Allah’tan Başkasına Secde Etmenin Hükmü Nedir?
Çoğulu sucud olan secde sözlük manası: Boyun eğmek, eğilmek, kibrini kırarak tevazu ile yere alnını koymaktır. Secde edilen yerlerede mescid denilmiştir.
Bilindiği üzere Allah’tan başkasına secde etmek ibadetlerin en büyüğü ve kulluğun zirvesidir. Nitekim İbni kayyım şöyle der; Uluhiyetin özelliklerinden biri de secdedir. O halde her kim ondan başkasına secde ederse o mahluku Allah’a benzetmiş olur. (Ed- dau ved- deva)
İslam şeriatında secdenin Allah’tan başkasına yapılmasının haram oluşu ümmetin ittifak ettiği bir nasdır. Önceki ümmetlerde secde bir saygı ifadesi sebebiyle meşru idi. Özellikle Yakup aleyhisselam’ın Yusuf aleyhisselam’a ailesiyle secde etmesi saygı ifadesi olan bir secdedir. Nitekim;
وَرَفَعَ اَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّوا لَهُ سُجَّدًاۚ
Ebeveynini tahtın üzerine çıkarttı/oturttu. (Hepsi) ona secde ettiler/saygıyla selamladılar. (Yûsuf, 100)
Yakup peygamber ailesiyle Yusuf aleyhisselam’a secde etmiştir. Bu secde tamamı ile saygı ve sevgi secdesi içeren bir secde iken, bugün bizim Allah’a yaptığımız secde ise bir kulluk ve bir ibadettir, Peki bunların arasındaki fark nedir?
Buradaki illet kişinin niyeti ve onun kastının bu secdenin ibadet mi yoksa saygı mı oldğunu belirler. Eğer bu secde edilen kimse ibadet, uluhiyet ve rububiyet makamında ise bu kimseye ibadet edilmiş olunur. Eğer niyetinde bu kimseye saygı ve sevgi gibi nedenlerden ise bu kimseye ibadet edilmiş olmaz. Dolayısıyla bu geçmiş şeriatlar da caiz iken bizim şeriatta haramdır. Kim bizim şeriatimizde sadece sevgi ve saygı yönüyle bir kimseye secde ederse niyetinden dolayı küçük şirk ya da en fazla günah işlemiş olur.
ذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُ الرَّحْمٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا
Onlara, Er-Rahmân’ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlardı. (19/Meryem, 58)
Secdede büyük şirke düşmenin illeti o kimsenin rububiyet ve uluhiyet özelliklerine itikat etmesidir.
Mesela: Bir kimse birine ümit, korku, fayda ve zarar gibi ibadet özelliklerini niyet ederek o kimseye secde eder yardıma çağırır, sığınır ve dua talebinde bulunursa bu kimse büyük şirke düşer.
İmam şevkani Allah’tan başkasına secde etmenin büyük şirk olması için itikat etme şartını koşmuştur.
Bakara 34 ayetinde Allah meleklere Adem’e secde ettirmişti yine Araf 206 ayetinde meleklerin Allah’a ibadet ettiklerini ve secde ettiklerini beyan etmektedir. Bu iki ayetteki fark nedir?
Meleklerin hem Allah’a hem Adem’e secde etmesindeki illet onların Allahın emrine boyun eğmesindendir. Çünkü meleklerin Allah’a secdesi Allah’ın rububiyet ve uluhiyetide teslim olmaları Adem’e secdesi ise tamamıyla bir saygı secdesi idi.
İmam Zehebi şöyle rivayet ediyor: Görmüyor musun sahabeleri aşırı sevgilerinden dolayı nebiye sana secde edelim mi dediler. O ise hayır dedi. Eğer izin verseydi tazim ve yüceltme yapacaklardı bu durum tıpkı Yusuf aleyhisselam’ın kardeşlerinin Yusuf’a secde etmeleri durumunda olduğu gibidir.
Allah dostu olarak tanımlanan evliyalara, kabirlere, şeyhlere ve kabirlere dönük kılınan namazlar ve secdeler haramdır.
Eğer bu kimseler korku ve ümit, fayda ve zarar gibi rububiyet ve uluhiyetin özelliklerine itikat ederek evliyalara, şeyhlere, kabirlere ya da kabre dönerek namaz kılan kimselere bu itikatla yaparlarsa bu büyük şirk olur ve bu kimse müşrik ismini alır. Bunun tam aksine uluhiyet ve rububiyet özelliklerini itikat etmeden yani korku, ümit, fayda ve zarar gibi ibadet çeşitlerinin yalnız Allah’a yapılacağını rububiyet ve uluhiyetin tüm özellikleri Allah’a verenlerin sadece saygı ve sevgi gibi evliyalara, şeyhlere secde etmek ve kabirlerde namaz kılmak, onların kabirlerine yönelmek küçük şirk olur ve bu sahibini günahkar yapar.
Nasıl ki saygı ve sevgi ifadesi ile Peygamberimize secde etmeyi Peygamberimiz şirk olarak görmüyorsa bugün de Peygamberimize saygı ve sevgi ifadesi ile secde edenlerden ancak günahkar olurlar. Çünkü illet onun bir peygamber olması sebeiyle sevgi ve saygı görmesidir.
Abdullah b. Evfa (r.a)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Muaz b. Cebel (r.a), Şam’dan geldiğinde Rasulullah (s.a.s)’a secde etti. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) dedi ki:
“Bu nedir ey Muaz?” Muaz (r.a) dedi ki:
“Ey Allah’ın Rasulü! Şam’a gittiğimde oradaki insanların din adamlarına secde ettiklerini gördüm. Ben de sana bunu yapmayı nefsimde daha uygun buldum.” Rasulullah (s.a.s) dedi ki:
“Eğer birinin birisine secde etmesini emretseydim, üzerinde büyük hakkı olduğu için hanımın kocasına secde etmesini emrederdim. Muhammed’in nefsi elinde olana yemin ederim ki, kadın kocasının hakkını eda edinceye kadar Rabbi’nin hakkını eda etmiş olmaz. Şayet kocası onu arzu ederse, bineğinin üzerinde olsa bile onu geri çevirmemesi gerekir.”
(İbni Mace, İbni Hibban, Ahmed, İbni Hacer senedi sahih demiştir)
Dolayısıyle bizden önceki ümmetlere her ne kadar saygı ifadesi olan secde muşru olsa dahi bizim şeriatimizde Rasulullah olsa dahi secde caiz değildir.
Gürsel Gürbüz
www.gurselgurbuz.com
Share this content:
Yorum gönder