Dava Adamları: Hakka ve Batıla Davet Edenler.
Tarih boyunca insanlara yön veren, insanları kontrol altına alan, idare eden ve insanları belli değerlere çağıran kimseler olmuştur. Davet edenler davet edilenleri kendi zan, şüphe, heva, heveslerine, kendi görüş ve düşünceleri itibariyle kendilerinin hak, doğru ve gerçek olarak görür ve insanları buna davet ederler. Bugün yaklaşık yeryüzünde on binlerce demokrasi, kemalizm ve sosyalizm gibi ideolojik dinler ve aynı zamanda Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam gibi onlarca din söz konusudur. Peki birbirlerinden farklı, birbiriyle muhalif ve zıt olan şeylerin hepsinin hak olduğunu iddiasında bulunarak insanları buna davet ederler ne kadar hak üzere olabilirler? Halbuki hak bir tanedir batıl ise çoktur. Dolayısıyla birbirine zıt yüz binlerce düşüncenin hak olması imkansızlığı gerektirir. İşte bu sebeple dava adamları iki türlüdür. Hakka davet edenler ve batıla davet edenler. Hakka davet edenler onlar tamamıyla nefislerinde, arzularında, şehvetlerinde ve dünyevi çıkarlardan kendilerini soyutlayarak yalnız ilahi öğretilere rabbani sisteme ve Allah’ın otoritesine davet ederler. Batıl dava adamlarına gelince onlar insanları zan, şüphe, heva ve heves gibi tamamıyla insan uydurması ideolojik verilere davet ederler ve bunun sonucunda mal, mülk, akıl, din, vicdan, nesil, namus ve birçok değer yerle yeksan olur.
1- Hakka davet edenler: Onlar hiç kimseden bir ücret ve dünyevi bir meta talep etmeden yalnız insanları Allah’a davet eder. Bu dava adamları mallarını, canlarını ve hayatlarını Allah yolunda adayan ve insanları yalnız Allah’a kul olmaya islam ilahi nizamın yasalarına, sosyal, siyasi, ekonomik ve ahlaki yaşam programına davet eden kimsedir. Hakka davet eden dava adamları meşruiyetini Allah’tan alırlar iyiliği emretmek, kötülüğü nehy etmek ve insanlar arasında Adalet terazisine dengelemek onların omuzlarında yükselir.
Bu dava kulları kullara kul olmayı sonlandır, sömürü, Adaletsizlik, haksızlık ve her türlü zulme karşı baş kaldırarak yeryüzünde insanlar arasında Adalet dengesini Kuran ilahi ve Rabbani bir davadır.
Allah insanları bu dava uğrunda yarattı bu davaya sancaktarlık yapmaları için peygamberlerin şahsında tüm resullerin yolunun yolcularını bu davaya teşvik etti. Çünkü bu dava kurtuluş, başarı, rahmet, af ve mağfirete götüren bir davadır.
Bu dava uğrunda nice toplumlar aileler, kadınlar, erkekler ve nice insanlar bu dava adamlarının vesilesiyle Allah’ın rızasına ve onun cennetine ulaştılar. Bu dava uğrunda zalimler, müstekbirler ve tağutlar diz çöktü ve bu dava uğrunda nice insanın namusu, malı, aklı, dini ve nesli korundu. O halde çalışacak olanlar bu dava uğrunda çalışsın. Çünkü bu dava Dünya ile sınırlı olmayan ahirette kişiye Allah’ın rahmetini ulaştıran bir davadır.
2- Batıla davet edenler: Batıl dava adamları tarih boyunca her ne kadar özgürlük, hürriyet, barış, huzur ve adalet kavramlarını ağızlarında geveleseler dahi onlar tarih boyunca savaşın, ölümlerin, adaletsizliğin, sömürü, kötülük ve çilenin sebebi olmuşlardır. Onlar ideolojik verileri ile insanın fıtratını bozan, insanlar arasında her türlü fitne ve kötülüğe sebep olan kimselerdir.
Hele şu batıl davalarına bir bakın! Onlar özgürlük, huzur ve barış adı altında insanları tağutlara kul olmaya davet ediyorlar. Onlar insanları sömürüye ve kadınlarını en iğrenç işlerde kullanıyor, aileleri dağıtıyor ve insanın izzetini, şerefini ve namusunu değersiz kılıyor.
Batıl dava adamları insanları şirke, küfre, kula kulluğa ve tağuta kulluğa davet etme vardır. Batıl dava adamaları Allah’a isyan eden, Allah’ın merkezinin dışına iten ve Allah’tan başkalarına ilahi ve rabbani özelliklerin verilmesiyle yapay tanrılaara sebep olmaktadırlar.
Tarihte nice batıl dava adamları yeryüzünde öyle fitnelere sebep olmuştur ki onlar milyonların ölümüne sebep olmuştur. Birinci dünya savaşı’nı kim başlattı batıl dava adamları değil mi? İkinci dünya savaşı’nı kim başlattı batıl davadanları değil mi? Güney Amerika’da 50 milyon Kızılderiliyi öldüren kim? Kuzey Amerika’da 100 milyon Kızılderili öldüren kim? Hiroşima ve Nakasaki de atom bombasını atan kim? O batıl dava adamları öldürünce Milyonlar öldürüyorlar. Nitekim;
Ateist Mao Tszedun Çin’de 50 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Stalin 34 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Hitler 20 milyon insan öldürmedi mi?
Leopold 10 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Hideki 5 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Lenin 4 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Pol Pot 2 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Kim il Sung 2 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Mengistu 1,5 milyon insan öldürmedi mi?
Ateist Brejnef 1,5 milyon insan öldürmedi mi? Ve daha niceleri..
Batıl dava adamların ellerinde kan, zulüm ve adaletsizlik onların elleriyle gerçekleşir. Onlar iktidara özgürlük, adalet ve barış teraneleri ile ortaya çıkarlar sonra yeryüzünde toplumları ifsat eder ve büyük zulümlere sebep olurlar.
O halde hak yolunun yolcuları olan dava adamları korkmadan ve cesur adımlarla tüm tehdit ve korkutmalara karşılık insanları Allah’a davet etmeli. Nitekim İbni Teymin’in şu sözü gerçekten dava adamlar için büyük bir tesellidir; Düşmanlarım bana ne yapabilirler ki benim cennetim ve bahçem göğsümdedir. Nereye gidersem o da benimle birliktedir. Eğer beni zindana koyarlarsa zindan bana halveti yeri olur…. beni öldürürlerse öldürülmem şehadet olur… beni sürgün ederlerse sürgünüm seyahat olur…
Bu öyle bir davadır ki insanı ıslah eden terbiye eden Allah ile bağlarını güçlendiren ve yeryüzüne insanlar için rahmet kapılarını açan bir davadır.
Hz ebubekir’i görmedin mi? O malını mülkünü Allah yolunda feda etti.
Sen Ömer’i görmedin mi o cahiliye devrinde kendi kızını diri diri gömüyordu İslam ile şereflenince yeryüzünde Adalet timsali oldu. O öyle biri oldu ki kendisine ölümü hatırlatacak bir adam tutturmaya kadar götürdü.
Sen Ali’yi görmedin mi? O öyle bir dava adamı oldu ki savaş meydanlarında aslan kesilirdi. Sen Osman’ı görmedin mi? Meleklerin bile kendisiyle hayal ettiği bir kimsenin konumuna getirmiştir.
Sen Bilal’i görmedin mi? O Mekke’nin tüm vadilerinden gezdirilir, ısınmış ağır kayaların üzerine konulduğu ve kırbaçlandığında O Ehadun ehad dediğini duymadın mı?
Sen Selahattin Eyyubi görmedin mi? O lezzet, lüks ve şatafatlı sarayını terk ederek cölün ortasında çadırların içinde Allah yolunda kuffara karşı cihad etme konusunda hırsı oluşunu. Bu dava öyle ulvi bir davadır ki ilahi ve rabbani bir dava olması hasebiyle insana izzet, şeref ve büyük nimetlere sebep olur.
Ey dava adamı! Senin bu dava uğrunda karşılaşacağın zor, sıkıntılı, çileli ve meşakkatli günlerin olacaktır. Hakaret, zulüm, saldırı, küçük görme, ayıplama ve kınama ile karşılaşacaksın. Ama sen bunların hiçbirini önemsemeyecek davan uğrunda ilerleyeceksin. Ey dava adamı! Sen zindanlara atılacak orada ışık olacaksın, sen sürgün edildiğinde davanın tohumları serpilecek, sen istikrar ve kararlığınla insanlara cesaret ve büyük bir feyiz vereceksin. Ey dava adamı! Sen insanlar arasında örnek bir modelsin küffar karşısında taviz vermeden hakkı ve batılı gürleyen, sen enerjinle insanlara güç vereceksin, kurumuş kalplere su olacaksın, Rabbani davetinde yeryüzünün putları yıkacak ve tağutların saltanatını sarsacaksın.
Nuh Aleyhisselam’ın haberi sana gelmedi mi? O bıkmadan ve usanmadan gizli-açık gece-gündüz insanları 950 yıl Allah’a davet etmedi mi? Allah onu korumadı mı? Allah onun düşmanını bozguna uğratmadı mı?
Sana dava adamlarının haberi gelmedi mi? İbrahim’in nemrut’a ve onun avanelerine karşı nasıl mücadele ettiğini Ateşin nasıl da ona serin olduğunu ve Allah’ın nasıl da onu koruduğunu görmedin mi?
Sana Musa aleyhisselam’ın haberi gelmedi mi? O Firavun ve onun müstekbir avanesine karşı nasıl bir mücadele içinde olduğunu ve onları büyük bir yenilgiye uğrattığını görmedin mi?
Sana Muhammed aleyhisselatu vessellemin haberi gelmedi mi? O 13 yıl boyunca Mekke’de müstekbir müşriklere karşı mücadele etmedi mi? Sonra Medine’de davetinin filizlenmesi ile bir devlet kurmadı mı? Sonra onun davetinin sonucunda Arap Yarımadası ve sonra bugünün Amerika ve Çini konumunda olan o günün Pers ve Bizans İmparatoru darmadağın eden ilahi müdahalesini görmedin mi?
Dava adamları resullerinin yolunda onların izinde ve onların örnekliğinde insanları hakk’a davet eden kimsedir. O halde kardeşim Allah’ın çağrısına icabet et ve onun davasının dava adamı ol. Nitekim;
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ
Ey iman edenler! Siz Allah’a yardım ederseniz, (Allah da) size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar. (Muhammed, 7)
وَالَّذ۪ينَ جَاهَدُوا ف۪ينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَاۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَمَعَ الْمُحْسِن۪ينَ
Bizim yolumuzda cihad edenlere elbette (en doğru olan) yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, muhsinlerle/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanlarla beraberdir. (Ankebût, 69)
وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ
Gevşemeyin, üzülmeyin! Şayet inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz. (Âli İmran:139)
O halde kararını ver. Ya Allah’ım davası Ya şeytanın davası, ya İslam davası ya ideolojik dinlerin davası ya Resullerin davası ya tağutların davası karar vermek sanadır. kim Allah’ın davasını seçerse yaratılma gayesini seçerek büyük nimetlere ulaşır.
Gürsel Gürbüz
www.gurselgurbuz.com
Share this content:
Yorum gönder