Şeytan’nın Tuzak, Hile ve Vesveselerine Karşı Korun!
Allah yeryüzünde ona ibadet edecek ve ilahi yasalarla hükmedeecek bir halife yaratmak istediğinde Şeytan Allahın halifesi olan Adem’e secde et ilahi emrine isyan etmişti. Nitekim;
قَالَ مَا مَنَعَكَ اَلَّا تَسْجُدَ اِذْ اَمَرْتُكَۜ قَالَ اَنَا۬ خَيْرٌ مِنْهُۚ خَلَقْتَن۪ي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ ط۪ينٍ
Allah buyurdu ki: “Sana emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan nedir?” Dedi ki: “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten, onu topraktan yarattın.” (7/A’râf, 12)
Şeytan Allahın laneti ve gazabıyla beraber ilahi huzurdan kovulmakla beraber cennet nimetlerinden’de mahrum olmuştu. Adem aleyhisselam cennete imtihan edilecek ve o da bir günah işleyecekti ikisi de Kur’an ‘ ın ifadesiyle birbirine düşman olarak yeryüzüne indirildi.
قُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ وَلَكُمْ فِي الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى ح۪ينٍ
Şeytan onların ayağını cennetten kaydırdı ve onları bulundukları yerden çıkardı. Allah dedi ki: “Oradan birbirinize düşmanlar olarak dünyaya inin. Sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir karar yerleşip yaşamak ve yeryüzünün nimetlerinden faydalanma vardır.” (2/Bakara, 36
Adem aleyhisselamın günah işlemesi onun şahsında bizim için ibretlerle doludur. Allah bize Adem aleyhisselam’ı kandıran şeytanın bizim düşmanımız olduğunu ve ikinci olarak da Adem aleyhisselam gibi siz de tevbe ederseniz! Tevbelerinizi kabul ederim şeklinde bizim için dersler vardır.
قَالَا رَبَّنَا ظَلَمْنَٓا اَنْفُسَنَا وَاِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
Dediler ki: “Rabbimiz! Şüphesiz biz kendimize zulmettik. Şayet bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen muhakkak ki hüsrana uğrayanlardan oluruz.” (7/A’râf, 23)
Şeytan ise inat, kibir, kin, nefret ve azgınlığıyla tevbe etmemekle beraber Adem aleyhisselam’ı ve onun evlatlarını düşman edinmişti. Nitekim;
قَالَ فَبِمَٓا اَغْوَيْتَن۪ي لَاَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَق۪يمَۙ
Dedi ki: “Beni saptırmana karşılık, ben de onları (saptırmak) için senin dosdoğru yolunun üzerine oturacağım.” (7/A’râf, 16)
ثُمَّ لَاٰتِيَنَّهُمْ مِنْ بَيْنِ اَيْد۪يهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ اَيْمَانِهِمْ وَعَنْ شَمَٓائِلِهِمْۜ وَلَا تَجِدُ اَكْثَرَهُمْ شَاكِر۪ينَ
“Sonra kesinlikle onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Çoğunu şükredici bulamayacaksın.” (7/A’râf, 17)
Allah kıyamete kadar kendisine mühlet verince o ise and içerek, Allah’a isyan edecek Allahın kullarını saptıracağını ahlaksız, kibir ve kinli bir edayla Allah’a ilan ediyordu.
Nitekim Sahabeden İbni Mesud ve İbn-i Abbas bu ayet ile ilgili: Mü’minlerI Allah ile bağını koparbilmek ve karanlığa gömmek için vesvese, desise, hile ve yaygaraalarıyla ademoğlunu saptıracağı adına yemin ediyor.
Şeytanın Vesveseleri;
İblis insanları aldatmak, kandırmak ve boş vaatlerle onları tuzağına çeker ve böylelikle Allah’a karşı olan kulun ahdini bozar.
يَعِدُهُمْ وَيُمَنّ۪يهِمْۜ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ اِلَّا غُرُورًا
Onlara vaatte bulunur ve onları (boş) kuruntularla oyalar. Şeytanın onlara vaadi aldatmadan ibarettir. (4/Nisâ, 120)
Nitekim o insanlara fısıldayarak sen daha gençsin, ibadet yapma, sen eğlence ve hayatın tadını çıkar. Allahın dinine sonra yardım edersin, sen ne kadar namaz, ibadet kulluk yapsanda kalbin temiz, iyi, vicdanlı ve temiz birisin diyerek, Allahın kullarını aldatır ve şirkin karanlığına gömer.
1- Şeytan Vesvese ile Fakirlikle Korkutur ve Çirkin Şeyleri Emreder.
Şeytan vesvese ve yaygaralarla boş vaatler ile insanları aldatmak için dört koldan saldırır.
Şer olanı sana hayır olarak gösterir, batılı hak olarak lanse eder, küfrü iman, şirki tevhit, Allah’a isyanı itaat, öyle ki o cimriliği cömertlik ve kötü ahlakı güzel ahlak olarak süsler. Şeytan böyle aldatırken Allah’da onun tuzaklarını ve yalanlarını bir bir kerim kitabında deşifre ediyor, kula düşen bu ilahi öğreti öğrenmek ve kendisini korumasıdır.
اَلشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُمْ بِالْفَحْشَٓاءِۚ
Şeytan (değerli olan ve Allah yolunda infak edilmeye layık mallarınızı vermeyesiniz diye) sizi fakirlikle korkutup, size fuhşiyatı emrediyor.
Allah’i1n vaadine gelince o hak ve gerçekleşecek olan doğrulardır. Nitekim;
وَاللّٰهُ يَعِدُكُمْ مَغْفِرَةً مِنْهُ وَفَضْلًاۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌۚ
Allah ise size kendi katından bağışlanma ve O’ndan olan ihsan ve lütuf vadediyor. Allah (ihsanı ve lütfu bütün varlığı kuşatacak kadar geniş olan) Vâsi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara, 268)
2- Şeytanın Aldatması;
Aldatma konusunda şeytan mahir, yalancı ve tuzak kuran bir kimsedir. O şer olana hayır, kötü olanı iyi, çirkin olanı güzel ve zalim olanı mazlum gösterir.
O bütün gücüyle dürtü ve teşvikleriyle insana hırsızlığı, zinayı, adam öldürmeyi, ahlaksızlığı ve kötülüğü güzel gösterir. Nitekim Alimler Haşr: 16 ayetini tefsir ederken şöyle bir rivayette bulunurlar;
İbn Cerir, Yahya b. İbrahim el-Mesû’dî kanalı ile îbn Mes’ud’un yukardaki ayetle ilgili olarak şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Koyun otlatmakta olan bir kadın vardı. Bu kadının dört kardeşi de bulunmaktaydı. Kadın geceleyin bir rahibin manastırına gidip barnırdı. Bir gece rahib, o kadınla zina yaptı. Kadın hamile kaldı. Şeytan gelip rahibe: “Kadını öldür, sonra göm. Çünkü sen, sözü doğrulanan ve dinlenen bir adamsın.” dedi. Rahip, kadını Öldürdü. Sonra gömdü. Öte yandan şeytan, kadının kardeşlerinin rüyasına girip onlara şöyle dedi: “Manastırdaki rahip, kızkardeşinizle zina yaptı. Onu gebe bırakınca öldürdü ve falan yere gömdü.”
Sabah olunca kardeşlerinden birisi: “Vallahi dün gece bir rüya gördüm, ama bilemiyorum, size anlatayım mı, yoksa anlatmıyayım mı?” dedi. Kardeşleri de: “Hayır, hayır anlat.” dediler. O da anlattı. Diğeri: “Vallahi ben de aynı rüyayı gördüm.” dedi. Üçüncüsü de: “Vallahi ben de bu rüyayı gördüm.” dedi. Ve hep birlikte: “Vallahi bu işin içinde bir iş var.” dediler.
Koşup rahibin manastırına gittiler. Onu manastırdan aşağı indirdiler. O esnada şeytan kendilerinden önce rahibe ulaşıp: “Ben seni bu belaya sürükledim ve bundan kurtaracak kişi de ancak benim. Bunun için de bana secde et ki, seni içine düşürdüğüm bu beladan kurtarayım.” dedi. Rahip, ona secde etti. Kadının kardeşleri gelince, şeytan, rahipten uzaklaştı. Rahibi yakaladılar ve öldürdüler.
كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ اِذْ قَالَ لِلْاِنْسَانِ اكْفُرْۚ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِنْكَ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ
Şeytanın durumu gibi… Hani insana: “Kâfir ol!” dedi. (İnsan) kâfir olunca da: “Şüphesiz ki ben, senden berîyim. Çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkuyorum.” dedi. (Münafıklar da dostları olan Ehl-i Kitab’ı böyle kandırdılar. “Yurtlarınızdan çıkarılırsanız biz de çıkarız, savaşırsanız yardım ederiz.” dediler. Savaş başlayınca da onlardan uzaklaştılar.) (59/Haşr, 16)
3- Şeytanın Vesvesi Kalbe Korku Salması;
Şeytan aleyhilanet mü’minleri kâfirlerin gücü, saltanatı, teknoloji ve bilimsel gelişmeleriyle korkutarak Allahın davasından alıkoyar ve dine yönelmesine engel olur. Öyle ki iyiliği emretmez, kötülüğü yasaklamaz, cemaate gitmekten korkar ve bu şekilde imanı zayıflar zayıflar ve islam dininden çıkıp onların safına katılır.
اِنَّمَا ذٰلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ اَوْلِيَٓاءَهُۖ فَلَا تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ
İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun. (Ali İmran:175)
اَلَّذ۪ينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ ا۪يمَانًاۗ وَقَالُوا حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
Onlar ki: “İnsanlar sizinle (savaşmak için) toplandı. Onlardan korkun.” denildiğinde imanları arttı ve dediler ki: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” (Ali İmran:173)
Şeytan korku, desise ve aldatmalarıyla insanları Allah’a karşı kafir olmaya, Adem ve Havva’nın cennetten çıkarılmasında dost rolünü oynayarak aldatmadı mı?
Habil ile Kabil arasındaki düşmanlığa sebep olup ve ikisi arasında Kabile dostluk kurup Habili öldürtmedi mi?
Nuh aleyhisselam’ın kavminin şirkine ve küfürüne yardım ederek bu kavmin helak olmasına sebep olan şeytan değil miydi?
Ad, Semud, Eyke ve benzeri kavimler helak eden ve onları cehenneme götüren şeytanın aldatmaları ve tuzakları değil miydi?
Lut kavmi’nin en ahlaksız şekilde nefislerine, arzularına, şehvete, şirke düşmeleri ve kadınları bırakarak erkeklerle olmayı telkin eden ve onları bu konuma getiren şeytanın oyunları değil miydi?
Nemrut’un İbrahim aleyhisselam’a olan inkarı ve kibri şeytanın onu aldatması değil miydi? Nitekim böyle biri en son küçücük bir sinekle kendi sonunu hazırlamadı mı?
Firavunun ve onun kadrosunun kibri, inat ve gururu onların Allah’a ihanet edip denizde boğulmasına sebep olan şeytanın oyunu değil miydi?
Musa’nın kavminin buzağıya tapması ve Musa aleyhisselam onların içinde olmasına rağmen onların bu küfrü işlemesi şeytanın tehlikeli daveti ve aldatması değil miydi?
Her kafir, müşrik, zalim ve müstekbirleri helak olanın dostu ve arkadaşı şeytan olmakla beraber her birine cehenneme götürülmesine pay sahibi olan da şeytan değil midir?
Şeytan Allah ona lanet etsin, Adem ve Havva annemizi ‘’ebedilik ağacı’’ ile aldatmıştı. Eğer bundan yersen ebedi bir hayatın olur ve meleklerden olursun diyerek kendi tuzağa düşürmedi mi?
Bugün şeytan aynı şeyi ademoğlu içinde yapmıyor mu?
İçki ve şarap gibi alkollü içecekler için o senin stresten alıkoyar, seni rahatlatır ve hüznü giderir hatta bir defa içsen, yapsan ne olur! Şeklinde içkiyi, zina ve her türlü harama düşürmüyor mu? Halbuki İslam’da bütün kötülüklerin anası içkidir.
Onlar faize kredi, avans ve benzeri isimleri vererek Haram meşru göstermiyorlar mı?
Zina evlerine genelev ismini vermeleri ya da zina eden kadınlara hayat kadını ismini vermeleri tamamıyla bu zulümleri meşru göstermek değil midir? Ebedilik ağacı yaygarası ile Adem ve eşi aldatıldığı gibi bugün bizde böyle aldatılmıyormuyuz?
4- Şeytanın Vesvesesi: Nefsin zaaf ve Meyiline Göre Hücum Etmesi;
Bir kimse nefsinde, arzu ve isteklerinde en çok ne üzere yoğunlaşmış ise şeytan onunla ona hücum eder. Misal: İslami hareketin içerisinde tekfir fıkhını, usul ve kaideleri anlamamış ama insanları tekfir etmede meyilli bir konumda olduğunu şeytan sezdiğinde ”sen mü’minsin, sen Müslümansın, onlar kafir, onlar müşrik, sen ise bu meseleyi daha iyi biliyorsun, senin ilmin mi var” şeklinde onu tekfir de radikal ve aşırıcı konuma getirerek ümmetin saflarını bu şekilde dağıtır ve fitneye sebep olur.
Nitekim Selef’ten bazıları ne güzel de söylemişler: Yüce Allahın emrettiklerinden her birinin üzerinde şeytanın iki çekmesi vardır: Ya tefrit/ kusurlu tarafa ya da ifrat/taşkınlık tarafına çeker, hangisinde başarılı olursa onu kendisi için bir zafer kabul eder. (Keşful Havada Evzai)
Dolayısıyla şeytan kimin tefrit ya da ifrat taşkınlık edeceğini bir kimsenin nefsinde sezdiği anda ona süvariler ile saldırır.
Eğer nefsinde bir insan kabir ehlini, şeyh, evliya ve salih gibi kulları tazim de aşırıya kaçıyorsa şeytan bu yolla onu aldatır ve bu insanları ilah makamına oturtarak Allah’a ait olan ve ibadet çeşiti olan dua talebi, sığınma ve yardıma çağırma gibi ibadet çeşitlerini bu kimselere yapmasına sebep olur.
Kimileri ilim öğrenir ama onla amel etmez, kimileri cemaat ehli olur ama cemaatte görevleri yerine getirmez, kimileri Kur’an ‘ ı öğrenir ama amel etmez, islami davada gayret içinde olma,z kimleri cemaat ehli olur ama davet yapmaz, iyliği emretmez ve kötülüğe yasaklamaz işte bunlar şeytanın insanları az şeyle iktifa ederek asıl olanla alı koymasıdır.
5- Şeytanın Vesveseleri Sufi Kimselerin Keramet Keşif Adı Altında Aldatması;
Şeytan oyun ve hileleri ile bugün özellikle tarikat ehlinden olan sufileri keşif, batın, keramet, leduni ilmi ve benzeri şeylerle aldatmış nice batıl tehlikeli bir inanca düşürmüştür.
Onlar biz Kur’an ve sünnetin batinini ilmini biliyoruz diyerek bid’at, hurafeler ve kötülükleri onlar meşru göstermiştir.
Onlar biz keşif ehliyiz, keramet ehliyiz ve biz de ledün ilmi var diyerek onlar Allahın ayetlerini tahrif etmişler, insanları islam’ın hakikatlerinden alı koymuşlar ve büyük üzülme sebep olmuşlardır.
Nitekim şeytan onların şeyhlerine şöyle fısıldar: Biliniz ve kabul ediniz ki ilmin ötesinde bir yol vardır…. Eğer o yola sülük ederseniz şüphesiz o yol sizi nice manevi keşif ve fetihlere kavuşturur ve bu süreçle hakikatleri bizzat kendiniz görürsünüz.
İşte bu söylem ile şeytan onları tuzaağ düşürmüş artık onlar için Kur’an ve sünnet değil kaynak ve ölçü keşif, batini ilim, leduni ilim yada keramet şeklinde şeytandan ilham ve vesveseleriyle dini mubin islamı bozarlar.
İmam Kuşeyri kitabında şunu naklediyor: Ebu Hafs: Marifetullah‘a erdim günden beri kalbime ne bir hak ne de bir batıl girmemiştir demiştir. (Risale 184)
İmam Rabbani kitabında şunu naklediyor: Hallaç ben Allahın dinine kafir oldum küfür Müslümanlara göre çirkinse bana göre vaciptir, demiştir.
Yine o şöyle demiştir: Velilik makamı peygamberlikten daha üstündür, demiştir.
Buna karşılık imam Rabbani şöyle demiştir: Bu kafir sözler çirkin olup cehaletin ilme, küfrün Müslümanlığa tercih edilmesine benzer. (C 1, M.N 268)
İşte şeytan böyle tuzaklarıyla takva şeklinde fucuru, sünnet görünümünde bid’ati, tevhid adı altında şirki yaşatır.
6- Şeytanın Vesvesesi; İbadete Düşkünlük ile Aldatması
Şeytan insana mescitden çıkma, zikir yap, namaz kıl, züht sahibi ol ve uzlete geç insanlardan uzaklaş şeklinde aldatır. O insanların arasına karışmaz, insanlara nasihatte bulunmaz, iyiliği emretmez ve kötülüğü yasaklamaz hiç şüphesiz ki bu şeytanın dinde bir kısmını vererek bir kısmını ondan almasıdır.
Nitekim sahada ibadetler de dengeli oldukları gibi insanlar arasına karışır ve mütevazi davranırdı.
Nitekim Ashab‘tan Abdullah bin Selam bir gün Ebu Bekir radiyallahu anh’ın sırtında odun taşıdığını görür. Neden böyle yapıyorsun senin buna ihtiyacın yoktur sana yardım edecek kimseler ile yapsan ya! Ebubekir ona şu karşılığı verir: Ben böyle yapmakla nefsimin kibrini atıyorum, çünkü ben Resulullah aleyhissalatu sellemin kalbinde zerre kadar kibir bulunan birisinin cennete girmeyeceğini söylerken işittim.
7- Şeytanın Vesvesesi Kulun Kendini Ucub/Beğenmesi
Bir kul kendisini beğendiği anda onun kalbinde kibir olur. çünkü bu başkasını küçük kendisini büyük görmekten başka bir şey değildir. Öyle ki şeytan bu kula yaklaşır ve bunları yapmasını telkin eder, insanları tarafından övünmek, alkışlanmak, teveccüh sahibi olmak, bir meclise gittiğinde insanların onun için ayağa kalkmasına ve benzeri şeyler şüphesiz ki kulun Allah‘la bağları kopması için bir sebeptir.
8- Şeytanın Vesvesesi Abdest ve Namazlarda Vesvesesi;
Hiç şüphesiz ki cehalet zor, sıkıntı, bela, kötülük, hidayetsizlik, ilimsizlik ve bir çok şeyden mahrum olmaktır. Bu sebeple cehaletin zıttı olan ilin bir nimet, rahmet, ilim, hikmet, basiret ve şüphesi olmayan doğruluktur. İnsanların bir çokları namaz, oruç, abdest, zekat ve din hususunda bilgisizliği, ilimsizliği ve cehaleti tercih ederler. Şeytan da bunu fırsata çevirerek bu ibadetlerin’de vesvese vererek şurada hata yaptın, burada yanlış yaptın, abdestin olmadı, orucun kabul edilmedi ve namazını bozdun şeklinde insanı dinden bıktırır ve usandırır.
Nitekim imam Ahmed: Kişinin abdest ve gusül alırken vesveseseye yer vermemesi onun fakih oluşuna delalet eder.
Nitekim Allah Resulü aleyhisselam: Sana şüphe vereni bırak şüphe vermeyeni al.
Nitekim başka bir hadiste Resulullah aleyhisselam: Bir miktar hurma görmüş ve bunun bir sadaka hurması olduğundan endişe etmesem alıp yerdim buyurmuştur. (Buhari)
Dolayısıyla Muvesvis olmamak ve vesveseden kurtulmanın yolu ilim, samimiyet, ihlas ve sünnetle amel etmektir.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder