Gizli ve Açık Açısından Şirk Nedir?
Şirk görünen ve görünmeyen açısından iki çeşittir.
Açık/Görülen şirk ve Gizli/Kapalı şirk.
1- Açık/Görünen şirk: Allah’ın kanunları dışında kanun, sistem, yönetim şekli ile yönetmek, Allah ile birlikte başka bir varlığın fayda veya zarar verebileceğine inanmak, Allah’a ait ilahi ve rabbani bir özelliği başka birine vermek, Allah’la beraber başkasına sığınmak, Allah’la beraber bir başkasına dua talebinde bulunmak, Allah’la beraber bir başkasını yardıma çağırmak, Allah dışında başka varlıkların da kanunlar, yasalar ve hükümleri vaaz edebileceğine inanmak gibi durumların hepsi herkesçe bilinen, görünen ve açık şirk türleridir.
2- Gizli/Gapalı şirk: Şekli itibariyle varlığı insanlara gizli kalan, görünmeyen, karışık ve anlaşılması zor olan şirk çeşididir.
Kapalı/Gizli şirke örnek: En önemli şirk çeşiti kişinin kendi nefsini övgü kaynağı olarak görmesi, Allah’ın kendisine verdiği nimeti rızkı kendi aklı yeteneği sonucunda kazandığını düşünmesi, mülkün sahibi kendisi olduğuna inanması, insanlara karşı üstünlük sebebi olduğuna inanması, kendini ihtiyaçsız görmesi ve riya bu şirk çeşidi bazen cüzi mesele’de olurken bazen külli bütün fiillerde gerçekleşir.
Şirter açık ister gizli olsun kişiyi islam milletinden çıkaran ve sahibini cehenneme götüren bir suçtur.
اِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه۪ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا
Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirkin) dışında kalanları dilediğine bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa (geri dönüşü zor) uzak bir sapıtmayla sapıtmış olur. (Nisâ, 116)
يا ايها الناس اتقو هذا الشرك فانه اخفى من دبيب النمل
Ey insanlar şirkten sakının çünkü bu karıncanın yürümesinden daha gizlidir. (Ahmed, Buhari)
من مات يشرك بالله شيئا دخل النار
Allah’a herhangi bir şeyi şirk koşan kimse cehenneme girer. (Müslim)
Şirk Allaha ait olan ibadet çeşitlerinden yada ilahi ve rabbani olan herhangi bir ibadet ve özelliği yaratılmışlara vermektir. Nitekim usul ilminde bu konuyu tanımlayan kaideler en güzel şekilde tanımlamıştır.
يصرف شيئ من خصائص الله الى غير الله
Şirk Allah’a ait olan özelliklerden herhangi birisini bir bir başkasına vermektir.
صرف عبادة من العبادات الى غير الله
Şirk ibadetlerden herhangi birisini bir başka varlığa sunmaktır.
Nitekim hanefi alimlerden İmam Muhammed ismail Ed-dehlevi ve Şeyh ebul hasen En-nedvi şöyle demişlerdir;
Şirk sadece insanın birisini Allah’a eş koşup onunla arasında hiçbir fark gözetmeden denk kabul etmesi değildir. Bunun yanında şirkin bir diğer gerçeği insanın Allah’ı kendi yüce zatına ve ibadetinine alamet kıldığı amelleri başkasına tahsis etmesidir.
Örnek insanlardan birine secde etmek, onun adına kurban kesip adakta bulunmak, zor anlarda onlardan yardım dilemek ve onu her yerde hazır ve nazır olduğunu söyleyerek onun tasarruf yetkisine sahip olduğunu ispatlamaya çalışmak, bunların hepsi ile şirk sabit olur ve insan bunlarla müşrik olur. (Takviye tu’l iman)
İlimde şirk koşmak nedir?
İlmi ile Allah her zaman ve mekanda her şeyi en ince ayrıntısıyla bilen gizli açık yeryüzünde ve gökyüzünde ne var ise Allah’ın ilmi ile hazır ve nazır olması ve sadece Allah’ın sıfatlarındandır.
Mahlukattan herhangi birinin adını telaffuz ederek ona ayaktayken, otururken, yakından veya uzaktan seslenen başına bir bela geldiğinde veya düşmanlarının şerrini savuşturmak için ona yalvaran ve onunla yardım/istiğazede bulunan, onun adına hatme yapan, onu murakabe eden, düşüncesini onu görüyormuş gibi himmetine yönelten, onun adını diliyle de kalbiyle söylediğinde kendisini onun suretine bürünmüş veya kabrinin karşısındaymış gibi inanan, bunun gözünün önüne getirdiğinde onun bunu bildiğini başına gelen bir hastalığı veya sağlığı, zorluğu veya kolaylığı, ölümü veya hayatı, üzüntüyü veya sevinci konuştuğu her şeyi başına gelen kederleri zihinden geçenleri bildiğini ve bütün bunlardan haberdar olduğunu kabul eden kimse müşrik olur. Çünkü bu itikadi şirktir. Bu tür şirke ilimde şirk koşma denir. Bu kuşatıcı ve kapsayıcı olan Allah’ın ilmine bir başkasına tahsis etmektir. ( Ebu’l hasen En-nedvi )
Tasarrufta şirke düşmek;
Allah dışında şeyh, evliya, Allah dostu yasa salih kullar olarak isimlendirilen kimselerin tasarruf etmek suretiyle emir ve yasaklar koyma, dilediğini rızıklandıran, dilediğinin rızkını daraltan, dilediğini öldüren, dilediğini dirilten, dilediğine sağlık dilediğini hastalık veren, dilediğine yardım eden, dilediğini yardımsız bırakan, dilediğini başarıya ulaştıran, dilediğini hezimete götüren, dilediğini zelil eden dilediğini aziz kılan, dilediğine huzur veren, dilediğine bela-musibet veren kimselere inanmak tasarrufta şirke düşmektir. Allajh ilmi ve kaderi ile her şeyi kuştan, tasarruf eden ve bilen yalnız Allah’tır. Bu konuda kullarından hiç kimse ne bunları bilir, ne aracı olunurlar, ne de onların bu konuda tasarrufu vardır. Onlar aynı diğer sıradan insanlar gibi hayatları, ilimleri ve tasarrufları sınırlıdır.
Tazim yüceltme şirkine düşmek;
İster batini tazim olsun ister zahiri amellerle yapılan tazim olsun, Allah’tan başkasına yapıldığı takdirde şirk ismini alır ve kişiyi İslam milletinden çıkarır. Çünkü Allah tazimi yani yüceltme amellerini batini ve zahiri olarak kendisine has kılmıştır ve buna ibadet ismini vermiştir. Nasıl ki secde, ruku, huşu, tevazu ve kıyam bir ibadet ve Allah hak bir özellikse buna benzer şeyler Allah’tan başkasına yapmak tazim şirkine sebep olur.
Salih olduğu zannedilen insanların karş el pençe divan durmak, onların yanında tazimle çökmek, onlar adına oruç tutmak, infak etmek, onları sırf ziyaret etmek, onlara yönelmek, onlar için yolculuğa çıkmak, onların isimlerini sürekli zikretmek ve onlar akla geldiğinde mubah şeyleri yapmaktan vazgeçmek gibi tutum ve davranışlar başkalarını tazim etmeye sebep olan ve ibadette Allah ortak koşmak demektir. Nasıl ki Haca giderken hacda ‘’Lebbeyk” telbiye getirmek, hacda ihramlı iken deniz ve kara hayvanı avlamaktan kaçınmak gerekiyorsa ki bu Allah has kılımış bir ibadettir. Aynı şekilde salih olarak isimlendirilen bu kimseler adına bu şekilde tutum ve davranışlarda bulunmak şirke sebep olmaktadır. Onlar adına kurban kesip adaklar adamak, Onlara dua talebinde bulunmak, onlara istiğaze yardıma çağırmak, dünya ve ahiretle ilgili isteklerini onlara yöneltmek sirke sebep olmuştur. Bunun şirk olmasının illeti tazim ve yüceltmeyi Allah kendine has kılmış bir ibadettir.
Salih olarak isimlendirilen bu kimselerin geride bırak bıraktıkları hatıraları öpmek, duvarlara asmak, bu hatıraların faydaya sebep olduğuna ve belanın def edilmesine sebep olduğuna inanmak bu hatıraları asmak ve temizlemek suretiyle bu hatıraların karşısında edepli oturmak ve ayaklarını uzatmamak gibi durumlar şirke kapı açan tutumda ve davranışlardır.
İşte bu tutum ve davranışlardan herhangi bir ameli tarikat liderine, şeyhine, kabre, ziyaret bölgelerine ve salih denilen kimselere vermek hiç şüphesiz bu Allah ile bağlarını kopmasına sebep olmaktadır. Onların önünde huşu, tevazu ile durmak, elinin diğerinin üzerine koyup el bağlamak, onların medreselerine ellerine bağlayarak kötülüğü def etmek ve iyliği celp etmek adına kıble gibi yönelmek onların huzurunda huşu ve tevazu ile beraber onların huzurundan çıkarken geri geri yürümek, kabirlerini öpmek, eziklik içinde onlara boyun bükmek ve onlara dokunmak suretiyle faydaya sebep olacağına inanmak gibi tutum ve davranışlar şirktir.
Hayrın ve şerrin meydana gelmesini, darlık ve bolluğu evliya ve şeyhlere bağlayarak falan filan’ın lanetine uğradı da delirdi, falanca filan kimseyi huzurundan kovunca fakir, falan filan’a yardım etti’de şansı açıldı, falan yıldızın akışıyla insanlara açlık musallat oldu, falanca işinde falan gün ve saatte başarılı olamadı, Allah resulü dilerse şöyle olur şeyhim dilerse şöyle olur diyen ve dilediği kimselere Allah’a mahsus olan isim ve sıfatları veren ortak/şirk koşmuş olur.
لا تقوم الساعة حتى تلحق قبائل من امتي بالمشركين وحتى تعبد قبائل من امة الاوثان
Ümmetimden bazı kabileler müşriklere katılmayınca bazı kabileler de puta tapmayıncaya kadar kıyamet kopmaz. (Tirmizi)
Devs kadınlarının kalçaları Zu’lhalasa’nın etrafında çalkalanmadıkça kıyamet kopmaz. (Buhari)
Gece ve gündüz lat ve uzza’ya tapılmadıkça yok olup gitmez. (Müslim)
Gürsel Gürbüz
www.gurselgurbuz.com
Share this content:
Yorum gönder