×

Mahşer Gününün Dehşeti

Mahşer Gününün Dehşeti

Haşir sözlük anlamı: “toplanmak ve bir araya gelmek” anlamıdadır.

İslam Istılahında:  Allah’ın insanları, kıyamet koptuktan sonra yaptıkları iyi yada kötü şeyler sebebiyle hesaba çekmek üzere bir araya toplamasına mahşer yada Arasat ismi verilir.

Rabbimiz insanlığı yaratmış ona dünyayı olanaklı var etmiş sonra Kitaplarını ve Resullerini göndermiş ve bir imtihan gereği olarak özgür iradesiyle hak ile batıl iman ile küfür ile tevhid ile şirk tercih etme açısından yetki vermiştir.

İnsanlar yaşadıkları ve tercih ettikleri hayatların sonucunda kıyamet gününde bir araya getirilecek ve Allaha hesap verecektir.

İman edenler, kafir olanlar, müşrikliği tercih edenler ya da münafık bir hayatı yaşayanlar hiç şüphesiz ki özgür tercihleri sonucunda hesaba çekilip kimisi mükafat kimisi ceza alacaktır.

“Muhakkak ki hayatı veren de, öldüren de biziz. Evet, herkes bizim huzûrumuza dönecektir. Yerin yarılıp kendilerinin büyük bir hızla mahşer meydanına koşacakları gün, mutlaka gelecektir. Bu diriltip mahşerde toplama bize göre çok kolaydır.” (Kâf, 43-44.)

Câbir’in (ra) işittiğine göre, Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:

 “يُبْعَثُ كُلُّ عَبْدٍ عَلَى مَا مَاتَ عَلَيْهِ.”

“Herkes öldüğü hâl üzere diriltilecektir.” (Müslim, Cennet, 83)

Kim olursa olsun büyük-küçük kim zerre kadar bir günah ya da bir sevap da bulunursa o getirilecek ve hesap görülecektir. Nitekim;

“Kim zerre miktarı bir hayır işlemişse, onu görecektir ve her kim de zerre miktarı kötülük işlemişse onu görecektir. ” (ez-Zilzâl, 99/7-8).

Mahşere nasıl gidilir?

O gün mahşer günü kafir, müşrik ve münafıklar için elem verici bir azap zorluk, sıkıntı, meşakkat ve azaptan başka bir şey olmayacak. Onlar mahşer yerine yüz üstü sürünerek rezil bir şekilde götürürler.

“يُحْشَرُ النَّاسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ثَلاَثَةَ أَصْنَافٍ: صِنْفًا مُشَاةً وَصِنْفًا رُكْبَانًا وَصِنْفًا عَلَى وُجُوهِهِمْ.”

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sas) şöyle buyurmuştur:

“İnsanlar kıyamet günü üç grup hâlinde; kimi yaya olarak, kimi binitli olarak, kimi de yüzüstü sürünerek mahşer yerinde toplanır.” (Tirmizî)

O gün suçlular yok olmayı temenni edecek;

O gün kitaplarını sol tarafından alan ve arkalarından alanlar büyük bir hüsran ve büyük bir kayıpla karşı karşıya gelecek, yeryüzünde imanla alay eden, dinden yüz çeviren ve küfrü kabul edenler cehennem azabığını tatmamak için yok olmayı isteyecekler ama yok olmayacaklar onlar için elem verici bir azap vardır.

 وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَابًا 

 kâfir: “Keşke ben toprak olsaymışım.” diyecek. (78/Nebe, 40)

 Mahşere önçüleriyle gelenler;

O gün yeryüzünde küfre ve şirke davet eden, onun için çalışan ve ona iktidar vermek için kulları Allah ile bağlarını koparan ve onu destekleyen halk kitleleri bu azman tağutların öncülüğünde mahşer gününde toplanacaklar onlar için ne kötü bir acı vardır.

يَوْمَ نَدْعُوا كُلَّ اُنَاسٍ بِاِمَامِهِمْۚ 

 O gün, her insan topluluğunu önderleriyle çağırırız. (17/İsrâ, 71)

وَجَعَلْنَاهُمْ اَئِمَّةً يَدْعُونَ اِلَى النَّارِۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ لَا يُنْصَرُونَ 

Onları ateşe davet eden imamlar/önderler kıldık. Kıyamet Günü de yardım olunmayacaklardır. (28/Kasas, 41)

Mahşerde sorulacak en önemli sorular;

Dünyasını doğru tercihler sonucunda iman üzere imar edenlerle yanlış tercihlerin sonucunda kaybedenler o gün şu sorularla karşılaşacaklar;

a) Ömrünü nerede tükettiği, 

b) Gençliğini nasıl geçirdiği, 

c) Malını nereden kazandığı, 

d) Nereye harcadığı, 

e) Bildiklerini uygulayıp uygulamadığı sorulacaktır.[

Mahşerde insanlar ne kadar bekleyecek?

O gün mahşer gününde güneş yaklaştırılacak beyinler fokurdayacak, son derece büyük bir acı ve ızdıraplarla insanlar karşı karşıya gelecek, rivayetlere göre Bin ile Elli bin yıl arası olduğu söylenmektedir;

Mahşerde güneş insanların tepelerine yaklaşacaktır. İnsanlar, dayanamayacakları ve tahammül edemeyecekleri son derece sıkıntı ve zorluklara maruz kalacaklar, şiddetli korku ve dehşetler içinde çok fazla bekleyeceklerdir. Kendilerinin bu güç durumdan kurtulmaları için şefaat edecek birini arayacaklardır. Bazı kimseler, bir kısım insanlara Âdem (a.s)’a gidin diyeceklerdir. Âdem, yasak ağaçtan yemesini hatırlayacak, onları Nuh (a.s)’a gönderecek; Nuh da onları İbrahim (a.s)’e gönderecek, İbrahim Musa’ya yollayacak, Musa (a.s) da İsa’ya (a.s) gönderecektir. İsa da son peygamber Muhammed (s.a.s)’e gönderecektir. Muhammed (s.a.s)’de secdeye kapanacak, kendisine ilham edilen en güzel hamd ve senalarla Allah Teâlâ’ya hamd ve senalarda bulunacaktır. Sonra Cenab-ı Allah ona “Ey Muhammed başını kaldır, işte, istediğin verilecek, şefaat et, şefaatın kabul olunacaktır.” buyuracaktır. O da yüce Allah’a dua edecek, Allah Teâlâ da onun duasına icabet edecektir. 

Üç sınıfa ayrıldığımızda;

وَكُنْتُمْ اَزْوَاجًا ثَلٰثَةًۜ 

 Sizler de üç sınıf olduğunuzda, 

فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ 

(Amel defterlerini sağ taraflarından alacak olan mutlu) Ashabu’l Meymene, ne Ashabu’l Meymene’dir ama! 

وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ 

 (Amel defterlerini sol taraflarından alacak olan bedbaht) Ashabu’l Meş’eme, ne Ashabu’l Meş’eme’dir ama! 

وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ 

 (İman ve salih amelde) önde olanlar, (onlar) öncülerdir. 

اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ 

 Bunlar (Allah’a) yakınlaştırılmışlardır.  (Vakıa:7-11)

Bu sınıflardan “Sabikun” adını alanlar, Resuller, Nebiler, Sıddikler ve şehitlerdir. Bu gurupta olanların tamamı binitli olarak mahşer yerine gideceklerdir. Nitekim Kur’an’a şöyle buyruluyor:

Sağdakilerden kasıt, tüm müminler. Bu gurupta yer alan müminler mahşer yerine yaya olarak gideceklerdir.

Soldakiler ise kâfirlerle münafık olanlardır. İşte bunlar da mahşer yerine yüzükoyun sürünerek gideceklerdir. Nite­kim Allah bunlar hakkında şöyle buyuruyor:

“Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz.” (İsra, 17/97)

Mahşerde hayvanların hesaba çekilmesi?

Mahşerde insanlardan önce hayvanlar hepsi bir araya gelecek ve onların kendi aralarındaki hesapları görülecek ve ondan sonra yok olacaklar.

وَاِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْۙۖ 

Vahşi hayvanlar toplandığında, (81/Tekvîr, 5)

“Kıyâmet günü (üzerinize yüklendiğiniz) hakları mutlakâ (gerçek) sahiplerine vereceksiniz. Hattâ boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas alınacaktır.” (Müslim, Birr, 60; Tirmizî, Kıyâmet, 2/2420)

Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem’inin yanında iki koyun otlamaktaydı. O esnâda koyunların biri diğerini boynuzladı ve yavrusunu düşürmesine sebep oldu. 

“‒Ey Allâh’ın Resûlü, niçin tebessüm ettiniz?” diye sual edildiğinde ise şu mukâbelede bulundular:

“‒Şu koyunun hâline taaccüb ettim! Canım kudret elinde olan Zât’a yemin ederim ki, kıyâmet günü diğerine kısas yapılarak onun hakkı alınacak!” (Ahmed, V, 172)

Ahirette hüsrana düşenler;

Kendini İslam’a nispet etmiş, ama görev yerlerini terk etmiş, Allahın farzlarını eksik getirmiş, haramlardan hakkıyla kaçınmamış, kendi iyi, doğru ve tevilleriyle tağutların ve zalimlerin destekçisi olmuş olan insanların durumu ile ilgili ayetler onların hüsran içerisinde yenildiklerini ve yapdıkları güzel şeylerin değerinin olmadığını ifade eder;

عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌۙ 

Çalışmış, yorulmuştur. (88/Ğaşiye, 3)

تَصْلٰى نَارًا حَامِيَةًۙ 

Kızgın ateşe girecektir. (88/Ğaşiye, 4)

قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْاَخْسَر۪ينَ اَعْمَالًاۜ 

De ki: “Size amel yönünden en fazla hüsrana uğrayanları haber verelim mi?” (18/Kehf, 103)

اَلَّذ۪ينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا 

Onlar ki; dünya hayatındaki çabaları boşa gittiği hâlde, gerçekte iyi şeyler yaptıklarını sanırlar. (18/Kehf, 104)

O gün organlar senin aleyhine konuşacak;

O gün kimse kimseye zülm edemez, o gün yalan söylemek yok, o gün hâşâ Allahı atlatabileceklerini zannedenler büyük bir gaflet içindedirler. O gün kim küfrü, şirki ve zülmü tercih etmişse o gün dili, elleri ve diğer organları onun aleyhinde konuşacaklar ve yaptıklarına birbir şahitlik ederek itiraf edecekler.

اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْد۪يهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 

 Bugün, ağızlarını mühürleriz. Kazandıkları (günahları) elleri bize söyler, ayakları da şahitlik eder. (36/Yâsîn, 65)

وَقَالُوا لِجُلُودِهِمْ لِمَ شَهِدْتُمْ عَلَيْنَاۜ قَالُٓوا اَنْطَقَنَا اللّٰهُ الَّذ۪ٓي اَنْطَقَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُوَ خَلَقَكُمْ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ 

Kendi derilerine derler ki: “Niçin aleyhimize şahitlikte bulundunuz?” Derler ki: “Her şeyi dile getiren Allah, bizi de dile getirdi. Sizi ilk defa yaratan O’dur ve O’na döndürülürsünüz.” (41/Fussilet, 21)

Mahşer gününde hiç bir fidye kabul edilmeyecek;

O gün ne malların ne mülkün ne çocukların ne de makamın hiçbir değeri olmayacak, hiçbir fidye kabul edilmeyecek, o gün ancak iman ve salih amel işleyenlerin sevapları kabul edilecek.

“Günahkâr kimse ister ki, o günün azâbından (kurtulabilmek için), oğullarını, hanımını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran bütün ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de tek kendini kurtarsın!” (el-Meâric, 11-14)

Nitekim Rasulullah sallâllâhu aleyhi ve sellem;

“Kıyâmet günü kâfir getiri­lir ve ona:

«‒Ne dersin, şu anda dünya dolusu altının olsa, onları (şu azaptan kurtulmak için) fidye olarak verir miydin?» diye sorulur.

Kâfir (hiç tereddüt etmeden):

«‒Evet!» der.

Bunun üzerine ona:

«‒(Yalan söyledin! Dünyada) senden, bundan daha az ve kolay bir şey (yani tevhîd) is­tenmişti (de sen bundan kaçınmıştın)!» denilir.” (Buhârî, Rikāk, 49; Müslim, Münâfikûn, 52-53)

Ahirette insanlar birbirinden davacı olacak;

O gün en büyük mahakeme günüdür. Kaçış yok. Kim ne yaptıysa hesabını Allah’a verecek, çünkü o gün davacıyla davalının hesabı dürülecek ve her hak sahibine hakkı verilecek.

“Sonra siz muhakkak kıyâmet günü Rabbinizin huzûrunda muhâkemeye duracak (birbirinizden dâvâcı olacak)sınız.” (ez-Zümer, 31)

Bu âyet-i kerîme nâzil olunca ashâb-ı kirâmdan Zübeyr -radıyallâhu anh-:

“‒Yâ Resûlâllah! Dünyada dâvâlaştıktan sonra aramızdaki husûmet âhirette de tekrarlanacak mı?” diye sordu.

Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem;

“‒Evet, (her hak sahibine hakkı verilinceye kadar devam edecek)!” buyurdular.

Zübeyr -radıyallâhu anh-:

“‒O zaman iş çok ciddî ve çetin!” dedi. (Tirmizî, Tefsîr, 39/3236)

Rasulullah’ın havuzundan kovulanlar;

Mahşer gününde Resulullah’ın Kevser havuzu mü’minler için bir rahmet ve büyük bir nimet olacak ama dine ihanet etmiş, hurafe, bidat ve mitolojik anlayışıylarıyla Allahın dinini bozanlara gelince onlar havuz başında red edilecekler.  

“Mahşerde her peygamberin bir havuzu olacak. Onlar içinde havuzlarına su içmeye gelenlerin en çok ben olacağını umuyorum.” (Tirmizî’den, et-Tac, V / 378).

Yine Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde,

“Havuzun başına gelenlerin bir kısmının döndürüldüğü anda Onlar, benim ümmetim, diyeceğim. Onların senden sonra ne işler yaptığını (dinlerinden döndüklerini) bilemezsin, denilecek. Ben de bundan sonra dinlerini değiştirenler helâk olsun, diyeceğim.” (Buhârî ve Müslim’den, et-Tâc, V / 379).

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed