×

Keramet Nedir?

Keramet Nedir?

K-r-m fiilinden türeyen keramet: Değerli, ikram, üstün ve güzel gibi manalara gelir.

İslam Istılahında: Peygamberlik iddiası taşımayan ve Allah’ın bazı kullarına rahmeti, lütfu ve ikramı olmak suretiyle salih kulların elinde gösterdiği olağanüstü şeylerdir.

Sahabe ve onlardan sonraki nesillerde keramet hiç şüphesiz vuku bulmuş ve sahih kaynaklarda birçok yerde bu gerçekler geçer.

Dolayısıyla Selef alimlerimizin akidesinin esaslarından bir tanesi salih kulların kerametlerini kabul etmektir. Dolayısıyla Keramet Allah’a, Resulüne ve Kur’an’a tabi olmuş hidayet üzere ve takva elbisesini giyinmiş müminlerin elinde Allah’ın kendileri ikram bulunduğu kimselerin eliyle gerçekleşen olağan üstü hallerdir.

Hiç şüphesiz sahabe, tabiin ve sonraki nesillerde kerametin  ve bu Kur’an sünnet ve icma ile sabittir.

Kerametin hikmeti;

Müslüman kimsenin itminana ulaşması, imanın güçlenmesi, Allahın rahmeti, kedisi ile olduğunu bilmesi ve tevekkül sahibi olması açında bir çok hikmeti vardır.

İstidrac;

Bir kimsede salih amel, takva, kulluk, iman yada teslimiyet yok ise orada keramet değil istidraç olur. Bu insanın aşama aşama yok oluşu ve cinlerin sihir ve buna benzer batıl yolların yardımıyla gerçekleştirilen olağanüstü durumlardır.

Kerametin hakikati;

Kur’anda ayetlerde keramet delillerle ortaya konmuş ve ehli sünnet müslümanları keramete iman eder. Nitekim;

Meryem sûresinin 24-26. Kehf sûresinin 16-17. âyetlerini ve Ali İmran suresinin 37. Süleyman aleyhiselamın vezirlerinden birinin Belkıs’ın tahtını Yemen’den Filistin’e göz açıp kapamadan getirmesi (en-Neml, 27/40), Kehf suresinde anlatıları ashâb-ı kehf kıssası salih insanların kerametine örnektir (el-Kehf, 18/9-25). Meryem sûresinde Hz. Meryem’in kuru hurma ağacını sallaması sonucu yaş hurmaların düşmesi hadisesi de Hz. Meryem’in kerametlerindendir. (Meryem, 19/19).

Hadis-i şeriflerde keramet sahih rivayetlerle gelmiştir.Nitekim; Abd b. Cüveyîn henüz beşikte olan bir çocukla konuşması (Buhari). Sahibiyle konuşan inek kıssası (Buhârı, Enbiya, 54). Ömer radıyallahu anhu Medine’den Nihavend’deki İslam ordusunun kumandanı Sariye “dağa çık diye seslenmesi” ve Sariye’nin bunu duyması (Acluni, Keşfu’l-Hafa)

Dolayısıyla Kur’an’da, sünnette ve nakleden birçok sahih rivayetlerde salih kulların elleriyle kerametler olmuştur aslında bu bir bakıma Rasulullah’ın mucizesidir.

Asırlar boyunca binlerce ve yüzlerce nakillerde kerameti gözleriyle görmüş insanların çokluğu bu işin hakikat boyutunu ispatlamaktadır. Zaten bunlar bu ümmetin içinden çıkmış tevatür derecesi ulaşan haber niteliğindedir. Tekrar söyleyelim salih kulların keramet göstermesi peygamber aleyhisselatu vesselam’ın bir mucizesinin sonucudur.

Bir kimsenin Allah’a, Resulüne ve şeriatın aslına bağlı kalmak suretiyle bir hayat programı olarak İslam’ı görüntülemesi en büyük keramet olmakla beraber ancak bu gibi insanların elinde Keramet gerçekleşmiş olur.

Keramet her Müslümanın elinde sadır olacak diye bir kaide yoktur ve keramet bir takım zorunlu sebeplerden dolayı ortaya çıkar.

Kerametin başlıca sebepleri;

1- Bir kulun imanını güçlendirmek.

2-  Kalbin itminana ulaşması.

3- Allahın kullarına rahmetini göstermesi.

4- Zorluk, musibet ve sıkıntılı anlarda keramer görülebilir.

5- Müslüman olmayan kimselere karşı bir delil ortaya koymak özellikle iyiliği emreden, kötülüğü nahyeden ve Allah uğrunda çalışan mücadele eden kimseler kafir ve müşriklerle yaptıkları münazaralar gibi durumlarda keramet söz konusudur.

6- Savaş esnasında ya ya da zorlukta gerçekleşen keramet olur. Bu yukarıda ifade ettiğimiz gibi Ömer radıyallahu anhu’dan sadır olmuş keramet.

Kerametin şartları;

Şunu hemen ifade edelim ki Keramet akli ve mantıklı yollarla değil şerri kurallara göre değerlendirilir. Bu sebeple kerametin şartları vardır ve Nebi Rasullerin elinde sadır olan mucizeden ayrıdır.

1- İslam’a aykırı olmaması.

2- Ölü değil hayatta olan kimsenin bir ihtiyaç sebebiyle görülmesi.

3- Keramette meydan okuma yoktur ama mucizede meydan okuma vardır.

4- Keramet tasarlanmadan, niyetlenmeden ve istenmeden bir anda ortaya çıkan hallerdir.

5- Keramet için zaman tahin etmek yoktur ama mucizede vardır.

6- Keramet yalnız Allah’tan gelir. Bunun sebebi Allah’a itaat, rasulün yoluna tabi olma ve salih amel işleme olarak gerçekleşir. Sihir ve buna benzer şeyler keramet değil ancak şeytan işi pisliklerdir.

İmanını, tevhidini, sünneti istikrar ve istikamet sahibi dindar muttaki ve alemlerin rabbi olan Allah’a ibadetini şirk koşmaksızın Allahı birleyen kimseye Keramet mahsus olur ve bu İlla hepsinde çıkacak diye bir şey söz konusu değildir. Bu Allah’ın dilemesine kalmıştır şartlar sebepler durumların farklı oluşu bazen gerektirir belkide hiç gerek kalmaz bu sadece Alllahın dilemesine kalmıştır.

Dolayısıyla şerri bir kurala dayanmayan vehim, heva ve hayal gibi şeytanın sihrin ve cinlerin yardımıyla yapılan olağan üstü şeyler istidraç/helak olmaktır ve asla Keramet değildir.

Keramet mazhar olmuş bir kimse bunu bir kibir, riya, gösteriş ve övgü sebebi saymamalıdır. Bilakis Allah’a şükretmeli, Allah’tan sebat üzere olmayı istemesi, bunun bir imtihan olduğunu  ve fitneye düşmemesi için Allah’tan yardım istemesi gerekir. Yoksa bunun aksi bir helaktır ve şeytanın yoluna tabi olmak demektir. Bu ise kişinin dünya ve ahirette hüsrana düşmesi anlamındadır.

اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ

Dikkat edin! Allah dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de. (Yûnus, 62)

ان الله قال من عادى لي وليا فقد اذنته بالحرب

«Allah şöyle buyurdu: Her kim beni tanıyan ve ihlâs ile bana ibadet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona savaş ilan ederim. (Buhari)

Tekrar ifade etmek gerekirse ehl-i sünnetin keramet ile ilgili ortaya koyduğu kriterlerin dışında  gerçekleştirilen her olağan üstü şeyler istidraç yani fark ettirmeden yavaş yavaş azaba yaklaştırıcı şeylerdir. Gözboyaçılık, büyücülük, sihir, cin ve şeytanların yardımı gibi olağanüstü gibi görünen şeyler keramet değildir. Sihirbazlık ve büyü gibi durumlar tamamiyle şeytanlardandır. Bunun temel sebebi kullar arasında küfrü, şirki, fıskı, fucur, bid’at, hurafe ve her türlü kötülüğün topluma dayatma girişimi vardır. Bunlar ancak şeytana tabi olmuş Allah ile bağlarını koparmış ve bu olağanüstü durumların gerçekleşmesi için cini şeytanlara ibadet etmenin sonucunda insanların yaptıkları şeylerdir.

وَلَا تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ وَاِنَّهُ لَفِسْقٌۜ وَاِنَّ الشَّيَاط۪ينَ لَيُوحُونَ اِلٰٓى اَوْلِيَٓائِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْۚ وَاِنْ اَطَعْتُمُوهُمْ اِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ۟

Allah’ın adının anılmadığı (hayvanlardan) yemeyin. (Çünkü) o kesin bir fısktır. Şüphesiz ki şeytanlar, sizinle tartışmaları için dostlarına (böylesi şüpheleri) vahyeder/fısıldar. Şayet onlara itaat edip (leş hayvanların helal olduğuna ve yenebileceğine inanırsanız) hiç şüphesiz müşriklerden olursunuz. (En’âm, 121)

Hiç şüphesiz bir peygamber tüm velilerden ve salihlerden daha hayırlı ve üstündür. Dolayısıyla veliler yeryüzünde fayda ve zarar verme, kendilerine medet denilerek yardıma çağırma, sığınma ve kendilerine duada talepte bulunma gibi her türlü girişimleri caiz olmayan tutum ve davranışlardır bunlar yalnız Allah’a yapılan ibadet çeşitleridir. Kim bu ibadetleri Allah’la beraber başkasını ortak ederse müşrik olur.

Rüya ve Feraset;

Hiç şüphesiz ehli sünnetin akidesinde feraset sahibi muttaki Müslümanların oluşunu tasdik eder ve feraset Allah’ın kulunun kalbine koyduğu hidayet, nur rahmet, hak ile batılı birbirinden ayıran ve doğru ile yalanı birbirinden ayıran keskin görüşlü kimseye verilir. Yine bununla beraber sadıka rüya nubuvvetten bir parçadır. Nitekim Rasulullah bunun müjdesini vermiştir özellikle ahir zamanda müminlerin gördükleri rüyaların ertesi gün çıkacağı ile ilgili rivayet söz konusudur.

لم يبقى من النبوة الا المبشرات قالوا وما المبشرات قال الرؤيا الصالحة

Peygamberlikten geriye sadece müjdeleyiciler kaldı. Müjdeleyiciler nedir? Dediler salih rüyadır, buyurdu. (Buhari)

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed