×

Usul İlmi: Kıyas Nedir?

Usul İlmi: Kıyas Nedir?

Kıyas Sözlük Manası; Denk, takdir, ölçme, karşılaştırma ya da iki şey arasında benzerlikleri tespit etmek gibi manalara gelir.

İslam Istılahında Kıyas: Bir şeyin hükmü konusunda ayet ve sünnette bulunmayan bir meseleyi aralarındaki ortak illet ya da sebep bağlamından dolayı Kur’an ve Sünnetteki çözülmüş olan bir meseleye benzeterek başka bir hükmün ortak illetiyle hükme varmaktır. Dolayısıyla hükmüne dair bir nassın bulunmadığı bir şeyi illetleri bir olması nedeniyle hükmü nasla varid olan bir şeye ilhak etmek ya da ikisi arasında ortak bir vasif olduğu için asıl olanın hükmüne varmaktır.

İslam hukuk terimi olarak kıyas fıkıh usulünde dördüncü kaynakdır. Nasıl ki icma müçtehid alimlerin ilgilendiği alan ise kıyasda aynı şekilde müçtehid alimlerin yetkisindedir.

Kıyas ile ilgili bir çok tanım yapılmıştır.

Kitap, sünnet ve icma da hükmü bulunmayan meseleye aralarındaki illet birliği sebebiyle benzerlikten dolayı bu kaynaklardan birinde yer alan meselenin hükmünü vermek demektir.

Kitapta, sünnette ve icma da bir meselenin hükmü gösterilmiştir. Müctehid her iki meselenin illet bakımından bir olduğuna kanaat getirirse nasda mevcut olan bir hükmü bu yeni meseleye uygular ve bu iki hüküm eşit hale getirilir.

Kıyasa Örnekler;

1- Allah Resülü (s) “Hâkim, öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin.” (Buhari)

buyurmuştur. Bu hadisi nas olarak alan alimler kıyas yaparak şu sonuca varmışlardır.

“Hâkim gam ve gussa (keder) ve açlık ve galebe-i nevm (uykulu) gibi sıhhat-ı tefekküre (sağlıklı düşünmeye) engel olabilecek bir ârıza ile zihni müşevves (karışık) olduğu halde hükme tesaddî (teşebbüs) etmemelidir.” denilmiştir. Hadiste geçen “öfke hâli” ile Mecelle maddesindeki “üzüntü, keder, açlık ve şiddetli uyku halleri” arasındaki ortak illet, bu gibi hallerin sağlıklı karar vermeye engel teşkil etme ihtimalidir (Mahmud Es’ad, Telhîsu Usûli’l-Fıkh, İzmir 1313, s.12)

“Kur’ân’da iki kız kardeşi bir nikâh altında toplamak yasaklanmıştır.” (Nisa: 23). Hadiste de şöyle buyurulmuştur:”Kadın, halası ve teyzesiyle bir nikâh altında toplanamaz.” (Buhârî, Nikâh, 27).

Bunlara kıyas yapılarak; Bir erkek farz edildiğinde diğeriyle evlenmesi caiz olmayacak derecede mahrem hısım olan iki kadının bir nikâh altında toplanamayacağı esası benimsenmiştir. Çünkü bütün bunlar, akrabalığın hiçe sayılmasına ve sılâ-i rahmin kesilmesine yol açmaktadır.

2- Allah Kur’an-ı Kerim’de hamr/içkinin haram olduğunu dünya ve ahirette kötü sonuçlara sebep olduğunu beyan etmiştir. İçkinin haram olmasını illeti düşmanlık, kin, nefret, öfke, aklın zayıflaması, ekonomik, sosyolojik problemler ve birçok sorunlara sebeptir. İslam alimlere göre içki ayetteki hamr üzüm suyundan ateşte kaynatılmaksızın elde edilen özel bir içkidir. Ama bu özellikle yapılmayan bira, viski ve votka gibi içkiler normal şartlarda bu ayetin kapsamında değildir. Ama bu içkilerin ortak illeti onlarında  sarhoş edici olmasıdır. Bu da ayetteki Hamr/içki ayetinin kıyas edilmek suretiyle bu içkilere de haram hükmü uygulanılır.

Dolayısıyla özünde haram olan Hamr asıldır yani makis aleyhdir. Votka, bira ve viski gibi içkiler ise Fer’ yani makisdir.

3- Allah Resulü (s) bir hadislerinde “Murisini öldüren katil mirasçı olamaz” Bu hadisin hükmüne göre Murisini öldüren katil mirastan Mahrum olmasıdır. Katilin mirastan mahrum olmasının illeti haram bir suç işlemek suretiyle murisini öldürerek önceden mirasa konma girişimidir. Katilin bu kasıtla murisini öldürmesi onun aleyhine çevrilmesi ile mirastan mahrum olma hükmünü alır.

Murisini öldürmesi ve hukuki bir mirasa ulaşmak için zamanından önce haram olan bir fiili işlemesi kıyas yoluyla bu kimse mirastan mahrum olur. Dolayısıyla varisin murisini öldürmesi asıl yani makis aleyh o kimsenin murisini öldürmesi Fer yani makisdir.

4- Bir hadislerinde Rasulullah Aleyhisselam; ‘’Mü’min mü’minin kardeşidir. Bir mü’min kardeşinin evlenmek üzere teklifte bulunduğu kadını evlenme teklif etmesi kardeşinin alışverişine taraflar ayrılmadan yeni bir teklifle katılması helal değildir.’’ (Muslim)

Bu hadis bir kimsenin evlenmek için teklifte bulunduğu kadına başka birinin yeni teklif etmesinin yasaklığı ile ilgilidir. Bu nassın illeti kırgınlık, düşmanlık, kavga ve fitnelere sebep olması ile ilgilidir.

Bu nassı kıyas etmek suretiyle kişilerin alışverişleri, kira sözleşmesi ya da buna benzer başka işlerde yeni bir teklifte bulunmasını yasaklar ve bu kıyas yoluyla haramlık hükmü diğer şeylerde uygulanır. Çünkü illet kırgınlık, eziyet, kavga, kin ve buna benzer birçok kötülüklere sebep olmaktadır.

Dolayısıyla bir kadının evlilik teklifinde bulunma ya da bir pazarlıkta olan bir malı başkasının teklif etmesi asıl yani makis aleyh, başkasının bu işte yeni teklifte bulunması ya da başkasının kiralamak istediği şeyi kiralamaya çalışması Fer yani  makistir.

5- Allah Resulü (s) bir hadislerinde; ”Üç kişi olduğunuzda iki kişi üçüncüden ayrı olarak fısıldamasın. Çünkü bu onu üzer.” Bu hadis gereği üç kişi olmasına rağmen ikinci kişiyle gizli konuşmak fitneye, kırgınlığ ve kalbin kırılmasına ya da kendisi için kötü bir şey tasarladıkları düşünmesine sebebiyet verir. Zaten bu tutum ve davranışlar kin, nefret ve kardeşliği zedeler. Bu kıyasla nasıl ki kardeşinin yanında iki kişinin gizli konuşması yasaklanmışsa aynı şekilde onun yanında yabancı dil ile konuşmak da kıyas ile yasak kılınmıştır.

Buradaki gizli konuşma asıl yani makis aley’dir. Üç kişinin bilmediği dil ile konuşma Fer makisttir. Bu hükümün yasak olmasını illeti üzüntü verme, kin, nefret ve başka kötülüklere sebep olmasıdır.

Nas ile belirlenen hükme asıl, kıyas ile belirlenen hükme feri hüküm adı verilir.

Kiyas fer’i yani kendisi hakkında hüküm olmayan bir konuda ona benzer, onunla eşit ve onunla aynı durumda olan asla dayandırılması yani nassa dayandırılmasıdır.

Kiyasın hüccet değeri islam hukukçularının büyük çoğunluğu kıyasın şer’i ve ameli  hükümleri sağlayan bir delil ve islam hukukunun esaslarından biri olduğu hususunda fikir birliği etmişlerdir. Çünkü kıyas delili kitap, sünnet ve icmaya dayanır.

İmam Şafiî (ö 204/819) kıyas hakkında şöyle der:

“Her hadise hakkında ya ona ait bir hüküm veya hak olan hükmün yolunu gösteren bir delâlet vardır. Meselenin açık hükmü varsa ona uymak gerekir. Eğer belirli bir hüküm yoksa, meselenin hak olan hükmüne götüren yolun delili ictihad ile aranır, ictihad ise kıyastan ibarettir.” (Şâfiî, er-Risâle, Kahire 1940, s.477).

NOT; Taabudi/ibadet hükümlerde kıyas yapılamaz. Çünkü bu yalnız Allah’ın bildirdiği hükümle ancak bilinir.

İslam Alimleri Kıyası İkiye Ayırmışlardır.

1- Gerçek Anlamda Kiyas: Bu Allah’ın koyduğu kıyastır ve eşit olma anlamındadır. İster müctehidin dikkatini çeksin ister çekmesin bu şer’i bir delildir.

2- Mecazi Anlamda Kiyas: Bu şer’i hükümler çıkarmak için müctehidin başvurdukları kıyastır.

Kıyas hükmü belli olmayan bir meselenin hükmünü, hükmü belli olan bir meselenin arasındaki ortak illeti bularak hüküm verilmesidir. Bu ise müctehidlerin içtihadlarının sonucunda olur.  Dolayısıyla kıyas kapalı olan bir hükmü ortaya çıkarmaktır. Müçtehid ortak illeti bulabilmesi için düşünmesi yani aklını yorması gerekir.

Kiyasın sahih olmasının şartları üçtür.

1- Kitap

2- Sünnet

3- İcma

Sebep ile illet arasındaki fark;

Sebep ve illetin her biri şeri’at koyucu tarafından hükmün varlığını ve yokluğunu gösteren bir alamet kılmıştır. Çünkü sebep ve illet açık olan ve değişmeyen sabit sıfatlardır. Hükümlere alamet olmaları halinde hükümler belirli ve istikrarlı olur.

Mesela: Güneşin batması akşam namazının farz olduğunu gösteren bir alamettir. Ancak akıl güneşin batması ile akşam namazı arasında herhangi bir irtibat kuramaz o halde ramazan’in girmesi ve güneşin batması birer sebebtir fakat illet değildir.

İllet hükmü bildiren bir vasıftır. Mesela içkinin haram kılınmasındaki sarhoşluk vasfı gibi.

Meselikul İlle: İlleti bilme metotları yani asıl hüküm ile ona kıyaslanan hükümlerde ki illetlere ulaşma metodudur.

Hükmü nass tarafından belirlenmiş meseleye asıl veya makis aleyh denilir.

Hükmü nasslarda belirlenmemiş meseleye fer’ veya makis.

Nassdaki hükmün konmasına sebep olan özelliğe İllet.

Nassla sabit hükme, aslın hükmü.

Kıyasla belirlenen hükme ise, fer’in hükmü adı ve­rilir.

Kıyasın Delil (Huccet) Oluşu

Kıyas, temelde akıl ve mantık metodu olduğu halde, bazı hukukçuların çoğunluktan ayrı görüş öne sürdükleri görülür. İslâm hukukçularının kıyas hakkındaki görüşleri üçe ayrılır:

a) Kıyasa büyük bir önem vererek onu hüccet kabul edenler. Ebû Hanîfe, imam Şafii, imam Mâlik ve bunları izleyenler.

b) Kıyası yetersiz görerek, ona ancak zorunlu hallerde başvuranlar. Buna, Ahmed b. Hanbel örnek gösterilebilir.

c) Kıyası tamamen reddedenler. Zahiriler ve Şiilerlerdir.

Kıyasın Rükunları Dört’tür.

1- Asıl: İsminden de anlaşıldığı gibi hükmü nas veya icma ile belirlenmiş olan konuları ihtiva eder. Buna aynı zamanda Makisun aleyh yada Müşebbehun bih’ denilir.

2- Fer’: Bu hükümün nas ya da icmada bulunmayan hükümleri ihtiva eder. Buna aynı zamanda Makis veya Müşebbeh de denilir.

3- Aslın Hükmü: Bu nass ve icma ile belirlenmiş olan aslın kıyas yoluyla fer’e yani hükmü nas ve icmada bulunmayan meseleye uygulamak istenen hükümdür

4- İllet: Aslın hükmünün kendisine dayandırıldığı hükümdür.

Kıyasın kısımları

1- Kıyas-ı Evla: Bu Asıl ile Fer arasındaki ortak illetin fer’de daha açık ve kuvvetli olduğu kıyas türüdür.

2- Kıyas-ı Musavi: Bu asılla Fer arasındaki iletin eşit olduğu kıyastır.

3- Kıyas-ı Edna: Asılla Fer arasındaki iletin ferde daha zayıf olduğu kıyastır.

Gürsel Gürbüz

www.gurselgurbuz.com

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed