Buhari)
Cebrail aleyhisselam‘ın gitmesiyle Allah Resulü aleyhisselam karşılaştığı bu olay karşısında korku, heyecan ve ne yapacağını bilemeyecek bir şekilde mağaradan çıktı. Mekke’ye doğru hareket etti başından geçenleri bir an önce hanımına anlatmak istiyor ve kendisi için teselli arıyordu.
Allah Resulü aleyhisselam hızlı adımlarla Mekke’ye doğru ilerlerken geçtiği yerlerdeki dağ, taş ve ağaçlar Esselamu Aleyke Ya Resulallah diyerek ona selam veriyordu.Allah Resulü ise sağına soluna baktığında sesin nereden geldiğini bilmiyordu.
Nihayet Allah Resulü eve geldi ve Hatice anneniz onun yüzünde korku ve heyecan bir durum görüyordu aynı zamanda annemiz daha önce görmediği bir nur hiç hissetmediği bir koku alıyordu. “Bunun üzerine Allah Resulü yüreği titreyerek korku içinde döndü ve eşi Hatice binti Huveylid’in yanına giderek ‘Beni örtünüz, beni örtünüz.’ dedi. Korkusu gidinceye kadar onu Örttüler. Sonra Hz. Peygamber başından geçenleri Hz. Hatice’ye anlatarak: ‘Kendimden korktum.’ dedi. Hz. Hatice: ‘Hayır, Allah’a yemin ederim ki, Allah seni asla utandırmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın, işini görmekten aciz olanların yüklerini çekersin, yoksula verir, hiçbir şeyi olmayana bağışta bulunursun, misafiri ağırlarsın, bir felakete uğrayana yardım edersin.’ dedi.” (Buhari)
Allah Resulü aleyhisselam bir müddet örtünün altından kalktıktan sonra heyecanı gitmiş, korkusunda eser kalmamış ve başından geçenleri Hatice annemize anlatıyor. Ey Hatice ben bazı ışıklar görüyorum, bir takım sesler işitiyor ve endişe ediyorum putlardan ve kahinlerden nefret ediyorum böyleyken bana cinler musallat olacak diye korkmaktayım dedi.
Hatice Annemizin Hikmet, Basiret ve Olgunluğu;
Ey amcam oğlu böyle konuşma, korku ve endişe duymana sebep yok ve üzülme, Allah’a yemin ederim ki o senin gibi bir kulun hiçbir zaman utandırmaz, çünkü sen sözün doğrusunu söylersin, emanete riayet edersin, akrabana yakın alaka gösterirsin, komşularına nazik ve iyilikte bulunursun, fakirlere yardım elini uzatırsın, evinin kapısını gariplere açar, onları misafir edersin, uğradıkları felaket ve musibetlerde halka yardım edersin. Ey amcamın oğlu sabret vallahi senin bu ümmetin peygamberi olacağını ümit ederim.
Hatice annemizin olgunluğu, basireti, onun ilahi bir müdahale olduğunu anlaması ve onun Allahın göndereceği bir nebi ve resul olduğunu fark etmesi gerçekten de düşünmeyen ve ibret alınacak bir konudur.
Rasulullah’ın Gördüklerini Varaka bin Nevfel’e Söylemesi;
Varak bin Nevfel zaten bir peygamberin geleceğini Hristiyanlardan ve Yahudilerden biliyorlardı. Kendisi Resulullah aleyhissalatu vesselam Hira mağarasında başından geçen olayları işitince;
Mü’minlerin annesi Hz. Aişe (r.anha)’den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
“Bundan sonra Hz. Hatice, Hz. Peygamber’i alıp amcasının oğlu Varaka b. Nevfel b. Esed b. Abdüluzza’ya götürdü. Bu zat, cahiliyye zamanında Hristiyan olmuş bir kimse olup İbranice yazıyı bilir ve İncil’den de bazı şeyleri İbranice okur yazardı. O sırada Varaka gözleri sonradan görmez hale gelmiş bir ihtiyar idi. Hatice Varaka’ya: ‘Amcamın oğlu! Dinle bak, yeğenin neler söylüyor.’ dedi. Varaka: ‘Yeğenim, ne oldu, hayırdır?’ diye sordu. Hz. Peygamber başından geçenleri anlattı. Bunun üzerine Varaka şöyle dedi: ‘Bu gördüğün, Allah’ın Hz. Musa’ya gönderdiği Nâmus’tur. Keşke senin davet zamanında genç olsaydım! Kavminin seni bu şehirden çıkaracakları zaman keşke hayatta olsam!'”
“Bunun üzerine Hz. Peygamber, ‘Onlar beni buradan çıkaracaklar mı ki?’ diye sordu. Varaka da: ‘Evet, senin getirdiğin bu dava ve mesaj ile gelen herkes, her peygamber, düşmanlığa uğramıştır. Şayet senin davet günlerine yetişirsem, sana elimden gelen yardımı yaparım.’ dedi. Çok geçmeden Varaka vefat etti ve o sıralarda bir süreliğine vahiy de kesildi.” (Buharî, Bed’u’l-vahy, 1).
İlk Müslüman ve İlk Namaz Hatice Annemizle;
Allah Resulü Cebrail‘den abdest ve namaz kılmayı öğrendikten sonra Hatice annemizle beraber gizli gizli namaz kılmaya başladılar. Ali onları bu şekilde ibadet ederken gördü ne yaptıklarını sordu. Allah resulu bunu açıkladıktan sonra kendisinden Müslüman oldu ve o da o gün Resulullah’ın hanesinde üçüncü müslümanların yerini aldı.
Hatice Annemizin Fedakârlığı;
Hatice annemiz zengin olmasına rağmen kendisi hizmetçi tutmaz, kendi evinin temizliğini kendisi yapar, eşinin ve çocuklarının ihtiyacını kendisi karşılardı. Hatice annemiz Allah Resul’ünün vahiy ve onun Allahın nebi ve resul olduğunu anladığı ilk anda ilk iman edenler ve teslim olanlardandır.
Hatice annemiz zengin olmasına rağmen fakir bir hayatı tercih etti, o batılı red etti hakk’a teslim oldu, tevhid uğruna mücadele etti La diyerek şirki, küfrü ve tağutları reddetti. Allah Resul’ünün yanında onun en büyük destekçisi oldu. O Resulullah ile beraber Kabe’de ilk kez yürümüş onun mesajını kadınlara ve herkese götüren o olmuştu, O bütün varlığıyla Resul’üne hizmet ediyordu Allah selamı ve rahmeti onun üzerine olsun.
Nitekim Allah Resulü vahiy aldığı zamanlarda hatice annemizin fazileti, fedakarlığı, teslimiyeti ve imanı sebebiyle Allah vahiy meleği aracılığıyla Hatice annemize selam ve ona cennette bir saray hazırladığını haberi veriyordu.
Hatice’ye Rabbinden ve benden selam söyle ve onu cennette inci’den yapılmış bir saray ile müjdele, orada ne gürültü ne patırtı vardır ne de çalışıp çabalamak, zahmetli ve külfetli şeyler bulunmayacaktır.
Bir gün Fatma annemiz Resulullah’a babasına ya Resulallah Cebrail‘e sorup annemin durumunu öğrenmeden içim rahat etmeyecek demişti. Bunun üzerine Allah Resulü bunu Cebrail‘e sordu o Hatice’nin cennette Meryem ve Sare arasında olduğunu söyledi.
Allah Resulü bir hadislerinde: Zamanın en hayırlı kadını Meryem idi bu zamanın en hayırlı kadını Hatice’dir. (Buhari)
Hatice Annemizin Vefatı;
Mekke’nin müşrikleri Resulullah’ın davetine muhalefet ediyor ve onunla çatışıyordu. Nitekim Mekke’nin müşrikleri Resulullaha iman edenlere hatta müslümanların en büyük destekçisi olan Abdulmenaf oğullarını boykod düzenliyor ekonomik, siyasi, sosyolojik ve her alanda bir boykot vardı. Hatice annemiz 65 yaşında iken bu zorlu boykot şartlarında vefat ediyor, ondan hemen sonra Ebu Talip vefat ediyor. Resulullah’a malıyla, mülküyle, eliyle, diliyle, canıyla ve hayatıyla Resulullaha iman etmiş onu desteklemiş bir karısı artık yoktu, amcası ise onun müşriklere karşı koruyor, kolluyordu ve artık o da vefat etmişti. Bu sebele boykotun zorluğu ve ölümlerin peşpeşe gelmesi hüzün yılı olarak isimlendirildi.
Allah Resul’ü Hatice Annemize Olan Sevgisi;
Allah Resulü aleyhissalatu vesellem Hatice annemizi seviyor, özlüyor ve o kadar gündeme getiriyordu ki artık eşleri bile bunu kıskanıyordu. Öyle ki Hatice annemizin yakın uzan uzak akrabaları ve arkadaşlarına hürmet de bulunuyor, ikramda bulunuyor, onları ağırlıyor ve onlara saygı duyuyordu. Allah Resulü Hatice annemizin Allah yolunda harcadığı para, malı, mülkü, samimiyeti, ihlâsı, desteğini, gündeme getiriyordu ki, Ayşe annemiz ondan bahsetmesinden dolayı kıskançlık duyarak;
Hep Hatice’den bahsedersiniz halbuki Allah size ondan daha genç ve güzel hanımlar vermiştir dedi. Ayşe annemizin bu sözlerine karşılık Allah Resulü aleyhisselam hayır Allah ondan daha hayırlısını bana vermedi, çünkü herkesin küfür içerisinde olduğu bir zamanda bana iman ettin, herkesin beni yalanladığı bir zamanda beni tasdik etti, herkesin her şeyi benden esirgediği bir zamanda o bana malını ortak etti ve Allah bana ondan çocuklar ihsan etti;
Aişe annemiz bunları duyunca Hatice annemize karşı kıskançlık duyguları gitti ve sonra mahcup oldu ve ondan sonra Ey Allahın Resulü seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki bundan sonra Hatice’nin menkibelerini bize anlatmanı istiyorum diyerek Allah Resulü’nün gönlünü aldı.
Nitekim Allah Resulü bir hadislerinde: Cennet kadınlarının en hayırlısı Hatice, Fatıma, Meryem ve Asiyedir.
Ayşe annemiz rivayet ediyor. Hatice’nin kız kardeşi Hale Medine’ye geldi Resulullah aleyhisselam evinin önünde Hale’nin merhum hanımının sesine benzeyen sesini işitince, heyecanla bu Hale’nin sesini duydum ve sanki Hatice’nin sesini duydum demiştir. Buna karşılık Ayşe annemiz kendisini tutamayarak Allah sana ondan daha hayırlısını vermişken neden hala onu arıyorsun deyince Resulullah aleyhisselam Allah bana ondan da hayırlısını vermedi diyerek karşılık verdi.
Hatice Annemiz İslam Davasının İlk Kadınıydı;
Hatice annemiz canıyla, malıyla, mülküyle, hayatıyla Allaha fedakarlık, samimiyet, ihlas ve teslimiyet göstererek Resulullaha destek oluyor, ona yardım ediyor ve bu ilahi öğretilere davet ediyordu.
Her şartta Allah Resulünü teselli ediyor, ona davasında hizmet ediyor ve onu destekliyordu.
Nitekim Allah Resulü aleyhissalatu sellem etrafında kimse olmayınca ona sitem edenler, onu yalnız bırakanlar ve etrafındaki insanlar onu terk edince Hatice annemiz ne diyor bak kardeşim:
Ya Resulallah ben varım ya. SuphanAllah.
İşte böyle bir kadın ne mübarek bir kadındır ne mübarek bir dava kadınıdır.
Allah Resulü bir hadislerinde Allah’a yemin ederim ki bana Hatice‘den daha hayırlı bir hanım verilmemiştir. İnsanlar beni inkar ettiği zaman o bana iman etti, insanlar beni yalanladığı zaman o beni tasdik etti, insanlar beni mahrum ettiği zaman o bana malıyla sahip çıktı, Allah beni ondan diğer hanımlara nasip olmayan çocuklarla rızıklandırdı. (Taberani El- Mucemul Kebir)
Hatice Annemizin Zorluklara Göğüs Germesi:
Mekke’nin müşrikleri zülüm, zorbalık, baskı, dayatma, her türlü kötülük ve hakaretler yapıyordu ama Hatice annemiz bıkmıyordu, onlardan korkmuyordu, inandığı Allah’a teslim olmuş, Allahın kendisine ve müminlere verdiği görevin ne olduğunu çok iyi biliyorlardı. Başa gelen bela, musibet ve sıkıntı onlar için hiç önemli değildi, ne gelecek kaygısı ne rızık endişesi taşıyorlardı, ısrarla azim ve ısrarla Allahın davasına yardım ediyor hiçbir zaman eyvah dememişlerdi.
Boykot Esnasında Hatice Annemizin Azmi
Hatice annemiz tüm kuşatma ve zorbalık altında ve özellikle Ebu Talip Mahallesi’nde kuşatılarak sosyal, ekonomik VE her türlü boykod ile karşı karşıya kaldığında malını mülkünü tüm servetini Allah yolunda harcıyor. Neden malım gitti neden mülküm gitti? dememişti. Korku göstermemiş bilakis Allah’tan gelen bu zorluğa razı olmuş ve sabırla Allahın dinine yardım ediyordu. Hatta en zor anlarda peygamber aleyhissalatu selami ile teselli ediyord. Sadakat ve fedakarlık abidesi olan bu mübarek kadın boykottan altı ay sonra vefat ediyor.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder