Dünyadaki Kusursuzluk ve Düzen Rabbani Sıfatları İlan Ediyor- 1
Ey kardeşim nasıl da bir oyuna geldin. Bugün insanların cehaletininden istifade ederek insana ait olan tüm duyu organlarını kullanma açısından heder edilip bozguna uğratan anlayıştır Allahın varlığını inkar etmek. Çünkü insandaki göz, kulak, burun benzer duyu organları hayatımızı kolaylaştıran iyi ile kötü-doğru ile yanlış-hak ile batılı birbirinden ayıran en önemli özelliklerdir. Şu yeryüzündeki müthiş düzen, denge, plan ve proje bir tesadüf mü diyorsun ya da ona doğal seleksiyon sonucunda oluştu mu diyorsun? Peki doğal seleksiyonun ilmi, kudreti, tasarruf gücü var mı ve aklı var mı? Gören gözü ve duyan kulağı var mı? Tabii ki yok. Peki şu dünyayı kim yarattı ona tesadüf mü dedin? Tesadüf kavramını kullanmak cehalet, bilgisizlik ve gerçeklerden kaçırmaktan başka bir şey değil. Bak Allahın sıfatlarını ilan eden Allahın kevni ayetleri ile tanış;
Ozon tabakasındaki müthiş denge;
Rabbimizin insanlığı koruyan bir diğer yasası güneşten gelen ısının azaltılmasında atmosferin 20 ile 50 kilometreleri arasındaki uzun tabakasının büyük bir rolü vardır. Ozon tabakası güneşten gelen zehirli morötesi ışınları önler dünyaya faydalı ışınları gönderir. Eğer uzun tabakası şimdikiden biraz daha fazla olsaydı insanlara faydalı olan güneş ışınlarının dünyaya gelmesini önleyecek ve insanı hayatı tehlikeye girecekti. Eğer o zaman şimdikinden daha az olsaydı zararlı olan güneş ışınları dünyaya gelecek ve hayat yine tehlikeye girecekti. Ozon tabakası sayesinde güneşten ancak faydalı kısmı gelmekte zararlı olanlar tutulmaktadır. (Etrafımızdaki hava sayfa 58-61)
Biraz aklı olan biraz ilim, hikmet ve olgunluğa ulaşmış bir kimse bunun bir tesadüf olduğunu söyleyemez. Çünkü bu tam bir delilik ve aynı zamanda ilme hakarettir. Çünkü bu mükemmel sistem kesinlikle bir irade bir yasa ve düzene ihtiyaç duyar ve bu ancak ilim ve kudret isteyen bir şeydir. O da Alemlerin Rabbi olan Allah’tır.
Atmosferdeki gazlar bi baksana!
İşte alemlerin rabbi olan Allah’ın bir yasası bir düzeni ve kullarını koruyacak ve hayatı elverişli kılacak olan bir düzeni, dünyamızın etrafını saran atmosferde %70’i de azot vardır %21 oksijendir ve %2 oranında da diğer gazlar vardır. Bu gazlardan pek çok düzen denge ve mükemmellikler vardır. Sadece bu dengelerden yalnızca birinin bozulması tüm hayatı tehlikeye sokar. Mesela: Oksijen yanıcı bir maddedir her oksijen atmosferde %21 oranda değil de biraz daha fazla örneğin %50 oranında olsaydı yana bilen her şey tutuşmaya hazır olacaktı, bir şimşek veya bir kibrit ile her şey yanacaktı, eğer oksijen %10 kadar daha az olsaydı boğazımıza bir ip geçirilmiş gibi nefesiz kalacaktık. (Etrafımızdaki hava sayfa 13-14)
Bugün kendilerine rasyonel ve akılcı diyenler bu yasaları bu kusursuzluğu bu mükemmeliği görmelerine rağmen inkar ederler. Halbuki atmosferdeki azot ve oksijenin birleşmemesi için atmosfere argon ve kripton gazları ilave edilmiştir, bu gazların atmosferde nasıl intikal ettiği bilinmemektedir. Hatta atmosferin bile nasıl oluştuğunu henüz bilinmemektedir. İşte bu bilinmemezliğin bilinmesi ancak ilim ile gerçekleşir bu kadar keşfedilmiş ilmi meselelere tesadüf demek ahmaklık olmaz mı?
Oksijen ve karbondioksit oranı;
Rabbimiz atmosferdeki oksijen ve karbon öyle bir denge oluşturmuştur ki nefes esnasında oksijen alır ve bunu karbondioksite dönüştürürüz yüzyıllarca insan ve hayvanların nefes almaları sonucunda oksijeni bütünüyle bitmesi gerekiyordu ama hiç de öyle olmamıştır. Çünkü Allah bitkilerde fotosentez yoluyla karbondioksiti dönüştürme yasası ile halletmiştir. İşte bu yasa ile oksijen oranı hep korunmuştur.
Havaya yeterli miktarda serpiştirilmiş karbondioksit oranının ısının dengelenmesinde büyük rolü vardır. Havadaki karbondioksit ve su buharı molekülleri yüksek ısıtma kapasitesi ile gündüzleri güneşten gelen ışınların bir kısmını emer gece olup da güneş ışığını çekince hava molekülleri tarafından emilen ısı bitki seralarında olduğu gibi korunur ve soğuk uzay boşluğuna bırakılmaz. Bu haliyle hava tabakası gündüz dünyayı güneşin ışınlarından koruyan bir perde geceleri ise sıcaklığı saklayan bir battaniye gibidir. Ay böyle bir koruyucu tavandan mahrum olduğu için gündüz sıcaktan kavrulurken gece de dondurucu soğukların tesiri altında kalır. (Osman Çakmak A.g.e sayfa 121)
Eğer atmosferdeki karbondioksit miktarı 2 kata çıkmış olsaydı dünyanın sıcaklığı ortalama 3 derece artacaktı ve kutuplardaki buzlar erimeye başlayacaktı. Eğer miktar azalsaydı dünya’nın sıcaklığı azalacak kutuplardaki buzlar yayılmaya başlayacaktı. Bu yüzden atmosferdeki karbondioksit miktarındaki oranın sabit kalması Allah’ın bir düzeni ve yasasıdır.
Yeryüzünün mükemmel ve elverişli olarak yaratılması insanoğlunun ihtiyaç duyacağı ve başka varlıkların da yaşayabileceği ve tüm ihtiyaçlarının giderilebileceği bu dünyanın olması bizi bilen, bizi tanıyan, bizden haberdar olan ve bizim ihtiyacımızı gideren bir ilahın olduğunda en büyük delilidir. Çünkü her şey müthiş ve mükemmel bir şekilde yaratılmış hastalıklara şifa buradan geliyor. Bela musibetlerden kurtulma yine buradan geliyor doğum ve hesabı vermek adına ölüm yine burada gerçekleşiyor.
Yapılan tahmini araştırmalara göre 80 milyon civarında bitki ve hayvan türü olduğu tahmin edilmektedir ve bunların sadece 1 milyon 800.000 kadarı tespit edilmiştir fakat Allah öyle bir denge öyle bir düzen ve müthiş bir yasa ortaya koymuş ki hiçbir canlının aşırı derecede çoğalıp yeryüzünü işkal etmediğini görüyoruz.
Denizlerde bazı balıklar binlerce ve milyonlarca yumurtaları bırakır yine aynı şekilde bir çift farenin yılda 500 3 yılda ise 20 milyona ulaşacağı tespit edilmiştir. İşte bu sebeple balıkların denizleri fareleri ise karaları istila etmesi gerekirken hiç de öyle olmamıştır. Çünkü Allah onların karşına koyduğu ekolojik denge ile başka canlılarla onların aşırı derecede çoğalmasını önlemiş böylelikle balıklar denizleri farelerde karaları dolduracak derecede çoğalmamıştır işte Allah’ın dengesi işte Allah’ın düzeni.
Hayvanlar arasında birbirleriyle birbirleriyle etkileşim içinde olup birinin diğeriyle beslendiği canları incelemiş ve buna besin zinciri ismini vermişlerdir. Çekirge otları yer kurbağa çekirgeyi yılan kurbağayı kartal yılanı yer her biri diğerinin rızkı olur, işte bu alemlerin rabbi olan Allah’ın ortaya koyduğu ekolojik yasası bu aynı zamanda doğal seleksiyon değil Allah’ın canlılar arasında yerleştiği ilahi bir dengedir. Allah ilmiyle, kudretiyle, tasarruf, irade ve yetkisi ile yeryüzüne tüm varlıkları bu ilahi yasalar üzere kurmuştur.
Bu olaya şöyle bir misal verelim 1900’lü yıllarda bir göçmen Avustralya’ya bir kaktüs getirir. Bu kaktüs ekilmesinden bir müddet sonra o kadar hızlı bir şekilde yayıldı ki çok geçmeden 20 milyon hektar araziyi kapladı ve her yıl 4 milyon hektar araziyi istila etti. Bu hal şehirlilerin ve köylülerin de hayatlarını zorlaştırmaya başlamıştı. Ekinleri yok etmiş ve tarıma darbe vurmuştu. Avustralyalılar bu bitkinin hızlı yayılışını önleyecek bir çare bulamazlar, ta ki böcek uzmanları dünyanın çeşitli yerlerinde yaptıkları araştırmaları sonunda 1925 yıllarında sadece bu kaktüs ile yaşayan ve yapraklarını yiyerek beslenen bir böcek buldular, bu böcekler hızla ürüyordu ve aynı zamanda Avustralya’da düşmanı olan bir başka böcek türü yoktu. Bu böcek çok geçmeden söz konusu kaktüs’ün yayılmasını durdurdu arkasından kendi üremesi de yavaşladı. Bugün kaktüs bitkisi bu ile sürekli çağalması önlendi.
Nitekim aynı şekilde bir İngiliz Avustralya’da 1859 yıllarında giderken iki düzine tavşan götürmüştü ve bu tavşan onların elinden kaçınca bu birkaç sene içerisinde tavşanlar on binlerce olmaya başladı. Zaman geçtikçe orman içinde 10-15 kilometre düz sahada ise 130 kilometre kaplayacak şekilde tavşanın varlığından tahmin ediliyordu. Halk bu konuda yönetimden yardım istedi ne kadar avlandılarsa ne kadar tuzak kurdularsa bir türlü baş edemediler. Hatta 1901 ve 97 yılları arasında doğu ve batıyı ayıran 3.256 kilometrelik tavşan geçirmez bir çit örüldü. Fakat bu da hiçbir fayda vermedi, tavşanların bu kısa sürede tarım ve yerleşim alanlarını ekonomik ve ekolojik dengesini bozmuş, artık çöllenmeye başlamıştı ve hala bugün Avustralya aynı problemle boğuşuyor ve tavşanların nasıl durduracağını bir türlü çözüme kavuşturamıyor.
Dolayısıyla yeryüzündeki denge ve düzen tamamı ile bir tasarımc,ı sanatçı, mühendis ve yaratıcının varlığının en büyük delili olduğu gibi hayata karışan bir Allahın varlığına delildir. Bunda aklını kullanan kimseler için bir tane bile şüphe yoktur. Evrendeki tüm yaratılan varlıklara yaratma ya da irade, ilim ve kudret gibi ilahi sıfatları atomlara, tesadüfe ya da doğal seleksiyona indirgemek sadece bir ahmaklık, cehalet, gaflet ve sonu hüsran olan ebedi bir cehennemdir. Ebedi cehennemi risk almak isteyen buyursun alsın.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder