×

Şirk Bağışlanması Olmayan Bir Günahtır.

Şirk Bağışlanması Olmayan Bir Günahtır.

Gürsel Gürbüz

Şirk (الشِّرْكُ) kelimesi Arapça kökenlidir. Ortak koşmak, bir şeye başkasını dahil etmek, eş tutmak manalarına gelir.

Sözlükte, “bir şeye ortak yapmak”, “yetkide veya işte bir başkasını katmak” gibi temel anlamları vardır. Arapçada “şerîk (شَرِيكٌ)” kelimesi de “ortak” anlamına gelir; şirk kelimesi de buradan türemiştir.

Istılah (Terim) Anlamı: İslami ıstılahta (dini terimde) şirk, Allah Teâlâ’ya zatında, sıfatlarında, fiillerinde veya ibadette herhangi bir şeyi ortak koşmak demektir.

Buna göre bir insan:

Allah’tan başkasını uluhiyette (ibadette),

Allah’ın sıfatlarında (örneğin bilmede, kudrette),

Allah’ın hakkı olan fiillerde (yaratma, hüküm koyma gibi)

Allah’a ortak koşarsa şirk işlemiş olur.

Kur’an’da şirk, Allah’ın asla bağışlamayacağını bildirdiği bir suçtur:

“Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz; bunun dışındaki günahları dilediğine bağışlar.” (Nisâ 4/48)

1-  Şirkten ve Müşriklerden Uzak Olmak

İslam, insanın Allah ile olan bağını yalnızca tevhid (birlemek) temeli üzerine kurar. Tevhidin en büyük düşmanı ise şirktir. Allah’a ortak koşmak, insanın yaratılış gayesini mahvetmek, kalbini kirletmek, sözünü ifsat etmek, amelini yok etmek demektir.

Bu sebeple Müslüman, şirkten ve müşriklerden her yönüyle – kalben, sözle ve amellerle – uzak durmak zorundadır. Bu sadece bir temenni değil, kesin bir ilahi emirdir.

Kalp yönüyle, şirkten nefret etmek, müşriklere sevgi beslememek, kalbi Allah’a tam bağlamak şarttır.

Söz yönüyle, şirk içerikli ifadelerden kaçınmak, tevhidi savunan sözlerle hakkı ilan etmek gerekir.

Amel yönüyle ise, şirk içeren tüm davranışlardan sakınılmalı, yalnız Allah’a kulluk eden ibadetler yapılmalıdır.

Bu uzak duruş, ilim ile (şirkin mahiyetini bilerek), hikmet ile (doğru yöntemlerle), basiret ile (görerek ve anlayarak) ve nihayet net, keskin bir ultimatomla (karar ve ayrılıkla) gerçekleşmelidir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“De ki: Ey kafirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam!” (Kâfirûn 109/1-2)

Bu ilahi çağrı, şirkten uzak kalmayı bir nasihat değil, bir zorunluluk olarak ortaya koyar. Mümin, her an, her yerde, her davranışında şirkten ve müşriklerin etkisinden korunmalıdır. Aksi takdirde, gizli veya açık bir şirk bulaşıp imanını tehlikeye atabilir.

Bu şekilde hem sözlük-ıstılah açıklamasını hem de istediğin tarzda bir makale girişini hazırlamış oldum.

Şirk sadece putlara tapmak değil; Allah’tan başkalarına dua etmek, Allah’ın yetkilerini başkasına vermek (mesela kanun koymak, helal-haram belirlemek gibi), Allah’tan başka şeylere kalpten bağlanmak, Allah’ın hükümlerine alternatif aramak, laik sistemleri benimsemek, Kemalizm gibi beşeri ideolojileri yüceltmek gibi pek çok modern görünümü de kapsar.

2- Günümüzde Şirkin Çirkin Türleri;

Allah’tan başkası adına yemin etmekten kaçınmak;

Yalnız Allah adına yemin edilir. “Şerefim üzerine, namusum üzerine” gibi şeyler şirk kokar.

Allah’tan başkası için kurban kesmekten sakınma;

Siyasi liderler, ideolojiler, tarikat şeyhleri veya başka varlıklar adına kurban kesmek büyük şirktir.

Allah’tan başkasına dua ve yardım istemekten kaçınmak;

“Ey filanca şeyh, ey falanca veli, bana yardım et” demek, Allah’a ortak koşmaktır.

Kanun koyuculuğu Allah’a has kılmak;

Laik/Kemalist sistemler gibi, insanın helal-haram belirlemesini meşru görmek şirktir.

Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerdir. (Maide 5/44)

Siyasi sistemlerde laiklik ve demokrasiye iman etmekten kaçınmak;

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demek, Allah’ın egemenlik hakkını gasp etmektir.

Kemalizmi, insan haklarını veya anayasaları İslam’ın üstünde görmemek

Kemalizm gibi ideolojileri kutsamak tevhidi bozar.

Küfür rejimlerine sevgi ve bağlılık göstermeme.

Kalpten sevgi, bağlılık göstermek şirk bağı kurar.

Ekonomik şirkten uzak durmak (faiz, rüşvet, haram kazanç vs.)

Allah’ın yasakladığı faiz gibi sistemleri meşru görmek şirktir.

Sembol ve ritüellerle şirk işlemlerinden sakınmak;

Putperest sembolleri (haç işareti gibi) taşımak, şirk içerikli ritüellere katılmak caiz değildir.

Şirk içerikli sözlerden uzak durmak;

“Olmazsa falanca olmaz”, “O olmasaydı mahvolmuştum” gibi Allah’tan başkasına mutlak kudret atfetmek şirktir.

Allah’ın adını dünya menfaati için kullanmaktan kaçınmak;

Din üzerinden siyaset, makam, para kazanmaya çalışmak dini alet etmek ve Allah’a ihanet etmektir.

Muska, nazarlık, uğur gibi şeylere güvenmemek;

Şifa ve korunma yalnız Allah’tandır. Boncuklar, dualı muskalar, taşlar koruyucu kabul edilirse şirk olur.

Toplumun rızasını Allah’ın rızasının önüne koymamak;

“İnsanlar ne der” diye hareket etmek, Allah’tan daha çok insanlardan korkmak ve onlara kulluk etmek olur.

Modern ideolojilere körü körüne bağlanmamak;

Feminizm, kapitalizm, sosyalizm gibi beşeri ideolojiler de kendi içlerinde şirk unsurları taşır.

Din-dışı otoriteleri kutsamamak ve onlardan medet ummamak;

Bir lideri, devleti veya sistemi, kurtarıcı olarak görmek Allah’ın Rubûbiyet hakkını gasp etmektir.

3- Bu Tür Şirklere Düşmenin Büyük Tehlikesi Nedir?

İmanın iptal olması:

Şirk, ameli değil doğrudan imani bir yıkım meydana getirir. Tevhit bozulunca iman geçersiz olur.

Amellerin boşa çıkması:

Allah şöyle buyurur: “Eğer şirk koşarsan, mutlaka amelin boşa gider ve ziyana uğrayanlardan olursun.”

(Zümer 39/65)

Cehennemde ebedî kalmak: Şirkle ölen bir kimse tövbe etmeden ölürse, Allah onu affetmeyeceğini bildirmiştir:

“Kim Allah’a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır. Onun varacağı yer ateştir.” (Maide 5/72)

İnsanın onurunun ve özgürlüğünün yok olması:

Müşrik, başkasına kul olur; kalbi Allah için hür olmaktan çıkar. Şirk, insanı hem dünyada hem ahirette alçaltır.

İlahi gazabı çekmek: Müşrikler, Allah’ın dostluğu ve yardımından mahrum kalır. Dünya ve ahirette rezil olurlar.

4- Kişi Dünyadayken Küfür ve Şirkten Berî Olmak Zorundadır

İnsan bu dünyaya tesadüfen gelmemiştir. Yaratanı olan Allah, onu yalnız kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”

(Zâriyât 51/56)

Bu ilahi gaye apaçıktır: İnsan, kula değil Allah’a kul olmak için vardır.

İdeolojik tanrılara, siyasi liderlere, putlaştırılmış sistemlere, modern sahte ilahlara değil; sadece ve sadece Allah’a kul olmak için yaratılmıştır.

5- Şayet Bir İnsan Dünyada Küfür ve Şirkten Arınmazsa…

Şirk üzere ölürse, artık hiçbir pişmanlık, hiçbir ağlayış, hiçbir özür ona fayda vermez.

Ölüm anı geldiğinde “keşke tevhit üzere olsaydım” dese de, artık iş işten geçmiştir.

Çünkü Allah şöyle hükmetmiştir:

“Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar.” (Nisâ 4/48)

Bu, Allah’ın değişmez yasasıdır.

O gün “keşke” demek, “ah vah” etmek hiçbir kapıyı açmayacaktır.

6- Akli ve Mantıki Açıdan da Bakıldığında…

Bir insan, kendisini yaratan, rızıklandıran, koruyan Allah’ı bırakıp da kendi gibi aciz yaratıklara, beşeri sistemlere, ideolojilere taparsa, bu hem akla hem fıtrata terstir.

Bir yaratılmışın yaratılana boyun eğmesi, doğal düzene aykırıdır.

Allah yaratıcıdır, kullar ise yaratılmıştır.

Hakikatte kulluk edilmeye layık olan yalnız Allah’tır; çünkü kudret, hüküm, mülk, yaratma, hayat ve ölüm O’na aittir.

İnsan, bir hükümdarın kölesi olmak için değil, Allah’ın şerefli kulu olmak için yaratılmıştır.

Bir insan düşün ki, dünyada hayvanlara, cansız varlıklara, putlaştırılmış liderlere, modaya, sisteme, ideolojiye kul olsun; sonra ölüp Rabbine gittiğinde eli boş ve rezil bir halde çıksın…

Dünya hayatında insanlara yaranmaya çalışmış, insanların rızası için yaşamış; ama asıl razı olması gereken Allah’ı unutarak O’na isyan etmiş olsun…

Ve o büyük hesap gününde Rabbimiz ona şöyle hitap etsin:

“Bugün sizi unuttuğumuz gibi, siz de dünyada bizi unuttunuz!” (Câsiye 45/34)

Bu nasıl bir acı, nasıl bir sonsuz pişmanlıktır!

Şirk içinde ölen bir insan, kabirde “Rabbim Allah” diyemeyecek…

Mahşerde “Ben yalnız Sana kulluk ettim” diyemeyecek…

Sırat köprüsünde düşecek…

Cennet kokusunu bile alamayacak…

Sonsuz cehennem azabına mahkum olacak…

Ve o zaman ne mal, ne makam, ne ideoloji, ne lider, ne sistem kurtarıcı olabilecektir.

7- İnsan Yalnız Allah’a Kul Olmak İçin Yaratılmıştır

İnsan özgür doğmaz. İnsan, Allah’a kul doğar.

Asıl özgürlük de, Allah’a kullukta gizlidir. Çünkü Allah’tan başkasına kul olan herkes esirdir: Para kölesidir, Şehvet kölesidir, İnsanların beğenisinin kölesidir, Sistemlerin, modaların, ideolojilerin kölesidir. Allah’a kul olan ise sadece Allah’a boyun eğer. Başka hiçbir şeye, hiçbir kişiye, hiçbir sisteme eğilmez. İşte bu gerçek hürriyettir. Ve Allah şöyle buyurur:

“Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki gökten düşmüş de onu kuşlar kapmış ya da rüzgar onu uzak bir yere sürüklemiş gibidir.”(Hac 22/31)

Şirk insanı parçalayan, dağıtan, zelil eden bir yıkımdır.

İnsan dünyadayken küfürden ve şirkten arınmak zorundadır. Çünkü ölüm geldiği anda, şirk üzere ölen kimse için artık asla kurtuluş yoktur. Pişmanlık fayda vermez, gözyaşı fayda vermez, yalvarmak fayda vermez. İnsan dünyadayken kula kul olmayı, ideolojiye tapınmayı, beşeri sistemleri kutsamayı reddetmeli; sadece ve sadece Allah’a boyun eğmelidir. Kalbini, sözünü ve amellerini şirkten temizleyerek yalnızca Allah’a ait kılmalıdır. İşte bu hem aklın, hem kalbin, hem de imanın tek doğru yoludur.

8- Şirkin Tehlikesi Hakkında Sahabe ve Selef Sözleri

İbn Mes’ûd (radıyallahu anh) Diyor ki:

“Kim Allah’a ortak koşarak ölürse, cennete girmesi kesinlikle haram olur.”

(Buhârî, Tefsîr 4/48; Müslim, Îmân 92)

Bu, doğrudan Rasulullah’tan öğrendiği bir gerçektir. Yani şirkin affı yoktur, kurtuluşu da yoktur.

Muâz b. Cebel (radıyallahu anh) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ona şöyle buyurmuştur:

“Ey Muâz! Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, yalnızca O’na kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır.” (Müslim, Îmân 1/48)

Muâz der ki: “Bu müjdeyi insanlara vereyim mi?” Resûlullah: “Hayır, tembelleşirler.”

buyurmuştu. (Bu hadiste Resulullah şirkten beri olmanın kulluğun özü olduğunu öğretiyor.)

Ömer b. Hattâb (radıyallahu anh) Şöyle demiştir:

“Biz cahiliye döneminde putlara tapardık. Allah bizi şereflendirip doğru yolu gösterdi. Şimdi tekrar şirk olan bir şeyi yapmaktan Allah’a sığınırım!”

(Müsned-i Ahmed, 1/18)

Ömer radıyallahu anh şirke zerre kadar yaklaşmayı bile büyük bir felaket sayıyordu.

9- Selef Âlimlerinden Şirk Uyarıları

İmam Ahmed b. Hanbel (rahimehullah) Şöyle demiştir:

“Şirk küçük olsun büyük olsun, bir kimse onunla ölürse ebedî azaba girer. Küçük şirki önemsemek büyük şirke sürükler.” (Mesâil-i İmam Ahmed, rivayet: Abdullah)

Bu söz, şirkin küçüğü bile olsa hafife alınmaması gerektiğini açıkça vurguluyor.

İbn Teymiyye (rahimehullah) Şöyle der:

“Tevhid, Allah’a itaatin ve kurtuluşun kapısıdır. Şirk ise en büyük zulümdür. Kim şirk üzere ölürse, Allah’a karşı delilsiz bahane bulamaz.” (Mecmû’ al-Fetâwâ, 1/89)

Yani şirk üzere ölen insanın hiçbir mazereti geçerli sayılmayacaktır.

İbn Kayyım el-Cevziyye (rahimehullah) Şöyle demiştir:

“Şirk, insanı cennetten sonsuza dek mahrum eden en ağır cinayettir. Şirkle gelenin Allah yanında hiçbir değeri kalmaz.”

(İğâsetü’l-Lehfân, 1/123)

Burada da açıkça şirkin insanı Allah katında değersiz, yüzü kara bir hale getirdiği anlatılıyor.

Hasan-ı Basrî (rahimehullah) Diyor ki:

“Şirkin küçük ya da büyük olması önemli değildir. Allah katında şirk, amel ve kulluğu kökünden söker.” (az-Zühd, İbnü’l-Mubârak, s. 19)

Yani, şirk bulaşmış bir amel, tamamen iptal olur!

İbn Abbas (radıyallahu anhuma) Şöyle der:

“Şirk, Allah ile kul arasındaki en büyük engeldir. Allah katında şirkten daha büyük bir günah yoktur.” (Buhârî, Tefsîr 4/48)

İbn Abbas’ın bu sözü doğrudan Kur’an’dan anladığı ilahi bir hakikati gösteriyor.

SONUÇ:

Sahabe ve selef âlimleri şirki “ebedi helak” sebebi saymışlardır.

Şirkin küçüğü de büyüğü de affedilmez bir felakettir.

Şirk üzere ölen kimsenin Allah yanında hiçbir mazereti geçerli değildir.

Şirk bulaşan ibadetler ve ameller, tamamen boşa çıkmış olur.

Tevhid, cennetin anahtarıdır; şirk, cehennemin kapısıdır.

10- Şirkten Korunmak İçin Sahih Dua ve Zikirler

Şirkten Bilmeden Dahi Korunmak İçin Dua

اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أُشْرِكَ بِكَ وَأَنَا أَعْلَمُ، وَأَسْتَغْفِرُكَ لِمَا لَا أَعْلَمُ

“Allah’ım! Bilerek Sana şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilemeyerek düştüğüm şirkten dolayı da Senden mağfiret dilerim.” (Müsned-i Ahmed, 4/403; el-Edebü’l-Müfred 716; sahih)

Tevhid Zikri (Şirkin Zıttı Olan Zikir)

لَا إِلٰهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

“Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’nadır. O, her şeye gücü yetendir.” (Buhârî, Deavât 64; Müslim, Zikir 44)

Genel İstiğfar (Şirkten de Diğer Günahlardan da Korunmak İçin)

أَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ يُغْضِبُهُ وَيُهِنِي نَفْسِي

“Allah’ı gazaplandıran ve kendimi alçaltan her türlü günahtan dolayı Allah’tan mağfiret dilerim.” (İbn Ebi’d-Dünyâ, Kitâbü’t-Tevbe, s. 69)

Küfür ve Şirkin Fitnesinden Allah’a Sığınma (Kur’an Duası)

رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

“Ey Rabbimiz! Bizi kâfirler için fitne yapma ve bizi bağışla. Şüphesiz Sen, mutlak galip ve hüküm sahibisin. (el-Mümtehine 60/5)

Ebu Bekir’e Öğretilen Dua (Genel Tevbe ve Şirkten Arınma İçin)

اللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا، وَلَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ، فَاغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِندِكَ، وَارْحَمْنِي، إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

“Allah’ım! Ben nefsime çok zulmettim. Senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Beni kendi katından bir mağfiretle bağışla ve bana merhamet et. Şüphesiz Sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.” (Buhârî, Ezan 149; Müslim, Zikir 2705)

Ekstra Tavsiye:

Bu duaları sabah-akşam en az birer kere okumak.

Özellikle “Allahümme innî e’ûzü bike…” duasını sabah ve akşam 3’er kere tekrar etmek çok etkilidir.

Her gün 100 kere “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh…” zikriyle şirk izlerini kalpten temizlemek çok kuvvetli bir koruma sağlar.

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed