Manaya Delalet Açısından Nas’ın İbaresi, Nas’ın İşareti, Nas’ın Delaleti, Nas’ın İktizası, Nas’ın Mefhumu Muhalifi
Lafızların manaya delalet, tarz ve keyfiyetine delalet yolları vardır.
Delalet herhangi bir söz, durum ve hareketin belli bir anlam ve hükümle bağlantısını ifade eden bir kavramdır.
Delalet sözlükte alamet, karine, işaret ve yol göstermek gibi manalara gelir.
Delalet İki Şekilde Görülür;
1- Delaleti Lafzi
2- Delaleti Gayri Lafzi
1- Delaleti Lafzi: Bu herhangi anlaşma metni ya da iki kapak arasında bir kitapta yazılan lafzi şeyler metne delaleti lafzidir.
2- Delaleti Gayri Lafzi: Bu kitap ya da herhangi bir metne yazılı olmayan misal olarak dumanın ateşe delaleti ise gayri lafzi delalettir.
İnsanların başkasıyla iletişim kurması duygu ve düşünceleri çoğunlukla söz ile anlatılır, söz yani lafız konuşanın dinleyicilere meramını, duygusunu, düşüncesini ve anlatmaya ilk önce başvurduğu bir vasıtadır.
Bununla beraber insanlar bu sözlerin dışında bazen yazı, işaret, alamet ve fiilleri ile kendi düşüncelerini, duygularını ya da anlatmaları gereken şeyleri anlatabilir ve en anlaşılır bilinen anlaşılan şey ise ya da başka bir ifade ile karşı tarafın anlamasını sağlayan vasıta lafızdır.
Dolayısıyla lafzi söz bir mana ve hüküm ifade etmek üzere konulmuştur, insan bunu duyduğu andan itibaren o lafzın delalet ettiği manayı anlar ne olduğunu bilir.
Lafzın delaleti bazen hal bazen işaret ve bazen lafızlarla olur, bu açıdan âlimlerimiz delaleti lafzi olan ile delaleti lafzi olmayan delalet şeklinde ikiye ayırmışlardır. Tekrar ifade edecek olursak lafzın delaleti bazen hal bazen işaret ve bazen lafızlarla olur, bu açıdan âlimlerimiz delaleti lafzi olan delaleti lafzi olmayan şeklinde ikiye ayırmışlardır.
Delalet Yönünde Lafızlar Beş Kısma Ayrılır;
1- Nas’ın İbaresi
2- Nas’ın İşareti
3- Nas’ın Delaleti
4- Nas’ın İktizası
5- Nas’ın Mefhumu Muhalifi
1- Nas’ın İbaresi;
Bu Nas’ın harf, kelime, terkip ve cümleleri içine almaktadır, öyle ki lafzın kendi sigasında derhal anlaşılan manaya delalet eder.
Dolayısıyla nas’ın ibaresi cümledeki kelimelerden anlaşılan manadır ve bu hüküm için sevk edilmiştir, bu açıdan nas’ın ibaresi naslardaki zahir nas, mufesser, muhkem, âm ve has gibi durumlarda söz konusu olabilir. Misal;
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Resûl’e itaat edin ki, merhamet olunasınız. (24/Nûr, 56)
‘’Namazı kılın zekâtı verin” ayeti nas’ın ibaresi açısından namaz ve zekatın farziyetine ve yerine getirilmesine delalet etmektedir ve bu açıdan nas bu hükmü ifade etmek üzere inmiştir.
قَالُٓوا اِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبٰواۢ وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰواۜ
(Bu ceza:) “Alışveriş de faiz gibidir.” demeleri nedeniyledir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır. (2/Bakara, 275)
”Alışverişi helal faizi haram kıldı’ ayetine baktığımızda iki farklı zıt manaya delalet etmektedir: Birincisi mana alışverişin ile faiz arasındaki fark ikincisi ise alışverişin helal faizin haram olmasıdır, işten nas’ın delalet ibaresi bunu ortaya koymaktadır.
2- Nas’ın İşareti
Bu nas’ın işareti ile delaletin nas’ı ibaresinin dışında delalet ettiği şeydir ve ibarenin bir neticesi olarak meydana gelir. Nasta bunun için bu hükmü için bu hüküm için sevk edilmiştir. Misal;
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُۜ وَلْيَكْتُبْ بَيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِۖ
Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızdan bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın ona öğrettiği şekilde yazmaktan geri durmasın. (2/Bakara, 282)
اُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ اِلٰى نِسَٓائِكُمْۜ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّۜ
Oruç gecesi kadınlarınızla beraber olmak size helal kılındı. Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtüsünüz. (2/Bakara, 187)
3- Nas’ın Delaleti
Nas’ın ibaresini zikr edilen bir meselenin hükmünün ortak müşterek illet sebebiyle nas zikredilmeyen meseleler hakkında sabit olduğuna delalet etmesine nas’ın delalet denilir.
Nas’ın delaletinde illetin dil kurallarıyla bilinmesine karşılık kıyasla ancak içtihat ile bilinebilir, buradaki illet kıyas işleminde olduğu gibi tetkik ve içtihata ihtiyaç duyulmadan lafzın manasını anlayan herkes dil ve mantık kuralları yardımıyla kalabildiği bir illettir. Misal;2xz
فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَر۪يمًا 23
Onlara “öf” bile deme! Onları azarlama ve onlara değerli bir söz söyle. (17/İsrâ, 23)
”anne ve babaya öf deme” ayetini duyan biri kimse mantık ve dil kurallarıyla anne babaya öf deme filinin kötü bir fiil olduğu ortaya çıkararak bunun haram yasak kılındığı anlaşılır.
4- Nas’ın İktizası; Bu sözlük anlamı gerekli kılmak ve talep etmek anlamlarına gelir.
Fıkıh usulü açısından sözün tam ve doğru anlaşılıp hüküm ifade edebilmesi için belli bir takdir yapılması gerekiyorsa söylenmiş kısmın bu takdir edilecek söylenmeyi söylenmemiş kısma delaletin yoluyla delalet ve nasın iktizası denilir. Dolayısıyla söylenmemiş kısma delaletin iktizası yoluyla ya da nas’ın iktizası denilir.
Nitekim İmam Serahsi şöyle der: İktiza kendisi olmadan nas’ın amel edilmesi mümkün olmayan nas hüküm ifade ede bilmesi için nas’ta takdir olunması şart olan bir ziyadden fazlıktan ibarettir. ( Serahsi usul I 248)
Misal analarımız kızların …. size haram kılındı Nisa 43 bu ayette anne ve kızların haram kılındığı ifade edilmiştir, aslında zatlar varlıkların kendileri haram kılınmazlar, haram kılınan zatların fiilleri zatlarla alakalı fiillerdir. Burada münasip düşen fiil de evlenme fiilidir buna göre ayetin meali analarınızı kızlarınızı… nikahlarınız size haram kılındı.
”Ümmetimden hata unutma ve zorlandıkları söz ve fiiller kaldırılmıştır” hadisin ümmetten hata, unutma ve ikrah kaldırıldığı ifade edilmekte, aslında ümmetten hata, isyan ve ikrah kaldırılmamıştır. Ümmetten hata ve isyan suretiyle ikrah ile yapılan fillerin günahı ve dünyevi sorumluluğu kaldırılmıştır.
5- Mefhumu Muhalif;
Mefhumu Muhalif konusuna girmeden önce bu kavram ilintili bazı kavramların ne olduğunu açıklayalım.
Mantuk bu sözlükte konuşulan söylenen gibi anlamlara gelir.
Fıkıh terimi açısından sözün söylendiği alanda delalet ettiği mana şeklinde tarif edilmiştir.
Mefhum bu sözlükte anlaşılan anlaşılmış olan anlamlara gelir. Fıkıh usulü olarak lafzın sözünde zikri geçmeyen manaya delalet etmesidir. Misal: Bir şahıs bu kitabı sattım dese onun bu sözü o kitapta mülkiyet hakkının kendisinden kalktığına delalet eder. Şafiilere gelince onlar mufhuma uygun anılan ve zıt anlam olarak iki kısma ayırmışlardır.
Mefhumu muvafakat lafzın sukut ettiği konudaki manasının sözün konusu olan anlamına olumlu veya olumsuz olarak uygun düşmesidir. Misal: ”Zerre kadar iyilik yapan karşılığını görür” ayeti zerre’den fazla iyilik yapanların da yaptıkları iyiliğine karşılığını göreceklerine, anne babaya öf deme ayeti onları dövmenin de yasak olduğuna delalet etmektedir işte bu mef muvafakattır.
Mefhumu muhalife başka bir misal verecek olursak De ki: “Bana vahyolunanlar arasında, yemek yiyen birine, şunlar dışında bir haram bulamıyorum: (Boğazlanmadan ölmüş) leş, akıtılmış kan, domuz eti ki şüphesiz ki o, pistir. (Enam:145) ayetinde akan kan lafzı kaydıyla kayıtlanmıştır, bunun mefhumu muhalifi akmayan kandır, bu ayetin mantukuyla akan kanın haram olduğunu açık bildirmiş ve bu mefhumu muhalifeye göre de akmayan kanın helal olduğuna işaret vardır.
Mefhumu Muhalifin Çeşitleri
Mefhumu sıfat burada hükmü bir vasıf kayıtlanmış bir lafzın o vasfın bulunmadığı durumlarda o hükmünün zıttına bir hükme delalet etmesidir. Misal: Merada otlayarak beslenen koyunlar zekata tabiidir hadisi mantukla merada beslenen koyunların zekat tabi olduğuna mefhum muhalifi ile de merada otlayıp evlerde beslenen koyunların zekat tabi olmadığına delalet vardır. Başla bir Misal;
Bir misal Sizden hür ve mümin kadınlarla evlenmeye güç yetiremeyenler, yanınızda bulunan mümin cariye hanımlarla evlensin. Nisa: 25 ayeti mantukla hür kadınlarla evlenmeye maddi gücü bulunmayan kimselerin Müslüman cariyeler ile evlenmeleri mübahlığına bunun mefhumu muhalifine gelince Müslüman olmayan cariyelerle evlenmeleri de caiz olmadığına delalet etmektedir.
Zenginin oyalanıp borcunu geciktirmesi zulümdür hadisi mantukla borcunu ödeyecek güçte olan zengin bir kimsenin borcunu geciktirmesi zülüm olurken, bunun mefhumu muhalifine gelince fakirin borcunu geciktirmesi zülüme delalet etmemektedir.
5- Nas’ın Mefhumu Muhalifi;
Bu şarta bağlı olarak bir hüküm ifade eden lafzın şartın bulunmadığı durumlarda o hükmün zıttına bir hüküm ve delalet etmesidir. Misal;
اَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَٓارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّۜ وَاِنْ كُنَّ اُو۬لَاتِ حَمْلٍ فَاَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتّٰى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۚ فَاِنْ اَرْضَعْنَ لَكُمْ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّۚ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍۚ وَاِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُٓ اُخْرٰىۜ 6
Şayet hamile iseler, doğum yapıncaya kadar onlara nafaka verin. (65/Talak, 6)
”Eğer onlar gebe iseler doğuruncaya kadar nafakalarını temin edin’’ ayeti mantıkla bainn talak‘la boşanıp gebe olan karının nafakasını çocuğunu doğuruncaya kadar kocası tarafından temin edilmesinin farz olduğunu mefhum muhalifi ise bainn talak’la boşanıp da gebe olmayan kadının nafakanı temin edilmesinin farz olmadığına delalet etmektedir.
Mefhumu Gaye;
Bu kendisindeki hükmü bir gaye ile kayıtlı bulunduğu lafzın sonrası ve ötesi hakkında bu hükmünün zıttına bir hükme delalet etmesidir. Arapçadaki ”hattâ ve ila” bir hükmün son sınırını sona erdiği yeri göstermektedir. Misal;
فَاِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتّٰى تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُۜ فَاِنْ طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَٓا اَنْ يَتَرَاجَعَٓا اِنْ ظَنَّٓا اَنْ يُق۪يمَا حُدُودَ اللّٰهِۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Şayet (kadını üçüncü kez) boşarsa, (kadın) başka bir eşle evleninceye kadar (eski kocasına) helal olmaz.(2/Bakara, 230)
”eğer erkek karısını üç defa boşarsa kadın onun dışında bir başka birisiyle nikahlanmadıkça ona helal olmaz” ayeti mantıkla zevcenin kendisini üç defa boşan kocasına başka biriyle evlen vermedikçe helal olmadığına mefhumu muhalifi ile de evlendi, ikinci kocadan bittikten sonra kendisini üç defa boşanan eski kocasıyla yeniden evlenmesini helal olduğu anlaşılmıştır.
وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْاَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْاَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِۖ
Fecr vakti, beyaz iplik siyah iplikten ayrılıncaya (ufukta ikinci fecir olan fecr-i sadık belirinceye) dek yiyip için. Sonra orucu geceye tamamlayın. (2/Bakara, 187)
”fecrin beyaz ipi siyah ipinden sizin için ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin için sonra orucu geceye kadar tamamlayın” ayeti mantıkla oruç tutulan günlerin gecelerinde fecri sadık’ın doğumuna kadar yiyip içmenin mübahlığına bunun mefhumu muhalifine gelince fecri sadık’ın doğumundan sonra oruca niyet edenler için yeme ve içmenin haram olduğuna delalet etmektedir.
Mefhumu Adet;
Bu kendisindeki hükmün bir adet ile kayıtlı bulunduğu lafzın bu adet dışındaki durumlar için o hükmün zıttına bir hükme davet etmesidir. Misal;
وَالَّذ۪ينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِاَرْبَعَةِ شُهَدَٓاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَان۪ينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً اَبَدًاۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
İffetli kadınlara iftira edip de sonra (söylediklerinin doğruluğuna dair) dört şahit getirmeyenlere, seksen değnek vurun ve artık onların şahitliğini ebediyen kabul etmeyin. İşte bunlar, fasıkların ta kendileridir. (24/Nûr, 4)
”namuslu ve hür kadınlara zina isnat ile iftira atan şuna bu konuda dört şahit getirmeyen kimselerin her birine 80 değnek vurun” ayeti mantukla zina iftirası bulunan kişiye ceza olarak 80 değnek vurulacağına mef’humu muhalifi ise böyle bir kişiye 80’den az veya 80’den çok değnek vurmanın caiz olmadığına delalet etmektedir.
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۚ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَٓائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
Zina yapan kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Şayet Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanıyorsanız, onlara Allah’ın dinini/yasasını uygularken, o ikisine acıyacağınız tutmasın. Onların cezasına müminlerden bir topluluk şahitlik etsin. (24/Nûr, 2)
”zina eden kadın ile zina eden erkeğin her birine 100 örnek vurun mefhumu muhalifi ile zatın cezası olarak yüzden az yüzden çok değnek vurulması caiz değildir.
Mefhumu Lakap;
Özel ve cins isme bağlanan hükmün onun dışındakiler de bulunmadığına delalet etmesidir. Misal;
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ
Muhammed, Allah’ın Resûlü’dür.(48/Fetih, 29)
Bu ayetin mefhumu muhalifi Muhammed’den başkasının Allahın Resulü olmadığına delalet etmektedir.
Âlemlerimiz Mefhumu muhalifin hüccet olduğu konusunda görüşler beyan etmiştir. Alimler lakap mefhumunun hüküm çıkarmada hüccet olmayacağı konusunda ittifak etmişlerdir. Koyun zekata tabiidir hadisi deve zekata tabi tutulmadı anlaşılmaz, buğday zekata tabiidir hadisinden buğdayın dışındaki toprak mahsulleri zekata tabi tutulmadığı anlaşılmaz.
Vasıf, Şart, Gayda ve Adet Açısında Mefhumlar;
Alimlerimiz bu mefhumların Naslar haricinde ihticac olacağı konusunda ittifak etmişlerdir. Şeri Naslar‘da ihticac bulunma konusu ihtilaf sözkonusudur. Hanefiler bu mefhumlarla şeri naslar da ihticac yapılmaz derken Cumhur ulama ihticac yapılacağını söylemiştir.
Hanefi âlimler mefhumu muhalifin bir hüccet konumunda olmadığını söylemişler ve kendilerince deliller ortaya koymuşlar.
Kâfirlerin başınıza bir iş açmasından korkarsınız Nisa: 100 ayetinde namazın korku halinde ikişer rekat kılıncağını ifade edilmektedir. Halbuki korkunun bulunmadığı bazı hallerde namazlar ikişer rekat kılınmaktadır. Bu mefhumu muhalefetin kati bir delil olmadığına işaret etmektir demişler ve hüccet olarak kabul etmemişlerdir.
”Sizden birisi durgun suya idrar etmesin ve o suda cünüp’ten ötürü gusül yapmasın” (Müslim) hadisin mefhumu muhalifi cünüpluk dışında suyla gusül yani boy abdesti alınabilecek netice çıkmaktadır. Halbuki durgun ve içerisinde idrar yapılmış bir suda hem cunüpten ötürü hem de başka bir sebeple gusül yapılmasın diyen hadislerle yasaklanmıştır diyerek delil getirirler.
Hanbeli, Şafii ve Malikilere Göre Mefhumu Muhalif;
Bu mezhepler vasıf, gaye ve mefhumu muhalifi hem şeri naslar’da hem de onların haricinde ihtiyaç da bulunmayı caiz görmüşlerdir. Misal;
”Zenginin oyalanıp borcunu geciktirmesi haksızlıktır” hadisin fakirin oyalanıp geciktirmemesi haksızlık olmadığını anlar.
Yine bunla beraber ”Saim’e de zekat vardır” hadisibuhari buyurmuştur. Hadise göre yılın ekserisi meralarda yayılarak beslenen develer ve koyun gibi hayvanlar için zekat icap eder. Saim’e olmayanlar için zekat gerekmez, işte bu açıdan cumhur ulama mefhum muhalif hüccet olacağını söylemişlerdir.
Mefhumu Muhalifle Amel Etmenin Şartları;
1-
Naslardaki kayıtlar mübalah ve teşvik sakındırma gayesi taşımamalıdır. Misal olarak zenginlerin mallarına tecavüz edilmemelidir sözünden müslümanların mallarına tecavüz etmenin caiz anlaşılmamalıdır.
2-
اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَٓافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَٓافَّةًۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ 36
Şüphesiz ki Allah’ın yanında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden itibaren, Allah’ın Kitabı’nda on ikidir. Bunlardan dördü (içinde savaşmanın yasak olduğu) haram aylardır. İşte dosdoğru din budur. (Öyleyse) bu aylar içinde (Allah’ın sınırlarını çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin. Müşriklerin sizlerle topluca savaştıkları gibi, siz de onlarla topluca savaşın. Bilin ki Allah, muttakilerle beraberdir. (9/Tevbe, 36)
Cahiliye döneminde kutsal olarak kabul edilip savaşın yasak 4 ayda yani Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarında zulümün yasaklandığı bildirilmiştir. Bunun mefhumu muhalifi diğer aylarda zülüm yapılacağına anlamına gelmez, bunun manası zülüm her zaman haramdır özellikle dört ayda.
3-
Kelamdaki kayıt, örf ve adet olan bir şey ifade eden bir mahiyette bulunmamalıdır. Misal;
”Ey iman edenler faizi kat kat yemeyin” kat kat yemeğin kaydı zamanın uygulama ve taammülü ifade etmektedir. Dolayısıyla bu mefhumu muhalifi amel edilmezse kat kat olmayıp az da olsa olsa haramdır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder